‘Bir çift mavi gözün ışığında kazandık!’

Meriç Velidedeoğlu / 28 Haziran 2019

‘Bir çift mavi gözün ışığında kazandık!’


Bizlere böyle duyurdu Ekrem İmamoğlu, “İBB Başkanlığı”nı yine kazandığını!
Ardından: “Ben, Atatürk   Cumhuriyeti’nin projesiyim!” diye de bu bağlamda kendisinin bir “Pontus Projesi” olduğundan söz eden, ne ki utanıp da kızarmayan o yüzlere seslendi…

Değerli dostlar, bu “Pontus Projesi”ni, izninizle, bir kez de Atatürk’ten dinleyelim diyorum.  Atatürk, “Ulusal Kurtuluş Savaşı”nı, en ince ayrıntılarına dek anlattığı   “Nutuk”ta (Söylev) bu konuya daha ilk sayfalarda değinir, sonra da “Pontus Sorunu” adı altında ele alır, şöyle başlar:

“1840’tan beri,   Rize’den   İstanbul Boğazı’na değin,   Karadeniz bölgesinde eski Yunanlılığın diriltilmesi için çalışan bir Rum topluluğu vardı. Bu topluluğun ilk ‘Pontus Toplantı Ocağı’nı, ABD’li Rahip Klematyos, İnebolu’da kurar.”

Ve şöyle sürdürür Atatürk“Bunlar, Birinci Dünya Savaşı sırasında düşman ülkelerinin işbirliğiyle silahlandırılır; Samsun, Çarşamba, Bafra ve Erbaa’daki, Rum köyleri birer silah deposu durumuna getirilir, böylece oluşan ve en ünlüsü Eftalidi olan bu çeteler, Müslüman halkın oturduğu Karadeniz köylerine saldırırlar.”  İsteklerini daha da yaygınlaştırıp duyurmak için, “4 Mart 1819”da, İstanbul’da “Pontus” adlı bir gazete yayımlamaya başlarlar; Trabzon merkezli bir “Rum Cumhuriyeti” kurulması için, Yunanistan Başbakanı Venezilos’un desteğinde, planlı çalışmalarını, saldırıları eşliğinde sürdürürler.

Demek ki değerli dostlar, “Pontus Projesi”nin, “Anadolu Kurtuluşu(!)” böyle… Eh bu durumda, muhalefetin “İBB Başkanı” adayı Trabzonluysa,  günümüzün   “AKP” iktidarınca, daha doğrusu, bu iktidarın vicdanınca, “Pontuslu” olmaktan kurtulması olağandışıdır…

Dolayısiyle yürekten kopan bir sesle, “Barışmaya, birleşmeye, uzlaşmaya geldik!” çağrısını, “Ben bu ülkenin savcısıyım!” diye haykıran, dahası ülkenin insanını şöyle:

“Laik olan, olmayan!”
“Dindar olan, olmayan!”
“AKP’li olan, olmayan!” diye bölen bununla da yetinmeyip:

“AKPli Belediye olan, olmayan!”, “AKP’li muhtar olan, olmayan!”, “AKP’li mahalle olan, olmayan!” gibi “bölme” kararlılığını, daha da ileriye götürülmesiyle, AKP’li market, bakkal, manav, fırın oluşmasına neden olan biri, E. İmamoğlu’nun yürekten taşan, sevgi, saygı dolu, “barış, birleşme, uzlaşma” çağrısına ne yanıt verebilir ki?

“O” veremezdi ama, AKP’li mahalle de, AKP’li muhtar da, bakkal da, fırıncı da, manav da, kısacası AKP’li yurttaş da yanıtını verdi, “İmamoğlu” diyerek… “800 bin”i aşan bir fark oldu, iktidar ile muhalefet adayı arasında…

Ve değerli dostlar, ülkemiz bir yerel seçime, “İBB Başkanı”nı seçmeye odaklandığı şu sırada, “ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu 2019 Raporu”   yayımlandı. (23.6.2019) Rapor’da, Türkiye’ye özgülenen bölümde -yine- “dini azınlıklar” konusunun, ele alınıp eleştirildiği belirtiliyor.

Anımsanacağı gibi, “Lozan Antlaşması”nın oturumları sırasında uzun uzun ele alınan, konuşulan konulardan birini oluşturmuştu, bu “Dini Azınlıklar” sorunu. Özellikle, “9 ve 10 Ocak 1922” tarihli oturumlarda.

Ayrıca, “Patriklik Sorunu” da bu oturumlarda ele alınmış, “Patrikliğe son verilmesi ya da Patrikliğin, İstanbul’dan çıkarılması tartışmaları sırasında, Türk Delegasyonu Başkanı -günümüzün TC Devleti’nin tepesindeki Erdoğan tarafından “ayyaş” olarak değerlendirilen- İsmet Paşa, toplantının Başkanı Lord Curzon’u çileden çıkarmıştı…
Ve değerli dostlar, Erdoğan’ın danışmanı Sayın İ. Kalın, tarihlerini yazdığım, iki “Lozan oturumu”nun tutanaklarından, belki söz eder diye ummaktan kendimi alamıyorum.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1460447/_Bir_cift_mavi_gozun_isiginda_kazandik__.html
This entry was posted in Politika ve Gundem, SEÇİM - SEÇSİS, Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *