Yasal Uyarı
Bu BLOG içinde yer alan yazı ve görseller kişisel kullanım ve/veya bilgi paylaşma amacı ile sınırlıdır, hiç bir ticari amacı yoktur.
Bu BLOG içindeki yazı ve görselleri paylaşırken kaynak göstermeniz rica olunur.
The contents of this BLOG are limited to personal use and/or information sharing, and there is NO COMMERCIAL purpose.
Arama
Takvim
Son Bir Ayda En Cok Okunanlar
- DİN/ İNANÇ/ BİLİM/ ÇAĞDAŞLIK/ AYDINLANMA
- uyarı +18 * TANIMADAN BİLMEDEN OSMANLI’YA…
- “ALİ BABANIN BİR ÇİFTLİĞİ VAR, ÇİFTLİĞİNDE…
- BELLEK DÜRTÜCÜ * ORGANİZE İŞLER * GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE…
- BELLEK DÜRTÜCÜ * ORGANİZE İŞLER * GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE…
- KÜLTÜR SANAT * Minyatür Sanatı Nedir? Özellikleri Nelerdir?
- SPİNOZA VE TANRI
- ÖMER HAYYAM’dan “Irmaklarından şaraplar…
- OSMANLI ÇOCUKLARINA TARİH BİLGİSİ * 25 karılı ve 43…
- TÜRKİYE NASIL TUZAĞA DÜŞÜRÜLDÜ * BÜYÜK ORTADOĞU…
-
Yeni Yazılar
Sözcü Gazetesi Yazarları
Zahide Uçar Yazıları
Mustafa Yıldırım Yazıları
- Ege Adalarımız Libya'dan Daha Yakın / Mustafa YILDIRIM
- Kürt Şeyhi Boğazlattı, ABD Kökenli Örgüt "Lion" Yaptı / Mustafa YILDIRIM
- Gülen İçin ABD'ye Koşanlar Şimdi Neredeler? / Mustafa YILDIRIM
- Şerif Mardin - CIA - Marine Club / Mustafa YILDIRIM
- Türkçenin fiil kökleri internetten önce öldürülmüştü / Mustafa YILDIRIM
Arşivler
Kategoriler
- 12'den vuran sözler
- 21.YÜZYIL ENSTİTÜSÜ
- AB
- ABD – AB – EMPERYALIZM
- AFORİZMALAR
- AHMET TAKAN YAZILARI
- AHMET TANER KIŞLALI
- AKIL AÇICI KONUŞMALAR
- AKIL FİKİR YAZILARI
- AKLI VİCDANI HÜR YAZIŞMALAR
- ALİ ERALP YAZILARI
- ALİ NEJAT ÖLÇEN
- ANAYASA
- ANIL ÇEÇEN
- ANILAR
- ANLAŞMALAR-SÖZLEŞMELER
- Anons
- Arastirma
- ARKEOLOJİ – MİTOLOJİ
- ARŞİV SANDIĞI
- ASİMİLASYON
- ATATURK
- AYNANIN SIRLARI
- BANU AVAR yazıları
- BARIŞ'LAR
- Bekir Coşkun yazıları
- BELLEK DÜRTÜCÜ
- Bilim ve Teknoloji
- BİLİŞİM – İNTERNET –
- BİLİYOR MUSUNUZ ?
- Bölücü KÜRTÇÜLÜK
- BOP
- BÜLENT ESİNOĞLU YAZILARI
- BÜTÜN DÜNYA DERGİSİ
- Calisma Dunyasi – Is ve Emekciler
- CUMARTESİ YAZILARI
- CUMHURİYET – DEMOKRASİ – ÇAĞDAŞLIK
- DAVUT ARSLANTÜRK
- DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK
- DENİZ VE DENİZCİLİK
- DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER
- DİN-İNANÇ
- DIŞ POLİTİKA
- Dizi Yazilari
- DOĞA – ÇEVRE
- Doga – Cevre – Ekoloji – Tarim
- DOĞAL FELAKETLER
- DOĞAL YAŞAM
- DOĞAN KUBAN
- DÜNYA DENİZCİLİK SAVAŞLARI
- DÜNYA ÜLKELERİ
- DURUM VAZİYETİ
- DUYURULAR
- EDEBİYAT – ANI – ÖYKÜ – ŞİİR
- EĞİTİM
- Ekonomi
- EMİN ÇÖLAŞAN
- EMPERYALİZM
- ENERJİ
- English articles – İngilizce makaleler
- ERGENEKON – BALYOZ
- ERMENİ SORUNU
- EVVEL ZAMAN İÇİNDE
- FAŞİZM
- FELSEFE ve GÜZEL DEYİŞLER
- Fetullah Gülen
- FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
- Flash Haber
- FOTOĞRAFLAR
- FUAT AVNİ
- GAZETE MANŞETLERİ
- GDO
- GEÇMİŞİN İÇİNDEN
- GEÇMİŞİN İÇİNDEN YAŞAM
- GEDİĞE TAŞ KOYMAK
- Genel Kultur
- GIDA
- GÖÇLER-GÖÇMENLER
- GÜLMECE
- Gundem
- GÜNDEM – YORUM
- Haber
- HABER GÜNDEM
- HAYATIN İÇİNDEN
- HUKUK-YARGI-ADALET
- İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR
- İLHAN ARSEL – DİN VE İNANÇ
- İLHAN SELÇUK YAZILARI
- İNSAN HAKLARI – DEMOKRASİ
- İrtica
- İSRAİL – SİYONİZM
- İSTİHBARAT KURUMLARI
- KADIN HAKLARI
- KAPİTALİZM – LİBERALİZM
- KARİKATÜR
- KIBRIS
- KISA KISA
- KISSADAN HİSSELER
- KIZILDERİLİLER
- Kose Yazarlari
- KÖŞELİ YAZILAR
- KÖY ENS.ÖĞR. MUSTAFA AKSUNGUR ANILARI
- KÖY ENSTİTÜLERİ
- KÜLTÜR – EĞİTİM – ÇAĞDAŞLIK
- KUMPAS-TEZGAH-ÜÇ KAĞIT
- KÜRESEL POLİTİKALAR
- LAİKLİK – CUMHURİYET – DEMOKRASİ
- Madencilik ve Yeralti Kaynaklari
- MAHİYE MORGÜL
- MEDYA
- MEHMET ALİ GÜLLER
- Mehmet Halil Arık yazıları
- MEHMET TÜRKER
- MENEMEN OLAYI – KUBİLAY
- MİNE KIRIKKANAT
- MİTOLOJİ
- MİZAH
- MOLA ZAMANI
- MURAT AĞIREL
- MUSIC
- MUSTAFA YILDIRIM
- MUZİK KUTUSU
- NECATİ DOĞRU YAZILARI
- NECİP HABLEMİTOĞLU
- NURULLAH AYDIN YAZILARI
- NUSRET KEBABÇI
- ORGANİZE İŞLER
- ORTADOĞU ÜLKELERİ
- ÖZDEMİR İNCE
- ÖZELLEŞTİRMELER
- PANDORA'nın KUTUSU
- PAZAR YAZILARI
- PERDE ARKASI
- PKK TERÖRÜ
- Politika ve Gundem
- POROF ZİHNİ
- RADİKAL İSLAM
- Rifat SERDAROĞLU yazıları
- Saglik
- SANAT – RESİM
- Sanat Edebiyat ve Kultur
- SAVAŞLAR-ÇATIŞMALAR
- SAVUNMA
- SAYGI ÖZTÜRK
- SAYIŞTAY RAPORLARI
- science * ingilizce * araştırmacılara
- SEÇİM – SEÇSİS
- ŞERİAT – İRTİCA – KARANLIĞIN AYAK SESLERİ
- SİNAN MEYDAN
- SİYASAL İSLAM
- SİYASİ PARTİLER
- SİYASİ TARİH
- SONER YALÇIN yazıları
- SÖYLEŞİLER
- SUAY KARAMAN
- SUÇ DOSYALARI
- SÜLEYMAN ÇELİK
- SUN SAVUNMA NET
- T.C. BURHAN
- TAKVİM
- Tarih
- TARİHE – AYDINLANMAYA – CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER
- TARİKAT VE CEMAATLAR
- TARIM – EKOLOJİ
- TERÖR
- TIMARHANEDE BU HAFTA
- TSK
- ÜÇ'lemeler
- UÇUK KAÇIK HABERLER
- UĞUR DÜNDAR
- UĞUR MUMCU
- ULUSAL STRATEJİ
- Uncategorized
- UNUTMA
- VANDALLIK
- VATANDAŞIN KÖŞESİ
- VİDEOLAR
- Wiki-Leaks – Bilgi sızmaları
- YABANCI BASIN
- YANDAŞ – ÇIKARCI – YAĞCILAR
- YANGINLAR-DOĞAL AFETLER
- Yazarlar
- Yeni Kitaplar
- YENİ NESİL SİLAHLAR
- YILDIZLI YAZILAR
- Yılmaz Özdil
- YOBAZLIK – GERİCİLİK
- YOLSUZLUKLAR
- YOZLAŞMA – AHLAKSIZLIK
- YUNANİSTAN – EGE SORUNU
- Zahide Uçar
Who's Online
36 visitors online now2 guests, 34 bots, 0 membersSeçenekler
POLİTİKA GÜNDEM * MERAL AKŞENER’İN SİYASİ KIBLESİ NERESİ- 2 * AKÇALI İŞLER…
POLİTİKA GÜNDEM * MERAL AKŞENER’İN SİYASİ KIBLESİ NERESİ- 2
“Meral’in oğlunun halt yemeleri ile, 5 yıl daha bu hükümete
Ümit Dikbayır’dan çok konuşulacak iddia:
Ümit Dikbayır: Meral Akşener’in oğlu
Posted in Uncategorized
Leave a comment
DOĞA ÇEVRE EKOLOJİ * Küresel orman kaybı alarm veriyor: Türkiye felaketin eşiğinde
“Dünya genelinde orman kaybı 1990 yılından bu yana 178 milyon hektar. Asya-Pasifik’teki hayalet yolların ortaya çıkardığı tehlikeler ve Brezilya ile Kolombiya’daki olumlu gelişmeler, global orman kaybı sorununa çözüm bulma konusunda hem yerel hem de uluslararası düzeyde atılması gereken adımları gözler önüne seriyor.”
Küresel orman kaybı alarm veriyor:
Türkiye felaketin eşiğinde
Utku Perktaş / 15 Nisan 2024
Dünya genelinde orman kaybı 1990 yılından bu yana 178 milyon hektar. Yaklaşık Libya’nın yüzölçümüne eşit bir değerden bahsediyorum. Bu kayıpların 2023 yılında da hız kesmeden devam ettiği gözlemlenirken, özellikle Asya-Pasifik bölgesindeki yağmur ormanlarının kaybı endişe verici boyutlarda.
James Cook Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yapılan bir çalışma, bu bölgedeki “hayalet yollar” ağının, kayıtlı yollardan üç ila yedi kat daha fazla olduğunu ve bu yolların ormanların yok olmasında büyük bir rol oynadığını ortaya koydu.
Bu hayalet yollar, genellikle yasadışı tarım faaliyetleri, madencilik, kaçakçılık gibi çeşitli amaçlar için kullanılıyor ve bulundukları yerlerdeki ormanların yok olmasına neredeyse her zaman yol açıyor. Yeni Gine, Borneo ve Sumatra adalarında Google Earth aracılığıyla yapılan haritalamalar, bu yolların ciddi bir çevresel tehdit oluşturduğunu ve bölgedeki biyoçeşitliliği tehdit ettiğini gösteriyor.
Araştırmayı yürüten Profesör Bill Laurance, üniversitenin araştırma ile ilgili haberi için verdiği demeçte, “Yüzyılın ortasına kadar yaklaşık 25 milyon kilometrelik yeni asfalt yol yapılması bekleniyor ve tüm yol inşaatlarının yüzde 90’ı, olağanüstü biyolojik çeşitliliğe sahip pek çok tropikal ve subtropikal bölge de dahil olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşiyor” diyor.
1960’tan 2019’a kadar geçen sürede küresel orman kaybı haritası. Sarıdan turuncuya renk skalası kayıpların en fazla olduğu yerleri gösteriyor
Türkiye’nin orman kaybı
Türkiye’de ormanlık alanların durumu ise küresel çapta yaşanan orman kayıplarının bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
2020 yılı itibarıyla yapılan tespitlere göre Türkiye’nin ormanlık alanları, ülke alanının yüzde 29.4’ünü kaplamakta. Ancak, bu ormanlar için belirlenen ‘kapalılık kriteri’ne göre, yüzde 10’dan düşük kapalılığa sahip alanlar da orman olarak kabul ediliyor. Bu durum, Türkiye’nin gerçek orman varlığının resmi kayıtlardan daha az olduğunu gösteriyor. Çünkü Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü bir bölgenin orman statüsünde olması için kapalılığın en az yüzde 10 olmasını şart koşuyor. İnsan eliyle orman tahribatı da çok yüksek düzeyde, kaybettiklerimizi kazanabiliriz diye ağaç dikimi yapılarak orman oluşturmaya çalışmanın bilimsel bir alt yapısı pek yok. Sadece göstermelik ağaçlandırma alanlarını orman saymaktan başka bir şey yapmıyoruz.
Orman tanımı, ağaç türleri, alan büyüklüğü ve kapalılık oranı gibi kriterlere dayanırken, Türkiye’de bu kriterlerin tam olarak sağlanmadığı alanlar bile orman olarak sınıflandırılıyor. Resmi istatistiklere yansıyan ormanlık alanlar genellikle gerçek orman varlığını yansıtmamakta, madencilik ve diğer faaliyetlerle yok edilen ormanlar bile hâlâ orman olarak gösterilmeye devam ediliyor. Ayrıca, Corine arazi sınıflandırmasına göre, kapalılığı yüzde 10’dan fazla olan orman alanları 2000 yılında 12.20 milyon hektardan 2018 yılında 11.53 milyon hektara gerilemişti.
Küresel perspektif ve Türkiye’nin konumu
Öte yandan, Brezilya ve Kolombiya’da orman kaybı oranlarında büyük düşüşler yaşanmış olmasına rağmen, Bolivya, Laos, Nikaragua gibi diğer ülkelerde orman kayıpları artış gösterdi. Brezilya ve Kolombiya’daki bu olumlu gelişmeler, hükümetlerin çevre politikaları sayesinde mümkün olmuşken, diğer ülkelerdeki artışlar, tarım alanlarının genişletilmesi gibi nedenlerle devam etti. Türkiye’de bir iyileşme var mı? Bu sorunun bendeki yanıtı olumlu anlamda pek net bir resim ortaya koymuyor.
Bu durum, gezegenin tamamında küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1.5 derece Celsius üzerinde sınırlamak ve biyoçeşitliliği koruma hedeflerine ulaşmak için Paris Anlaşması ve Kunming-Montreal Çerçevesi gibi uluslararası sözleşmelerin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Ancak yapılan çalışmalar, bu hedeflere ulaşmanın giderek zorlaştığını ve orman kaybının bu hedefler doğrultusunda kontrol altına alınması gerektiğini belirtiyor.
Brezilya ve Kolombiya’nın başarıları, Türkiye’ye ışık tutabilir mi?
Bazı ülkelerde orman kaybının azaltılması konusunda kaydedilen ilerlemeler, diğer ülkeler için bir model teşkil edebilir. Örneğin, Brezilya ve Kolombiya’daki başarılar, sivil toplumun etkin katılımı gibi faktörlerle desteklenirse, diğer orman zengini ülkelerde de benzer başarılar elde edilebilir ve hatta ülkemizde bile durum olumlu anlamda netleşebilir.
Sonuç olarak, Asya-Pasifik’teki hayalet yolların ortaya çıkardığı tehlikeler ve Brezilya ile Kolombiya’daki olumlu gelişmeler, global orman kaybı sorununa çözüm bulma konusunda hem yerel hem de uluslararası düzeyde atılması gereken adımları gözler önüne seriyor. Türkiye’nin orman varlığı ve yönetimi de bu global mücadelede önemli bir rol oynayabilir. Uluslararası toplumun bu sorun karşısında birlikte hareket etmesi ve sürdürülebilir çözümler üretmesi büyük önem taşıyor; ülkemizde de bilim camiasına ve sivil topluma önemli görevler düşüyor.
https://yetkinreport.com/2024/04/15/kuresel-orman-kaybi
Posted in Uncategorized
Leave a comment
FEYM Grubu ve AYAcademy Bilgilendirme Bülteni (15 Nisan 2024)
FEYM Grubu ve AYAcademy
Bilgilendirme Bülteni
(15 Nisan 2024)
1. Ermeni Meselesi
a. AB ve ABD’den Ermenistan’a 330 milyon euro destek. ABD, AB ve Ermenistan arasında AB Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın katılımıyla Brüksel’de gerçekleştirilen üçlü üst düzey görüşmede, Erivan yönetimine desteğin devam edeceği sözü verildi. AB ve ABD temsilcileri, Brüksel’deki üst düzey üçlü toplantı öncesinde basına yaptıkları açıklamada Ermenistan’ı siyasi ve ekonomik açıdan desteklemek için ortak taahhütte bulundu. AB, Ermenistan’a 4 yıl vadeli kredi şeklinde 270 milyon euro verileceğini, ABD ise Erivan’a 65 milyon dolar yardım yapılacağını duyurdu. ABD’nin Ermenistan’a 65 milyon doların üzerinde yardım sağlamayı planladığını belirten Blinken, bu miktarın iki yıl öncesine göre yüzde 50 daha fazla olduğunu söyledi. Von der Leyen, Paşinyan’ı gerçekleştirdiği demokratik reformlar ve AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarındaki işbirliği gerekçeleriyle tebrik ederek “Bu, AB ile Ermenistan’ın değer ve çıkarlar açısından giderek daha fazla uyumlu hale geldiğini gösteriyor. Şimdi bugün daha geniş ortaklığa bakacağız. Gelin, bunu AB ile Ermenistan arasında yeni ve iddialı ortaklık gündemiyle ileriye taşıyalım.” ifadelerini kullandı. Von der Leyen, “Avrupa ve Ermenistan uzun ve ortak bir tarihi paylaşıyor. Artık yeni bir bölüm yazmanın zamanı geldi.” dedi. Ermenistan Başbakanı Paşinyan, görüşmeyi ABD ve AB ile genişleyen bir ortaklık olarak nitelendirerek, yeni pazarlara açılmak için ülkenin özel sektöründe rekabet gücünü artırmaya kararlı olduklarını vurguladı. Paşinyan, yatırım ortamını iyileştirmeye, Avrupalı ve ABD’li şirketler için daha çekici hale getirmeye hazır olduklarını dile getirdi. Azerbaycan ile ilişkilerinin normalleşme sürecine değinen Paşinyan, “Ermenistan’ın 1991 Almatı Deklarasyonu’na dayalı olarak birbirlerinin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tanıma sürecine bağlılığını vurgulamak isterim. Almatı Deklarasyonu’na dayanarak sınırların belirlenmesi ve tüm bölgesel iletişim engellerinin kalkması konusunda da tamamen kararlıyız” dedi. Paşinyan, Ermenistan hükümetinin “Barış Kavşağı” girişimini sunduğunu ifade ederken, “AB ve ABD’nin de sunduğumuz girişimin AB’nin Küresel Geçit stratejisiyle bütünleşmesini destekleyeceklerini umuyorum” şeklinde konuştu. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Tuğçenur Ekinci Furtana, Batı’nın Ermenistan üzerinden bölgede var olma çabalarına dikkat çekerek ABD ve AB’nin orta ve uzun vadede bölgede var olabilmek için ve karşılığını alacaklarını düşünerek bölgedeki en önemli kaleleri olarak gördükleri Ermenistan’a yatırımlar yaptığına işaret etti. https://tr.euronews.com/2024/04/05/ab-ve-abdden-ermenistana-335-milyon-dolar-yardim
https://www.ntv.com.tr/dunya/abden-ermenistana-270-milyon-euro-destek,PS4ITIaZuU2bmBvBOKzg0w
https://www.youtube.com/watch?v=Q5cgLnBNrx0
https://www.aydinlik.com.tr/haber/bati-ermenistana-yiginak-yapiyor-466410
https://www.yirmidort.tv/dunya/batinin-ermenistana-destegi-ne-anlam-ifade-ediyor-171507
https://www.armenpress.am/tur/news/1134103/
https://dipnot.tv/tr-TR/avrupa-birligi-ermenistana-270-milyon-euro-aktaracak
https://turkiyearastirmalari.org/2024/04/08/yayinlar/analiz/analiz-brukselde-uclu-zirve-ermenistan-ab-ve-abd-bulusmasi-ne-anlama-geliyor/
https://massispost.com/2024/04/the-positive-outcomes-of-the-brussels-meeting/
b. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Ermenistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği’nin (EAEU) siyasallaştırılmasına karşı tüm girişimleri durdurmaya çalıştığını söyledi. https://www.panorama.am/en/news/2024/04/13/Nikol-Pashinyan/2989357
c. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kassym-Jomart Tokayev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile birlikte Ermenistan’a yaptığı ziyaret esnasında Erivan’da düzenlediği basın toplantısında, Kazakistan’ın Ermenistan ve Azerbaycan’ın barış anlaşması imzalama isteğini memnuniyetle karşıladığını ve Kazakistan’ın, iki ülke arasındaki müzakereler için azami yardımı sağlamaya ve bir platform oluşturmaya hazır olduğunu söyledi. https://en.armradio.am/2024/04/15/kazakhstan-ready-to-provide-platform-for-armenia-azerbaijan-talks-tokayev/
ç. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD ve diğer Batılı güçleri Güney Kafkasya’daki durumu istikrara kavuşturmayı amaçlayan anlaşmaları baltalamaya çalışmakla suçladı. https://massispost.com/2024/04/lavrov-accuses-us-of-trying-to-undermine-agreements-on-south-caucasus-stability/
d. Ermenistan’ın Erivan’ı, Kazakistan’ın Astana’sı kardeş şehir oldu. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kassym-Jomart Tokayev’in Ermenistan ziyareti kapsamında çok sayıda anlaşma imzalandı. İmza töreni Ermenistan Cumhurbaşkanı’nın konutunda gerçekleşti. İmzalanan anlaşmalar: Vatandaşların göçü ve ikametinde işbirliği anlaşması, 2006 Karayolu Taşımacılığı Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair Protokol ve Havacılık Sektöründe İşbirliği Zaptı, Ermenistan’ın Armavir Eyaleti ile Kazakistan’ın Mangystau Bölgesi arasında işbirliği muhtırası, Vanadzor/Ermenistan ve Çimkent/Kazakistan arasındaki işbirliği ve kardeşliğe ilişkin mutabakat zaptı, turizmde işbirliği programı, 2024/25 ticari ve ekonomik işbirliği yol haritası, yüksek teknolojide işbirliği muhtırası, ve Ermenistan’ın başkenti Erivan ile Kazakistan’ın başkenti Astana arasında işbirliği ve kardeşlik anlaşması. https://news.am/eng/news/817805.html
e. Azeri siyaset bilimci Dr. Ahmet Şairoğlu, Azerbaycan’a ait 8 köyün Azerbaycan’a iadesi konusunda Ermenistan’la anlaşmaya varıldığını söyledi. Avrupa Birliği’nin Ermenistan’da faaliyet gösteren sivil misyonu bile bu köyleri ziyaret etmeyi reddetti ve dolayısıyla bu köylerin Azerbaycan toprağı olduğunu doğruladı. https://www.shahidov.com/?p=17020
2. Yunan Sorunları/Haberleri
a. NATO Daimi Deniz Görev Gücü SNMG-II kapsamında “Themistokles” firkateyni, Türk “Yavuz” ve Fransız petrol tankeri “Somme” ile birlikte İstanbul limanında bulunurken geminin Ayasofya’nın önünde dalgalanan Yunan bayrağıyla çekilmiş fotoğrafı Türkiye’de bazılarını rahatsız etmiş olabilir ama Yunanistan’da gurur ve duygusal ürperti uyandırıyor. https://www.pentapostagma.gr/ethnika-themata/polemiko-naytiko/7235329_eparsi-tis-ellinikis-simaias-tis-f/g-themistoklis-me-fonto
b. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ülkesinin ve halkının güvenliği için Türkiye’nin önemine dikkat çekerek, “Halkımızın güvenliği, Türkiye’nin güvencesindedir” dedi. https://www.qha.com.tr/turk-dunyasi/tatar-kktc-nin-guvenligi-turkiye-nin-guvencesindedir-487525
c. Yunan bağımsızlık günü geçit töreni ve kutlamaları New York sokaklarında. https://greekcitytimes.com/2024/04/15/greek-independence-day-parade-fills-nyc-streets-with-heritage-and-celebration/
3. AYAcademy Bülteni
“Diaspora’nın Anavatanlarında Yatırımını Etkileyen Gayri Maddi Faktörler” başlığı ile yayınlanan akademik makaleye ilişkin bilgiler AYAcademy’nin aşağıdaki sosyal medya kanal linklerinde yayınlanmaktadır.
https://www.instagram.com/ayacademy.org.tr/ – https://www.facebook.com/ayacademy.org.tr/ https://www.linkedin.com/company/ayacademy/ – https://www.threads.net/@ayacademy.org.tr https://www.tiktok.com/@ayacademy.org.tr – https://twitter.com/ayacademy_tr https://t.me/AYAcademyTelegram – https://www.youtube.com/@AYAcademy_TR
Saygılarımla,
Serkan KORKMAZ
Posted in Uncategorized
Leave a comment
POLİTİKA GÜNDEM * MERAL AKŞENER’İN SİYASİ KIBLESİ NERESİ?
MERAL AKŞENER’İN SİYASİ KIBLESİ NERESİ?
Naci kaptan – 15.04.2024
Meral Akşener Siyasete 1994 yerel seçimlerinde Doğru Yol Partisi’nden İzmit Büyükşehir Belediyesi başkanı adayı olarak girdi. 1995 ve 1999 Türkiye genel seçimlerinde Doğru Yol Partisi milletvekili oldu. 1996 ile 1997 yılları arasında Necmettin Erbakan tarafından kurulan koalisyon hükûmetinde içişleri bakanı olarak görev yaptı.
4 Temmuz 2001 tarihinde Doğru Yol Partisi’nden istifa etti. Kendisi gibi, Fazilet Partisi’nden kopan Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki AKP’nin kurucuları arasına katıldı. Daha sonra ayrıldı.
3 Kasım 2001 tarihinde MHP’ye katıldı. 19 Kasım 2006 tarihli MHP 8. Olağan Büyük Kurultayında MYK üyeliğine seçildi. 2007, 2011 ve Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili olarak meclise girdi.
Kasım 2015 genel seçimlerinde partisinden milletvekili adayı gösterilmedi. 2017’de MHP’den istifa etti ve İYİ Parti’yi kurdu. 2018 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde partisinin cumhurbaşkanı adayı oldu.
Millet İttifakı
2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi partisi İYİ Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti ile Millet İttifakına katıldı.
3 Mart 2023 tarihinde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener diğer dört parti ile CHP kanadı arasında gizli birtakım görüşmeler yapıldığını ve şahsi menfaatler neticesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığının onaylandığını belirttiği sert bir konuşma yaptı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıktı. İttifak masasından kalktı.
Yapılan görüşmelerle Meral Akşener İmamoğlu ve Yavaş’ın icracı cumhurbaşkanı yardımcısı olmaları formülü ile masaya döndü. Seçim sürecinde CHP logosu altında dört parti seçime girdi. İYİ Parti kanadı seçim sonrası Millet İttifakı’nın bir seçim iş birliği olduğunu ve bu iş birliğinin sona erdiğini açıkladı.
2024 Yerel Seçimleri
Başkanlığını yapmış olduğu İYİ Parti’de tüm Türkiye’de 81 ilde kendi adayları ile seçime gireceğini açıkladı. Böylece AKP karşıtı olan birliktiliklerin gücünü kırarak örtülü olarak AKP’ye destek verdi.
Seçime giden süreç esnasında kampanyasını sert bir CHP karşıtı söylem ve üçüncü bir siyaset yolu açma hedefi üzerine kurguladı.. Önceki seçimlerde sıkça desteklediği ve geçmiş yılın cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylaştırılmalarını talep ettiği Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a karşı önceki üslubunun tersine çıkarak ağır eleştirilerde bulundu.
SONUÇ
Meral Akşener’in siyasi hayatındaki tercihleri, partiden partiye geçmesi, AKP/Erdoğan’a ve totaliter rejime, demokrasi ve Cumhuriyet düşmanlığına karşı oluşturulan MİLLET İTTİFAKINA destek verir gibi yaparak seçim yaklaştığında ağır ve tutarsız politik söylemlerle masayı dağıtarak ittifakı bozmuş olması ülkemizdeki tutarsız, çıkarcı ve kirli siyasetin sonucudur.
Akşener bu tutumu ile muhalefet partilerinin Erdoğan/ AKP’ye karşı oluşturdukları ittifakın gücünü kırarak Türkiye’nin her yönü ile çökmesine neden olan şeriat isteyen, hukuku demokrasiyi yok eden, ekonomiyi çökerten, insan haklarını yok sayan Patrimonial sultanlığa, otokratik talancı rejime can suyu olmuştur. Akşener’in bu tutarsız siyaseti sonucu İYİ PARTİDE çözülmeler başlamış ve parti kurucuları dahil birçok siyasetçi partiden istifa ederek ayrılmıştır.
İYİ Parti, 2024 yerel seçiminde yüzde 3.77 oy alarak 6’ncı parti oldu. Seçimde Nevşehir’i kazanan İYİ Parti, iddialı olduğu Ordu’da da AKP’ye kaybetti. Akşener, partinin olağanüstü seçimli kongreye gideceğini açıkladı. Görünen odur ki; Akşener İYİ Partiyi olabildiğince zayıflatarak siyasi hayattan yok etmeye çalışmaktadır.
Akşener’in bu güvenilmez politikalarına bakıldığında bu davranışın ardında olan gerekçelerin merak ediliyor olması da normaldir. Özellikle Erdoğan’ın büyük rant taşıyan İstanbul’u yerel seçimde alabilmek için devletin tüm güçlerini seferber ederek çalıştığı biliniyor. Yerel seçim döneminde ÖRTÜLÜ ÖDENEK kasasının akıl almaz derecede harcamalar yaptığı fakat bu harcamaların yerleri bilinmiyor. Kaynağı bilinmeyen yazı ve söylemlere göre Erdoğan’a destek vermiş olan herkesin yurt dışı hesaplarına büyük miktarlarda dolar yatırıldığı iddia ediliyor. Ne yazık ki Akşener de yaptığı politik dönüşler nedeni ile bu iddialardan payına düşeni alıyor.
Posted in Uncategorized
Leave a comment
BAYRAM HEDİYESİ * MEMLEKET İSTERİM
Ressam Fikret Otyam galerisinden
Memleket isterim
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı
Posted in Uncategorized
Leave a comment
ATATÜRK SADECE MUZAFFER BİR KOMUTAN DEĞİL, SADECE ÂKİL BİR DEVLET ADAMI DEĞİL, BİR “ÜST İNSAN” BİR YAŞAM FELSEFESİDİR
ATATÜRK SADECE MUZAFFER BİR KOMUTAN DEĞİL,
SADECE ÂKİL BİR DEVLET ADAMI DEĞİL,
BİR “ÜST İNSAN” BİR YAŞAM FELSEFESİDİR
Yeditepe hukuk fakültesinin kurucu dekanı Prof Dr Haluk Kabalıoğlu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bilgileri derleyerek aşağıdaki anıları yazmış.
Adam 69 yasında bir fizikçiydi. Karnının üst tarafında 2-3 yıldır artan ağrı yakınması vardı. Bunlara son günlerde artan reflu yakınması da eklenmişti. Sıkâyetleri onun yoğun çalışma temposu içinde çalışma ritmini yavaşlatıyor, yaşam kalitesini ve bilimsel üretkenliğini belirgin olarak düşürüyordu.
Hastayı 1948 yılında dünyanın en ünlü cerrahlarından biri gördü ve ona oldukça karışık ve kendi ismi ile anılan reflu ameliyatı yaptı. Ünlü cerrah, operasyon sırasında fizikçinin karın ağrısına asıl neden olanın aortik anevrizma (ana atar damarda balonlaşma) olduğunu da ortaya çıkardı ve anevrizmayı selafon ile sardı. Selafon o günün inanışına göre ana atar damar duvarında bağ dokusu reaksiyonuna neden oluyor ve damarın duvarını kuvvetlendiriyordu. Fizik profesörü 3 hafta hastanede kaldıktan sonra taburcu edildi ve sonraki bilimsel yaşamını üretken biçimde ve çok daha az yakınma ile sürdürebildi.
*Bu fizikçinin ismi Albert Einstein, operasyonu yapan ünlü cerrah ise Prof. Dr. Rudolph Nissen’di*.
Dr.Nissen, Münih’te bir Yahudi ailenin çocuğu olarak 1896 yılında dünyaya gelmişti. 1931 yılında ilk pnömonektomi, yani akciğer dokusunun ameliyat ile çıkartılması operasyonunu yapmış ve genç yaşta ünü Almanya dışına taşmıştı. Ancak ülkesinde rahatı hiç yerinde değildi. Naziler iktidardaydı ve bir Yahudi olarak büyük bir tehdit altındaydı.
Aynı yıllarda genç Türkiye Cumhuriyeti çağdaşlaşma savaşı veriyordu. Üniversite reformu 1933 yılında gerçekleştirilmişti ve yeni kurulan üniversiteye öncü bilim adamları gerekliydi. Dr Nissen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün davetiyle İstanbul’a getirildi ve henüz 37 yasındayken ordinaryüs Profesör olarak İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinin Cerrahpaşa’daki 1. Cerrahi kliniğine direktör olarak atandı. Türkiye’de kaldığı sürece Türk Tıbbına akademik ve idari anlamda büyük katkılar sağladı ve ayrıldıktan sonra da ilişkiyi hiç kesmedi.
*Ayrıldığında geride yeni cerrahi binasının planlanması ve inşaatı, Türkçe ve Almanca yazılmış 4 cerrahi kitabı, 62 adet Türkçe yazılmış bilimsel makale ve yetiştirdiği onlarca öğrenci, asistan ve cerrah bıraktı*.
*Dr. Nissen, 1939-1952 yılları arasında ABD’de çalıştı. Einstein ıle yollarının kesiştiği yıllar bu yıllardır*. Ünlü Alman cerrah Prof.Dr. Rudolf Nissen…
1933’de Hitler tarafından ülkesinden kovulmuş ve, 1933 Üniversite Reformu sonrası Türkiye’ye sığınanlardan.
“*Helle Blaetter,Dünkle Blaetter*” adli 400 sayfalık ani kitabından işte bir alıntı:
“*1935 senesinde Atatürk, o tarihlerde tedavi etmekte olduğum kız kardeşi Makbule Atadan’ı ziyarete gelmişti. Benden hasta hakkından bilgi aldıktan sonra, Hitler hakkında ne düşündüğümü sordu.
*Ben de kendisinin seçimlerle iktidara geldiğini filan söylemeye başlayınca beni susturdu ve devam etti : “Bakın Herr Professor, dünya tarihi, Hitler gibi kendisini bütün tarihlerin en güçlü devlet adamı ve komutanı sanan megolamanlarla doludur. Göreceksiniz kendi ülkesini ve de dünyayı büyük bir felakete sürükleyecektir. Ve tarih de onu öyle anacaktır. Devlet adamı deneyimi olmayanlara devlet idaresini teslim etmek büyük hatadır” .
*Ve Nissen anılarında devam ediyor*:
“Atatürk’ün dedikleri kısa zaman sonra gerçek oldu. O büyük insan İstiklal Savaşını kazandıktan sonra üniformasını sırtından çıkardı ve bir daha hiç giymedi ve Osmanlı’dan bir enkaz halinde devraldığı ülkesini kısa zamanda medeni bir dünya devleti haline getirdi”.
“Kötü ruhlu kişiler dedikodumu yapmaya kalkıp, Mustafa Kemal dün akşam içki içmiş, dans etmiş derlerse, evet içti, evet dans etti cevabını verin. Her şeyi, günahı da sevabı da açık yapmak gerekir. Ne yapacaksak daima milletin gözünün önünde yapacağız” diyordu.
Harbiye öğrencisiyken, arkadaşlarıyla sık sık Çemberlitaş’a giderlerdi, Tavuk Pazarı’nda Yorgo’nun meyhanesine uğrarlardı. Devamlı müşteri oldukları için açık hesapları vardı, ay başında maaşı alınca kapatırlardı.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra insanlardan uzaklaşmadı.
Tokatlıyan’a Pera Palas’a Garden Bar’a Rose Noir’a giderdi.
Yaz aylarında Büyük ada Anadolu Kulübü favorisiydi.
Kış aylarında Park Otel’in akşam yemeklerini çok severdi.
Türk insanı Cumhuriyet’le birlikte eğlenme özgürlüğüne de kavuşmuştu. Yurttaşların geceleri ailece dışarı çıkmalarından, ailece eğlenmelerinden çok memnun olurdu, teşvik ederdi. Restoranda, akşam yemeğinde çocuklu aile görürse, çocuğu mutlaka yanına çağırır, hatıra olarak saatini veya kalemini hediye verirdi.
Para ödemeden asla çıkmazdı. Hiç bir mekanda tek kuruş hesap bırakmazdı. Kimsenin kendisinden para istemeyeceğini bildiği için, kalkmadan önce mutlaka kontrol ederdi, gazinocunun parasını ödediniz mi? Ödendi cevabını almadan, emin olmadan kalkmazdı.
Çay aramazdı.
Kahve tiryakisiydi.
Günde 30 civarında Türk kahvesi tüketirdi.
Çalışırken peşpeşe isterdi.
Köpüklü severdi.
Sade içerdi.
Savaş yıllarında şeker çok kıymetliydi, karaborsada bile bulmak çok zordu. Ömrü savaşlarda geçen jenerasyonun tamamı gibi, Mustafa Kemal de mecburen şekersiz içmeye alışmıştı.
Rakı içerdi.
Zihnini dinlendirme ilacıydı.
Adabıyla, ölçülü tüketirdi.
Sarhoş olduğu asla görülmedi.
Konuşmasının bozulduğu asla görülmedi.
Gündüz içmezdi.
Savaşlar sırasında ağzına sürmezdi.
“Leylekboynu” tabir edilen kadehle içerdi.
Çay bardağından biraz büyüktü, bugünkü rakı kadehlerinin yarısı ebatındaydı.
Dimitrakopulo ve Bilecik markalarını severdi.
Buz koymazdı.
Buz gibi şu isterdi.
Meze aramazdı.
Sarı leblebi olmazsa olmazıydı.
Yemekle beraber içmezdi.
Önce rakı faslını geçer, üstüne yemeğini yerdi.
Sofrada altı yedi saat otururdu, bunun en fazla bir saati rakı’lı olurdu.
Nadiren viski içerdi.
Tatlı içkileri, kokteylleri pek sevmezdi.
Şarap ve şampanyayı resmi ağırlamalarda tercih ederdi.
Sadece yabancı misafirlere ikram edildiğinde masaya gelirdi.
Sıcak yaz akşamlarında bazen soğuk bira canı çekerdi.
Poker ustasıydı. Özellikle parasına oynardı, çalışma arkadaşlarının hırs’larını tamah’larını zafiyet’leri poker masasında test ederdi. Kazanırsa, kazandığı paraları iade ederdi, kaybederse öderdi. İskambil oyunlarının tamamına hakimdi.
Briç oynardı.
Bezik oynardı.
Kanasta oynardı.
Tavla’ya Manastır’dayken başlamıştı. Harp okulu öğrencisiyken, Babıali’de Stefan’ın kıraathanesine, Meserret Kıraathanesi’ne, Sirkeci’de Yani’nin kıraathanesine takılırlardı.
Bilardocuydu. Çankaya Köşkü’nde bilardo masası vardı, Paris’ten getirilmişti.
Akşam yemeğinden önce misafirleriyle oynardı.
Tek başına bilardo oynuyorsa, düşünüyor demekti.
Arada istakayı bırakır, notlar alırdı.
Müzikseverdi.
Müzik kültürünün sadece fizyolojik ve psikolojik yönüyle değil, sosyolojik yönüyle de ilgileniyordu. Dinlemeyi de severdi. Söylemeyi de severdi. Müzik eğitimi almamıştı ama, nota bilirdi, makam bilirdi.
“Hayat musikidir” diyordu.
“Musikiyle alakası olmayan mahlukat, insan değildir” diyordu.
Rumeli türkülerinin yeri ayrıydı.
Vardar Ovası’nı dinlemekten bıkmazdı. Tekrar tekrar söyletirdi.
Fuzuli’nin Nedim’in güftelerini çok beğenirdi.
Nihavend, Rast ve Segah makamlarını tercih ederdi.
Bağırarak okuyanlardan hoşlanmazdı.
Bektaşi nefeslerini çok etkileyici bulurdu.
Gazel okuturdu.
Fasıl severdi.
Yakın arkadaşları, sevdiği misafirleri geldiğinde incesaz heyetini çağırırdı. İstek şarkılar listesini bizzat yazarak verirdi. Safiye Ayla için “dünya çapında” diyordu. Onun sesinden “Yanık Ömer”i dinlemeye doyamazdı.
Müzik kitaplarını incelerdi. Fransız müzik teorisyeni Albert Lavıgnac’ın “müzik ve müzisyenler” eserini orijinalinden okumuştu, satırların yanına notlar almıştı. Barok müziğe meraklıydı. Enstrümanların tarihsel gelişimini araştırıyordu.
Rahmetli olduğunda sayım yapıldı… Çankaya Köşkü’de 464 adet plak vardı. Beethoven’in eserlerini seslendiren Viyana Filarmoni Orkestrası’nın, Philadelphia Filarmoni Orkestrası’nın albümlerini satın almıştı. Caz dinliyordu.
Müzik arşivinde, Paul Whiteman’dan Last Night, Jan Garber’den Sweet Georgia Brown, Jack Hylton’dan Nothing Else To Dö, Harry Roy’dan Cheek to Cheek parçaları vardı.
Rebetiko dinliyordu.
Roza Eskenazi’den Mürmurakı’yı çok severdi.
Tango, vals, foxtrot plakları vardı.
En geniş liste, elbette Türk müziğine aitti.
Hafız Kemal beyin gazelini, hafız Osman efendinin klarnet taksimini, udi Nevres beyin, tamburi Cemil beyin, kanuni Hüseyin Sadettin beyin taksimlerini dinlemeye doyamazdı.
Çankaya’da Dolmabahçe’de Yalova’da Savarona’da treninde, gramofonsuz mekanı yoktu.
Şahane dans ederdi.
Çocukluğundan beri meraklıydı. Tee rüştiye talebesiyken, mahalle arkadaşı Fuat Bulça’yla birlikte Halil efendi’nin salonuna giderlerdi, Selanik’in ilk dans okuluydu. Vals ve polka öğreniyorlardı. Türkiye hatıralarını kaleme alan Sovyet sanatçılar şu ortak yorumda buluşmuştu: “Mustafa Kemal çok etkileyici dans ediyor.”
Muhteşem zeybek oynardı. “Milli dans” olmasını arzu ediyordu. Köy düğünlerine denk geldiğinde, sırtından ceketini fırlatır atar, içten, doğal neşesiyle halaya katılırdı.
Gönlünden geçtiği gibi yaşardı.
O ne der, bu ne der, mahalle başkısı, umursamazdı.
İnsanların da tıpkı böyle, özgürce yaşamalarını isterdi.
★
Tiyatronun hamisiydi, çok severdi, çok sık giderdi.bSinema da öyle… Çankaya’da veya Dolmabahçe’de izleme imkanı varken, topluma örnek olmak için, ilgiyi arttırmak için bizzat sinemaya giderdi. Hatta herkes görsün diye yürüyerek giderdi. 1923… İzmir İkicesmelik’te Ankara Sineması vardı.
Mustafa Kemal, Latife’yle birlikte geldi. Locaya oturdular.
Salona baktı, hınca hınç doluydu ama, herkes erkekti.
Cevabını gayet iyi bildiği halde “neden hiç kadın yok?” diye sordu.
“Paşam kadınlara yalnız salı günleri sinema gösteriyoruz” dediler. Yaverine döndü, “salonun yarısını boşaltın, bizi karşılamak için dışarda biriken kadınları davet edin” dedi. Kadınlar alkışlayarak ve ağlayarak salonu doldurdu. Koridorlar bile tıklım tıklım kadın oldu. Hep birlikte “Şarlo İdama Mahkum” filmini seyrettiler.
Milattı… Kadın-erkek birarada, tarihimizde ilk kez işte böyle film izledi.
Bu muhteşem hadisenin keyfini uzatmak istiyordu. “Hayatımda hiç bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum, şunu bir daha seyretsek olmaz mı?” dedi. Kahkahalarla tekrar seyrettiler.
Eğlencenin çalışmak kadar önemli olduğunu, ikisini birlikte götürmeyi başaranların “medeni insan” öldüğünü söylüyordu.
MUSTAFA KEMAL işte budur…
ATATÜRK bir yaşam felsefesidir…
Posted in Uncategorized
Leave a comment
KURAN KURSLARI, TARİKATLAR, CEMAATLER, ÇOCUKLARA TECAVÜZ OLAYLARI
KURAN KURSLARI, TARİKATLAR, CEMAATLER,
ÇOCUKLARA TECAVÜZ OLAYLARI
Naci Kaptan – 08.04.2024
#StopChildRapeinTurkey (Türkiye’deki çocuk tecavüzleri dursun)
Kuran kurslarına gönderilen, tarikat ve cemaatlere teslim edilen çocuklar sapık, din adamı görünümlü yobazlara tarafından sistematik olarak tecavüze uğruyor.
Çocuğun cinsel istismarına ilişkin haberlerden, her on haberin beş altısının ya bir Kuran kursunda, ya bir dini vakıf yurdunda ya da bir tarikat veya cemaat yurdunda, dini lider, öğretici veya imam gibi din görevlisi figürler tarafından gerçekleştirildiği de bilinen bir gerçek.
Tarikatlar, cemaatler ve de DİB, Çocuklarla evlenmenin meşrulaştırılması, taciz ve tecavüzün suç listesinden çıkarılması, kadınların açık pazarlarda meta olarak satıldığı karanlık bir çağın başlamasını el oğuşturarak bekliyor.
Özellikle AKP iktidarı döneminde hemen hemen tüm dini alanlarda ve hatta Allah’ın evi olarak nitelenen camilerde dahi kız, erkek ayırt etmeden çocuklara tecavüz haberleri geliyor. Büyük bir pedofili sapkınlığı artarak dini alanlarda yayılıyor. İktidar ve kamu sorumluları ise bu olayların üzerine gitmeden, gereken adli çalışmaları yapmadan, haberlerin yayılmasını ve öğrenilmesini engellemek için bunlara haber yasağı getiriyor. Ört bas ediyorlar.
Önemli bir örnek; Ensar Vakfında sayısı tam bilinmeyen fakat 100 civarında olduğu düşünülen çocuklara ENSAR vakfında seneler boyunca tecavüz edilmesi olayıdır. Bu olay ortaya çıktığında Aile ve Sosyal Politikalar bakanı Sema Ramazanoğlu, “Karaman’da ilk vaka ortaya çıkar çıkmaz hemen hukuki açıdan bakanlığımız müdahil oldu, bir kere olması karalamak için gerekçe olamaz.” diye açıklama yapmış olması bir ana olan bir kadın bakanın bu tecavüz olayını meşrulaştırmasından öte başka bir şey değildir. Acaba bu kadın tecavüze uğrasa ve kendisine “Bir kereden bir şey olmaz” denilse!!!….”
BirGün gazetesinin yayımladığı “Eğitimde Tarikat Sisteminin Şifreleri” adlı yazı dizisinde, bu olayla ortaya çıkan sorunun birkaç kişinin işlediği bir suçtan ibaret olmadığı, sorunun temelinde İslamcılar tarafından uygulanan ‘vakıf sistemi’ olduğu iddia edildi.
Prof. Dr. Esergül Balcı’nın raporuna göre, Türkiye’de aktif 30 tarikat ve cemaat bulunuyor; 2,6 milyon vatandaşın, bunlarla organik bağı var. Organik bağı olmayıp inanç düzeyinde gönül bağı veya sempatizan olanların bu rakamın çok çok üstünde olduğu tahmin edilebilir.
Diyanet İşleri Başkanlığının cemaat ve tarikatların açıkça örgütlenebilmesinde kritik bir rolü var. Diyanet İşleri Başkanlığı; kadroları için tarikat ve cemaatlerin yarıştığı, Diyanetin–eski Diyanet İşleri Başkanlarından birinin söylediği gibi- “ülkenin kılcal damarlarına kadar uzanıp örgütlenebilmesi” sebebiyle, tarikat ve cemaatlerin de bu vasıta ile ülke çapında kamu gücü eliyle örgütlenebilmesine, dahası, ekonomik güç odakları haline gelebilmesine imkan sağlayan bir nevi meşruiyet kapısı oldu. AKP iktidarı cemaat ve tarikatlara yaygın örgütlenme serbestisini değişik kanallar açarak sağladı.
YENİ TECAVÜZ OLAYLARI
Öğrenci velilerinin şikâyetiyle yakalanan
tacizci eğitmen için 94 yıl hapis isteniyor
(CUMHURİYET Bülent Ecevit : 07.03.2024)
Geçen yıl 14 yaş altındaki 5 erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan eğitmen Gani Rüçhan U.’nun taciz ettiği öğrenci sayısının 10 olduğu belirlendi.
Antalya’nın Alanya ilçesinde Süleymancılar olarak bilinen cemaate bağlı olduğu iddia edilen Sugözü Erkek Öğrenci Yurdu’nda rezalet, dehşet bitmiyor. Öğrencilere taciz ve istismarda bulunduğu gerekçesiyle eğitmen Gani Rüçhan U. (21) hakkında açılan davada toplam 94 yıla kadar hapis istendi.
Yurtta görevli eğitmen Gani Rüçhan U.’nun, geçen yıl 14 yaş altındaki 5 erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu yönünde şikâyetler dile getirildi. Bunun üzerine ifadesi alınıp serbest bırakılan Gani Rüçhan U. hakkında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, suç duyurusunda bulununca 21 Kasım 2023’te yeniden gözaltına alındı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen sanık tutuklandı.
Alanya Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülen soruşturma ve alınan ifadeler kapsamında taciz ve istismara uğrayan öğrenci sayısının 5 değil, 10 olduğu belirlendi. Gani Rüçhan U. hakkında “sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel istismar”, “çocuğa karşı cinsel taciz”, “çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri vermek ya da bunların içeriğini göstermek”, bir öğrenciye yönelik ise “nitelikli cinsel istismar” suçlamasıyla toplam 94 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Alanya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede öğrencilerin ifadeleri de yer aldı. Öğrenciler, eğitmen U.’nun kendilerinin özel bölgelerine dokunduğunu, kendisine karşı konulduğunda fiziksel şiddet uyguladığını, müstehcen içerikli videolar izlettiğini anlattı.
Suçlanan eğitmenin cep telefonu incelendiğinde müstehcen internet sitelerine girip sohbet programlarına katıldığı belirlendi. Gani Rüçhan U.’nun öğrencilere uyguladığı şiddetin, bir öğrencinin cep telefonunda ortaya çıktığı da iddianamede yer aldı.
Süleymancılar yurdundaki skandalda yeni ayrıntı… Çocuklara mesaj atmış!
(cumhuriyet.com.tr – 08.03.2024)
Süleymancılara ait erkek öğrenci yurdunda çok sayıda çocuğa taciz ve cinsel istismardan tutuklanan G.R.U.’nun telefon kayıtları incelendi. İstismarcının çocuklara mesaj attığı belirlendi.
Antalya’nın Alanya ilçesinde Süleymancılara ait Sugözü Erkek Öğrenci Yurdu’nda kalan 10 erkek öğrenciye yönelik taciz ve istismarda bulunduğu iddia edilen ve hakkında toplam 94 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan G.R.U. (21) adlı eğitmen tutuklandı.
TACİZ GÖRÜNTÜLERİ DE RAPORDA!
Sözcü’nün aktardığına göre; tutuklanan G.R.U.’nun bilirkişi tarafından incelenen telefonu ve yurt kameralarında, istismara dair ayrıntılar ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı Sugözü Erkek Öğrenci Yurdu’nda kalan çocukların fotoğraflarını çekerek, yetişkin içerikli sohbet odalarında paylaşan istismarcı G.R.U.’nun, çocukları yurt koridorlarında taciz ettiği görüntüler de raporda yer aldı.
EVE GİTMEYEN ÇOCUKLARA MESAJ
Bilirkişi tarafından incelenen mesajlaşmalarda, G.R.U.’nun istismar ettiği çocuklarla arasında konuşmalar olduğu tespit edildi. İstismarcının arama geçmişi ve fotoğraflarının arasında da pornografik içerikler bulundu. G.R.U.’nun yurtta kalan çocuklara attığı mesajlarda, eve gitmeyen çocuklara “Seks yapalım mı?” diye sorduğu da tespit edildi.
Posted in Uncategorized
Leave a comment
KİBİR VE KİR * İster zulmü pekiştirsinler ister kibri, hangi günah ya da suçu işlerse işlesinler, o zaman da yenilmişlerdi bu zaman da yenilecekler. Genç ve güçlü 11 kadını belediye başkanı seçen aynı halk, siyasal satranç tahtasında gericiliğe de “Şah!” çekmiştir. Yenip devirmesi de artık zaman sorunudur.
Posted in Uncategorized
Leave a comment
MİKRONEZYA MASALLARI * Haşat ve gacırt
CUMHURİYET – 06 Nisan 2024
Mine G. Kırıkkanat
Haşat ve gacırt
Mikronezya Merkez Pastanesi’nin kakao rezervleri tamtakır olmasına karşın, Yol Partisi istibdadının şatafatı hız kesmiyordu. Ulu Çoban Muktedir Makropiç halkın açlığına tümüyle duyarsızdı. Betonit Sarayı’na kapanmış, kaçak pudra şekeri ticaretinden gelen paraları yozdaşlarıyla paylaşıp Amerika’dan getirttiği gençlik aşılarıyla ömrünü uzatmaya çalışıyordu.
Tabiidir ki yozdaş yoldaşları da aynı havada, günlerini gün ediyorlardı. Şeş Taahhüt Kumpanyası’nın yozbaş müteahhidi Cenabet Cenginski, pudra şekeri baronu Emet Agarovski ve Betonit Saray basın danışmanı Frozen Goldstein, ahbap çavuştular.
Benzin alamayan halkın bomboş bıraktığı yollarda son model arabalarını yarıştırdıkları bir gün, öğle yemeği için bir kamyoncu lokantasında durdular. İçeride ufak tefek, gösterişsiz bir şoförden başka kimse yoktu. Önünde bir bardak bira, ağzında sigara vardı.
Cenabet Cenginski, kafadarlarına “Biraz eğlenelim” dedi ve adamcağızın sigarasını alıp bira bardağına attı. Kamyoncu onları tanımıştı. Hiç sesini çıkarmadı. Emet Agarovski bardağı alıp, başından aşağı boca etti. Yine sesini çıkarmadı. Masaya birkaç Mikro papel bırakıp yerinden kalktı, tam kapıya doğru yürüyordu ki Frozen Goldstein’ın attığı çelmeye takılıp yere kapaklandı. Sessizce kalktı ve çıkıp gitti.
Emet Agarovski, olanlara hiç karışmadan masayı toplayan lokantacıya seslendi: “Şu eziği gördün mü? İçeride sigara içilmeyeceğini bilmiyor!”
Cenabet Cenginskit gülerek ekledi: “Bira içmeyi bile beceremiyor!”
Frozen Goldstein, çiviyi çaktı: “Zaten düzgün de yürüyemiyor!”
Hancı, “Şoförlüğü de berbat” diye söylendi. “Az önce izledim: 37 tonluk kamyonu geri vitese takıp, arkasındaki üç son model arabayı haşat ettikten sonra ancak yola çıkabildi!”
Posted in Uncategorized
Leave a comment