PERDE ARKASI * ANKARA KULİSLERİ *** Ahmet Hoca saray darbesini nasıl önledi?..* Trollerin, troliçelerin de büyük bir iştahla sahne aldığı kavgada, iktidar partisinin içerisine biraz daha yakından bakalım…

Yeniçağ
Ahmet TAKAN
ahttakan@gmail.com
04.02.2016

Ahmet Hoca saray darbesini nasıl önledi?..

Bülent Arınç’ın çok kıyıdan itirafları ile muhterem zatlar arasındaki kavga, kamuoyunun gözleri önüne taşındı. AKP’nin cadı kazanı gibi kaynadığını bir süredir yazıyoruz. Hüseyin Çelik ve Bülent Arınç itirafları ile yeni bir ivme kazanan kapışmanın somut ipuçlarını 8 Ocak’ta kaleme aldığımız, Yaşar Yakış için başlatılan ihraç sürecinin perde arkasını anlatan yazıda sizlere aktarmıştık.

Hüseyin Çelik, Bülent Arınç vs. ittifakının başlattığı bu harekâttan ne çıkar?

Hiç bir cacık olmaz. Fakat, toplumdaki geri dönüşlerden edindiğim izlenimi ifade etmeliyim. Siyasetteki büyük muhalefet boşluğu bir kez daha tescillendi. Bir zamanların suç ortaklarının birbirlerine ateş etmeleri bile çok konuşulur oldu. “Acaba yeni bir parti mi” sorusu tavan yaptı. Bu harekâtın yanında, arkasında, orasında burasında kimler var; çok konuşulmaya başlandı. CHP ve MHP siyasi mevta!..

Ucundan azıcık gösterilen itiraf muhalefetinin çok duygusal (!) bir boyutu da var. R.Erdoğan’ın AKP’de seçilemeyen bazı isimlere yaptığı Cumhurbaşkanı baş danışmanlığı atamaları, bazı büyükşehir belediyelerinde verilen yüksek bürokratik makamlar, bakan yardımcılıkları gibi ballı-bol paralı makamlar geride kalanları çok kızdırdı, daha da küskünleştirdi. İtirafçıların “daha neler biliyorum ama açıklamıyorum” tarzındaki ifadelerini bir de pazarlık penceresinden değerlendirmenizi ivedilikle dikkatlerinize sunarım.

Trollerin, troliçelerin de büyük bir iştahla sahne aldığı kavgada, iktidar partisinin içerisine biraz daha yakından bakalım. Ama, önce gördüğüm andan itibaren ısrarla takip ettiğim önemli bir işaret fişeğini hatırlatacağım. “Başbakan” Ahmet Davutoğlu’nun Suudi Arabistan’a uçacağı gün damadın gazetesinde, R. Erdoğan’ın nefret ettiği ve Bakanlığını çizdiği milletvekili yakın danışmanı Ali Sarıkaya’nın 1. sayfadan anonslu tam sayfa röportajı yayınlandı. Haberin başlığı da en az kimliği kadar çok sarsıcıydı(!); “Kapı kapı dolaşıp başkanlığı anlatacağız…” Saray ve Başbakanlık arasındaki acımasız kavgayı -hele ki danışmanlar arasında- bilenler Sarıkaya’ya damat gazetesinde böyle yer verilmesinin de, danışmanın ağzından çıkan sözlerin de  ne kadar “olmaz” olduğunu iyi bilir.

Devam edelim AKP’ye;

Meğerse, Ahmet Hoca’nın terör bölgesi için hazırladığı “master plan”ın bilinemeyen ayağı varmış!.. İktidar partisinin içi şu anda bizzat AKP’liler tarafından “4 buçuk grup” olarak tarif ediliyor;

1- Reisçiler, 2- Hocacılar, 3- Öze dönüşçüler (Bülent Arınç vs), 4- Abdullah Gülcüler, buçuk ise; Numan Kurtulmuş grubu.

AKP’li zatların anlatımlarına göre; teşkilatlarda büyük kapışma yaşanıyor;

“Ege, Marmara ve Karadeniz il başkanları ve teşkilatlar Erdoğan yanlısı. Güneydoğu, Doğu Anadolu ve Akdeniz teşkilat ve il başkanları Davutoğlu’nun yanında. İç Anadolu’da ise yanına çekme adına rekabet yaşanıyor. Gençlik Kolları ve Kadın Kolları da bölünmüş durumda.”

R. Erdoğan ve Davutoğlu arasında kapışma en çok üçlü kararnameli atamalarda ortaya çıkıyor. Atamalarla ilgili Erdoğan’ın gönderdiği isimlere yer vermeyen Davutoğlu, kendi atamak istediği isimlerde ise tam bir başarı sağlamış değil. Erdoğan, Davutoğlu tarafından gelen isimleri direkt MİT’e gönderiyor ve şahsın hakkında bütün dosyaları Davutoğlu’nun önüne koyuyor.

R. Erdoğan parti içinden kendisine yönelik tehditleri başta “öze dönüşçüler” olmak üzere çok yakından izletiyor. Bu arada Erdoğan, iç muhalefetin kırılması için de “İsmail abi” formülünü devreye soktu. Erdoğan, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’dan kendisine karşı oluşan parti içi muhalefetten kurtulmak için yardım istemiş. “İsmail abi” muhalif ve olası muhaliflerle “abi” sohbetlerine de başlamış!..

R. Erdoğan’ın “öze dönüşçüler”den Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik için de farklı önlemler aldığı konuşuluyor. Bülent Arınç için paralel yapı davaları, Hüseyin Çelik için de özellikle Millî Eğitim Bakanlığı’ndaki “icraatları” için dosya tarama çalışması yapıldığı AKP ve saray kulislerinde dillendiriliyor.

Gelelim yazının başlığındaki flaşa… Parti içindeki kulislere oldukça hâkim bir AKP kurmayından dinlediklerimizi aynen aktarıyorum;

“Buçuk olarak adlandırılan grubun başında Numan Kurtulmuş yer alıyor. Reis, başdanışmanı Şeref Malkoç üzerinden Numan Bey’e önümüzdeki kongreye aday olması için çalışmalara başlamasını söylemiş. Ancak Numan  Bey oyuna gelmemek için garanti istemiş ve bu konuda çekingen davranmış. Kendisine HAS Parti’den ayrılırken genel başkanlık sözü verildiğini hatırlatmış. Bunun üzerine reis, İzmir, Ankara, İstanbul, Samsun, Kocaeli gibi teşkilatlardan Numan Bey’e destek verilmesini istemiş. Bunu öğrenen Davutoğlu’nun Mardin’den başlatacağı il ziyaretlerinin arkasında da bu neden yatıyor. Kendisine bağlılıklarını bildiren teşkilatları ziyarete gitmek amacıyla bu ziyaretleri planlıyor.”

Yazının heyecanlı finali ise şöyle; Bakın, aynı kaynak Ahmet Hoca’nın saray darbesini nasıl önlediğini anlatıyor;

“STK’larla yaptığı toplantıda başkanlık startı veren Erdoğan, Davutoğlu’ndan başkanlık konusunda açık destek istedi. Davutoğlu, geçiştirmek için parti içindeki bir isim üzerinden reise “böyle bir açıklama yapmak yeni anayasa çalışmalarını olumsuz etkileyebilir” dedi. Yanlış anlaşılmasına neden olabilir bahanesi ile geçiştirdi. Bunun ardından baskılara dayanamayan Davutoğlu, Ali Sarıkaya’ya Sabah gazetesinde röportaj talimatı verdi. Bu adımla Erdoğan’ın ısrarından kurtulmayı planladı. Ancak reis, bu röportajı yeterli görmedi. Davutoğlu’nun Arabistan ziyareti sırasında vekâleti bırakacağı Numan Kurtulmuş ile canlı yayın planlandı. Başbakan vekilinden başkanlığa tam destek çalışması yapılacaktı. Bunu öğrenen Davutoğlu, yurt dışına çıkarken vekâleti Numan Bey’e vermedi.”

Sular durulmuyor AKP’de. Bu arada küskünler de birbirlerine “ABD’de Hilari Türkiye’de Ali” diye takılmaya başladı!..

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ahmet-hoca-saray-darbesini-nasil-onledi-37091yy.htm

This entry was posted in AHMET TAKAN YAZILARI, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *