Bertold Brecht; BİR DİKTATÖRÜN HİKÂYESİ * BÖLÜM 1; Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı! * BÖLÜM 2; Diktatörün düşüşü


CUMHURİYET – Emre Kongar – 15/ 16 MART 2025

BÖLÜM 1; Arturo Ui’nin Önlenemez Düşüşü!


Sevgili okurlarım, ben bunaldığım ve çok yorulduğum zamanlar tarih ve edebiyat okurum. En sevdiğim metinlerden biri Bertolt Brecht’in “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı” oyunudur.

Ben bu oyunu Türkiye’de Genco Erkal’dan izledim de. Bugünlerde o metni o kadar çok okudum ve bu konuda o kadar çok düşündüm ki sonunda Brecht’e bir nazire olarak “Arturo Ui’nin Önlenemez Düşüşü” diye bir oyun yazmaya karar verdim.


Önce Brecht’in oyunun anlatayım.

Arturo Ui, Hitler ile Al Capone karışımı bir karakterdir. Böylece bütün otoriter, Faşist liderlerin aslında birer haydut ve hırsız olduğunu belirtir Brecht.

Oyun, büyük şirketler arasındaki savaşta suçlu durumuna düşen bir Belediye Başkanı’nın, aklanmak için çete lideri Arturo Ui ile işbirliği yapması bağlamında, otoriterliğin, Faşizmin yükselişini irdeler.

Arturo Ui’nin hızla yükselişini, eleştirdikleri yerine onun bir sömürü çarkı oluşturmasını ve karanlık ilişkilerle bir ülkenin kaderini nasıl değiştirebildiğini anlatır.

Arturo Ui, yükselirken her türlü ahlaki kuralı da çiğner ve toplumu çürütür elbette. Oyun, faşizmin ayak seslerini nasıl duyurduğunu ve toplumu nasıl etkisi altına aldığını anlatarak izleyicilere aslında bir tarih ve demokratik bilinç dersi verir ve uyarır.

Ui’nin toplumu nasıl manipüle ettiğini, demagoji ile insanların desteğini nasıl kazandığı incelenir. Toplumun korkuları ve endişeleri, Ui’nin yükselişinde birer araç haline gelir. Brecht’in eseri geçmişteki hatalara ışık tutarak geleceğe de bir uyarı niteliği taşır.

Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı”, otoriterliğin, Faşizmin engellemesinde halkın ifade ve eleştiri özgürlüğünün ve politik katılımın önemini ortaya koyan, evrensel bir ders niteliğindedir.


Ben de aşağıdaki senaryo özeti ile Brecht’e, bir nazire yazmak istedim.

Arturo Ui’nin Önlenemez Düşüşü

“Arturo Ui’nin Önlenemez Düşüşü”, otoriter ve Faşist liderlerin, bu özelliklerinin yarattığı çelişkilerden dolayı düşüşlerinin kaçınılmaz olduğunu anlatır!

Artura Ui’nin düşüşü de onun yükselme süreciyle tam bir koşutluk gösterir: Ne kadar güçlü olursa olsun, otoriterliğin ve Faşizmin kendi iç çelişkileri, onu eninde sonunda yok edecektir.

Halkın içindeki korku ve suskunlukla beslendiği için, bu korku, değişim umuduyla kırılmaya başlayınca Ui’nin çöküşü de kaçınılmaz olur. Oyun, sadece bireysel bir çöküşün hikâyesi değildir; aynı zamanda bir toplumun ahlaki çöküşünü ve bundan kurtuluşunu da anlatır.

“Arturo Ui’nin Önlenemez Düşüşü”, totaliter rejimlerin nasıl yükseldiğini ve onların içsel çelişkilerinin zorunlu olarak nasıl bir çürümeye yol açtığını ve aynı çelişkilerin, otoriter, Faşist rejimleri nasıl çökerttiğini anlatır.

İzleyici, ne olursa olsun, bu çöküşün bir gün mutlaka gerçekleşeceğini çünkü her şeyin içsel bir dengesizlik ve çürümeyle beslenmekte olduğunu fark eder.

Bu oyun, insanları, içinde bulundukları çürümüş yapıları sorgulamaya, güçle, iktidarla kurdukları ilişkileri yeniden değerlendirmeye, otoriterliğe ve Faşizme karşı mücadeleye davet eder.

Oyundaki çöküş ve düşüş, Faşizmin, otoriterliğin, hem bireysel hem de toplumsal olarak kaçınılmaz sonunu simgeler:

Son sahnede Arturo Ui’nin tahtındaki görüntüsü yavaş yavaş kararırken orkestranın coşkun nağmeleriyle, parlak ramp ışıkları, bir oy sandığını ve o sandığı koruyan, gözleri bağlı ve çıplak olarak elinde bir kılıç taşıyan Adalet Tanrıçası Themis’in heykelini aydınlatır.

Oy sandığının seyirciye bakan yüzünde şu sözler yanıp sönmektedir:
“Güç ve iktidar yozlaşır ve yozlaştırır” Mutlak güç ve iktidar, mutlaka ve mutlak olarak yozlaşır ve yozlaştırır!


BÖLÜM 2; Diktatörün düşüşü

Genel istek üzerine, “Arturo Ui’nin Önlenemez Düşüşü” üzerine yazdığım metnin kısa film senaryosuna dönüştürülmüş halini, İÇERİDEKİ ve DIŞARIDAKİ  bütün okurlarımı eğlendirmesi ve yaşadığımız karabasandan biraz olsun uzaklaştırması umuduyla yayımlıyorum.


SENARYO: “Arturo Ui’nin Önlenemez Düşüşü”
Tür: Kara Komedi/Gerilim
Süre: 15 dakika (Kısa Film)
Yer: Distopik bir şehir, belirsiz bir zaman


SAHNE 1: İLK ÇATLAK (İÇ MEKÂN- KARANLIK OFİS, GECE)

ARTURO Uİ (50’li yaşlarda, yıpranmış ama hâlâ heybetli) masasında oturuyor. Önünde bir yığın evrak ve boş kahve fincanları. Sağ kolu GİOVANNA (soğukkanlı, hesapçı) rapor veriyor.

GİOVANNA:

“Arturo, depolar basıldı. Üç adamımız yakalandı. Polis, ihbarları değerlendiriyor.”

ARTURO (gülerek, umursamaz):

“Polis mi? Onlar benim gölgemden bile korkar. Yeni bir plan yaparız.”

GİOVANNA (ciddi):

“Bu sefer değil. İsimler veriyorlar. Seni satıyorlar. Rüşvet çarkımız çatladı!”

Arturo’nun kahkahası kesilir.


SAHNE 2: KAÇINILMAZ YIKIM (DIŞ MEKÂN-TERK EDİLMİŞ FABRİKA, ŞAFAK)

Arturo, birkaç sadık adamıyla fabrikanın içinde saklanmaktadır. Dışarıda siren sesleri yankılanıyor. Telefonu çalar, arayan eski bir müttefik, LUCA.

LUCA (telefonda, panikle):

“Arturo, her şey bitti! Bankalar hesapları dondurdu, gazeteler manşet attı. Kaçsan bile kurtulman imkânsız!”

ARTURO (bağırarak):

“Ben Arturo Ui’yim! Bu şehir benim malım!”

Telefon kapanır. Arturo’nun adamlarından biri, sessizce kapıya yönelir, kaçmak ister. Arturo bunu fark eder, silahını çeker ve adamı vurur. Kan zemine yayılır. Ama kalanlar da sessizce kaçmaya çalışmaktadırlar.


SAHNE 3: YALNIZLIK VE KİBİR (İÇ MEKÂN-ESKİ BİR DAİRE, GECE)

Arturo, harap bir dairede tek başına. Radyoda haberler: “Arturo Ui’nin suç imparatorluğu çöktü.” Duvarda eski bir ayna, Arturo’nun yorgun yüzünü yansıtıyor.

ARTURO (aynadaki görüntüsüne):

“Kimse beni durduramazdı… Ama kendimi ben durdurdum çünkü en güçlü benim değil mi?”

Kapı çalınır. Arturo silahını hazırlar ama gelen Giovanna’dır. Elinde bir sarı zarf.

GİOVANNA:

“Son bir şans verdiler. Teslim olur, af dilersen cezan hafifletilecek.”

Arturo bağırarak:

“Ben kimseden af dilemem. En güçlü benim. Kimse beni affedemez. Ancak herkesi ben affederim!”

Zarfı yırtar. Giovanna başını sallar ve çıkar. Arturo’nun gözlerinde artık umut değil, kaçınılmaz sonun kabulü vardır.


SAHNE 4: DÜŞÜŞ (DIŞ MEKÂN- ŞEHİR TEPESİ, ŞAFAK)

Arturo, şehrin tepesinde, ufka bakmaktadır. Polis helikopterleri yaklaşır, ışıklar üstüne vurmaya başlar.

ARTURO (fısıldar):

“Bu şehir beni yuttu. Ama ben de onu yuttum… Hiç olmazsa bir süreliğine.”

Helikopterden bir megafon sesi:

“Arturo Ui, teslim ol!”

Arturo önce fısıldayarak sonra bağırarak iki kez “En büyük benim” der ve uçurumun kenarına doğru bir adım daha atar.

Kamera onun yüzüne odaklanır: gözle- rinde korku değil sadece boşluk vardır. Sonra ekran kararır. Bir çığlık mı, yoksa rüzgâr mı duyulur; belirsizdir.


SON

Jenerikte, şehrin gürültüsü yavaşça azalır. Kararan ekranda önce tek bir cümle belirir:

“Düşüşü önlenemezdi çünkü yükselişi zaten bir yanılsamaydı.”

Sonra ekran birdenbire aydınlanır ve Carmina Burana’dan “O fortuna” nağmeleriyle ekranda bir oy sandığı ve o sandığı koruyan, gözleri bağlı ve çıplak olarak elinde bir kılıç taşıyan Adalet Tanrıçası Themis görülür.

Oy sandığının kameraya bakan yüzünde şu sözler yanıp sönmektedir:

İktidar yozlaşır ve yozlaştırır:

Mutlak iktidar, mutlaka ve mutlak olarak yozlaşır ve yozlaştırır!


Bu senaryoda, Arturo Ui’nin düşüşü önlenemez bir süreç olarak ele alınmıştır.

Her otoriter adımda çöküş daha da kaçınılmaz hale gelir:

Arturo’nun ne kurnazlığı ve öfkesi ne planları ne satın aldığı adamlar ne de yalaka medyası toplumdaki özgürlük umudunun yarattığı değişimi durdurabilir.

Brecht’in “önlenebilir yükseliş” teması, burada Diktatörlüğün, Faşizmin “zorunlu ve önlenemez çöküşü” olarak vurgulanır.

This entry was posted in FAŞİZM, OTOKRASİ - TEOKRASİ - KLEPTOKRASİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *