ANALİZ * Rus savaş uçağı nasıl vuruldu? *** NATO tarihinde ilk defa Türkiye, aralarında hiçbir düşmanlık veya husumet olmayan komşusu Rusya’nın bir savaş uçağını düşürmüştür. Bir süper devlet olan Rusya bunun bedelini Türkiye’ye bir şekilde ama kesinlikle ödetecektir. Bu konuda ABD, NATO ve AB ülkeleri Türkiye’yi tek başına bırakacaklardır.

Haluk Dural
Millî Merkez Genel Sekreteri, 30.11.2015

Rus savaş uçağı nasıl vuruldu?

Geçtiğimiz 24 Kasım Salı günü sabah saatlerinde Hatay’da hava sahamızı ihlâl eden Rusya Hava Kuvvetlerine ait Su-24 bombardıman uçağının, bir Türk F-16 savaş uçağı tarafından vurulması ile ilgili olarak günlerdir pek çok bilgi ve yorum medyada tartışmaya açılmıştır. Bu tartışmalar genel olarak şu başlıklar altında toplanmaktadır:

1. Düşürülen Su-24 jet bombardıman uçağının milliyeti bilinmiyordu,
2. Su-24 pilotları sesli ikazları neden duymadılar?
3. Su-24 Türk hava sahasını ihlâl etti mi, etmedi mi?
4. Uçak nasıl ve nereye düştü?

Konuyu bu başlıklar altında, açık kaynaklardaki bilgilerden yararlanarak yeniden inceleyelim:

1- Düşürülen uçağın milliyeti biliniyor muydu?
Değerli gazeteci Saygı Öztürk, bugün Sözcü Gazetesindeki yazısında çok önemli bir hususu hatırlattı: “1950’li yılların sonlarına doğru kurulan ve yıllarca Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kuruluşunda hizmet veren Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı, Başbakanlığın talimatıyla 1 Ocak 2012 tarihinde elektronik birlikler ile sinyal istihbaratı yapan iki adet Casa Uçağı’nı da MİT’e vermişti. GES Komutanlığının adı Sinyal İstihbarat Başkanlığı (SİB) olarak değiştirilip dinleme yetkisi Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı’na bağlandı.GES birlikleri MİT’e devredilmeseydi, 24 Kasım 2015 Salı günü, kalkış için hazırlık yapan SU-24 tipi uçağın pilotlarıyla kule arasındaki konuşmalar dinlenir, uçak daha pist başı yaptığı anda Rusya’ya ait olduğu saptanır ve bu bilgi GES Birlikleri tarafından Eskişehir’deki Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi’ne (BHHM) iletilirdi. BHHM de pilotlarımızı bilgilendirir ve savaş uçaklarımız, Karadeniz uçuşlarında olduğu gibi ‘önleyici izleme uçuşu’ yaparak, Rus savaş uçaklarının Türk hava sahasına girişini engellerdi.

Savaş uçağının düşürülmesinden sonra Genelkurmay Başkanlığı, “Milliyeti tespit edilemeyen uçağın düşürüldüğünü” açıklamıştı. Oysa 15 dakika önce uçağın Rusya’ya ait olduğu Cumhurbaşkanlığı tarafından Anadolu Ajansı’na bildirilmişti. Anlaşılıyor ki, MİT, uçakla ilgili elde ettiği bilgileri Genelkurmay Başkanlığı’ndan çok önce Cumhurbaşkanlığı’na verdi, Rusya uçağının “pist başı” yaptığı bilgisini de askerlere ulaştırmadı.”

MİT’in Sinyal İstihbarat Başkanlığı-SİB (MİT’e devredilmiş olan GES) aynı Su-24 bombardıman uçaklarından Suriye Hava Kuvvetleri’nde de bulunmasına rağmen, Hatay’ın güneyinden sınırımıza yaklaşan Su-24 bombardıman uçağının Rusya’ya ait olduğunu tespit etmiş ve bu bilgiyi Genelkurmay Başkanlığı’ndan önce Cumhurbaşkanlığı’na iletmiştir. Düşürülen uçağın Rusya’ya ait olduğu Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanmıştır. Bu açıklamadan 15 dakika sonra Genelkurmay, düşürülen uçağın milliyetinin bilinmediğini açıklamıştır.

Su-24 uçağının vurulmadan önce Rusya’ya ait olduğu Türk yetkilileri tarafından tespit edilmiş olup, uçak milliyeti bilindiği halde vurulmuştur.

2- Su-24 pilotları sesli ikazları neden duymadılar?
Düşürülen Rus Su-24 baobardıman uçağının Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayınlanan radar iz haritasında Türk hava sahasına giriş ve çıkış noktaları görülen Su-24’ün Yayladağ’ın güneyinde Aşağıpulluyazı köyünün güneyinden Türk hava sahasına doğu-batı istikametinde girip, Kızılçat köyünün güneyinden çıktığı anlaşılmaktadır. İhlâle konu olan mesafe yaklaşık 4 km.’dir. Uçak için açıklanan irtifa 5.800 metre ve hızı ise 980 km/saat’tir. Uçak bu mesafeyi 15 saniyede kateder, yani hava sahamızı 15 sn. süreyle ihlâl etmiştir.

Uçağa 5 dakikada 10 kere sesli ikaz yapıldığı belirtilmiştir. Su-24, 980 km/sa hızla 5 dakikada 82 km uçar. Radar iz haritasında 2 adet Su-24 uçağı görülmektedir. Hava sahası ihlâli 4 km ise,büyük izin ait olduğu uçağın Türk hava sahasına yöneldiği nokta ile sınıra “giriş” yaptığı mesafe en fazla 40-50 km olmalıdır. 50 km’yi esas alırsanız, 980 km/sa hızla uçan Su-24 bu mesafeyi 3 dakikada kateder. Bu durumda;

– Gerçekten sınır ihlâli başlamadan 5 dakika önce ikaza başlandıysa, o anda Su-24 Türk hava sahasına doğru değil, Suriye hava sahasında batı-doğu istikametinde uçmaktadır.Bu durumda Hatay sınırına doğru uçmayan Su-24’de neden yönünü değiştirmesi için ikaz yapılıyor? Bu nedenle 5 dakika süreyle sesli ikaz yapıldığı açıklaması gerçek dışıdır. Uçakların herhangi bir nedenle sıkıntıya düştükleri zamanlarda acil durum haberleşmeleri için kullanılmak üzere uçaklara ayrılmış radyo haberleşme bandında (guard olarak da bilinen) bir “uçak acil frekansı-aircraft emergency frequency” kullanılmaktadır[1].  Bu frekans sivil uçaklar için 121,5 MHz (VHF Guard) ve askeri uçaklar için 243,0 MHz’dir (UHF Guard). Bu acil durum frekansları, sıkıntıya düşen her uçak tarafından kullanılabileceği gibi, yasak hava sahasına doğru uçan uçakları uyarmak için hava trafik kontrolları tarafından da kullanılır.

[1] : https://en.wikipedia.org/wiki/Aircraft_emergency_frequency

Vurulduğu Nokta Düştüğü Nokta
Ancak Sputnik haber ajansına[2] konuşan Türkiye’nin düşürdüğü Rus uçağından paraşütle atlayıp sağ kurtulan ikinci pilotu Konstantin Murahtin’in,“Türk hava sahasını ihlal etmediklerini söyledi. “O bölgeyi avcumuzun içi gibi iyi biliyoruz. Türk hava sahasına bir saniye bile girmedik. Türkiye’den görsel ya da sesli hiçbir uyarı almadık” diyen
uçağın yardımcı pilotu, şunları söyledi: “İşin aslı bize hiçbir uyarı yapılmadı. Ne radyo trafiği yoluyla ne de görsel olarak uyarıldık. Hiçbir şekilde iletişim yoktu. Bu nedenle normal rejimde uçuyorduk. Su-24 bombardıman uçağı, F-16 jetleriyle aynı hız kapasitesine sahip. Eğer bizi uyarmak isteselerdi, paralel seviyeye gelerek kendilerini gösterebilirlerdi. Ama böyle bir şey olmadı. Uçağın kuyruk tarafına birden füze geldi. Füzeyi göremediğimiz için karşı manevra da yapamadık.” şeklinde yaptığı açıklamada, radyo trafiği veya görsel olarak uyarılmadıklarını belirtmiştir.

Acaba, Su-24’de elektronik önleme yapılarak, UHF Guard kanalından yapılan sözlü uyarılar engellenmiş olabilir mi?

Su-24’ün aviyonik sistemleri arasında bulunan donanımın bir bölümü şöyledir[3]:
3. IFF equipment : Dost-Düşman tanımlama cihazı
4. VHF-UHF communications transceiver : VHF-UHF haberleşme alıcı-vericisi
5. Short-wave radio : Kısa dalga radyo
6. Automatic direction finder : Otomatik yön bulucu
7. Aircraft responder : Çağrıya otomatik cevap veren cihaz
8. Electronic countermeasures system : Elektronik karşı-önlem sistemi
8.1. Radar warning receiver (RWR) : Radar ikaz alıcısı
8.2. Jamming capabilities control device : Elektronik karıştırıcı kontrol cihazı
8.3. Active jamming system : Aktif elektronik karıştırıcı sistemi
8.4. Infrared search and track sensor (IRSTS) : Kızıl ötesi ışıma arama ve izleme sensörü
8.5. Cartridge ejection mechanism : Kartuş atma mekanizması (egsoz gazlarının sıcaklığını örtmek için atılan havai fişek benzeri (flare) kartuşlar)

Su-24 sahip olduğu elektronik donanımı sayesinde, UHF Guard bandından yapıldığı ifade edilen ikazları duymaması mümkün değildir. Ama SU-24’ün bölgedeki başka ülkelere ait elektronik savaş merkezlerinden yapılan karıştırma ile sağırlaştırılması mümkündür[4]. Ancak Su-24’ün bunu kontrol edecek teçhizatı mevcuttur. Buna rağmen Su-24’ün sesli ikazları neden duymadığı askeri elektronik uzmanlarının açıklayabileceği kadar karmaşık bir konudur.

3- Su-24 Türk hava sahasını ihlâl etti mi, etmedi mi?

Genelkurmay Başkanlı tarafından yayınlanan yukarıdaki radar iz haritasına göre, Su-24 Türk hava sahasını yaklaşık 4 km boyunca 15 saniye süreyle ihlâl etmiştir. Bu yaptığı ihlâl nedeniyle bir F-16’dan atılan füzeyle, Türk hava sahasından çıktıktan 8 km sonra ve sınırdan 4 km güneyde Suriye hava sahasında iken vurulmuştur. Vurulan Su-24 yere çakılana kadar radarda izlenmeye edilmiştir. Radar iz haritasında mavi çizgiyle işaretlenmiş olan F-16’nın güney yönünde Suriye sınırına kadar uçtuğu görülmekte, geriye dönüşü ise gösterilmemektedir. F-16

[2] :  http://tr.sputniknews.com/rusya/20151125/1019246323/rus-pilot-suriye.html
[3] :  http://www.sukhoi.org/eng/planes/military/su24mk/lth/
[4] :  Ally Friendly Jamming: How to Jam Your Enemy and Maintain Your Own Wireless Connectivity at the Same Time, http://www4.ncsu.edu/~hdai/Oakland13.pdf

Suriye hava sahasına girmeden batı yönünde U dönüşü yaparak Hatay içinden kuzeye doğru uçmuş olmalıdır. Nitekim Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan haritada, bu husus görülmektedir. Rus Su-24 uçağının Türk hava sahasını ihlâl edip etmediği, Türk ve Rusya yetkili makamlarının kendi “radar iz haritalarının” ortak bir askeri uzman heyet tarafından incelenmesiyle açıklığa kavuşturulabilir.

4. Uçak nasıl ve nereye düştü?

Rusya Savunma Bakanlı tarafından açıklanan haritadan Türk hava sahasını ihlâl etmeden Hatay sınırının yaklaşık 1 km güneyinden dolaşan Su-24’ün arkasından, U dönüşü yapan F-16 tahminen 3 km mesafeden füze fırlattığı anlaşılmaktadır.F-16’lar havadan-havaya atılan iki tür füze taşımaktadır. Bunlar:

AIM-9 Sidewinder füzesi[5], 3.300 km/sa (0,92 km/sa) hıza sahip, hedefin sıcak egsoz gazlarının yayınladığı kızıl ötesi ışımayı takip ederek kendini yönlendiren, kızıl ötesi ışıma kaynağına belli bir mesafeye yaklaştığında hedefe çarpmaksızın patlayan fünyeli (IR proximity fuse) harp başlığı olan bir füzedir. Harp başlığı patladığında başlıkta bulunan metal şarapneller büyük bir hızla uçağın kuyruk kısmındaki bölümlerine saplanarak parçalar, peşinden patlayan harp başlığının yarattığı sıcak şok dalgası (blast) uçağa çarparak tahribatı arttırır.

AIM-120 AMRAAM füzesi[6], 4.900 km/sa (1,36 km/sa) hıza sahip, kendi aktif radarı tarafından yönlendirilen, hedefe çarpmaksızın Aktif Radar Hedef Tespit cihazı (Active Radar Target Detection Device) tarafından ateşlenen fünyeli harp başlığı olan bir füzedir.

F-16’nın hangi füzeyi kullandığı bilinmemektedir. Eğer F-16, Su-24’ün 3 km gerisinden hedefe kilitlenip, Sidewinder füzesi attıysa, füze Su-24’ü 4,6 sn veya AMRAAM füzesi attıysa 2,8 sn sonra yakalar.

[5] : https://en.wikipedia.org/wiki/AIM-9_Sidewinder
[6] : https://en.wikipedia.org/wiki/AIM-120_AMRAAM

F-16, hedefteki Su-24’de radar kilitlemesi yaptığı zaman, Su-24’ün radar ikaz alıcısı-RWR devreye girmiş, kartuş atma mekanizması otomatik olarak çalışmıştır. Su-24’ün vuruluşunu gösteren videonun ilk saniyelerinde uçaktan atılan kartuşlar (flare) görülmektedir ki bu F-16’nın Sidewinder füzesi attığını gösterir. Ancak, F-16’dan atılan füzenin Su-24’ü yakalaması için geçen süre çok kısa olduğundan, Su-24 herhangi bir kaçış manevrası yapamamıştır. Nitekim Su-24’ün kurtulan yardımcı pilotu bu durumu açıklamıştır.

28 Kasım tarihinde ODATV’de “Düşürülen Rus uçağını fizikçiler inceledi ve…” başlığıyla yayınlanan bir haberde[7] “Katholieke Universiteit Leuven’den Belçikalı astro-fizikçiler, Tom van Doorsslaere ve Giovanni Lapenta, Newton mekaniğini kullanarak Türk sınırlarını ihlal ettiği gerekçesi ile vurulduğu söylenen uçakla ilgili nelerin yanlış gittiğini gösteriyorlar. Fizikçilerin açıklamasına göre;

“Jet’in vurulması ile yere çarpış süresi arasında 30 saniye bulunuyor. Dikey hareket her zaman kütleçekim kanununa uygun olmak zorundadır. O halde kullanılması gereken formülün (g=9.81m/s², z=gt²/2), olması gerektiğini söyleyen fizikçiler uçağın ‘4500 m’ yükseklikte olması gerektiğini buluyorlar. Bu sayı Türk resmi yetkililerin verdikleri ‘19.000 feet’ yani ‘5800 m’ ile tutarlı olarak görülüyor.”

Adı geçen astro-fizikçiler vurulan uçağın dalından düşen armut gibi dimdik yere çakıldığını zannetmişler. Çünkü kullandıkları formül, Lise 1. Sınıfta okutulan Fizik dersinde öğretilen “serbest düşme” hareketinin formülüdür. Halbuki Su-24, yatay pozisyonda saatte 98o km hızla giderken arkasından çarpan patlayan füze harp başlığının şok dalgasının da (blast) itmesine maruz kalır. Ancak motoru ve kuyruk takımları hasarlandığı için yatay uçuşunu devam ettiremeyeceğinden, hem vurulduğu andaki (yatay hızı+şok dalgasının yükleyeceği ek hızın) toplamı ile yerçekiminin bileşkesinin etkisiyle bir yay (parabol) çizerek düşer. Buna Lise 1. Sınıf fizik kitaplarında “eğik atış” denir. Diğer bir deyişle uçak, vurulduğu noktanın dibine değil, daha uzağa düşer.

Bu astro-fizikçiler açıklamalarında Rusya Savunma Bakanlığı haritasında görülen Su-24’ün vurulmasıyla rotasının 90o değişmesini “Rotasında aniden oluşan 90 derecelik değişiklik için uçağa çarpan cismin uçaktan çok daha ağır ve hızlı olması beklenir.” şeklinde açıklamaktadırlar ki bu, anılan fizikçilerin füzenin uçağa fizikî temasla çarpmadan, belli bir mesafeye yaklaştığı zaman patlayarak uçağı düşüren mekanizmadan haberdar olmadıklarını gösterir.

Sonuç olarak; bir Türk F-16 savaş uçağı tarafından düşürülen Rusya Su-24 jet bombardıman uçağı ile ilgili konuların aydınlığa kavuşturulması, uçağın düşürüldüğü 24 Kasım tarihinden buyana iki ülke arasında derinleşen siyasi kriz ve karşılıklı alınan tedbirler çerçevesinde ortak akılla halledilebilme şansını ortadan kaldırmıştır. Ancak kesin olan tek bir husus vardır;

NATO tarihinde ilk defa Türkiye, aralarında hiçbir düşmanlık veya husumet olmayan komşusu Rusya’nın bir savaş uçağını düşürmüştür. Bir süper devlet olan Rusya bunun bedelini Türkiye’ye bir şekilde ama kesinlikle ödetecektir. Bu konuda ABD, NATO ve AB ülkeleri Türkiye’yi tek başına bırakacaklardır.

[7] : http://odatv.com/dusurulen-rus-ucagini-fizikciler-inceledi-ve…-2811151200.html

This entry was posted in AKIL FİKİR YAZILARI, EMPERYALİZM, FAŞİZM, Gundem, Haber, ORTADOĞU ÜLKELERİ, RADİKAL İSLAM, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *