“Yetmez, ama evet”çi güruha sunulur Siyasi tarihimiz böyle utanç görmedi…

İzzettin Önder
Odatv.com

“Yetmez, ama evet”çi güruha sunulur
Siyasi tarihimiz böyle utanç görmedi…

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi herkese değil, ama AKP’ye büyük sürpriz oldu; akıllarının ucundan dahi geçiremedikleri durumu halkın basireti yarattı. Ne kadar engellenirse engellensin, demokrasi kendisine bir yol açacaktı, açıyor da. Soyadına göre ya da saptanan aileler itibariyle AKP’ye oy verme durumunda olanların da partiyi şaşırtması demokrasinin gereği ve faziletidir.

Ne hazindir ki, iktidarı bırakmaya niyetleri olmayan siyasiler demokrasiye o denli yabancı ve inanmıyorlar ki, büyükşehir belediye meclislerinde başkan ile ilçe başkanlarının farklı siyasi örgütten gelmiş olmaları onlar için itiraz konusu oluyor ve bu durumun düzeltilmesi yönünde arayışlara giriliyor. Krizler bazı durum ve düşünceleri açığa çıkarır. AKP’de tek-adam rejimi demek ki baştan beri niyetmiş! Siyaset kurumunun katli pahasına tek-adam özgürlüğü!

Vesayete karşı demokrasiye âşık “yetmez, ama evet” çi güruha sunulur! Demokrasinin fazileti eş anlı çok seslilik, farklı zamanlarda ise siyasiler arasında yaşanan nöbet değişimidir. Bu konuda dillendirilen demokrasiye ters mesajların Ankara büyükşehir belediye meclisinde geçen günlerde yaşananları ortaya koyması korkutucudur ve ülke siyaseti açısından yüz kızartıcıdır.

Siyasilerin bu vahim başlangıcı uzaktan ve avuçlarını ovuşturarak izlemeleri ve boş laflarla geçiştirmeleri yerine, bir kez daha düşünmeleri ve devlet adamı ciddiyetiyle beyanatları ve telkinlerine çeki düzen vermeleri gerekir. Aksi halde bugün yaşanan arbede salt ülkenin yüz karası olarak kalmaz, aynı zamanda toplumun alt katmanlarına yayılarak, halklar arasında bölünmelere yol açabilir. Bir yandan tek millet savları dillendirilirken diğer yandan kamu hizmet alanlarında huzur kaçırıcı eylemlere yeşil ışık yakmak, ya eylem ve söylemde samimi olunmadığı ya da bu söylemle tek tip kafa yapısının amaçlandığı anlaşılır.

SİYASİ TARİHİMİZ BÖYLESİ UTANÇ GÖRMEDİ

AKP’nin temel büyükşehirlerde oy kaybına uğraması, özellikle de İstanbul’u kaybetmesi parti için çok önemli bir mesajdır. Bu mesaj hem geçmiş icraata verilen notun, hem de seçim propagandalarındaki çirkinliklerin oya yansımasıdır. Siyasi tarihimiz ne böylesi çirkin, halkları bölücü ve utanç vesilesi olabilecek seçim propagandasına, ne de seçim sonrası akıl ve izanla açıklanamayacak manevralara tanık olmuştur. İstanbul’un kaybedilmek istenmemesi AKP tarafından olduğu kadar, giderek derinleşen krize rağmen hâlâ aynı siyasi kadroda ısrar eden seçmenler tarafından da anlamlı yorumlar yapılabilecek çok önemli göstergedir.

AKP’li siyasiler ekonomik olarak açıklanması zor rant olgusunun ne olduğu, ülke bütününde neyin pahasına yaratıldığı ve kime yaradığı konularını düşünmelidir. Keza AKP’li siyasilerin toplumun önemli bir bölümünü balık tutmayı öğrenmeye itmek yerine, oradan buradan aktarılan rantlarla havadan oy pazarlığına sürüklemesinin maliyetini acı da olsa artık anlaması gerekir. İstanbul bu rollerin hem kaynağını hem de nihai durağını oluşturduğundan, seçimin kaybı çeyrek asırlık düzeni sarsacağı hatta yıkacağı gibi, geçmişteki eylemlerin ince noktaları da açığa koyacaktır. Sürdürülmüş icraatın bir anda alenileşmesiyle sakıncalı durumun açığa çıkması düşüncesi dayanılır gibi değildir.

İŞTE EMPERYALİZMİN TAM DA İSTEDİĞİ HAVA BUDUR

Seçim sonuçları nedeniyle tabanına küskün liderler dava arkadaşlığından söz etmekte. Dava ulusu geri götürmekse, şu husus bilinmelidir ki, tarih geriye yürütülemez; toplumlar tarihi sürükleyemez, tarih toplumları sürükler. Tarihin sürüklediği toplumların tarihin sahnesinden silinmemesi için toplumların hukuk sistemi, eğitim ve teknolojide çağdaş olmaları gerekmektedir. Geçmişte derin kültürden gelen toplumların dahi tarihten silindiği gün gibi ortada iken, at koşturmakla tarih yazdığını zannedenlerin teknoloji karşısında nasıl diz çöktürüldüğünden ders alınmalıdır. Dışa kapanan bir toplum, sanal düşman yaratıp, içte kabarttığı hamasetle uluslararası düzeyde yerini göremeyeceği gibi, gerekli önlemleri de alamayacaktır. Bu durum, cehaletini anlayamadığı için önlem almaya yeltenmeyen bireyin durumundan farksızdır.

Eğitim insanı oluştururken, hukuk sistemi de toplumu oluşturur ve bir arada tutar. Tüm bu kurumları yaşatan ve ayakta tutan ise kamu yönetimi, yani siyasettir. Siyaset tek merkezden yapıldığı ve her eleştiriye kapalı olduğu sürece toplumda bilgi akımı gerçekleşmez ve tüm kurumlar arasında ilişki koparak çöküş başlar. Böylesi yapılanma bir süre siyasi kadroyu ayakta tutabilir, fakat toplumu çökertir.

Eğitimin çökmesi siyasilere manevra alanı sağlarken, beyin gücünü eritip, bilek gücünün öne çıkmasına yol açar. Beyin gücünün zayıflaması, uluslararası teknoloji hiyerarşisinde ülkeyi alt sıralara çeker. Beyin gücünün zayıflaması emperyalizmin ülkeye duhulünü de kolaylaştırıp, topluma teknik sorunlar olarak yansıtılan cari açığın yükselişi, işsizliğin artışı, fiyat yükselişleri vb gibi sorunların kaynağını oluşturur. Beyin gücü zayıf toplumlar akılcı öngörülerle değil, hamasi sloganlarla güdülebildiğinden, iktidarı ele geçiren siyasi erke anlamsız destek verilir.

İşte emperyalizmin tam da istediği hava budur; emperyalizm ile siyasi erk halkın bir türlü algılayamadığı güçlü ittifak(!) oluşumu sağlayıp, halk tarafından anlaşılmadan ülkeye girişin ve değerli kuruluşlarının ele geçirilmesinin sağlanması! Toplumsal bilinci körelten cahilliğe sürükleniş geçmişin hamasi masalları yanında “dava” olarak halka yutturularak siyaseti sürdürmek, halkın ne denli aleyhine ise, emperyalizmin de o denli yararınadır.

Sonra da cari açık, döviz kurunun yükselişi, işsizlik ya da fiyat artışları gibi ekonomik çöküş emareleri, alınacak önlemlerle giderilebilecek birer teknik sorun veya konu olarak topluma takdim edilir. Oysa bu sorunlar, yansıma şekli ile doğal olarak teknik oldukları kadar, oluşum nedenleri ile de tamamıyla emperyalizmin siyasiler üzerindeki hâkimiyetinin birikimli yansımasıdır.

Günümüzün savaşları hamasete ya da ok gücüne değil, teknolojiye ve iç siyasetin para ile satın alınmasına dayanır.

This entry was posted in Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *