VAHDETTİN’İN TORUNLARI * İKİNCİ CUMHURİYETÇİLER

ÖRNEK; AKP’nin Balıkesir eski milletvekili Tülay Babuşçu,  Cumhurbaşkanı’na yaranmak için;  Yedi sene önce, 15.11.2017 tarihinde “Muhteşem bir zeka. Tabii ki Sn. Cumhurbaşkanımızın zekası. 600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” diye yazmıştı. Bunlar Şeyh Sait artıklarıdır. Atatürk ve arkadaşları için idam fermanı çıkartan sultan Vahdettin’in, şeyhülislam Dürrizade Abdullah’ın genlerini taşıyan torunlardır. 3 kuruşluk bir ikbal ve koltuk için tarihlerine ihanet ederek geçmişlerini, tarihlerini, milli kahramanlarını  kötüleyenlerdir.

Bu cumhuriyet düşmanının “600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” deyişi yetmedi, İnönü Savaşlarının muzaffer komutanı, Lozan Fatihi İsmet İnönü için, “BİZANS DOSTU KAHPE İNÖNÜ” TWEETİNİ RT eden cumhuriyet düşmanıdır. Görülüyor ki, arşiv unutmuyor.

Naci Kaptan


Cumhuriyet’e parantez diyenler kim?

SÖZCÜ – Naim Babüroğlu


Yıl 1920… Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, Padişah Vahdettin’e rağmen Millî Mücadele’yi yürütürler. Millî Mücadele, sadece işgalcilere karşı verilmiyordu. İşgalcilerle işbirliği yapan Vahdettin’in desteklediği isyancılar, Mustafa Kemal Paşa’ya savaş açmışlardı.

10 Nisan 1920…Dönemin Şeyhülislamı Dürrizade Abdullah’tır. Vahdettin’in onayıyla verdiği fetvalar, İngiliz ve Yunan uçaklarıyla Anadolu’ya atılır. İşbirlikçi gazetelerde yayımlanır. Bu fetvalar, Rumlar, Ermeniler, Hürriyet ve İtilaf Partisi tarafından dağıtılır.

Fetvaların özeti şöyledir: “Padişahın izni olmadan işgalcilere karşı duranları, asker ve para toplayanları tek tek veya topluca öldürmek, din gereği ve görevidir! Milliyetçi öldürenler gazi sayılır, bu yolda ölenler şehit!”

Vatanın namusunu kirleten, Padişah türbelerini ayaklarıyla ezen işgalciler, Padişah Vahdettin ve Şeyhülislam için çok muteberdi… Vatanın, milletin namus ve şerefini kurtarmak için kanlarını döken kahramanlar ise haindi…

Padişah’ın Başbakanı Damat Ferit’tir…Damat Ferit Hükümeti’nin Adalet Bakanı Ali Rüştü, “Yunan ordusunun başarısı için dua edilmesini” ister.

11 Mayıs 1920… İstanbul Hükümeti’nin Harp Divanı, Mustafa Kemal’i ve kadrosunu idama mahkûm eder. 24 Mayıs 1920… Padişah Vahdettin, idam kararlarını geciktirmeden onaylar.

Ve, 10 Ağustos 1920… Osmanlı Devleti’nin Eğitim Bakanı Hadi Paşa, Danıştay Başkanı Rıza Tevfik ve Bern Elçisi Reşat Halis tarafından oluşan Osmanlı Heyeti, Paris’te Sevr Antlaşması’nı imzalar.

Sevr Antlaşması’na göre, Osmanlı Devleti tarih sahnesinden siliniyordu.
Anadolu parçalanıyor, Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti, Güneydoğu’da özerk bir Kürdistan kuruluyordu.

19 Ağustos 1920…Ankara’da Mustafa Kemal Paşa’nın kurduğu TBMM, Sevr’i tanımadığını ilan eder. Sultan Alparslan’ın emanetine sahip çıkar.

Ve Üç Mustafa… Mustafa Kemal, Mustafa İsmet, Mustafa Fevzi… Ve vatandan başka sevgili tanımayan o kahraman Ordu ve o kuşak… Yokluk ve kıtlık içinde, dünya savaş tarihinin altın harflerle kaydedeceği muhteşem bir zafer kazanırlar.

Türk Milleti’nin idam fermanını, Sevr’i çöpe atarlar…Hangi koşullarda?
Ayaklarında ayakkabı yoktur, savaş için doğru dürüst kıyafetleri yoktur.

17 Kasım 1922… Vahdettin, Türkiye’den kaçar ve İngiltere’ye sığınır. 24 Temmuz 1923… Lozan Barış Antlaşması imzalanır. Bazı çeyrek eğitimlilerin, Lozan’ı küçümsediklerine bakmayın siz…

İngiliz Devlet Adamı Churchill, Lozan için şunları söyler: “Türklerin yeniden Avrupa’ya girmeleri Müttefikler için en kötü aşağılanmadır.”

Lozan, Sevr’in çöpe atılmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tapusudur.
PKK bölücü terör örgütü, bağımsız bir Kürdistan kurulmasını engellediği için Lozan’a çok öfkelidir. Ama, Sevr’e sevdalıdır… İşgalciler, Sevr çöpe atıldığı için yaşadıkları hayal kırıklığını unutmazlar. Bunların tümü… Sevr’i çöpe atan, Mustafa Kemal Atatürk’ü sevmezler.

Gel zaman, git zaman…
2025 yılında, bir “Barış Süreci” başlatılır…
Sanırsın, Türkiye’de savaşan taraflar var!..
İmralı’daki terörist başı, anahtar rolündedir…

Halkların Eşitlik ve Demokrasi (DEM) Partisi Heyeti, İmralı’yla görüşür. DEM Parti Heyeti’nden Ahmet Türk, açıklamasında 100 yıllık hayalini yedi sözcükte özetler:

“Biz kardeştik, son 100 yılda ilişkimiz bozuldu.”
Yani, Sevr kardeşliğimizi sağlıyordu,
Lozan, kardeşliğimizi bitirdi.

PKK terör örgütü başı Öcalan’ın hedefi de çok açık: “Lozan’ın güncellenmesinde, hem Kürtler hem de Türkler kazanacaktır.” Yani, Sevr’de yer alan “Kürdistan”ın kurulması gereklidir.

Barzani, hayalini daha önce açıklamıştı: “Kürtlere gelince, 1923 tarihinde yapılan Lozan Barış Antlaşması’ndan bu yana bağımsızlığı hayal ediyor…” Yani, Sevr’e dönüş olsun.

Atatürk’le ve Cumhuriyet’le problemi olanlar da Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923’te açılan bir parantez olduğunu söylerler. Artık, bu parantezin kapanma zamanının geldiğini belirtirler.

Sevr’i hayal edenlerle, Cumhuriyet’in bir parantez olduğunu söyleyenlerin ortak sevdası vardır: Şeyh Sait… İngilizlerin desteklediği Şeyh Sait’in amacı da PKK’nın hedefiyle aynıdır…

Ve, “Yeni Türkiye”, işte budur… Şeyh Sait’i kahraman olarak görenlerin, bu vatanı kanlarıyla yeşerten kahramanlara parmak salladığı bir ülkedir Türkiye.

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, Bölücü KÜRTÇÜLÜK, BOP, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *