TARİHİN TOZLU SAYFALARINDAN * İKİ KADIN GEZGİN VE İSTANBUL’dan GÖTÜRÜLEN ÇİÇEK AŞISI 

Naci Kaptan / 31.12.2018 – 08 Mart 2022

İKİ KADIN GEZGİN VE ÇİÇEK AŞISI 

18. ve 19. yüzyıllarda kadın gezginler sosyal, ekonomik ve ancak eğitim amaçlı  nedenlerle nadir görülen gezginlerdi. Bunlardan gezgin ve anne rolüne sahip olan ikisi sırasıyla Türkiye ve Yunanistanda, kendi çocukları üzerinde deneysel ya da resmi olarak uygulanan aşılamayı içeren deneyimlerini anlattılar.
Birinci yazar: İngiliz büyükelçisinin eşi Lady Mary Wortley Montagu 
Osmanlı Hükümetinde görevlendirilen İngiliz büyükelçisinin eşi Lady Mary Wortley Montagu İstanbula 1716 yılında geldi. Kendisi çiçek hastalığının kurbanıydı ve bu hastalığa büyük ilgi duymaktaydı. “Avrupa, Asya ve Afrika Seyahatleri” başlığı altında yazdığı bir seri mektubunda aşının yarar ve değerini destekleyen Türk tüccarları aracılığıyla çiçek aşısının açıkça görülen iyileştirici sonuçlarını araştırdı. Lady Montagu, bu deneysel yöntemi kendi çocukları üzerinde ilk kez İstanbulda oğlunda, daha sonra Londrada Kraliyet Ailesinin gözü önünde kızına uygulayarak İngiltereye çiçeğe karşı aşılamayı sokan kişi olarak hatırlanır.
İkinci yazar: Danimarkalı Christianne Lüth
İlk Yunanistan Kraliçesi Amalianın özel rahibinin eşi Danimarkalı Christianne Lüth, Neohelenik Ulusun kurulmasının hemen sonra eşinin ardından Atinaya gitti. Tüm bu yıllar boyunca (1839-1852) günlük tuttu, mektuplar yazdı ve her gittiği yerdeki gezi izlenimlerini, çiçek salgını sonrası, 1842de Kraliyet Mahkemesi Hekiminin çocuklarına yaptığı aşılama gibi çevresinde olan olayları anlattı.Sonuç: Çoğunlukla tıp dışı kaynaklar tarih hakkında bulunmaz detaylar saptar, buluşlar ve aşılamanın uygulanması ile salgın hastalıkların önlenmesi hakkında görüşlerini yazar.
Lady Mary Montagu’nun Çiçek Aşısı Mektubu
İngiltere’de “Transactions” adlı bir dergi yayımlanmaktadır. Bu derginin 1721 yılı yaz sayısında “Türkler, Çiçek Hastalığını Nasıl Tedavi Ederler” başlıklı bir yazı vardır. Yazının kaynağı İstanbul’daki İngiliz elçisinin eşi Lady Montagu (Leydi Montegü)’dir.
Lady Mary Montagu’nun mektubu ;
Lady Montagu, Türkiye Mektupları, S. 65-67
“Muhterem Sarah, sanırım bugüne kadar ikinci bir mektup yazmakta geciktiğim için özür dilemem gerekirdi. Türklerde vebanın müthiş tesirlerine dair anlatılan şeylerin hepsi masal… Veba dedikleri şey sıtmadan başka bir şey değil. Bizim aşçı yamağı da bu hastalığa yakalandı. Ülkeyi bu hastalıktan kurtarmak öyle zannediyorum ki İtalya veya Fransa’nınkinden daha kolay olacak…
Bizde çok yaygın ve zalimane bir hastalık olan çiçek hastalığını, burada, keşfettikleri bir aşı ile önlüyorlar. Aşılanma için en uygun zaman sıcakların sonu, sonbaharın başlangıcı. Ceviz kabuğu içine doldurulmuş çiçek hastalığı aşısını açılması istenen damarı büyük bir iğne ile açtıktan ve iğnenin ucu kadar aşıyı buraya koyduktan sonra yarayı bağlıyor ve üzerine bir ceviz kabuğu yapıştırıyorlar. Bütün bu ameliyat sırasında en küçük bir acı hissedilmiyor.
Aynı şeyi dört beş damara daha yapıyorlar. Aşı için vücudun kapalı yerleri seçiliyor. Aşılanan çocuklar sekiz gün kadar tutuluyorlar. İki gün, üç gün yatakta yatıyorlar. Yüzlerinde yirmi otuz sivilce çıkıyor. Fakat sekiz gün içinde hiç hastalığa tutulmamış gibi oluyorlar. Açılan yaralardan çiçeğin zehri dışarı atılıyor, hastalığın başka taraflara yayılması önlenmiş oluyor. Vatanımı çok sevdiğim için aşının oraya da girmesini çok istedim.”
HAYDİ KONUYU BİR DE  “BİLİNMEYEN TARİH’den” ÖĞRENELİM ;
Çiçek aşısı Türk İcadı…
Efendim elime 18’inci yüzyılda yaşamış bir İngiliz Hanımefendi’nin
yazdığı bir kitap geçti.. İçinde bizi ilgilendiren çok ilginç bilgiler var.
Anlatayım da siz de öğrenin… Lady Mary Wortley Montagu, soylu bir İngiliz kadını. Soylu olduğu kadar dönemine göre sıradışı karakteri olan da biri. Öyle, “evimin hanımı olayım, oturup çocuklarımı büyüteyim” diyecek birisi değil yani. Lady Mary, daha çocukken latince öğrenip, şiirler kaleme alan biri. “Peki, bir İngiliz’in bizimle ne ilgisi var” dediğinizi duyar gibiyim. Anlatıyorum efendim sabırlı olun… Lady Mary’nin sıradışı olduğunu söylemiştim size. Tabi aynı zamanda da dik baslı. Babası istemese de kendisinden 11 yaş büyük olan politikacı Edward Wortley Montagu’ya aşık olur ve onunla evlenir.
Günün birinde Edward Wortley, İstanbul’a elçi olarak atanır. Tam bir seyahat tutkunu olan Lady Mary durur mu? O da kocasıyla İstanbul’da alır soluğu… Lady Mary’nin İstanbul’a geldiği tarih 1711. Yani Osmanlı’da kamplumbağaların üzerine mumları koyup, Hasbahçe’de gezdirdikleri Lale Devri yaşanıyor. Tabi böyle bir tanımlama Lale Devri’ne haksızlık olur. Lale Devri, sanatın ön plana çıktığı ve yenilikçi icraatların hayata geçirilmeye çalışıldığı bir dönemdir aynı zamanda.
Lady Montagu, Osmanlı’nın bu dönemini yaşayıp, izlenimlerini de, İngiltere’deki arkadaşlarına yazdığı mektuplarla anlatmaya başlar. O yazdığı mektupları da, “Elçilikten Mektuplar” ismini verdiği, tarihi değeri yüksek bir kitapta toplar. Lady Mary Montagu, oldukça meraklı birisi tabi. İstanbul’u karış karış gezerken bir olaya şahit olur. Kendisi çok güzel bir kadındır ama yüzünde, çocukluğunda geçirdiği Çiçek hastalığından kalma Çopur adı verilen izler vardır.
Tabi bu yüzden Çiçek hastalığına duyarlı birisidir. Bir gün İstanbul’da gezerken yaşlı bir kadının çiçek hastası olanlara bir çeşit tedavi yöntemi uyguladığını görür. Tabi bu hastalıktan çok çektiği için kadının yaptıklarını dikkatle izlemeye başlar. O da ne, meğer o yaşlı kadın, bizim şimdilerde bildiğimiz Çiçek aşısını uyguluyormuş. Yani, kısaca Çiçek hastalığı geçirmiş birinin kanını alıp güneşte kurutuyor, ardından kuruttuğu kanı sulandırıp ceviz kabuğunun içine dolduruyor, sonra da damarlarda iğneyle açtığı deliklerin üstüne koyup bağlıyormuş. Ya işte Lady Montagu, “aman koca karı ilacı bu” diye düşünmeyip, aşının uygulamasını ayrıntılarıyla öğrenip, kaleme alır. Memleketine dönerken, artık elinde o dönemde salgınlara neden olan bir hastalığın çaresi vardır.
Tabi, bulduğu bu çareyi hemen doktorlara anlatır anlatmasına da beklemediği bir tepkiyle karşılaşır. Tıp çevreleri, “Aman efendim Osmanlı’da cahil bir kadının yaptığı şey bu, bu şekilde hastalık mı iyileşirmiş” gibi sözlerle yöntemi yerden yere vururlar. Off off tabi Lady Mantogu’e nin sakalı yok ki dinlesinler. Atalarımız boşuna, “bir musibet (bela) bir nasihate bedeldir” diye boşuna dememişler.
Osmanlı başkentinde geçirdiği iki yıllık süre içerisinde Türkçe de öğrenen Lady Montagu, vaktinin önemli bir kısmını İngiltere’deki yakınlarına İstanbul’daki yaşamını ve gözlemlerini anlatan mektuplar yazarak geçirdi. Edebiyat tarihine “Lady Montagu’nun Mektupları” adıyla geçen ve birçok açıdan tarihe ışık tutan yazılarının Türkiye ile ilgili kısımları Ahmed Refik Altınay tarafından dilimize çevrildi.
İşte Lady Mary Montagu, her yıl, Avrupa’da çiçek hastalığının binlerce kişinin ölümüne yol açtığı ve ölü mikropların da bağışıklık kazandırdığının farkına varılmadığı bir dönemde “çiçek aşısının” Osmanlı topraklarında Müslümanlar tarafından yaygın bir şekilde kullanıldığını hayretle gördü ve kendi çocuklarını da aşılattı. Lady Mary Montagu’un küçük oğlu, çiçek aşısı yapılan ilk İngiliz olarak tarihe geçti. Uyanık ve ileri görüşlü bir kadın olan Lady Mary Montagu’un amacı, bu korkunç hastalıktan korunmak için aşının bütün İngiltere’de yaygınlaştırılmasıydı.
Gel zaman git zaman İngiltere’de çiçek hastalığı salgını baş göstermiş… Çoluk çocuk, bir çok kişi Çiçek’ten kırılmaya başlamış. Tabi kendini beğenmiş İngiliz tıpçıları bütün tedavi yöntemlerini bir bir denemişler ama ne çare, hastalığı bir türlü engelleyememişler.   Allahtan birinin aklına Lady Montagu’nin İstanbul’da bulduğu tedavi yöntemi gelmiş. Son çare ona gidip yöntemi öğrenip, uygulamaya başlamışlar. Aşıyı kısa sürede üretip, önce mahkumlar üzerinde denemişler. İşe yaradığını görünce de daha fazla üretip, çiçek hastalığının kökünü kazımışlar. Yani Osmanlı’da yaşlı bir kadının bu yöntemi Kraliyet Ailesi dahil herkesi çiçek hastalığından kurtarmış.
Yaa işte efendim böyle… Lale Devri’nin İstanbul’undan Lady Montagu isminde hem güzel hem de zeki bir İngiliz kadını geçmiş. Geçerken elde ettiği bilgilerle de tıp bilimine Çiçek hastalığının çaresini hediye etmiş… Ah ah düşünen, araştıran insan işi bunlar diye boşuna demiyorum…
Daha sonraları değerli dostum Aydoğan Kekevi ise konuya şöyle bir not düştü ;
Lady Montagu Anıtı
Türkiye’de gördüğü çiçek aşısını 1718’de İngilizlere kabul ettirmek isterken, tanrının işine karışmakla suçlanmış. Nihayet Lichfield Katedraline bu teşekkür yazılmış.

KAYNAKLAR 
http://www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-iki-kadin-gezginin-cicek-asisi-tarihine-katkisi-35001.html
http://tarihselgizem.blogspot.com/2015/06/cicek-ass-turk-icad.html
https://www.dunyabulteni.net/tarihten-olaylar/cicek-asisi-turkiyeden-yayilmisti-h298457.html
This entry was posted in GEÇMİŞİN İÇİNDEN YAŞAM, Saglik, Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *