İRTİCA VE ŞERİAT * Tarikatların kurbanları…

Erdal Atabek – 04 Temmuz 2022 Pazartesi
Erdal Atabekerdalatak@gmail.com

Tarikatların kurbanları…


Tarikatlar, kuruluşlarında şeriatın katı uygulamalarına karşı oluşan tepki kurumlarıdır. Ancak daha sonra, saray iktidarı bu sosyal gücü fark ederek kendi denetimine almış, bu yolla da kendisini “kutsal” kılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunda “saltanat ve halifelik” yetkisini halka devrederek büyük bir devrim yapmış, tarikatlar ve cemaatleri de yasaklamıştır.
TARİKAT VE CEMAATLERIN GÜCÜ
Bu kuruluşların gücü, toplumu biat ve itaat ekseninde tutarak “düşünme, sorgulama, araştırma, karşı çıkma” yetilerini yasaklamaya dayanır.
Dine dayalı dogmada “soru yoktur, cevap vardır”.
“Her şeyin cevabı kutsal metinlerde verilmiştir.”
Bunları sorgulamak dine aykırıdır, onun için de baştaki emire biat, söylediklerine itaat dinin emridir. Başta olan şeyh, emir, mürşit, her kimse her zaman her yerde onun dediği tartışmasız kabul edilir. Türkiye’de, çok partili sisteme geçildiği 1945 tarihinden beri bütün sağ partilerin güçlenmek için başvurduğu tarikatlar ve cemaatler giderek siyaseti belirleyen odaklar olmuştur.
Demokrat Parti’nin Celal Bayar-Adnan Menderes ikilisi, Adalet Partisi’nin Süleyman Demirel’i hep bu güce başvurmuş, seçimlerinde onların desteğini aramıştır.
AKP ve Recep Tayyip Erdoğan ise artık dolaylı destek yerine doğrudan tarikat ve cemaatlerin koalisyonu olarak iktidarını sürdürmüştür. Son olarak İsmailağa cemaatinin başında olan Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenaze töreninde “tarikat-iktidar” ortaklığı açıkça görülmüş, cumhurbaşkanı, merhumu “önderimiz” sözleriyle nitelendirmiştir. Tarikatlar ve cemaatler artık iktidarın kendisidir.
TARİKATLARIN KURBANLARI
Tarikat ve cemaatlerin yatılı kurslarında ve okullarında yaşanan “dayak-tecavüz-intihar-ölüm” olayları haber olmaktan öteye gidememiş, şikâyet konusu yapılamamış, olayların üstü kapatılmıştır.
4-7 yaş arası erken çocukluk çağındaki çocuklara “Kuran kursu-din eğitimi” adı altında beyin yıkama işlemine yapılan bilimsel karşı çıkışlar dikkate alınmamıştır. Bu çocuklar, bu kuruluşların sesleri çıkamayan kurbanlarıdır.
Gene, uygulanan baskılara, tehditlere boyun eğmeyen gençlerin bu kuruluşların okullarındaki karşı çıkışları sindirilerek susturulmaktadır. Bu gençler de başka kurbanlardır. Aslında, “düşünme-sorgulama-araştırma-karşı çıkma” yetileri yasaklanıp “canlı robotlara” dönüştürülen insanlar da kurban olmaktadır. Bu insanların kendi istekleri olması, kurban olma niteliklerini değiştirmez.
Elbette başka kurbanlar da var. En başta “laiklik” kurban edilmektedir. Dogmaların dışında olarak eğitim görme, uygar toplum olma, laik yaşam biçimi gibi “akla dayalı sistem” tarikatların ve cemaatlerin kurbanları yapılmaktadır.
Laik Cumhuriyetin ulusalcı generalleri, sadece bu nedenle hapislerde tutulmaktadır.
Tarikat ve cemaatlere göre laiklik dinsizliktir, laik olanlar da kâfir sayılmalıdır.
Ülke bu nedenle darülharp sayılmaktadır.
Tarikat ve cemaatlerin iktidarı bu noktaya gelmiştir.
İKTİDAR DEĞİŞİRSE?
İktidar özellikle ekonomik nedenlerle değişmenin eşiğindedir. Peki, “6’lı masa” iktidar olunca tarikatların, cemaatlerin iktidarı da değişecek midir? Bu sorunun bugünden sorulması yaşamsal önemdedir.
Cumhuriyet Halk Partisi, tarikatlarla cemaatlerin uzağındadır. (Ama karşısında da görünmemektedir.)
İYİ Parti tarikatlarla cemaatlere karşı tarafsız görünümdedir.
Gelecek Partisi Başkanı Ahmet Davutoğlu, Mahmut Efendi’nin cenaze törenine katılmıştır.
DEVA Partisi Başkanı Ali Babacan, taziye mesajı yayımlamıştır.
Saadet Partisi tarikatların içindedir. İktidar değişirse tarikatların ve cemaatlerin gücü ne olacaktır?
İktidar ortağı olmayacakları varsayılsa da varlıklarını sürdürmeleri toplumu nasıl etkileyecektir?
Bu soru bugünden sorulmalı ve yanıt net olarak verilmelidir.
GELECEĞİN UYGAR DÜNYASINDA!
Geleceğin uygar dünyası, akla dayalı bilimle, akla dayalı sanatla, laik bir yaşam biçimiyle yürüyecektir. Böyle bir dünyada tarikatlarla cemaatlerin toplum yönetiminde yeri olmayacaktır. İnançlar, başkalarına baskı aracı olarak kullanılmayacaktır.
“Nasıl bir gelecek istiyoruz” sorusuna bugün yanıt vermemiz gerekiyor.
Yarına kalan yanıt çok geç olabilir..
This entry was posted in DİN-İNANÇ, İrtica, ŞERİAT - İRTİCA - KARANLIĞIN AYAK SESLERİ, SİYASAL İSLAM, TARİKAT VE CEMAATLAR, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *