EVVEL ZAMAN İÇİNDE * SEKA’NIN HİKAYESİ * Mehmet Ali Kâğıtçı ve ilk yerli kâğıdın serüveni

18 Nisan 1936’ta ilk yerli kâğıdı üreten mühendis ve işçiler bir arada.

Mehmet Ali Kâğıtçı ve ilk yerli kâğıdın serüveni

Saat üç buçukta biri Ankara’ya, diğeri İstanbul’a müteveccihen hareket eden iki uzun treni dolduran yüzlerce münevver davetli, Cumhuriyet’in ilk kâğıt fabrikasının kıymetli armağanı olan kâğıtları, çoktan beri beklenilen bir sevgili gibi göğüslerinin üstünde muhabbetle bastırarak İzmit’ten ayrıldılar.

FEZA KÜRKÇÜOĞLU – 17 Nisan 2021

Sanayileşme yolunda ilk adımların atıldığı 1930’lu yıllarda hizmete giren İzmit Kâğıt Fabrikası, Cumhuriyet döneminin ilk yerli kâğıdını 18 Nisan 1936 tarihinde üretir. 18 Nisan uzun yıllar boyunca da “Türk Kâğıtçılık Günü” olarak kutlanır.
18 Nisan 1936 günü İzmit’te kâğıt makinelerinden çıkan ilk yerli kâğıdın serüveni 1929 yılının sonunda başlar. Bu serüvenin kahramanı ise genç bir mühendis olan Mehmet Ali Kâğıtçı’dır. Sanayileşme programına uygun olarak ilk elde kurulması düşünülen fabrikalar arasında kâğıt fabrikası da vardır. Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti (Gümrük ve Tekel Bakanlığı) kâğıt ihtiyaçları için bir çözüm arayışı içindedir. Okumak ve yazmak için gerekli olan kâğıt ithal edilmektedir. Yerli kâğıdı üretecek modern bir kâğıt fabrikasının kurulması gündeme geldiğinde çalışmalara başlanır. Mehmet Ali Kâğıtçı 8 Aralık 1929’da Sanayi Umum Müdürlüğü bünyesinde kurulan sanayi programı komisyonu tarafından kâğıtçılık raportörü olarak görevlendirilir.
Fransa’da Grenoble Üniversitesi Kâğıt Mühendisliği Okulu’ndan mezunu olan Kâğıtçı 1927’den beri bir kâğıt fabrikası kurulması düşüncesini dile getirmekte olan genç bir mühendistir. İlk yerli kâğıdın hikâyesine geçmeden önce birkaç satırla da olsa Mehmet Ali Kâğıtçı’nın yaşamından söz edelim.
1899’da İstanbul Heybeliada’da doğan Mehmet Ali Kâğıtçı ilköğrenimini Heybeliada Mekteb-i İptidaisi’nde, liseyi İstanbul Sultanisi’nde (İstanbul Erkek Lisesi) tamamladı. 1922’de İstanbul Darülfünunu Fen Fakültesi’nden mezun olan Mehmet Ali Kâğıtçı, İstanbul Darülfünunu Fen Fakültesi Kimya Enstitüsü’nde asistanlığa başladı. Asistanlığının yanı sıra Heybeliada Bahriye Mektebi’nde kimya dersi vermeyi sürdürdü.
1925’te Almanya ve Fransa’da selüloz ve kâğıt sanayisi üzerine araştırmalar yapmak üzere yurtdışına gitti. Fransa’da Grenoble Üniversitesi Kâğıt Mühendisliği Okulu’ndan birincilikle mezun olduktan sonra 1927’de ülkeye döndü. İlk Türk kâğıt mühendisi olan Kâğıtçı yerli kâğıt sanayisinin kuruluşu için çalışmalarına başladı.
Mehmet Ali Kâğıtçı, Fransa’da işçi olarak çalıştığı yıllarda (solda). Görev başındayken (ortada) ve emekliliği sırasında (sağda).
14 Ağustos 1934’te temeli atılan İzmit Sümerbank Selüloz ve Kâğıt Fabrikası’nın kurucu müdürü, kâğıt mühendisi ve kimyageri olarak göreve başlayan Kâğıtçı 1941 yılında görevden alınana dek İzmit Sümerbank Selüloz Sanayi Müessesesi’nde çalıştı. Heybeliada’ya yerleşti. 1942’de İstanbul Belediye Kimyahanesi Müdürlüğü’ne atandı, İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’nde kâğıtçılık dersleri verdi. 1964’te emekli olan Kâğıtçı konferans, yazı ve kitapları ile kâğıtçılık üzerine çalışmalarını sürdürdü. Çok sayıda kitabı bulunan Kâğıtçı 1 Ekim 1982’de, Heybeliada’da aramızdan ayrıldı.
1929 yılına geri dönelim. O sırada İş Bankası’nın başında bulunan Celal Bayar, Mehmet Ali Kâğıtçı ile görüşerek ülkemizde kâğıt, karton, ambalaj, gazete ve sigara kâğıdı üretecek bir fabrikanın kurulması için hazırlıkların başlatılmasını sağlar. Kâğıt fabrikası kurma girişimleri İş Bankası tarafından yürütülmektedir. 1933 yılında Kâğıtçı’ya teknik şartname hazırlamak üzere görev verilir. Fabrikanın kurulacağı yer olarak da İzmit seçilir. 1934’te Cumhuriyet’in ilk kâğıt fabrikasını kurma sorumluluğu Sümerbank’a verilir. 1 Mart 1934’te Mehmet Ali Kâğıtçı 350 lira maaşla “İzmit Kâğıt ve Karton Fabrikası Müdürü” olarak çalışmaya başlar.
Mehmet Ali Kâğıtçı fabrikanın kurulacağı İzmit’i Hatırladıklarım ve Düşündüklerim isimli kitabında şöyle anlatır:
“14.000 kadar nüfusu barındıran, mütevazı bir şehirdi. Su evlere –merkeplere yüklenen– fıçılarla taşınıyor, mangal kömürü ile işleyen gazojen motoru, şehrin cereyanını sağlayan dinamoyu çeviriyor idi… Ampullerden yayılan sarımtırak ışığın şiddeti, gazojen motorunun temposuna göre azalıp çoğalıyor idi… Şehrin büsbütün karanlıkta kaldığı akşamlar nâdir değil idi…”
Sümerbank Selüloz ve Kâğıt Fabrikası’nın temel atma töreni 14 Ağustos 1934’te yapılır. Hükümetin “Beş Yıllık Plan” adını verdiği sanayi hamlesinin en önemli adımlarından biri olan İzmit Kâğıt Fabrikası’nın ve İş Bankası tarafından İstanbul Paşabahçe’de kurulacak olan Şişe ve Cam Fabrikası’nın temelleri aynı gün atılacaktır. Dönemin başbakanı olan İsmet İnönü ile İktisat Vekili Celal Bayar İzmit’e gelirler. Temel atma töreninde İsmet İnönü’nün yaptığı konuşma bu fabrikanın hükümet için önemini göstermektedir. İnönü’nün konuşmasından bir bölümü SEKA Tarihi isimli kitaptan okuyalım:
“Arkadaşlarım,
Bugün mühim bir fabrikanın temel taşını koyacağız. Temeli atılacak olan fabrika, iktisadi hayatımızın mühim bir müessesi olan bu fabrika Büyük Millet Meclisi sanayi programının bir uzvudur. (…) İzmit’te kâğıt fabrikasının kurulması, ileri bir irfanı, Cumhuriyet inkılâplarına hususi bir bağlılığı olan İzmit için iyi bir tesadüftür. Fabrikanın bir samimiyet muhitinde bulunması, müesseseye alaka ve yardım gösterileceğine delildir.”
1934 yılında başlayan kuruluş çalışmaları çeşitli nedenlerle aksadığından, fabrika ancak 1936 Nisanı’nda deneme üretimine geçecektir. Burada bir parantez açıp bu nedenlerin başında, fabrika projesinin başından beri bu projeye engel olmak isteyenlerin bitmez tükenmez çabalarından söz etmeliyiz. O yıllarda Orta Avrupa’dan ithal edilen kâğıdın ülkemizdeki komisyoncuları tarafından sürdürülen “çalışmalar” fabrika üretime geçtikten yıllar sonra da devam edecektir. Öyle ki, Mehmet Ali Kâğıtçı yıllar sonra yazdığı Kâğıtçılığımız isimli kitabında “Modern Kâğıtçılığımızın Doğuşundan Sonraki Sabotajlardan Örnekler” başlığı altında bu engellemelere uzun bir yer ayırmıştır.
Kaldığımız yerden devam edelim. Uzayan inşaatın bitirilmesinin ve yabancı firmalardan alınan makine ve teçhizatın kurulmasının ardından fabrika 1936 Ocak ayı sonunda, planlanandan yaklaşık bir yıl sonra tamamlanır. Fabrikadaki çalışmalar bütün hızıyla sürmektedir. Bir yandan inşaat tamamlanmaya çalışılırken diğer yandan da makineler devre alınır.
18 Nisan’da ilk yerli kâğıt üretimi denemesi için hazırlıklar bitirilmiştir. Temel atma töreninin aksine, mütevazı bir tören yapılır. Bu törende Kocaeli Valisi Hamit Oskay, Belediye Başkanı Kemal Öz, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nail Töre, Fabrika Müdürü Mehmet Ali Kâğıtçı, Dr. Heller, Sefa Ülgen ve şehrin ileri gelenleri hazır bulunur.
18 Nisan 1936 Cumartesi günü ilk yerli kâğıt saat 14.30’da bobinlere sarılmaya başlar. Makinelerin buharı içinde meraklı bir bekleyişin sonunda, kâğıt bobinlere sarılırken herkesi bir sevinç kaplamıştır. Yerli kâğıt üretimi için yıllar boyunca mücadele veren, verdiği konferanslarda ve gazetelerde yayınlanan yazılarında bu konunun önemini bıkmadan anlatan Mehmet Ali Kâğıtçı’nın gece gündüz inşasına çalıştığı fabrikada ilk kâğıt üretimi gerçekleşmiştir. Herkesin tebrik ettiği Kâğıtçı mutludur. Kâğıtçılığımız isimli kitabında o anki duygularını şu satırlarla dile getirir:
18 Nisan 1936 Cumartesi günü, saat 14.30’da 1 numaralı kâğıt makinamızdan elde ettiğim ilk kâğıt sahifası, uğruna yıllarca mücâdele ettiğim idealime kavuşmanın bir belgesi idi. O mutlu andaki sevinçli heyecanımı, bugün de aynı tazelik ve şiddetle hissetmekteyim.
Makine başında o âna şahit olanlar 70 gramlık mat bir kâğıt olan o ilk yerli kâğıttan parçaları hatıra olarak yanlarında götürürler. 1930’lu yılların Türkiye’sinde, ekonomik koşulların zorluğuna, olanakların kısıtlılığına rağmen başarılan bu üretim gerek İzmit’te gerekse de bütün yurtta büyük bir sevince neden olacaktır. Peyami Safa 21 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Kâğıd” isimli yazısında sevincini ve heyecanını dile getirecektir. Noktasına, virgülüne dokunmadan aktaralım:
“İzmit fabrikası, iki gün evvel, ilk yerli kâğıdı çıkardı.
Ekmeksiz yaşaması mümkün olduğu halde kâğıdsız yaşaması imkânı olmıyan yegâne meslek için, yani mesleğimiz için, 18 Nisan, bir kâğıd bayramı günü sayılmıya değer. Ekmeğin yerine konacak bazı şeyler olduğu halde kâğıdın yerine konacak hiçbir şey yoktur. Papirüs devrinde değiliz.
Kâğıd bizim her şeyimizdir. (…) Kâğıd bizim ikinci dünyamızdır. Ömrümüzün en güzel yarısı onun içinde geçti. En samimi, neş’eli veya kederli, fakat en samimi anlarımızı onda yaşadık; bütün ruhumuzu çizgilendirerek ona boşalttık. (…)
Bizi kâğıdla büyülediler, sizi kâğıdla büyülüyoruz. (…) Kâğıd medeniyetin derisidir.  İzmit fabrikasında yeni Türk kültürünün nesci dokunuyor. Ah, ilk kâğıd parçasını öpüp başıma koymak için, 18 Nisan günü, orada bulunmayı ne kadar isterdim!
O kâğıd parçası, Türkiye’nin mes’ud ve büyük yarınından bugüne gelen yazısız bir mektubtur; fakat okumasını bilen için onun çizgisiz yüzünde ne müjdeler var!”
İzmit Kâğıt Fabrikası mayıs ayının ortalarında mektupluk kâğıt ve kartondan sonra gazete kâğıdı da üretmeye başlar. 20 Mayıs 1936 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “İlk Türk Gazete Kâğıdı” başlıklı habere göre, “fabrika gazete kâğıdı imaline başlamış” ve “ilk siparişlerini İnhisarlar İdaresi vermiş olup, fabrika daha şimdiden yedi sekiz aylık mesaisini dolduracak kadar” iş almıştı.
20 Mayıs 1936 tarihli Cumhuriyet gazetesinde “ilk gazete kâğıdı” haberi…
Aynı günlerde İzmit Kâğıt Fabrikası çalışanları ve Mehmet Ali Kâğıtçı’nın özverili emekleri sonunda üretime geçen fabrikada “1935 Yılı Sümerbank Faaliyet Raporu” yerli kâğıda basılmış ve ilgililere dağıtılmıştı. Bu raporu inceleyenlerden biri de Atatürk idi. Mehmet Ali Kâğıtçı Kâğıtçılığımız kitabında bu olayı şöyle aktaracaktı:
“O zamanki Sümerbank Umum Müdürü Nurullah Esad Sümer’i, Umumi Heyet içtimasının ertesi günü Atatürk çağırmış. Sümer soyadını Ata’nın verdiği Umum Müdür huzura girmiş. (…) Mevzu milli kâğıda gelince, Nurullah Esad 1935 faaliyet raporundan bir tane sunmuş Ata’ya ve demiş ki: İşte efendim, işlemez dedikleri milli kâğıt fabrikamızın yaptığı kâğıda basılmış bir yıllık emeğimizin kitabı…
Atatürk dışarıdan getirilenden farksız, yerli kâğıda basılı broşürü dikkatle incelemiş, sonra da iç geçirerek şunları söylemiş:
Çocuğum… Bana bu yapılan fabrikaların işlemeyeceğini, memlekete dert olacağını, lüks ve fanteziden ileri gidemeyeceğini, açık kapalı çok söyleyenler oldu. Bunlar içinde hâlâ hükümette bakanlık sandalyasında oturanlar var. En çok ve ısrarlı tenkitleri kâğıt sanayinde topladılar. (…) Çünkü bir memleket, kâğıdını kendi yapmadığı zaman ulusal kültürünü yabancı lutfuna bağlar. Kapitülasyonların en tehlikelisi de budur. Ve ötekilerden önce bütün dikkat ve ilginizi kâğıt sanayinde toplayın.”
Nihayet fabrika resmî açılışa hazırdır. İzmit Kâğıt Fabrikası’nın açılış töreni 6 Kasım 1936 tarihinde, İstanbul ve Ankara’dan yola çıkan trenle gelen konuklar, İktisat, Maliye ve İnhisarlar (Gümrük ve Tekel) bakanlarıyla, TBMM Reisvekili Nuri Conker’in ve milletvekillerinin de katılımıyla yapılır. Konukları tren istasyonunda ortaokul izcilerinin trampet ve borazan sesleri ve alkışlarla karşılayan İzmit’in uzak köylerinden gelen köylüler ve İzmitliler fabrika çalışanları gibi heyecanlıdırlar.
Törende ilk konuşmayı Kocaeli Valisi Hamit Oskay yapar. Kâğıtçı’nın Hatırladıklarım ve Düşündüklerim kitabında Oskay’ın konuşmasından aktardığı bir bölümü okuyalım:
“… Dün bir toprak yığını halinde bulunan bu yerde, azametle yükselen, ince ve müstesna bir zevkin mahsulü olması hasebiyle İzmit şehrini cidden süsleyen bu eser, endüstri hayatımızda başlı başına bir muvaffakiyet teşkil etmekte ve bütün irfan alemimizi yakından alâkadar etmektedir. Bu fabrika, daha şimdiden, dört yüzden fazla vatandaşa iş ve geçim temin etmiş ve şehirde büyük bir canlılık uyandırmıştır…”
Törene katılacaklar bayraklarla süslenmiş olan fabrikaya gelirler. Tören alanı bu büyük güne tanıklık yapmak isteyen İzmitlilerle dolmuştur. O gün hem I. Kâğıt Fabrikası açılacak hem de II. Kâğıt Fabrikası’nın temeli atılacaktır. Dönemin İktisat Vekili Celal Bayar törende yaptığı konuşmayla İzmit Kâğıt Fabrikası’nı resmen açar. SEKA Tarihi kitabından, Bayar’ın yaptığı konuşmadan bir bölümü aktaralım:
“İzmit Belediye Başkanı’ndan sonra kürsüye gelen Celal Bayar ise yaptığı açış konuşmasında şunları söylemiştir:
Sayın Vatandaşlarım!
Fabrikalarımızı fikir itibariyle ortaya atanlar, plan ve programının hazırlanmasında çalışanlar ve bunların inşaatını yakın bir dikkat ve liyakatla takip edenler memleketimizin çocuklarıdır. Bu genç elemanları takdirinize arz etmek suretiyle söze başlamak istiyorum. Bu fabrika 3.300.000 liraya mal olmuştur. Senevi istihsal kapasitesi 12.000 tondur. Çıkaracağı malın kıymeti 2.800.000 liradır. Bizim milli ekonomi hayatımızda çok şayan-ı dikkat safhalar vardır. Bunlardan birisi de işe başladığımız anki ölçünün her an artmakta olmasıdır. (…) Bu fabrikaların mamulâtının nefaseti, metaneti ve ucuzluğu piyasaya ve memlekete şimdiden kendisini sevdirmiş bulunmaktadır.”
İktisat Vekili Celal Bayar, Maliye Vekili Fuad Ağralı ve Mehmet Ali Kâğıtçı ilk yerli kâğıdı incelerken…
İktisat Vekili Celal Bayar’ın konuşmasından sonra Maliye Vekili Fuat Ağralı tarafından fabrikanın açılışı yapılır. Fabrikanın çeşitli birimleri gezildikten sonra ikinci kâğıt fabrikası ile selüloz fabrikasının temeli atılır.Törene katılanlara fabrikanın ürettiği kâğıt ve zarflardan birer paket hediye edilir. Açılış töreninin sonunda davetliler geldikleri şehirlere yaşadıkları günün mutluluğuyla geri dönerler. Hatırladıklarım ve Düşündüklerim kitabında Kâğıtçı o günden şu satırlarla söz edecektir:
“Saat üç buçukta biri Ankara’ya, diğeri İstanbul’a müteveccihen hareket eden iki uzun treni dolduran yüzlerce münevver davetli, Cumhuriyet’in ilk kâğıt fabrikasının kıymetli armağanı olan kâğıtları, çoktan beri beklenilen bir sevgili gibi göğüslerinin üstünde muhabbetle bastırarak İzmit’ten ayrıldılar.”
İki yıl sonra, 1938’de İzmit Kâğıt ve Karton Fabrikası’nın ismi Sümerbank Selüloz Sanayi Müessesesi olarak değiştirilir. Fabrikanın kuruluşundan beri müdürlük görevini sürdüren Mehmet Ali Kâğıtçı’nın görevine 1941’de son verilir. Sümerbank yönetimi ile ters düşen Kâğıtçı siyasi nedenlerle görevden alınır ve itibarsızlaştırılmaya çalışılır. 1944 yılında II. Kâğıt Fabrikası ve Selüloz Sanayii Müessesi Çırak Okulu açılır. Kâğıtçı’nın fabrikanın kurulduğu yıl işletmeye açmak istediği ancak “bütçe yetersizliği” ve çeşitli engellemelerden dolayı açılamayan Odun Selülozu ve Klor-Alkali fabrikalarının inşası ancak 1954’te bitirebilir. 1945’te III. Kâğıt Fabrikası da işletmeye alınır. 1955 yılında Türkiye Selüloz ve Kâğıt İşletmesi (SEKA) kurulur ve kâğıt fabrikaları çoğalır, SEKA büyüyerek yoluna devam eder.
Mehmet Ali Kâğıtçı, 1939. Arkada İzmit Kâğıt Fabrikası.
Sonra… Sonra SEKA’ya bağlı fabrikalar 1998 yılında özelleştirme kapsamına alınmasının ardından satılmaya başladı. 6 Kasım 1936’da resmî açılışı yapılan, 68 yıl boyunca kâğıt sanayimizi omuzlayan İzmit Kâğıt Fabrikası işçileri 2004 yılında fabrikalarının kapatılmasına karşı direnişe geçtiler. 52 gün süren direnişin ardından fabrikanın satışından vazgeçilerek fabrika ve arazisi 2005 yılında İzmit Büyükşehir Belediyesi’ne devroldu. Türkiye’nin en büyük endüstriyel mirası, SEKA İzmit Kâğıt Fabrikası 2016 yılında “SEKA Kâğıt Müzesi” oldu.
Kurulduğu 1936 yılından başlayarak şehrin sosyal ve kültürel yaşamında derin izler bırakan İzmit Kâğıt Fabrikası öncelikle İzmit ve bölge halkına istihdam yaratarak Körfez bölgesinde çok sayıda sanayi kuruluşunun açılmasına öncülük etmişti. Kentsel büyümedeki rolü büyük olan fabrika kendi sosyal ve kültürel olanaklarını İzmit halkı ile paylaşmış, sinema, tiyatro, Kâğıtspor, SEKA Postası gibi kuruluşlarıyla şehrin kültürel hayatını zenginleştirmişti…
Bugün “SEKA Kâğıt Müzesi”ni ziyaret edenler Cumhuriyet’in ilk kâğıt fabrikasını, ilk yerli kâğıdı üreten makineyi ve bir hayali gerçekleştiren Mehmet Ali Kâğıtçı’nın fabrikadan, İzmit’ten ve de tarihten silinemeyen izlerini görüyorlar.

KİTAPLAR:
Mehmet Ali Kâğıtçı, Hatırladıklarım ve Düşündüklerim, İstanbul Halk Basımevi, 1966.
Mehmet Ali Kâğıtçı, Kâğıtçılığımız, 1977.
Uygur Kocabaşoğlu, Aydan Bulutgil, Fahrettin Çiloğlu, İlker Evrim Binbaş, Nesim Şeker, SEKA Tarihi, SEKA Yayınları, 1996.

https://t24.com.tr/k24/yazi/mehmet-ali-kagitci-ve-ilk-yerli-kagidin-seruveni,3179
This entry was posted in Ekonomi, EVVEL ZAMAN İÇİNDE, GEÇMİŞİN İÇİNDEN, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *