1924 ERZURUM DEPREMİ VE CUMHURBAŞKANI

1924 depremi sonrası Cumhurbaşkanı M.Kemal Atatürk’ün Erzurum ziyareti

1924 ERZURUM DEPREMİ VE CUMHURBAŞKANI

Prof. Dr. Süleyman Çelik (scelik44@gmail.com)

13 Eylül 1924’de, merkez üssü Pasinler ilçesi- Horasan ve Aras nahiyeleri arasında olduğu düşünülen 6.9 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Erzurum’dan Sarıkamış ve Ardahan’a kadar olan bölgeyi etkileyen depremde 310 can kaybı oldu ve 4 bin 300 binada hasar oluştu.
Genel duruma baktığımızda, 10 yıldan uzun süren savaşlardan sonra, yeni devlet kurulalı daha bir yıl olmamıştı. Ülke yokluk ve yoksulluk içinde idi.
Özelde ise, Erzurum I. Dünya Savaşı’nda Rus işgaline uğramış, işgal sırasında Ermeni zulmü yaşamış, köyleri büyük oranda yakılıp yıkılmıştı. Ayrıca bölgede, savaşlardan sonra Ermenistan, Gürcistan ve Kafkasya’nın diğer yörelerinden anayurda sığınmış çok sayıda göçmen vardı. Geçmişin yaraları daha sarılmadan meydana gelen bu deprem sorunları daha da çoğaltmış ve büyütmüştü.
Bununla birlikte koşullar ne kadar kötü olursa olsun, depremin yaralarının ivedi olarak sarılması gerekiyordu. Çünkü bölgenin coğrafyası gereği, kış bastırmadan yıkılan evlerin yapılması zorunlu idi…
O sırada yurt gezisinde bulunan Atatürk depremi, 15 Eylül’de geldiği Trabzon’da öğrendi.
Erzurum vali ve belediye başkanına telgraf çekerek bilgi istedi. Gelen yanıtlar can ve mal kaybı olduğunu bildirince, çok üzüldü ve gezisini kesip hemen Erzurum’a gitmeye karar verdi. Ancak Trabzon’dan Erzurum’a gitmek için uygun bir araç yoktu.
Bunun üzerine otomobillerin Ankara’dan Samsun’a gönderilmesini istedi. Kendisi de gemiyle Samsun’a geçti ve yanındakilerle birlikte 24 Eylül’de Erzurum’a hareket etti. 30 Eylül akşamı Erzurum’a vardı. (Bu durum o zamanki yol ve ulaşım koşullarını göstermektedir.)
Erzurum’da kendisini karşılayan halka kısa bir konuşma yaptı: “felaket başa gelmeden önce önleyici ve koruyucu önlemleri düşünmek gerekir. Geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur. Bundan sonra gerekli önlemleri, önceden alacağız. Fakat şimdi yaraları sarma zamanı. Bunu da en kısa zamanda birlikte başaracağız” dedi…
1 Ekim’de valilikte kurulmuş olan, “Depremden Zarar Görenlere Yardım Komisyonu” ile toplantı yaptı. Toplantıda “Kışa bir buçuk ay gibi bir zamanın kalması nedeniyle, insan ve hayvanların barınması için ivedilikle barınak yapılması gerektiğinin” Bakanlar Kuruluna bildirilmesine karar verildi.
Atatürk, Kızılay’ın hemen yardım kampanyası başlatmasını buyurdu ve on bin lira vererek ilk bağışı kendisi yaptı. Eşi Latife Hanım da on bin lira bağışladı.
2 Ekim’de Pasinler’e geçti ve depremin yerle bir ettiği, Köprüköy, Yağan, Emrekum, Mendivan, Komasur ve Döllek gibi köylere giderek yurttaşlarla görüştü.
4 Ekim’de, yolda hasara uğrayan köylere uğrayarak Sarıkamış’agitti.
5 Ekim’de Sarıkamış ve çevresindeki yıkım gören köyleri gezdi.
6 Ekim’de Kars’a geçti, Ardahan ve Kağızman’dan gelen heyetlerle görüşüp akşam Sarıkamış’a döndü.
7 Ekim günü Sarıkamış’ta incelemelerini sürdürdü ve 8 Ekim’de Erzurum’a döndü.
Yardım Komisyonunu toplayarak gezi izlenimlerini anlattı.
Bu arada, kendisine bildirilen kararları aynen kabul eden Bakanlar Kurulu, “İstihkâm inşaat takımları olan 3 istihkâm bölüğü ile bin kişiden az olmamak üzere, bir askeri birliğin, Depremden Zarar Görenlere Yardım Komisyonu emrine verilmesine” karar verdi.
Atatürk, Trabzon’da bulunan, Yunanistan’ın Enosis adlı gemisinden el konulmuş tahtaların, inşaatlarda kullanılmak üzere Erzurum’a gönderilmesini istedi. Ancak o tahtaların Trabzon’dan Erzurum’a taşınmasının mümkün olmadığı anlaşılınca, kereste ihtiyacının Sarıkamış ormanlarından sağlanmasına karar verildi. Bu amaçla orman memurlarının askerlerle birlikte çalışması ve taşımanın 9. Kolordu Komutanlığı emrinde, Şark Şimendiferleri tarafından yapılması kararlaştırıldı.
9 Ekim’de Muş ve Bitlis’ten gelen heyetlerle görüşen Gazi, 10 Ekim sabahı Erzurum’dan ayrıldı.
Ülkemiz yokluk ve yoksulluk içindeydi. Fakat zafer kazanılmış, ülke kurtulmuş ve bunun verdiği heyecanla Büyük Kurtarıcı’nın çevresinde kenetlenmiş, birlik içinde bir ulus vardı. Bu heyecanla, Kızılay’ın bağış kampanyası büyük ses getirdi ve yurdun her yanından yardım yağmaya başladı. Bu, öyle bir yankı yaptı ki Uluslararası Kızılhaç Örgütü de harekete geçti ve o da kampanya başlattı. Bunun üzerine, özellikle sömürge altında yaşayan Asya ve Afrika halklarından olmak üzere, yurt dışından da yardımlar gelmeye başladı.
Atatürk, Erzurum’dan ayrıldıktan sonra da çalışmaları sürekli izledi.  Herkesin, elbirliği  ile sıkı çalışması sonucunda kış gelmeden, felaketzedeler için yapılan binalar sahiplerine teslim edildi.
Bu durum, felaketlerin üstesinden gelmek için halkın moralinin ve güven duygusunun, toplanan yardımlardan daha önemli olduğunu göstermiştir.  Atatürk’ün Erzurum’a gelerek depremden etkilenen köylere gidip halkın arasına katılmasıyla oluşan güven ve sevgi ortamı bunu kanıtlamıştır.
Sonuç olarak, Atatürk’ün önderliğinde halkın ve devletin ele ele vererek yaptığı çalışmalar başarıyla ve zamanında tamamlanmış; insanların ve hayvanların kışı açıkta geçirmeleri önlenmiştir…
Türk ulusu, halkıyla, kurumlarıyla, en zor zamanlarda birlik içerisinde hareket etmeyi her zaman başarmıştır. Bu nedenle iyi bir lider ve iyi bir planlama ile aşılamayacak zorluk yoktur.

Kaynak: Aydın N ve Ergün E, 1924 Erzurum Depremi ve Gazi Mustafa Kemal Paşa, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Dergisi, I/2, (2018 Kış/Winter), ss. 145-168.
This entry was posted in DOĞAL FELAKETLER, SÜLEYMAN ÇELİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *