HARAKİRİ *

HARAKİRİ

Zahide UÇAR(02.02.2024)


30 Ağustos 2024 günü Kara Harp Okulu mezuniyet töreni sonrasında teğmenler kendi aralarında resmi yemin ettikleri için TSK’dan ihraç edildi. Teğmenlerin kendi aralarında, resmi olmayan bir yemini kim, ne amaçla hizmet etti?

İlk servis değişiklikleri teğmenlere sahip olarak ortaya çıkan Erdoğan ve Ö. Çelik, sonra neden ağzı değiştirildi? Gelin biraz beyin jimnastiği yapılabilir:

Türk Milletinin %85’i Teğmenlerin ihraç edilmesi onaylanmıyor. Bu durumda kaybeden kim?

2007 yılından bu yana AKP siyaseti Türk Ordusu tarafından yürütülüyor. Amerikan askerleri yanında peşmergelerle birlikte 04 Temmuz 2003 günü Irak’ın Süleymaniye şartlarında bir binbaşı komutasındaki Özel Kuvvetler personeli 11 Türk askerinin başına çuval geçirdi. 60 saat sorguladı. Gül ve Erdoğan’ın askeriyeye sahip olabilmesi. Hilmi Özkök, büyük devletlere ültümatom verilemeyeceğini söyledi iyi mi?

İlk operasyon…

İncirlik üssünde görev yapan bir Türk subayı gece üsse dönerken eşinin yanında koniler tarafından yere yatırılarak yoklama yapıldı. Subaya ne kurumu, ne de günün başbakanı çıktı. Bu durumu hazmedemeyen subay ordudan istifa etti.

Balyoz ve türevi kumpasları zaten bütün ülkeyi biliyor. 15 Temmuz’a kalkışma fırsatına çevrildi. Ordunun okulları. Yargısı lağvedildi. Hastanelerin ellerinden alındı. PKK ile çatışırken askerlerimiz için arkadaşlarının ne dediğini biliyor musun? “Diyarbakır askeriyesine ulaşmaksa kurtulur” denirdi. Askeri hastaneler yok olduktan sonra kaç askerimiz tecrübesizlik nedeniyle şehit olduğunu biliyor muyuz? Bilmiyoruz!

Etrafımızın ateş çemberi. 3. Dünya savaşının eşiğindeyiz. Minicik şehir devletleri bile silahlanıyor. Yunanistan askerliği 12 aya çıkarıldı. Biz orduyu küçültmekle kalmadık, askerliği 6 aya indirdik. Paralı askerlik Ordu Millet ruhuna yapılan bir darbeydi. Ülkeyi savunmak fakir Türk bölgesinin üzerinde kaldı. Arkası olanın sahte çürük raporları da toplumsal vicdanını yaraladı.

Ordu kendi yemeğini çıkartamadığı için askerlerimiz zehirlendi…

Bütün bu yaşananlarda askeriye, ordunun kurumsal yapısının kim sahibi çıktı? ULUSALCI, ATATÜRKÇÜ KESİM. Atatürk’ün askerleriyiz diyen teğmenlerin ihracı kimleri yaraladı mı?

Ulusalcı, Atatürkçü bölümü. Yani, Kuva-yı Milliye askerlerinin mirasçılarını… Kimleri sevindirdi? Kuva-yı İnzibatiye(saray ve İngiliz ordusu)askerlerinin varislerini…

O zamanlar Şeyh Sait, İskilipli Atıfları düşmanla işbirliği yaptı. Günümüzün din tüccarları Osmanlıcılıkla aynı odaklanmalarla işbirliği içinde…

Kuva-yı İnzibatiye’nin çocuklarının yıllar boyu askerleri üzerinde tepeniyor. Dün Balyoz, Fuhuş, Casusluk gibi aşağılayıcı isimlerle orduya saldıran isimleri, bugün de teğmenlerin üzerinde tepiniyor. Tarikat müritleri devralındı. Sosyal medya üzerinden en aşağılık hakaretlerle saldırıyor.

Ve TSK teğmenleri HARAKİRİ YAPTI.

Orduya, kumpas davalarından beri ortaya çıkan askeri okullar açılsın, askeri hastaneler açılsın diye sosyal medya üzerinden mücadele eden Atatürkçü kesimin güvenini kaybetti. Neden mi?

Teğmenler “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için ihraç edildi mi? Edildi. İhraç nedeni gösterilse de gerçek budur. Atatürkçüler biliyor ki, teğmenlerin ihracı sonrasında ordu içinde hiçbir asker Atatürk’ün askeriyiz diyemeyecek. Bu ihraç edilen çok büyük bir kırılmanın başlangıcıdır. Bu karar Ordu Millet ruhuna zarar verdi. Derin bir yara açtı. Güveninin zedeledi.

Ben bu gelişmenin olağan bir akışı olduğunu düşünüyorum. Sonuç kim veya kimlere yaradı? 20 YILDIR Atatürk adını yerden silmek isteyen Türk düşmanlarının tedavisini yaraladı. Ordu’ya fitne ve korku salındı. Bu durumda;

Uzun süre kalan ordunun içinde kalan Atatürkçü ruhu da eritilecek demektir.
Vural Savaş Emperyalizmin Uşakları eserinde “Sıra Türk Ordusuna Geldi” başlıklı bölümde şöyle yazıyor:

Kara Harp Okulu Komutanlığı, 25 Şubat 2005’te Ankara’daki yabancı misyon temsilcilikleri için bir tanıtım programı düzenlendi. Programa 61 ülke büyükelçiler, büyükelçilik müsteşarları ve askeri ateşeler katıldı.

Okul komutanı Tümgeneral Hulusi Akar Harp Okulu’nda değişikliklere ve ilerlemelere örnekler veriliyor, AB eğitim programlarından Sokrates’e başvurduklarını ve kabul edildiklerini ifade etti.

KHO’nun AB uyumluluğu ve yazılımına kabulü gerçekleşti. Artık bu yönde daha çok çalışmalıyız dedi.

Subay, Türk gencinin Avrupa’da yetişmesi kiminle yaralayacak?
Arslan Bulut daha önce sağlıklı olarak sormuştu(Yeniçağ Gazetesi, 5 Şubat 2005)

“Türkiye subayının gelecek gençleri, öğrenci değişim programıyla Avrupa’ya mı emanet edecek?

Subay olacak Türk gencinin öğrenci değişim programları ile Avrupa gibi yetişmesini sağlamak kiminle yaralayacak?

Erasmus’un Kara Harp Okulu’nda ne işi var?

Atatürk ihtilali bunun için mi yapıldı?


Bu bilgilerden sonra ben soruyorum: “Avrupalı ​​gibi yetişen asker Türk gibi düşünme yetisini yapmayın. Türk gibi düşünen asker, Türk için savaşabilir mi?”

Anlaşılan o ki, Ordunun ruhuna operasyon çok önce başlatılmıştı. Yaşadığımız onun normalliği, bu operasyonların devamı olarak görünüyoruz.

Sonuç olarak düşüncesim şudur:
Teğmenler konusu basit bir konu değildir. Burada ince bir İngiliz akıl teknolojisi. Teğmenlerin kendi aralarında yemin törenini kim servis etti? Erdoğan ve Ömer Çelik teğmenlere sahip çıktıktan sonra neden 180 derece geri döndü? Trolleri kim harekete geçirdi? Erdoğan’ın kulağına hangi operasyonun icraatını fısıldadı? Nasıl ikna oldu? İşte o fısıldayan kişi kimse;

Teğmenlerin atılacağı, teğmenler atıldıktan sonra ordu içinde subayların adını anmaktan korkacağını iyi hesapladı. Bu tezgâhın yemin edip etmeyeceğini yoksa yeminden önce planladığımı bilmiyorum. Yeminden önce planlandığından çok daha vahim sonuçlar ortaya çıkıyor.

Bir taşla gene çok kuş vuruldu.

Atatürk ordusu içinde başarısız olan isim haline getirildi. Bu durum TC Devletinin kurucu ismi üzerinden Cumhuriyetin egemenliği İNKAR ETMEK DEMEKTİR. Devletin kurucusunu inkar ettiği gün, meşruluğu sorgulatırsın.

İkinci olarak;

Ordu ile ordunun kurumsal yapısına sahip olan kesimlerden hançer sokuldu. Teğmenlerin ihracıyla TSK HARAKİRİ yaptı. Kendini daha çok yalnızlaştırdı.

İŞTE BİR BEKA SORUNU DAHA…

Bu coğrafya’da;
Duyduğuna inanıyorum. Gördüğünün yarısına inan.
Diğer yarıyı bulmak için araştırın.
Şüphecilik bilimin ön şartıdır.

This entry was posted in Uncategorized, Zahide Uçar. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *