GERÇEK SANATÇILAR TOPLUMUN VE EZİLENLERİN YANINDA OLUR * SARAYLARDA YALAKA DEĞİL * İşçi sınıfının sesi Harry Belafonte

İşçi sınıfının sesi BelafonteFotoğraf: Depo Photos

İşçi sınıfının sesi Belafonte

BİRGÜN – 01.05.2023

Şarkıcı, aktivist ve aktör Belafonte öldü ancak eserleri işçi sınıfının mücadelesinde yaşayacak. ‘Kalipso Kralı’ olarak adlandırılan Belafonte, şarkı sözlerinde politik mesajlar vermesiyle öne çıkarken siyahların ve ezilenlerin sesi oldu.


Mücadeleci şarkıcı, oyuncu ve aktivist Harry Belafonte 25 Nisan günü, 96 yaşında hayatını kaybetti. Ana akım haberlerde Belafonte’nin müzik kariyerine  yoğunlaşan haberler gördük. Bazılarında ırkçılık ve medeni haklar konularında yürüttüğü mücadeleye de değiniliyordu. Fakat küresel işçi sınıfı için yürüttüğü mücadele ve görüşlerinin hiç kabul görmediği anlarda dahi gösterdiği kararlılık bu haberlerde eksikti
Belafonte Jamaikalı bir ailenin çocuğu olarak New York şehrinin Harlem mahallesinde dünyaya geldi. Temizlikçi olarak çalıştığı sırada kendisine verilen biletlerle Amerikan Zenci Tiyatrosu’nu izlemeye gittiğinde sanat kariyerine başlama kararı aldı. Tiyatroya tutkuyla bağlandı. Doğrusu şu ki, son derece başarılı olan müziğe yönelmedeki asıl amacı, oyunculuk dersleri için para biriktirmekti.
Belafonte birçok farklı alanda ödüllere layık görüldü. Emmy ödülünü kazanan ilk siyah kişi oldu. Bir sene içinde bir milyon albüm satan ilk insan oldu – Elvis aynı başarıya ancak bir sene sonra imza atabilecekti. Fakat nihayetinde başarılı bir sanatçıdan çok daha fazlasıydı. Yeteneklerini, Karayip müziğini ve ABD işçi sınıfını Amerikan pop kültürünün merkezine koymak için kullandı. “Çekicini Salla” albümünde yer alan parçalarda, zorla çalıştırılan zincirli mahkumların mücadelelerini konu aldı ve Grammy ödülü kazandı. Jamaika işçi şarkısı “Day-O” yorumu, en başarılı şarkısı oldu Belafonte bu şarkı için “Yalnızca insanları keyiflendiren bir şarkı değildi. Şarkı sözlerine derinlemesine daldıklarında, son derece güçlü bir şarkı olduğunu ve siyah insanın başkaldırısını anlattığını görüyorlardı” sözlerini sarf etmişti.

DEFALARCA YARGILANDI 
Belafonte’nin adını sık sık andığı bir kişi de akıl hocası Paul Robeson’du. Harlem Rönesansı olarak anılan dönemin önemli şarkıcılarından olan Robeson, aynı zamanda bir komünistti ve işçi sınıfının küresel mücadelesine ve özellikle Sovyetler Birliği’ne destek veriyordu. Siyasi görüşleri yüzünden ABD’de defalarca yargılandı. ABD pasaportu elinden alındı ve meşhur Amerika Karşıtı Faaliyetler Komitesi önünde ifade vermek zorunda kaldı. Fakat her şeye rağmen yılmadı ve küresel işçi sınıfı için mücadele etmeyi sürdürdü.
Belafonte de Robeson’ın izinden gitti ve dünyanın işçi sınıfı için çalıştı. Bunun için kariyerini ve hatta yaşamını riske attı. Belafonte Güney Afrika’daki apartheid rejimini yerden yere vuruyor, Nelson Mandela’ya desteğini her fırsatta ilan ediyordu. Mandela o sıralar ABD’de “terörist” ilan edilmişti. Belafonte şarkı söyleyerek kazandığı servetini, medeni haklar hareketini desteklemek için kullandı. Öğrenci Pasif Direniş Koordinasyon Komitesi (SNCC)’nin Mississippi Özgürlük Yazı Kampanyasını finanse etti. Bu “bağış toplamak” gibi bir şey değildi. SNCC’ye nakit para sağlamak için bizzat yollara düştü, güneydeki beyaz üstünlükçülerin elindeki bankaları aşmak için büyük çaba sarf etti. Belafonte ve siyah sanatçı Sydney Poitier, Mississippi’de nakit para taşırken Ku Klux Klan üyeleri tarafından silahlarla kovalandı, üzerlerine ateş edildi.
Belafonte Martin Luther King. Jr. ile yakın arkadaştı. 1956 yılında tanıştılar, Belafonte sonraları hayatta olduğu sürece King ile her gün konuştuklarını ve görüşmelerin muhtemelen FBI tarafından dinlendiğini söyleyecekti. FBI o esnada King ve diğer hak savunucuları hakkında sürekli soruşturmalar açıyordu. 1963 yılında Alabama’da tutuklandığında, King’in kefaletini ödeyen  yine Belafonte oldu. King, Medeni Haklar Döneminin önemli metinlerinden biri haline gelen “Birmingham Hapishanesinden Mektup” isimli önemli metni bu esnada yazmıştı.
KARA LİSTEYE EKLENDİ
Belafonte yürüttüğü hak mücadelesinden dolayı meşhur Hollywood kara listesine eklenmişti. Bunun başlıca gerekçesi, Jim Crow Dönemindeki sistematik ırkçılık yüzünden 1954 – 61 yılları arasında ABD Güneyinde sahneye çıkmayı reddetmesiydi.
Devrimci hak savunuculuğunu Medeni Haklar hareketi sonrasında da sürdürdü. Küba ve Venezuela devrimlerine ölene kadar destek verdi. 2006 yılında Venezuela’ya gönderilen bir delegasyona liderlik etti. Yanında işçi hakları lideri Dolores Huerta, akademisyen Cornel West ve oyuncu Donald Glover vardı. Karakas’a vardıklarında Hugo Chavez’e “Dünyadaki en büyük zalim, en büyük terörist George W. Bush ne derse desin, sizinle beraberiz: Devriminizi yüzlerce, binlerce değil, milyonlarca Amerikalı destekliyor.”
Belafonte Fidel Castro ile de birçok defa görüştü ve Küba’yı defalarca ziyaret etti. 1959 devrimine daima destek oldu. 23 Temmuz 2020’de Küba hükümeti tarafından Dostluk Madalyonuna layık görüldü. Küba’nın ABD büyükelçisi Haso Ramon Cabanas, “Bu madalyon, Belafonte’nin Küba ile gösterdiği dayanışma, Küba’nın devrim sürecine gösterdiği saygı ve takdirin tescilidir” dedi.
Belafonte 27 Eylül 2003’te New York Uzlaşma Kilisesi’nde konuşuyor, “Küba Beşlisi” de denen Küba terör-karşıtı savaşçıların serbest bırakılmasını savunuyordu. O gün şu sözleri sarf etti, “Küba’ya karşı izlediğimiz politika, gerçek Amerikan tarzı değil. Amerikan halkının gerçek düşüncesini, tüm halkların özlük ve özgürlük haklarına inanan Amerikalıların gerçek sesini temsil etmiyor.”

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: People’s Dispatch 
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *