TARİHTEN HATIRLATMALAR; DÜYUN-U UMUMİYE *OSMANLI “CİHAN PADİŞAHI!!!” OLARAK ANILAN II. ABDÜLHAMİD ZAMANINDA İFLASINI AÇIKLAYARAK ÇÖKMÜŞTÜ

Reji uğruna kaybettiğimiz canlar: Karagöz – İşte mebus efendiler, Reji belasının kırk yıllık hesabı meydanda; hükümetin hissesi üç beş mangır, halkın hissesi bir yığın ceset, kendi hissesi de bin çıkın altın! Artık bu belayı başımızda ister bırakın ister kaldırın! (Sigaraların üzerinde “halk” yazmakta) “Anonim, Karagöz, 01.12.1923, Sayı 1639


TARİHTEN HATIRLATMALAR;

DÜYUN-U UMUMİYE *OSMANLI “CİHAN PADİŞAHI!!!” OLARAK ANILAN II. ABDÜLHAMİD ZAMANINDA İFLASINI AÇIKLAYARAK ÇÖKMÜŞTÜ

Naci Kaptan * 22 Aralık 2024


20 Aralık 1881 yılında da Sultan II. Abdülhamit devletin iflasını içeren Muharrem Kararnamesi’ni ilan etti. Muharrem Kararnamesi bir iflas ilanıydı, Osmanlı Devleti iflas ettiğini tüm Dünya’ya ilan etmiş, adeta “benden bu kadar artık bana ne yapıyorsanız yapın” demişti.

Nitekim Avrupalı alacaklıların temsilcileriyle birlikte hazırlanan kararnameyle Osmanlı’dan alacağı olan devletlerin temsilcilerinden oluşturulacak Düyûn-u Umûmiye İdaresi’nin kurulması ve Osmanlı’nın belli başlı gelir kalemlerine el koyması kabul edildi. Böylece devletin bağımsızlığının simgesi olan vergi toplama hakkı uluslararası bir kuruma bırakılıyordu.

Osmanlı yönetiminin gelir ve harcamaları üzerinde bir karar alması da Düyûn-u Umûmiye’nin onayına bağlıydı. İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya-Macaristan’ın birer temsilcisi, Galatalı bankerlerin iki temsilcisi ve bir Osmanlı temsilcisinden oluşan Düyûn-u Umûmiye yönetiminde Osmanlı temsilcisinin oy hakkı bulunmamaktaydı. Yani Osmanlı ülkesinin ekonomik yönetimini uluslararası bir kuruma bırakmış oluyor ama kurumun yönetiminde bir oy hakkı bile elde edemiyordu.

Evet, tüm bunlar “Cihan Padişahı Ulu Hakan!” II. Abdülhamit yönetiminde gerçekleşiyordu ve o “Cihan Padişahı Ulu Hakan”ın bütçesini dahi Avrupalı devletlerin oluşturduğu Düyûn-u Umûmiye belirliyordu. Sözde “Cihan’a hükmediyor” ama cebindeki paraya hükmedemiyordu!

Mustafa Kemal ise daha yeni doğmuştu ve
Lozan Antlaşması’na da 42 yıl vardı!

Düyûn-u Umûmiye hemen tüm Osmanlı ülkesine yayılıp ekonomiyi ele geçirdi. 1912 yılına gelindiğinde Düyûn-u Umûmiye’de çalışan 8931 memur bulunuyordu aynı yıl Osmanlı maliyesindeki memur sayısı ise 5472 idi. Düyûn-u Umûmiye sadece vergi toplamakla yetinmedi kısa süre sonra ticari faaliyetlere de başladı.

Mesela tuz havuzları işleterek çıkan tuzu dış pazarlara sattı, bağcılık ve ipekçilik gibi alanlarda da faaliyet gösterdi. Düyûn-u Umûmiye’nin belki de en korkunç ve Anadolu halkına kan kusturan birimi ise kendisine bağlı olarak kurulan Tütün Rejisi oldu. Tütün gelirleri tamamen Düyûn-u Umûmiye’nin elindeydi ve tütün üretimi, satımı gibi faaliyetleri daha kolay takip edebilmek için özel bir Reji kurmuştu.

Yöneticilerinin tamamı yabancılardan oluşan Reji’nin kendi kolluk gücü de vardı. Yani devletin içinde devletten bağımsız, Avrupalı yöneticilere bağlı bir polis gücü. Anadolu çiftçisinin ürününü Reji’den başkasına satması yasaktı ve Reji ne fiyat biçerse kabullenmek zorundaydı. Ufacık çocuklar Reji için tütün tarlalarında, sigara fabrikalarında zorla çalıştırıldı.

Hayatta kalabilecek parayı kazanabilmek için ürününü Reji’den kaçırmaya çalışan köylüler ise Reji’nin kolcuları tarafından avlandı. 20 bin civarında köylünün Reji kolcuları tarafından öldürüldüğü düşünülmektedir.

Ege yöresinde Halil Efe için söylenen Çökertme türküsündeki “Kolcular gelince Halil’im nerelere kaçalım. Teslim olmayalım Halil’im aman kurşun saçalım.” dizeleri işte bu halka kan kusturan Reji kolcularına karşı yazılmıştır. Düyûn-u Umûmiye, Lozan Antlaşması ile kaldırılmış, Tütün Rejisi ise 1925 yılında devletleştirilmiştir.


KAYNAK:  http://www.zindekuvvet.com/son-yuzyilinda-osmanli-ekonomisi-2-borc-batagindan-duyun-u-umumiye-ve-tutun-rejisine/

This entry was posted in Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *