MİTOLOJİ * ODYSSESİA DESTANI PHOKİA VE SİRENLER

ODYSSESİA DESTANI
PHOKİA VE SİRENLER

Naci Kaptan


ODYSSESİA DESTANI

Odyssey,  Homeros ‘un nesiller boyunca, sözlü olarak aktarılan
popüler bir hikayeyi, tek bir anlatıda yazdığı destansı şiirdir.

Homeros (M.Ö. 8. yüzyıl) Antik Çağ’da yaşamış İyonyalı Ozan.
İlyada ve Odysseia dеstanlarının dеrlеyicisi olduğu kabul еdilir.


Hikaye Homeros tarafından, geçmişi anlatan sahneler biçiminde. Odyssey kelimesi destansı oranda bir yolculuk anlamına geliyor. Büyük Truva Savaşı’nın son günlerini anlatan Homeros’un diğer destansı şiiri İlyada’nın devamı niteliğindedir. Destan esas olarak Ithaca kralı Yunan kahraman Odysseus ve Truva’nın düşmesinden sonra eve dönüşüne odaklanır. On yıllık Truva Savaşı’ndan sonra  Odysseus’un Ithaca’ya ulaşması bir on yılını daha alacaktır.
Yunan mitolojisinin ünlü figürü TRUVA ATININ yaratıcısı ve, Yunanlıların Truva Savaşı’nı kazanmasına neden olan kişi Odysseus’tur. Onun fikri olan Truva atı nedeniyle tanınır. Aynı zamanda tarihin en önemli kitaplarından biri olan Odyssey, savaştan sonra Odysseus’un evine Ithaca’ya dönüş yolunda denizdeki maceralarına adanmıştır.

Odysseia Destanı, Troya savaşına katılmış kahramanlardan biri olan İthake kralı Odysseus’un serüvenlerini anlatır. Troya düştükten sonra ordusundan sağ kalanlarıyla gemilere binip denize açılmıştır. Böyle dönüş yolculuğunu anlatan destanlara “nostoi destanları” denir;
Odysseus çok serüvenli bir yolculuk yapmış, on yıl denizlerde tehlikeler arasında bir serüvenden ötekine dolaşıp durmuştur. Ama Odysseia’da bu on yıllık serüven, yola çıkış gününden yurduna varış gününe kadar sırasıyla anlatılmış değildir. Homeros bu serüvenleri son noktasından alıp anlatmaya başlar. Destanın başında karşılaştığımız olaydan az sonra Odysseus yurdu İthake’ye varacaktır.

Odysseus’un adamları Tek Gözlü Dev Polyphemus’u kör ettikten sonra, Polyphemus intikam almak için Poseidon’a yalvarır. Sonuç olarak, Odysseus, Ithaca’ya ve karısı Penelope’ye 10 yıllık yolculuğunda o günden itibaren kötü şans yaşar. MIKROMAN6/GETTY IMAGES
Yirmi dört kitaba ayrılmış bu destana da ozan gene Müz’lere (Musalara) seslenerek başlar. Müz’ler Yunan mitolojisinde, Dokuz tanrıçalar, müzik, dans ve şiir gibi çeşitli sanatların tanrıçaları olarak bilinir. Dokuz tanrıçalar mükemmel sanatsal yeteneklerle kutsanmışlardır ve aynı zamanda harika bir güzelliğe, zarafete ve çekiciliğe sahiptirler.
Dokuz tanrıçalar,  Zeus ve Titan Mnemosyne’nin (minemosine) (Hafıza Tanrıçası) doğan kızlarıdır. Dokuz tanrıçalar aşağıdaki gibidir:
Calliope, geleneksel olarak en önemli olan (güzel seslidir ve epik şiiri ve retoriği temsil eder),
Clio (tarihi yüceltir ve temsil eder),
Erato (sevimli ve şarkı söylemeyi temsil eder),
Euterpe (hoş ve lirik şiiri temsil eder),
Melpomene (şarkı söylemeyi ve trajediyi temsil eder),
Polymnia (tanrılara ve kahramanlara ilahiyi temsil eder),
Terpsichore veya Stesichore (danstan zevk alır),
Thalia (çiçek açar ve komediyi temsil eder),
Urania (gökseldir ve astronomiyi temsil eder).
Olympos Dağı’ndaki tanrılar, Odysseus’un çilesine son verme kararı alırlar, bunun üzerine tanrı Hermes, Odysseus’u  Ogygia Adası’na gönderir. Odysseus bu adada yapayalnızdır; bütün yoldaşları ölmüştür. Adaya bir fırtına sonrasında çıkmış, Kalypso onu görür görmez âşık olmuş ve yanında kalıp kocası olduğu takdirde ona sonsuz bir gençlik vaat etmiştir. Odysseus’un aklı fikri yurduna, ailesinin yanına dönmektedir.
Odysseus Troya’dan gemilere binip ayrıldıktan sonra Trakya kıyılarında bir yere çıkar ve burada Kikonların bir kentini yıkar; ama iç kısımlarda oturan Kikonların yardıma gelmesiyle bozguna uğrayıp oradan kaçar. Ege denizini baştanbaşa geçip Mora yarımadasının en güney ucu olan Malea burnunda şiddetli bir fırtınaya yakalanır, bundan sonra kendisini bir masal dünyasında bulur.

PHOKİA SİREN KAYALIKLARI
İzmir’in Foça ilçesindeki Orak Adası’nda yer alan ve volkanik tozların suyla buluşmasıyla ortaya çıkan Siren Kayalıkları, nesli tükenmekte olan Akdeniz foklarının barınma yeri olarak bilinse de bir mitin de parçasıdır. Homeros’un ünlü Odysseia Destanı’nda da karşımıza çıkan siren kayalıkları; geniş kanatlı, kuş gövdeli ve kadın başına sahip yaratıklar olarak tanımlanır. Sesleri ile denizcileri büyüleyen yüzleri çok güzel, sesleri çok etkileyici olan kadınların, denizcileri büyüledikleri, gemilerini bilinçsizce kayalıklara doğru sürmeleri nedeniyle gemicilerin  öldükleri anlatılır.
Foça açıklarında  Orak Adası yakınlarında bulunan hiçbir canlının yaşamadığı küçük adacıklar “Siren Kayalıkları” adı ile bilinir. Kim bilebilir ki Homeros’un anlatılarında bulunan Sirenler belki burada da yaşadılar. Sirenler açıklardan geçen gemicilere büyülü sesleri ile sihirli şarkılar söyleyerek gemileri kayalıklara çekerek parçalayıp batırarak gemicileri de yedikleri yazılır.
Denizler, insanoğlunu asırlardır büyüleyen sırlara sahip. Derinlikleri, gizemli yaratıkları ve şaşırtıcı güzellikleriyle insanların merakını uyandırmıştır. Mitolojide denizlerin büyülü varlıklarından biri de sirenlerdir. Sirenler, efsanelerde ve mitolojilerdeki anlatılara göre büyülü bir etkiye sahiplerdir.
Sirenler  doğal bir çekim gücü bulunan şarkılarıyla seslenerek gemileri ve gemicileri yanlarına çekerler. Efsanelere göre, muhteşem şarkılarıyla gemilere yaklaşan sirenler, büyülü sesleriyle , denizcilerin akıllarını başlarından almış gemilerini tehlikeli kayalıklara gemicileri de ölüme sürüklemiştir.

HOMEROS ODYSSEY’de SİRENLERİ ANLATIR
Hiçbir denizci, dudaklarımızdan akan tatlı bal tonlarını dinlemeden gemisini bu noktadan geçiremedi ve şarkıları dinleyen hiç kimse  yoluna daha bilge biri olarak devam edemedi. (Sirenler, Odyssey 12:186-190)
Yunan mitolojisinde sirenler, karşı konulmaz güzel sesleriyle şarkı söyleyerek denizcileri baştan çıkarır, felakete sürüklerlerdi. Edebiyattaki en ünlü belirmeleri Homeros’un Odyssey’inde, kahraman Odisseus’un Truva Savaşı’ndan sonraki uzun yolculuğunda bu büyüleyici çağrılarından başarılı bir şekilde kaçmasıdır. Sirenler onlara yaklaşan herkesi büyülerler. Onların yanına habersiz yaklaşan adam için eve dönüş yoktur…Çünkü gizemli  şarkılarıyla  onu büyülerler, orada, solmuş derileri hala kemiklerinden sarkan erkeklerin çürük iskeletleriyle yığılı yüksek bir çayırda oturuyorlar.
Efsaneye göre Sirenler, Sirenum Scopuli denilen bir adada yaşadıklarına inanılan deniz yaratıklarıdır. Bu ada, kayalıklarla ve uçurumlarla çevrili olarak betimlenmiştir. Sirenler, söyledikleri şarkılar ile denizcileri büyülemekte ve onları kayalıklara çekerek ölümlerine sebep olmaktadır. Sirenler güzel sesleriyle şarkı söylerlerdi ve lir çalma konusunda çok yeteneklilerdi. Müzik yetenekleri o kadar harikaydı ki rüzgarları bile sakinleştirebilecekleri söyleniyordu.
Ölümün Tatlı Şarkısı:
Siren Efsanesi
“Kim yaklaşırsa bilmeden ve dinlerse sirenleri, yandı,
bir daha evinde onu ne karısı karşılar ne çocukları.
Durma orada yürü, arkadaşlarının da tıka kulaklarını,
Tatlı balmumuyla tıka ki, sirenlerin sesini duymasınlar.
İstersen dinle sen, ama bağlasınlar ayakta seni,
Hızlı geminin içinde iplerle bağlasınlar orta direğe,
Ondan sonra dinle sirenleri doya doya.
Ama dostlarına yalvarır da, dersen ki iplerimi çözün,
Bağlasınlar onlar senin bağlarını bir kat daha sıkı”
Odysseia, ünlü Yunanlı şair ve yazar Homeros’un kaleme aldığı iki büyük destandan birisidir. İlyada Destanı’nda Truva’daki on yıl savaşlarını ve sonunda Yunanlıların galibiyetlerini anlatan Homeros, Odysseia’da ise Truva’yı ele geçirdikten sonra Yunan kahramanlarının eve dönüş yolculuğuna yer verir.
İthaka’ya dönmek için 20 yıllık yolculuk
İşte bu kahramanlardan birisi Odysseus’tur. Kral Odysseus, Truva’nın düşüşünden sonra vatanı İthaka’ya ve evine dönmek için yola çıkar. Fakat bu yolculuk umduğu gibi olmayacaktır. On yıl süren savaştan sonra Odysseus’un İthaka’ya dönmesi de tam on yılı alacaktır. Ithaki (Ithaca veya Ithaka), İyonya Denizi’nde küçük ve güzel bir Yunan adasıdır. Homeros’un Odysseia destanının başkahramanı Odysseus,  İthaka’nın kralıdır.
İlk olarak Homeros’un destanında karşımıza çıkan Foça’daki siren kayalıkları, Odysseus’un yolculuğunun bir bölümünü içerir. Truva savaşından dönerken tanrılar tarafından bir adada yaklaşık on yıl hapis tutulan Odysseus’a sonunda evine dönmesi için izin verilir. Odysseus’un baş düşmanı, deniz tanrısı Poseidon’dur. Bu yüzden Odysseus’un gemisi sürekli olarak kazaya uğramış ve rotasını şaşırmıştır. Tanrılar Odysseus’u eve dönmesine izin vermeyi kararlaştırdığında dahi Poseidon’un öfkesi sürmektedir.
Odysseus, Ege Denizi’ndeki Phokaia kıyılarına ulaşır ancak devam edebilmesi için sirenlerin yaşadığı kayalıkların arasından geçmesi gerekir. Arkadaşlarıyla birlikte Siren Kayalıkları’na yaklaştığında Tanrıça Kirke ona tahtından seslenir ve onu uyarır:
“Odysseus ne yapın edin, sirenlerden sakının! Büyüleyen seslerinden, çiçekli çayırlarından sakının. Kim yaklaşırsa bilmeden ve dinlerse sirenleri, yandı, bir daha evinde onu ne karısı karşılar ne çocukları…”
Tanrıça’nın sözünü dinleyen Odysseus, Gemi Phokia açıklarına vardığında  tayfasını uyarır ve sirenlerin sesine kanmamak için kendisini geminin direğine sıkıca bağlatır. Gemideki tayfanın da bu sesleri duymaması için kulaklarını balmumu ile kapattırır. Onlara ne olursa olsun onu çözmemeleri gerektiğini tembihler. Böylelikle sadece kendisi sirenlerin o müthiş sesini duyabilecektir. Gemi denizleri köpürterek ilerler. Siren Kayalık’larının yakınlarından geçerken, Odysseus sirenlerin o büyüleyici şarkısını duyar:
“Gel buraya dillere destan Odysseus,
Akhalıların şanı şerefi,
durdur gemini de duy bizim sesimizi.
Hiçbir gemi buradan geçemedi,
durup dinlemeden tatlı ezgimizi.
Dinlerler doya doya bizi.
Biliriz biz Troya’da olup bitenleri,
daha çok şey öğrenip öyle sürün geminizi.”

Odyssey destanında en ünlü hikayelerinden biri, Sirenlerin Truva Savaşı’ndan sonra Odisseus’un İtake’ye yaptıkları yolculuk sırasında Odisseus ve ekibini cezbetme girişimidir. Odisseus zekası ve hızlıca akıl yürütme yeteneğiyle zaten ünlüydü ve Sirenlerin olağan kurbanlarından çok daha zor bir av olduğunu kanıtladı.
Odysseus şarkıların büyüsüne kapılarak  içindeki isteğe daha fazla dayanamaz ve tayfasına onu çözmesini söylemeye çalışır, kaşlarıyla ve gözleriyle “çözün” diye işaretler verir. Ancak tayfası, kulakları balmumu ile kapalı olduğundan onu duymaz iki büklüm bir şekilde kürek çekmeye devam ettikleri için onu görmez. Uzaklaştıkça sirenlerin sesi duyulmaz olur. Böylelikle ölümüz buz gibi kollarından kurtulup yollarına devam ederler. Odyssesus, 20 sene sonra karısına kavuşur. Bugüne kadar sirenlerden yalnızca Jason, Argo ve Odysseus kurtulabilmiştir.
Sirenlerin yakalamaya çalıştığı bir diğer kahraman da İason’du ve kendisi Argonotlarıyla Altın Post’u bulmak için yola çıkmışlardı. Müzik yeteneği olan mürettebat Orfeus’un müzikal yeteneklerine güvenen İason, balmumu ile uğraşmadı. Orfeus gemideki liri çok güçlü olarak çalarak sirenlerin sesini bastırdı. Ve sirenlerin çağrısını yenerek buradan geçerek gitti. Efsaneye göre Sirenler, bir ölümlü onların çağrısına direnirse ölmeye mahkumdu.

Sirenlerin görünümü ve özellikleri hakkında ise değişik anlatımlar bulunmaktadır. Bazı hikayelerde, sirenler güzel genç kızlar olarak tasvir edilirken, diğerlerinde kuşlara benzer kanatları bulunan üstü insan olarak betimlenirler. Fakat hepsi ortak bir noktada birleşir: sirenlerin olağanüstü büyüleyici şarkıları.
Bu büyülü şarkılar, insanların dikkatini ve onları kendilerine çekmek için kullanılır. Sirenlerin sesleri o kadar cazip ve etkilidir ki, denizcilerin iradesini tamamen ele geçirebilir. Bu nedenle, sirenlerin şarkılarını duyan denizciler, adeta hipnotize olur ve tehlikeleri fark edemez hale gelir.
Sirenlerin gücü ve yetenekleriyle ilgili birçok efsane vardır. Birçok kültürde bu gizemli yaratıkların varlığına inanılır. Sirenler denizlerin büyülü ve tehlikeli şarkıcılarıdır. Efsanelerdeki hikayeleri ve güçlü sesleriyle insanları cezbetmekte, onları düşünmeden hareket etmeye iterler. Sirenlerin mistik varlıkları ve büyüleyici şarkıları, denizlerin derinliklerinde hâlâ merak uyandırmaya devam ediyor.
Sirenlerin kökenleri ve Özellikleri
Sirenler, bir kuşun vücudu ve bir kadının başı, bazen de insan kolları olan melez yaratıklardı. Bir rivayet, bu canlıların kökenlerini Persefoni’nin yoldaşları olarak belirtir ve tecavüzünü önleyemediklerinden ceza olarak Sirenlere dönüştürüldüğünü söyler. Tarihsel olarak, bu yaratık Doğu kökenlidir ve Yunan sanatının oryantal döneminde Yunanistan’a gelmiştir.
Homeros’a göre Sirenler, Scylla (bir canavar) ve Charybdis (Zeus onu girdaba dönüştürene kadar deniz canavarıydı) yakınlarındaki bir adada yaşıyordu (geleneksel olarak İtalya ile Sicilya arasındaki Messina Boğazı’nda bulunuyordu). Burada geçen gemileri beklerlerdi ve güzel müzikleri ile denizcileri kıyamete sürüklerlerdi.
Denizler, insanoğlunu asırlardır büyüleyen sırlara sahip. Derinlikleri, gizemli yaratıkları ve şaşırtıcı güzellikleriyle insanların merakını uyandırmıştır. Mitolojiye göre; denizlerin büyülü varlıklarından biri de sirenlerdir. Sirenler, efsanelerde ve mitolojide büyülü sihirli şarkılar söyleyen şarkılarıyla gemicileri kandırarak kayalıklara sürükleyen güce sahiptir.
Sirenler, denizlerin cazibesini temsil eden yaratıklardır. İnsanlara doğal bir çekim gücü taşıyan şarkılarla seslenirler. Efsanelere göre, büyülü şarkıların çekimine kapılan gemileri, denizcileri tehlikeli kayalıklara sürükler.
Sirenlerin görünümü ve özellikleri hakkında ise değişik anlatımlar bulunmaktadır. Bazı hikayelerde, sirenler güzel genç kızlar olarak tasvir edilirken, diğerlerinde kuşlara benzer kanatları olan yaratıklar olarak betimlenirler. Yunan mitolojisinde sirenler, üç kardeş olan Parthenope, Ligeia ve Leucosia olarak tanımlanır. Her birinin kendine özgü bir güzelliği ve etkileyici bir sesi vardır. Sirenler genellikle beyaz elbiseler giyerler ve uzun saçları rüzgarda dalgalanır. Denizlerin yakınlarındaki kayalıklara oturarak, şarkılarıyla geçen gemilere tuzak kurarlardı. Fakat anlatıların hepsi ortak bir noktada birleşir: sirenlerin olağanüstü sihirli sesleri ve büyüleyen şarkıları.
Bu büyülü şarkılar, insanların dikkatini kendilerine çekmek için kullanılır. Sirenlerin sesleri o kadar cazip ve etkilidir ki, denizcilerin iradesini tamamen ele geçirebilir. Bu nedenle, sirenlerin şarkılarını duyan denizciler, adeta hipnotize olur ve tehlikeleri fark edemez hale gelir.
Sirenler denizlerin büyülü ve tehlikeli şarkıcılarıdır. Efsanelerdeki hikayeleri ve güçlü sesleriyle insanları cezbetmekte, onları düşünmeden hareket etmeye iterler. Sirenlerin mistik varlıkları ve büyüleyici şarkıları, denizlerin derinliklerinde hâlâ merak uyandırmaya devam ediyor. Ancak, denizciler için dikkat etmeleri gereken bir uyarıdır: Sirenlerin cazibesine kapılan gemiler kayalara çarparak parçalanır ve gemiciler de ölürdü.
Sirenlerin gücü ve yetenekleriyle ilgili birçok efsane vardır. Birçok kültürde bu ve benzeri gizemli yaratıkların varlığına inanılır. Sirenler, birçoğumuz için sadece mitoloji kahramanları olsalar da, denizlerde seyrüsefer yapan gemicilerin anılarında gece nöbette iken karanlıkta denizden gelen seslerden bahsedilir.

This entry was posted in DENİZ VE DENİZCİLİK, MİTOLOJİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *