TARİHİN İÇİNDEN * RUS KONSOLUSUNA SELAM VERMEYEN ASKERLERİNİ İDAM ETTİREN PADİŞAH II. ABDÜLHAMİD *

II. ABDÜLHAMİD KENDİ ASKERLERİNİ,
HALİM İLE ABBAS’I NEDEN İDAM ETTİRDİ


Kendi tarihini bilmezlerin, Osmanlı Hanedanını devlet sananların ve de gerçek tarihi çarpıtanların ULU HAKAN diyerek yücelttikleri sultan Abdülhamid’in gerçek yüzünü anlatan ve bu kişinin nasıl teslimiyetçi olduğunu, yabancı güce nasıl tapındığını, Rus konsolosu tarafından dövülen askerini nasıl idam ettirdiğini aktaran trajik tarihi bir olayı okumanıza sunuyorum. 

Naci Kaptan

Aşağıda 2.Abdülhamit’in devasa toprak kayıplarından, korkusundan çürüttüğü döneminin en güçlü filolarından biri olan Osmanlı Deniz Gücünden, kurduğu korku imparatorluğundan, hafiye düzeninden, Mithat Paşa gibi önemli bir devlet adamını Taif zindanlarında boğdurmasından, Namık Kemalleri sürgüne göndermesinden, Rothschilds ailesinden borç aldığından,Filistin’de Yahudilere toprak satışına izin vermesinden, v.s.’den söz etmeyeceğim. Sadece iki askere layık gördüğü davranışın ülkeyi nasıl bir sömürge haline getirmiş olduğunu gösterdiğini anlatacağım.

Öykünün ortasından başlayalım; 119 yıl önce, 8 Ağustos 1903’de birkaç Rus savaş gemisi, Karadeniz’de karasularımıza tecavüz ederek Terkos açıklarına demirledi! Ruslar İstanbul’u tehdit ediyor ve er Halim’in asılmasını istiyordu. Bu savaş ilanı sayılırdı. Osmanlı’nın cevabı, padişahın yolladığı çiçekler ile Rusları karşılamak oldu !
Öykü ise şöyle; II. Abdülhamid döneminde Rusya’nın Manastır Konsolosu Aleksandır Arkadiyeviç Rostkovski Nüzhetiye Karakolu önündeki askerin, kendisini selamlamadığını görünce üzerine yürüdü; hakaretler etti ve kamçıyla suratına vurmaya başladı. Bunun üzerine gururu kırılan Halim adlı jandarma eri konsolosu vurup öldürdü. Halim Sivaslıydı, Manastır’da askerdi. Osmanlı askerlerine, yabancı konsolosları selamlamak zorunluluğu getirilmişti. Konsolos haddini aşan tavırlarıyla bilinen, Türk ahali ve askerlerine kötü davranışlarına defalarca tanık olunmuş biriydi. İşte bu olay sonrası Ruslar çiçeklerle karşılandıktan sonra Manastır’da mahkeme kuruldu: Dört gün süren yargılamada sadece Halim değil yanındaki nöbetçi arkadaşı Abbas dahi idama mahkum edildi ! Konsolosun ailesine de 400.000 frank (günümüz değeriyle 1.400.000 Euro civarı) tazminat ödenmesine karar verildi.
Enver bey (sonra Paşa olacaktır) mahkeme katibi olarak gelişmeleri yakından takip etmişti. Mahkeme hakkında anılarında şunları yazar; “Mahkemenin kâtibi olduğumdan verilen bu hükmün hiçbir kanuna dayanmadığını söylemeden geçemem… Askerî mahkeme, böylelikle ismini sonsuza kadar lekeleyecek bir hüküm vermiş oluyordu. İki nefere verilecek ceza en fazla on beş sene hapis ve beş sene kürek olacaktı. Hüküm böyle verildikten sonra idare kararı idama çevirebilir ama askerî mahkeme haksız bir muamele yapmış olmazdı.” Beklenti, idamların Saray tarafından hapse çevrilmesi yönündeydi, zira Rus konsolosun haddini aştığı herkes tarafından bilinmekteydi. Ayrıca, Osmanlı askeri “üniformalı konsoloslara” selam vermekle yükümlüydü. Oysa o gün konsolos sivildi ve Halim’in onu tanımaması normaldi.
İki Mehmetçik, II. Abdülhamit’ten af diledi ama kabul görmedi. Halbuki iki yıl sonra kendisine bombalı suikast düzenleyen ve 26 kişinin ölümüne 58 kişinin ise yaralanmasına neden olan Belçikalı Edward Joris’i affedecek ve cebine de 500.- Osmanlı Lirası koyarak ülkesine gönderecekti. Bu sefer ise aksine, II. Abdülhamit “ilişkiler bozulmasın” diye Rusları hediyelere boğdu ve Rus konsolosun öldüğü yerde kurulan darağacında iki Mehmetçik idam edildi. Rus Konsolosun Osmanlı askeri Halim’e küfrettikten sonra öldürüldüğünü söyleyen bir asker 15 yıl ve Tevfik adlı bir temizlik görevlisi de 5 yıl hapis cezası aldı. Ayrıca nöbetçi asker Halim’in bölük komutanı ile öldürülen Rus Konsolos hakkında kötü konuşan iki Osmanlı teğmeni de meslekten uzaklaştırıldı.
Bu öykü şunu göstermiştir; bir devlet bağımsızlığını yitirmişse onurunu da yitirmiş, çürümüş, yozlaşmıştır! Bu, siyasetin tunç yasalarından biridir. Bugüne bakarken kulağımıza küpe olması gereken temel bir kuraldır bu…

Kaynak:
-Kazım Karabekir, “Hayatım”, Truva Yayınları, 1.Basım, 2019, Istanbul.
-Halil Erdoğan Cengiz(hazırlayan), “Enver Paşa’nın Anıları (1881-1908), İş Bankası Kültür Yayınları, 1.Basım, 2006, İstanbul.
Ahmet Hakan Alay
This entry was posted in Tarih, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *