KOMUTAN OLMAK

KOMUTAN OLMAK

Rıfat Serdaroğlu: 31 Temmuz 2022

Bir Komutan; Yenileceğini düşünmeye başlarsa, mutlaka yenilecektir. Cesur olmadığını düşünüyorsa, o korkak biridir. Verdiği emirleri uygulayan astlarına sahip çıkmayan birine, Komutan denemez.

Necdet Özel, Türk Ordusunun 28’nci Genelkurmay Başkanı idi. Arkadaşları 28 Şubat davası ile saçma-sapan gerekçelerle cezaevlerine atılırken korktu, sesini çıkaramadı. Yapması gerekeni yapamadınız.
Koskoca Türk Ordusu’nun kahraman subaylarının, silah arkadaşlarının cemaat polislerinin düzenledikleri sahte dijital delillerle tutuklanmalarını sadece seyretti. “Karşı Devrim” hazırlayan cemaat-tarikat artıklarının eline Türk Ordusunu oyuncak etme fırsatı verdi. Kendi ocağına ihanet etti.
28 Şubat 1997’te rahmetli Karadayı 22’nci Genelkurmay Başkanımız idi. 2 Eylül 2013’te açılan 28 Şubat Davasında FETÖ’cu Yargıçlar tarafından müebbet hapse mahkum edildi. “Bu bir darbe değildir, aklanmadan ölmek istemiyorum” dedi fakat 26 Mayıs 2020’de vefat etti. Şimdi de, 14 Emekli Paşa, AKP’nin bitmeyen “Türk Ordusu Düşmanlığı” nedeniyle zindanda ölümü bekliyor.
Eğer Özel, cesur ve gerçek bir komutan olsaydı 28 Şubat komedisi başladığında şunları yapardı;
*TSK, başıbozuklar alayı değildir. Her şey emir-komuta zinciri içinde yapılır.
*Benim Komutamda yasalara ve demokratik rejime aykırı bir iş yapılamaz.
*Yanlış bir şey olursa bunun tek sorumlusu vardır, o kişi Komutan olarak benim.
*28 Şubat Kararları, Anayasal bir kurum olan Milli Güvenlik Kurulunda “oybirliği” ile alınmıştır.
*Bu toplantıda, Cumhuriyetimizin, “Lâiklik İlkesi”, “Atatürk İlke ve Devrimlerinin” tehlikede olduğu ve Hükümetin yapması gerekenler açıkça konuşulmuş ve oybirliği ile imza altına alınmıştır.
*Batı Çalışma Grubu ve benzeri kuruluşlar, zamanın Hükümetinin bilgisi ile yapılmıştır. Çalışma yeri Başbakanlık olan bir ekipten, zamanın Başbakan’ı Erbakan’ın haberi ve izni olmaması mümkün müdür?
*Anayasamızın 174. Maddesi ve Devrim Kanunlarının “ihlâli” demek olan, Başbakanlıktaki Tarikat-Cemaat Liderlerinin toplantısı bir suçtur. Bugün olsa yine karşı çıkarım.
*Milli Güvenlik Kurulunun 28 Şubat’ta yayınladığı bildirinin altına bugün de imza atarım. Savcı Bey bu kararların hangisine karşıdır?
*Eğer yapılan eylemlerde “suç unsuru” var idiyse, zamanın hükümetleri niçin soruşturma açmamışlar? Kendilerine baskı mı yapılmış?
*Anayasamızın 174. Maddesi ve Devrim Yasaları, Savcıların def-i hacet eyledikten kullandıkları kağıt mıdır?
*Yoksa yürürlükte olan Anayasa, “Bu Anayasa Savcıları bağlamaz” diye bir hüküm mü içermektedir?
*Terör örgütünün önderleriyle “kucak-kucağa oturmak”, Türk Gençlerinin canını almaktan çekinmeyen katillerin başı ile karşılıklı “şarkı-türkü” söyleyip ticaret yapmak, Öcalan’a af hazırlıkları yapmak suç olmuyor da, teröristlerle canları pahasına mücadele eden kahramanlar mı suçlu oluyor?
*Sözün Özü; Ben kukla bir Komutan değilim. Suç varsa ben sorumluyum. Yüreğiniz yetiyorsa beni ifadeye çağırın. Bir kişiyi bile teslim etmiyorum!
Gerçek Komutan böyle yapardı. Ömründe devletin tek kuruşunu usulsüz olarak harcamayan namus timsali kahramanları zindana koyacaksınız!
Ama servetlerini çocuklarının “Takılarına”, “Analarının çıkınlarına”, “Yardım ve bağışlara” bağlayan, sadaka paralarını dolandıranların hamiliğini yapan “Hırsızlar İmparatorlarının” ve CIA’in kurguladığı oyun için TSK’yı malzeme yapan kişiye devletimizin en önemli makamlarını ikram edeceksiniz?
Cumhuriyet Savcılarına ve Anayasa Mahkemesi üyelerine şunu sormak isterim;
Anayasa ve yasalardan aldığınız güçle görev yapıyorsunuz.
-Sizin bu gücünüz sadece Türk Ordusunun emekli Komutanlarına mı yetiyor?
-Meslektaşlarınızın “suç şüphesi” ile sorgulamak istedikleri MİT Müsteşarına, Yardımcılarına, Emeklilerine, pilotlarımızı ölüme gönderenlere, Uludere de 34 kişiyi öldürenlere ulaşamaz mısınız?
-Bu ölümlerden dönemin Genelkurmay Başkanı değil de, ben mi sorumluyum?
-Deniz Feneri davasına dokunamazsınız değil mi? Davada görevli bir savcının söylediği “Hırsızlar İmparatoru” kimdir diye merak etmezsiniz değil mi?
-Milyar dolarlarla oynayan, devlete tek kuruş vergi vermeyen göbeğine kadar sakallı ve şalvarlı-takkeli ortaçağ kalıntılarının “haram” servetlerini araştırmak çocuklarımızı bu sapıkların tecavüzünden korumak sizin göreviniz değil midir?
-Anayasamızın ilk 6 maddesini korumak ve bunları çiğneyenlerin yakasına yapışmak sizin göreviniz değil midir?
Allah, Türk Milletini “ödlek”, “görevini yapmaktan korkan”, cübbelerini ve akıllarını kiraya veren kamu görevlilerinden korusun. Tüm dualarımız halen cezaevlerinde suçsuz yere tutulan kahramanlar, Türk Ordusunun gerçek komutanları içindir. Allah onlara dayanma gücü versin.
Not; Mutlaka düşünülmesi ve incelenmesi gereken konular var!
-İlker Başbuğ, “Kozmik Odaya girilmesine, izin vermeseydi, ne olurdu?
-CB Erdoğan, sonradan Ergenekon davalarının bir FETÖ Kumpası” olduğunu itiraf etti!
-Erdoğan’ın emriyle FETÖ’cu Savcı ve Yargıçlara açılan Kozmik Odadaki belgeler, PKK Narko-Terör örgütünün eline geçti. Türk Devletinin 833 istihbarat elemanı öldürüldü! Bu vatan evlatlarının katledilmelerinin sorumlusu kim?
Hesabı sorulmayacak mı?
DOĞRU Parti, “Devr-i Sabık” yaratıp, hukuk önünde hesap sorulmasının yolunu açacaktır, izleyin görün…
Sağlık ve başarı dileklerimle 31 Temmuz 2022
This entry was posted in Rifat SERDAROĞLU yazıları. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *