Suriye’de şeriatın sesleri! * Ortadoğu’da harita yeniden şekilleniyor. Cihatçıların kontrolündeki bölgenin yanında doğuda YPG’nin kontrolündeki bölge ortaya çıktı. Böylece radikal islamcılar, ilk kez israil, Türkiye ve Irak sınırlarını kapsayan bir alana sahip oldu.

RADİKAL İSLAM SINIRIMIZDA

Siz bakmayın “SİSTEM MEDYASININ” piar çalışmalarına… Tüm SAHTE zafer çığlıkları BOP’un Suriye’de ilk aşamayı tamamladığını saklamaya çalışmak için göz boyamadır.

Konu Kürdistan’ın kurmak, Suriye’yi parçalamak, güneydoğumuza RADİKAL İSLAMCILARI yerleştirerek BOP’un son aşamasında Türkiye’ye diz çöktürmek için istikrarsızlaştırarak zayıflatmaktır. Bu nedenle anayasa değiştirilmiş, BİR KİŞİ karar verici olarak yetkilendirilmiş, Anayasa ilga edilmiş, TBMM işlevsiz kılınmış, TSK’nın gücü ve hiyeraraşisi kırılmıştır. Bu nedenle 10 milyon civarında İŞGALCİ SIĞINMACI ülkemize yönlendirilmiştir. Türkiye çöküyor dostlar!!!….Bunun gerçekliğini anlamak için ülkemizin son 20 senede nereden nereye geldiğine bakmak yeterlidir.

Değerli yurtseverler, BOP son aşamasına girdi. Yakın geçmişte yabancı bir düşünce adamı Türkiye’nin bölünmek amacıyla masaya konduğunu yazdı. Akbabalar ziyafet sofrasının üzerinde uçuyor. Çakallar ganimetten pay almak için bekliyor.

Ortadoğu’da harita yeniden şekilleniyor. Cihatçıların kontrolündeki bölgenin yanında doğuda YPG’nin kontrolündeki bölge ortaya çıktı. Böylece radikal islamcılar, ilk kez israil, Türkiye ve Irak sınırlarını kapsayan bir alana sahip oldu.

Naci Kaptan – 11.12.2024

Suriye’de şeriatın sesleri!

CUMHURİYET – Zülal Kalkandelen – 11 Aralık 2024

Esad rejiminin emperyalizmin operasyonuyla silahlı cihatçı grup HTŞ tarafından devrilmesinden sonra Ortadoğu’da harita yeniden şekilleniyor. Cihatçıların kontrolündeki bölgenin yanında doğuda YPG’nin kontrolündeki bölge ortaya çıktı. Böylece radikal islamcılar, ilk kez israil, Türkiye ve Irak sınırlarını kapsayan bir alana sahip oldu.

Suriye’nin bölünmüş haritası, 28 Eylül 2013’te The New York Times’ta çıkan “Yeniden şekillendirilmiş bir Ortadoğu hayal etmek” adlı makale ile birlikte yayımlanmış; doğuda ABD destekli YPG kontrolündeki bölge de Kürdistan olarak adlandırılmıştı.

Açık bir şekilde görülüyor ki emperyalizmin “böl ve yönet” temelinde ilerleyen Büyük Ortadoğu Projesi, büyük bir aşama kat etti. Yıllar önce kendisinin BOP’un eşbaşkanı olduğunu ilan eden AKP’li cumhurbaşkanının bu operasyonda izlediği politika da bu açıdan bakıldığında net olarak ortaya çıkıyor. Artık Türkiye’nin güneyinde kafa kesen cihatçı, şeriatçı ve etnikçi devletçiklerle komşuyuz, mezhepçi bir bölünme ile karşı karşıyayız.

EMPERYALİZMİN ANLAŞTIĞI SİLAHLI RADİKAL İSLAMCILAR
ABD ve Avrupa odaklı Batı medyası ile bizdeki Batı güdümlü medya, Suriye’de yaşananları bayram havasında duyururken geçiş hükümeti başbakanının İdlib’i yöneten Muhammet el-Beşir olduğu açıklandı. Halep Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Haberleşme Bölümü’nde okuyan El-Beşir, ayrıca İdlib Üniversitesi Şeriat ve Hukuk Fakültesi’ni de bitirmiş.

Suriye’nin yeni Adalet Bakanı olan Şadi el Veysi ise şeriat hükümlerini uygulayacaklarını açıkladı. HTŞ’nin El Kaide ve El Nusra’dan türediğini hatırlarsak bu beklenen bir durum. 11 yıl önce, 2013’te Suriye’nin kuzey bölgelerinde etkinliğini artıran El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi de “şeriat mahkemeleri” kurmuştu.

Demek ki emperyalizm, Afganistan’da nasıl Taliban’la anlaşma yaptıysa, Suriye’de de bu radikal dinci gruplarla anlaştı.

LAİKLİK İÇİN SAFLARI SIKILAŞTIRIN!
Taliban, Afganistan’da 15 Ağustos 2021’de iktidarı eline geçirdiğinde, en çok kaygı uyandıran konu, kadın haklarında atabilecekleri geri adımlardı. Taliban, o günlerde “şeriat kuralları temelindeki kadın haklarına bağlı olduklarını” açıklarken bugün 3.5 yıl sonra eğitim ve çalışma hakları ellerinden alınıp sistematik olarak toplumsal hayattan dışlanan Afgan kadınlar, hayatta olsalar da artık yaşamadıklarını söylüyor.

Son olarak bu yaz Taliban yönetimi, kadınların toplum içinde duyulacak sesle konuşmasını da içeren bir dizi yasağı daha onayladı, kadınların evlerinin dışında yüzlerini göstermesi tamamen yasaklandı. Seslerinin duyulması bile istenmeyen kadınlar, şeriat hükümlerine göre yok sayıldı!

Şimdi Suriye’de yaşananlardan sonra, en büyük kaygı yine kadınlar, kız çocukları, farklı inancı olanlar ya da inançsızlar ve farklı cinsel yönelimi olanlarla ilgilidir. Suriye’de şu anda laiklik ortadan kalktığı için yaşam tarzları nedeniyle hayatları da tehlike altındadır.

“Suriye’de rejimin devrilmesinin ardından yeni dönem için halk umutlu” diye manşet atıp kutlamalara ilişkin fotoğraflar yayımlayan Batı güdümlü medya, gerçekte laikliğin Ortadoğu’da aşama aşama yok edilişini de kutluyor… Kim bilir belki de ılımlı İslam projesinin ideologlarından siyaset bilimci Samuel Huntington’ın “Türkiye Ortadoğu’da lider olmak istiyorsa laiklikten vazgeçmesi gerek” şeklindeki öngörülerine ilişkin hayaller kuruyorlar!

Bütün bu yaşananlardan sonra çıkarılacak ders tek kelimeyle şudur: Türkiye’de laiklik ve hukuk devleti için verilen mücadelenin safları sıklaştırılmak zorundadır!


GELEN YORUMLAR

Son yüzyılda dünyanın başına gelen belaların, felaketlerin birinci derecede sorumlusu Adolf Hitler denilen çılgın diktatördür. Demagoji, yani laf üreterek kitlelerin zaaflarından yararlanma ustalığı sayesinde uygar sayılan eğitimli, düzenli, disiplinli bir milleti peşine takarak dünya dengelerini alt üst etmeyi başarmıştır. Yahudilere karşı uyguladığı soykırım yüzünden İsrailin Filistin topraklarını işgal etmesi ve Ortadoğu’nun kapanmayan bir yaraya dönüşmesi mümkün olmuştur. Almanlara karşı ikinci dünya savaşının kazanılmasında Amerikanın çok büyük payı olmuştur ve bu başarı bir yayılmacı politika izlenmesinin ana hatlarını oluşturmuştur. Amerikan üsleri günümüzde dünyanın her tarafında varlığını sürdürebilmektedir ve gerektiğinde dinci siyasetçileri, şeriatçı örgütleri de kullanarak birçok ülkenin gidişatına kolayca yön verebilmektedir. Bu yüzden ikinci dünya savaşından sonra İRTİCA (Türkiye de dahil) birçok ülkede (petrol zengini Suudi Arabistan’ın da parasal desteğiyle) güçlenip hız kazanmıştır. Cihatçı İslami Terör Örgütlerinin Suriye’de yönetimi ele geçirmesinde en çok payı olan ülkelerden biri olmamızla övünenler, laik Cumhuriyetimizi bir siyasal islam diktatörlüğüne, “tek adam” rejimine dönüştürmek için yıllardır her çareye baş vurmaktadır. Bilinçli vatandaşların görevi de direnmek, Atatürk ilkelerini yılmadan savunmak, bir erken seçim için çalışmak olmalıdır. Değerli yurtsever Naci Kaptan’ın “İŞARET FİŞEĞİ”ne duyarsız kalmayan bazı dostların yanıt ve yorumlarını altta paylaşırken, yedi yıl önceki bir yazımı da eklemeyi uygun buluyorum.

13.12.2024 – Kemal Rastgeldi

Dinsizlikle suçlanmak korkusu yüzünden yıllardır meydanı azgın dincilere bırakmış bulunuyoruz ve bunun gittikçe ağırlaşan bedelini ödemeye devam ediyoruz. Suriye savaşı, başta FETÖ’den kaynaklanan darbe girişimi, IŞİD vahşeti gibi belalar canımızı artık dayanılmaz derecede yakmakta olsa da, biz muhalif yurtseverler toparlanıp birleşemiyoruz, örgütlenemiyoruz, suçlulardan hesap soramıyoruz, sadece eleştirmekle, sızlanmakla yetiniyoruz. Artık silkinmemiz, sesimizi yükseltmemiz, eyleme geçmemiz gerekiyor. Aslında, “yüce dinimiz” diyerek halkımızın dört elle sarıldığı Arap emperyalizminin yayılmacı, çağdışı ideolojisi tüm sıkıntılarımızın başlıca sebebidir. Çaresi, tedavisi bulunmayan sinsi, bulaşıcı, yaygın bir zihinsel hastalık durumuna kolayca dönüşebilmektedir. Kendini “öbür dünya” hayallerine kaptıranlara her türlü saçmalığı, bazen çılgınlığı kolayca yaptırabilmektedir. Din duygularını sömüren, siyasi amaçlar için kullanan, halkı Allahla kandıran sadece AKP ve başındaki “tek adam” değildir, MHP ve diğer Kemalizm karşıtı partiler de Cumhuriyetimizin temeli olan laikliğe karşı suç işlemektedir. Cumhuriyet Halk Partisi ise Atatürk’ten sonra “halkın partisi” olmaktan uzaklaştı, siyasal İslamcılar tarafından pervasızca kandırılan sahipsiz vatandaşları bilinçlendirip onlarla bütünleşemedi. (22.09.2016 Kemal Rastgeldi)


Gönderen: Haluk Berkmen

18 yıl önce Türkiye’ye gelen Condolessa Rice “Biz Ortadoğu’da 12 ülkenin sınırlarını değiştireceğiz” demişti. Bu planlı saldırının amacı İsrail topraklarını genişletmektir. Nitekim Suriye’de petrol yoktur ama fırsattan istifade İsrail tankları Suriye topraklarına girmiş durumdadır. Yakında Suriye’nin bir bölümü İsrail toprağı olursa sakın şaşmayın. Türkiye’nin güneyinde kurulmakta olan Kürt devleti de gene aynı planın parçasıdır. Günü geldiğinde Türkiye’ye saldıracakları ve güneydoğu bölgemizden toprak almaya çalışacakları gün gibi aşikârdır. Maalesef bu planı yöneticilerimiz görmemekte ve yaklaşan tehlike karşısında sessiz kalmaktadırlar.



Ahmet N. Taspinar

Muhterem agabeyim Kemal Rastgeldi’den tam isabet.

Suriyedeki akıl almaz hizla yasanan darbe donen oyunlarin ne derece planli ve yapay oldugunu dusunduruyor. Ben de ayni Kemal agabey gibi asla kukla medyanin saksakciligina inanamadim, ulkeyi ele geciren murteciler islamci katilden baska birsey dagiller.

Profesyonel diplomatlarin elinden alinmis dis politikasinin iflas ettigini goremeyen Amerikan halki Suriyede olanlari olumlu karsilayacak kadar durumdan bihaber ve naieve; Wolfowitz’in mimari oldugu Buyuk Ortadogu Projesi, akilli ve uzagi gorebilen son ABD baskani Bill Clinton tarafindan reddedilmisti.

2000 yilindaki baskanlik seciminde Al Gore az farkla kazanirken, ona dis geciremeyecegini kestiren iblis gucler Florida’da oynadiklari oyunla ve Yuksek Mahkemedeki muhafazakar hakimlerin de katilimiyla dunyanin basina G.W. Bush denen beyni tava olmus moronu getirerek buyuk oyunu baslattilar.

BOProjesi Amerikanin uzun vadeli menfaatlerine uygun olamadi, bugun Amerika 2000 yilina kiyasla cok daha az guvenilen, cok daha az saygi duyulan ve cok daha az inanilan bir ulke haline gelmis bulunuyor. Bir zamanlar ” Hicbir savasi kaybetmemis ve hicbir sulh konferansini kazanamamis ulke ” diye boburlendikleri ABD, 2. Dunya Savasi’ndan bu yana Kore, Viet Nam ve Orta Dogu maceralarinin hepsinde kuyrugunu bacaklarinin arasina alip kacan maglup ulke oldu.

Ornek derecede etkili silahli kuvvetlerini sorumsuz maceralarla yipratip duzgun ve kulturlu hariciyelerini saf disi birakarak yasanan bu maceralar Amerikan halkinin kendi liderlerine guvenlerini de sarsarak ulkeyi ortasindan ikiye boldu. Bugun gelinen nokta Donald Trump isminde bir soytarinin baskan secilmesi ile Amerikanin manevi bolunmesinin had safhaya erismesi olmus bulunuyor. Birkac nemalanan ulke disinda kimse Amerikaya saygi ve guven duymuyor artik.

Guzelim Amerikaya yazik oldu. Hitleri yendikleri zaman butun dunyanin sevgi, guven ve saygisini kazanan ABD artik alay konusu bir durumda. Bu durum bana kliselesmis bir tekerlemeyi htirlatmakta :
WE HAVE MET THE ENEMY, AND THEM IS US.


Gönderen: Asim Esen

Şüphesiz BOP projesi BOP eş başkanının yardım ve işlevleri ile gerçekleşiyor.
Bunun baş sorumlusu 22 yıldır BOP eş başkanını oyu ile onaylayan ve 16 Nisan 2017’de “tek adam” yapan Türk seçmeni çoğunluğudur.

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, BOP, ORTADOĞU ÜLKELERİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *