Yetişin derse koşacağız eksiğiz derse çoğaltacağız asla yalnız bırakmayacağız

SÖZCÜ – Yılmaz Özdil – 16 Aralık 2022

Yetişin derse koşacağız eksiğiz derse
çoğaltacağız asla yalnız bırakmayacağız


Biz o zaferi, henüz 14 yaşında, Okmeydanı’nda suratından vurularak öldürülen o kara kaşlı güzel çocuk, Berkin’in yüreğiyle kazandık.
Arnavutköy’deki evinden, ruhumuza açılan kırmızı çiçekli penceresinden el sallayan Türkan Saylan’ın ilhamıyla kazandık.
Biz o zaferi, Levent’te kırmızı ışıkta bekleyen efsane tiyatrocumuz Kerem Yılmazer’in canıyla, Beyoğlu’nda sinagogunda dua eden Berta’nın Yona’nın Avram’ın canıyla, Şişli’deki gazetesinden çıkan Hrant’ın canıyla, arkadaşlarıyla dolaşırken tesadüfen Beşiktaş’tan geçen tıp öğrencisi Berkay’ın canıyla, Atatürk Havalimanı’nda çalışan pırıl pırıl Merve’nin Özgül’ün canıyla… Bu ülkeyi, bu şehri yöneten zihniyetin hataları yüzünden kaybettiklerimizle kazandık.
Çarpık yapılaşmaya gözyumulduğu için Ayamama deresi taştığında Halkalı’da servis minibüsünün içinde boğulan tekstil işçileri Nebahat’ın Nuriye’nin Özden’in hayatlarıyla… Yandaş müteahhitin Mecidiyeköy’deki inşaatında dandik asansör yüzünden 36’ncı kattan çakılan Tahir’in Hıdır’ın Vahdet’in hayatlarıyla… Tuzla’da kurtarma filikasının tatbikatı yapılırken kum torbası yerine oturtularak denize fırlatılan tersane işçileri Emrah’ın Ramazan’ın hayatlarıyla… Zeytinburnu’ndaki ruhsatsız maytap fabrikasında havaya uçan Hasan’ın Kadir’in Orhan’ın Zübeyir’in hayatlarıyla… Esenyurt’ta alışveriş merkezi inşaatında naylon çadırlardaki yatakhanede diri diri yanan Bayram’ın Çetin’in Barış’ın hayatlarıyla kazandık.
Kartal’da izinsiz, denetimsiz yükselen ve neticede çöken apartmandaki Tuana’nın Adem’in Nazan’ın Hüsniye’nin Adile’nin beton bloklar arasında ezilen hayatlarıyla kazandık.
Islah edilmeyen dereler yüzünden Selimpaşa’da sel sularına kapılan henüz iki yaşındaki Dila’nın yaşayamadığı ömrüyle, Şirinevler’de rögar kapağı olmadığı için kanalizasyona düşen ve cansız bedeni tee Ataköy’den çıkan beş yaşındaki Dilara’nın heba edilen hayatıyla kazandık.
Ümraniye’de el bombaları bulundu yalanıyla, Poyrazköy’de lav silahları bulundu palavrasıyla, Beşiktaş adliyesinde maruz kaldığımız hukuk cinayetleriyle, asrın iftirasına tahammül edemeyip Beylerbeyi’ndeki lojmanında kafasına sıkan Ali Tatar’ın onuruyla, toplama kampı Silivri’de öldürülen Kaşif Kozinoğlu’nun madalyalarıyla, Maltepe’de, Hasdal’da Hadımköy’de esir tutulan kahramanlarımızla kazandık.
Suriyeliler Taksim’de yılbaşı kutlaması yaparken, Florya plajında nargile tüttürürken, Polonezköy’de mangal yaparken, Fatih’te Bağcılar’da dükkan açarken, İstinye’de arazi satın alırken… Suriye’de şehit düşüp, Edirnekapı’da toprağa verilen Muhammed’le kazandık.
Zincirlikuyu’ya uğurlanırken “Atatürk’le kalın, Cumhuriyet’le kalın, hoşçakalın” diyen Levent Kırca’yla kazandık.
Dolmabahçe sanatçıları el pençe divan dururken, sarayın yanında değil, halkın yanında yeralan, toplumsal moralimizde başrol oynayan Bakırköy’ün delikanlısı “jön Türk” Tarık Akan’la kazandık.
“Yobazın olmadığı her yer cennettir, kadın yaktınız, ozan yaktınız, köpek yaktınız, orman yaktınız, yobaz varken cehenneme gerek yok” diyen, Kanlıca’ya defnedilen Yaşar Nuri Öztürk’le kazandık.
Atı alan Üsküdar’ı geçti diyenlere karşı kazandık.
Biz o zaferi İstanbul’da, semt semt, mahalle mahalle, sokak sokak bedel ödeyerek, canımızla kanımızla, alın terimizle kazandık.
Onca kahır, onca keder, onca ızdırap… Sabır imecesiyle kazandık.
Aynı zarf içinde aynı sandığa atılan dört oydan üçünü geçerli kabul edip, birine sahte diyenlere karşı kazandık.
İstanbul’un fethini kutlayıp, İstanbul’un kurtuluşunu kutlamayan asrın nankörlerine karşı, Kuvayı Milliye ruhuyla, Mustafa Kemal’in askerleri olarak kazandık.
Biz o zaferi, altı yaşındaki çocuklarla evlenen yobaz sapıklara karşı… Ediz Hun’la Filiz Akın’ın birbirlerine sarılarak Boğaz’ı seyrettiği, Tarık Akan’la Emel Sayın’ın ağaçlar arasında neşeyle koşuşturarak saklambaç oynadığı, İzzet Günay’la Türkan Şoray’ın sokaklarında el ele yürüdüğü, Kartal Tibet’le Fatma Girik’in faytonla dolaştığı, mutlu aşıklar şehri İstanbul için kazandık.
Biz bu zaferi, belediye kaynaklarını hortumlayan tarikatlara cemaatlara karşı… Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış’tan diyen Behçet Kemal Çağlar’la, sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul diyen Yahya Kemal Beyatlı’yla, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında diyen Nazım Hikmet’le, İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı diyen Orhan Veli’yle kazandık.
Yüreğimizdeki cam kırıklarının, çektiğimiz acıların toplamıdır Ekrem İmamoğlu… Hasret kaldığımız duyguların vücut bulmuş halidir.
O bizim oylarımıza sahip çıktı.
Bizim de ona sahip çıkmamız boynumuzun borcudur.
Yetişin derse koşacağız.
Eksiğiz derse çoğaltacağız.
Taşıyın derse omuz vereceğiz.
Asla yalnız bırakmayacağız.
O sessiz çoğunluğun sesi oldu,
bizler de onun sesi olacağız,
metrobüste vapurda çarşı pazarda,
onun bulunmadığı ortamlarda onun yerine olacağız.
Kıymet bilmek, kaybedince arkasından gözyaşı dökmek değildir.
Yanındayken sımsıkı sarılmaktır.
Vatan lafla sevilmez.
Çalışarak sevilir.
Ne teslim olacağız, ne teslim edeceğiz.
Dip dalgası, tsunami oluyor…
Bu defa sırf İstanbul’u değil, Türkiye’yi kazanacağız.

https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/yilmaz-ozdil/yetisin-derse-kosacagiz-eksigiz-derse-cogaltacagiz-asla-yalniz-birakmayacagiz-7527675/
This entry was posted in Politika ve Gundem, Yılmaz Özdil. Bookmark the permalink.

One Response to Yetişin derse koşacağız eksiğiz derse çoğaltacağız asla yalnız bırakmayacağız

  1. emin says:

    Acıklı bir liste paylaşamı için SN.Özdil ,e teşekkür ederim.Cesur yürekli basın emekçisi kardeşimize başarılar diliyorum.sayğılarla.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *