Burası vatanın nereye gidiyorsun

YORUM

Lozanda azınlık sayılıp koruyucu ve özel imtiyazlar verilmesi teklifine ” Biz azınlık değiliz ” diyen Yahudi cemaati ile Atatürkün cenazesi geçerken gömlek düğmelerini sokup sokağa atarak yaş tutan Karaimler de benim ilavem olsun. Çanakkalede şehit düşen Yahudi yedek subayları unutmayalım..

Galatasaray lisesinin girişinde duvardaki iki plaket üzerinde BÜYÜK SAVAŞTA ve MİLLİ MÜCADELEDE şehit düşen ” 50 kardeşimizin isimleri ” içinde iki Ermeni doktorumuzun ışimleri var. ZAFERİN RENGİ isimli filmde İngiliz asker takımları ile yaptıkları 40 maçın sade 4’unu kaybedip 36’sında rakiplerini yenen Fenerbahçe takımının Rum kalecisi Anadoluya silah kaçıran müslüman kardeşleri için hayatını tehlikeye atar ve onları engellememesi için Ermeni yetkiliyi ikna eder. Gerçek midir, masal mi bilmem, ama eğer doğruysa hiç şaşmam.

Biz 1,200 seneden beri bu toprakların ortak evlatlarıyız ve birbirimizin kardeşleriyiz. Bir kaç cahil dangalağın düşmanlık duyguları bu milletin birlikteliğini değiştiremez.

Ahmet Taşpınar


Burası vatanın nereye gidiyorsun

Odatv – Soner Yalçın – 03 Ocak 2018


Çok acılar çektiniz:
Linç edildiniz… İdamla ceza­landırıldınız…
Sinagoglarınız bombalandı… Suikastlarda can verdiniz…
Kan İftiralarına maruz kaldınız…
Kıyafet zorunluluğuna tabi kılındınız…
6 metreden yüksek ev yapmanız bile yasaklandı…

150 yıldır başında gör­mediğiniz-işitmediğiniz hakaret kalmadı…
1934’de Trakya’da, 1955’te İstanbul’da evleri­niz-iş yerleriniz yağmalandı; tecavüze uğradınız… Varlık Vergisi’yle yıkıldınız… Önyar­gıların kurbanı oldunuz…

Hep saklandınız…Uğradığınız felaketler yazmakla bitmez!
Ama… Yine de… Son dönemde 4 bin 500 Yahudi vatandaşın Türki­ye’den gitmesi canımı yaktı. 6-7 Eylül olayları sonrasında bile 3 bin 621 kişi gitmişti.
Bu göçün sebebi ne?

Aslında hepiniz tahmin ediyorsunuz!
Ama… Yine de…

Yılgınlığa düşüp gidenlere seslenmek,
yakalarından tutup sarsmak istiyorum:
– “Nereye gidiyorsun burası vatanın!”
– “Cehaletin sesinin gür çık­masına bakma, Anadolu korur seni arkadaş!”
Asur, Babıl, Perslerin zul­münden kaçan senin atala­rin Anadolu’ya sığındı.
Anadolu’da…

Roma döneminde siz vardı­nız: Romanyotlar!
Bizans döneminde siz vardı­nız: Karaimler!

1376’da Macaristan, 1394’de Fransa, 1470’de Almanya’dan
kovulup Osman­lı’ya sığınan sizlerdiniz: Aske­nazlar!

1492’de İspanya ve Porte­kiz’den kovulup Osmanlı’ya sığınan sizlerdiniz: Sefaradlar! Anadolu, 2 bin 500 yıl­dir Yahudilere ev sahipliği yapıyor.
Anadolu vatanın senin…

TARİHİNİ UNUTMA

Bak arkadaş!
Çok gerilere gitmeyeyim…

Tuğrul, Alparslan, Melikşah ordusundaki Yahudi askerler vardı. Fatih’in Yahudilerden kur­düğü “Evladı Musa Garı­ban Alayı” savaşlara katıldı.
Osmanlı’nın askeri “Gara­ba Birliği”nde Yahudiler de bulundu.

Hayım Fahri, Napolyon’a karşı Osmanlı’nın yanın­da Akka savunmasına katıldı.
Osmanlı’da rütbeli Yahudiler vardı. Bahriye Binbaşı­sı Yasef Gabay 1892’eki Ertuğrul deniz kazasında can verdi.

Yahudilerin hamisi Osmanlı idi: Kanuni Sultan Süley­man, Papa İV’den Roma’da­ki Yahudilerin serbest bırakılıp İstanbul’a gönderilmesini sağladı. Kudüs’e gitme engelinizi Sultan Selim kaldırdı.

İshak Paşa’dan Salamon Eskenazi’ye Osmanlı sarayın­da onlarca doktor görev yaptı. Gabriel Buenaventu­ra’dan Avram Farhi’ye niceleri diplomatlık hizmetin­de bulundu.

Osmanlı, para basımını Yahudilere emanet etti.
Hilal-ı Ahmer/Kızılay ku­ruluşunda Yahudiler vardı.
İlk matbaayı kuran David ve Samuel Nahmiyas kar­desler idi.
İlk Yahudi gazeteyi Rafael Uziel çıkardı.

Orta Oyunu’ndan sihirbazlı­ga kültürel hayatı renklendiren­ler arasında Yahudiler de vardı. III. Selim’in tambur hocası İşak Romano idi.

Mison Ventura gibi ordınar­yus hukukçular yoktu; Haskıel Gabay’dan İşak Ferera’ya ha­kimler adalet dağıttı. Samuel Efendi emniyet müdürlüğü­ne kadar yükseldi.

A. Lumney Davids ya da Av­ram Galantı’nın Türk diline katkıları unutulabilir mi?
Yehezkel Gabay, Maarif Nezareti’nde ilk görev yapan Yahudi bürokrat idi. Fethi Franco, İstatistik Umum İdaresi Müdürü’ydü. Almanya’dan kaçıp Türki­ye’ye sığınan bilim insanları­nın katkıları tartışılabilir mi?
Bitmedi…

KARDEŞLİK YURDU
Bakma sen uyduruk dizilere…
Osmanlı Yahudileri, siyoniz­me hep karşı çıktı. Bu toprakla­ra bağlı kaldı.
II. Abdülhamit siyoniz­min kurucusu Dr. Theodor Herzl’e Kıbrıs gibi bölgelerde yerleşim yeri önerdi; Dördün­cu Ordu’ya bağlı askeri birlik oluşturmasını istedi; Mecidiye Nişanı taktı.

Sefaradlar, Osmanlı’ya ge­lislerinin 400. yılını II. Abdül­hamit’in onayıyla kutladı. Osmanlı Meclisi Mebusan ve TBMM’de Yahudi milletve­killeri görev yaptı.

Bizim yakın tarihimizde:
Yuda Hekim gibi şehit düşen…
Salamon Baruh gibi İstiklal Madalyası sahibi…
Nesim Danon gibi Milli Mu­cadeleye silah-cephane sevkıya­ti yapan…
Nesim Navaro gibi Yunan bayrağını indirip Türk bayrağı çeken…
Hahambası Hayım Na­hum gibi “mandacılığı kabul etmiyoruz, Türk halkı olarak Mustafa Kemal’le birlikteyiz” diyen…
Nahman Varon gibi gibi Mustafa Kemal’e bilgi taşıyan…
Albert Kadranel gibi vergi gelirlerini gizlice Anadolu Hükü­meti’ne gönderen…
Kanon Ailesi gibi Kuvay-ı Millicileri sakladıkları için tüm fertleri yakılarak öldürülen Ya­hudiler var arkadaş…

1914’den 1922’ye sadece İstanbul’da dört bin Yahudi kadın eşini kaybetti.
Biz bunları unutmayız… İshak Algazı’nın Hava Kuvvetleri için yazdığı mars unutulabilir mi?

Deniz Kuvvetleri için Alper Almelek’in yazdığı,
babası Ya­küp Almelek’in bestelediği mars unutulabilir mi?

Hangisini yazayım…
Albert Karasu ya da oğlu Bilge Karasu gibi nice edebi­yatçılar…
Avram Leyon gibi nice gaze­te sahipleri…
J. Habib Gerez gibi nice res­samlar…
Dilber Kamhi gibi nice tez­hip-minyatür ustaları…
Yeşua Aroyo gibi nice müzis­yenler…
Nino Varon gibi nice söz yazarları…
İzel Rozental gibi nice karika­turistler…
Çetin Gabay gibi nice yo­netmenler…
Victor Kastro gibi nice sine­ma şahipleri…
Bernar Nahum gibi nice işadamları…
Albert Kohen ya da oğlu Sami Kohen gibi nice gazete­ciler…
Bu yurdun tarihidir…

Yahudisiz (ve kuşkusuz Rum­suz-Ermenisiz) eksik kalırız.
Toprağını-tarihini bırakıp nereye gidiyorsun?

Gitme.
Biz bu toprakları kardeşlik yurdu yapacağız. Söz.

This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN, KÜLTÜR - EĞİTİM - ÇAĞDAŞLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *