Ön Türkler’de “yıl döngüsü” olarak nitelendirilen Nardugan Bayramı kutlu olsun * AYAZ ATA / AYAZ BABO / KIŞ BABAY /AYAZ OTA

Ön Türkler’de “yıl döngüsü” olarak
nitelendirilen Nardugan Bayramı kutlu olsun…


NOT; Türk’lerin kök kültüründe YENİ YILIN var olduğunu ve de nasıl kutlandığını anlatan bu yazımı, okullarda YENİ YIL KUTLAMASINI yasaklayan Milli’si kaybolmuş olan ve de “Türkçe ölmüştür” diyen Eğitim Bakanlığına ve de camilerde YENİ YIL KUTLAMALARININ haram olduğu hakkında hutbeler okutan gerici Diyanet İşleri Başkanına YILBAŞI ARMAĞANI olarak paylaşıyorum. Her iki kurumun da Yeni Yıl kutlaması ile uğraşacaklarına , AHLAK, ERDEM, NAMUS, İYİ İNSAN OLMAK, HIRSIZLIK, YOLSUZLUK, HARAM hakkında kafa yorarak açıklamalar yapmasını öneririm.

Naci Kaptan – 22. Aralık. 2024


Doğu toplumlarında önemli kutlamalardan birisi de karanlık ve aydınlığın 3 günlük savaşı olarak kabul edilen 22 Aralık günü gün ışığı başlayan, 24 Aralık akşamına kadar süren yıl döngüsü kutlamasıdır. Bu kutlamaya göre en uzun gece sona erip günler uzayacak ve Güneş daha fazla görünecektir. Güneş’in daha fazla görünmesi ise tanrının insanlara hediyesidir.

Aslında bu olay bilimsel bir gerçeklikken insanoğlu tarihten beri bugünü, geleneksel bir törene dönüştürmüştür. Bu törenler toplumlar arasında farklı biçimde uygulanmıştır. Örneğin, bugünü ilk kutlayanlardan birisi de Türklerdir.

Türkler eskiden beri 22 Aralık’ta gündüzün geceyi yenmesini bir zafer olarak nitelendirmekte ve bu zaferi akçam ağacı altında kutlamaktadırlar. Türklere göre güneşin doğuşu, yeni yıl döngüsü olarak kabul edilmiştir. Türkler, Güneş’e mitolojide ‘Nar’ ismini vermişlerdir. Türk atasözlerindeki ‘Nar gibi yanıyor’, ‘Nar gibi kızardı’ sözleri aslında ‘Güneş gibi yanıyor veya kızardı’ anlamındadır. Nardugan Bayramı olarak nitelendirilen bugün aslında Güneş’in doğuşu bayramıdır.

Nardugan/Nartugan/Nardogan kelimeleri farklı Türk topluluklarındaki adlandırmalardır.

Türkler, 22 Aralık öncesinde bu bayrama hazırlanmak için evlerini ve yaşadıkları yerleri temizlerler, yeni ve temiz elbiseler giyerlerdi. Türkler’de bugün Tanrı Ülgen’e sunulmak üzere hediye hazırlanır ve en yüksek tepede akçam ağacı altında dualar ederek hediyelerini buraya bırakırlardı. Bu olay gerçekleşirken bölgenin en bilge ve yaşlı kişisi en görkemli elbiselerini giyerek bu törene liderlik ederdi.

Bu bilge kişi, Türk toplumlarının çoğunda farklı adlarla anılmıştır. Fakat genel kanaat Ayaz Ata isminin verildiğidir. Hatta Ayaz Ata’nın yaşlı olmasından dolayı ona yardımcı olarak torunu yaşında bir kızın yardımcı olduğudur. Ritüellerde bu kız gerçekten kızı veya torunu olabileceği gibi kızı/torunu yok ise torunu yaşında birisinin yardımcı olarak görevlendirilmesidir.

Nardugan sürecinde Tanrı Ülgen’e dualar edilir ve dileklerin kabulü için akçam ağacına çeşitli renkli kumaş süsler bağlanırdı. Ren geyiği yani Sagun’un ana vatanı Orta Asya’dır. Ayaz Ata bu geyiğin çektiği kızağa biner. Bu geyiğin sonraları Hristiyan dünyasında sembol olan Noel baba geyiği olarak kullanılma ritüelinin kökeni Orta Asya’dır.

Bu törende kadınlar önceden bezler hazırlayarak tören sırasında akçam ağacına bağladıkları bezler veya ipler genelde koyun/keçi yününden yapılırdı. Bu bezlerde motif olarak da hayat ağacı işlenirdi. Türklerdeki bu gelenek, İslamiyet’in kabulünden sonra evliyalar veya önemli insanların mezarlarına veya bu mezarların yakınındaki ağaçlara bezler bağlanması şeklinde devam etmiştir.

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ: Yılbaşı kutlamasının,  ve Noel Baba’nın Türk geleneklerinden geldiğini söyledi.

Eski Türklerde, gökyüzü tanrısal bir güç olarak kabul edilirdi. Geceyle gündüz kavga halindeydi. 21 Aralık tarihinin ardından günlerin uzamaya başlaması, kutsal kabul edilen güneşin kavgayı kazandığı gün olarak kabul edilir ve bunun için şenlikler düzenlenirdi. Bu kutlamalarda ‘Akçam’ denilen çam dalı kullanılır, o çam dalının altına, Tanrı iyi insanlara iyi şeyler sunduğu için, hediyeler konulurdu. Tanrı gelecek yıl iyi şeyler versin diye de, o çam dalına iyi dilekleri simgeleyen bezler, süsler bağlanırdı. O gün aileler bir araya gelir, yemekler yapılır, yenir, şarkılar söylenip, dans edilirdi.”

Noel Baba’nın da yine Türk geleneğinden günümüze geldiğini belirten Çığ, “Bugün Noel Baba olarak kabul edilen yaşlı adamın, gökyüzü tanrısının kötü kardeşi yeryüzü tanrısı olduğuna inanılır. 22 Aralık’ta onun bile iyi olmaya karar vererek, kapı kapı dolaşıp hediyeler verdiği düşünülürdü. Noel Baba’nın kıyafetleri tıpkı Türk geleneklerindeki kıyafetleri yansıtır. Bu adet, Hunlarla birlikte Avrupa’ya, Hıristiyanlığın yaygınlaşmasıyla birlikte Hıristiyanlara geçti. Yılbaşı kutlama geleneği, 325 yılında alınan bir kararla Hz. İsa’yı anmak için kullanılmaya başlanmıştır” diye konuştu.

Nardugan, Roma’da Satürnalya, Antik Yunan’da ise Dionysos Şenlikleri olarak kutlanan, Türklerde Güneş’in Doğuşu anlamına gelen ve Ön Türkler’deki atalar kültü döneminden günümüze kadar Orta Asya coğrafyasında Güneş kültü adına kutlanan bir bayramdır.

Her yıl 22 Aralık’tan sonra gelen ilk dolunayda kutlanır. Bunun nedeni ise Türklerin eski inanışına göre tıpkı Mısır mitolojisinde olduğu gibi gece ile gündüz sürekli savaşırlar ve 21 Aralık günü en uzun gecedir ve ardından Güneş daha çok görünmeye başlar, günler uzar. Bu yüzden Türklerce Ay yılı esasına dayalı olarak 22 Aralık gününü takiben ilk dolunayın çıktığı gün yeni yılın ilk günüdür.

Bu gün içinde tüm Türkler, ölümsüzlüğün simgesi olarak kabul ettikleri ve Türk Mitolojisi’ne göre tüm insanların türediği ağaç olan Akçaçam Ağaçları’nı süsler ve bu ağaçların altında, çevresinde geleneksel oyunlar oynar, kopuz eşliğinde şarkılar söyler ve eğlenceler düzenler.

Türklerin tek tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün tam ortasında bir “akçam ağacı” bulunuyor. Bu ağacın tepesi de gökyüzünde oturan tanrı Ülgen’in sarayına kadar uzuyor ve buna “hayat ağacı” diyorlar. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde bulabiliriz.

Ülgen, insanların koruyucusu; sakallı ve kaftan giymiş olarak sarayında oturuyor ve geceyi, gündüzü, güneşi yönetiyor. Türklerde güneş çok önemli. İnançlarına göre, gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gece, gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra da gün, geceyi yenerek zafer kazanıyor. Bu, güneşin yeniden doğuşu; bir “yeni doğum” olarak algılanıyor Türklerde. Bayramın adı “Nardugan”. “Nar=güneş”, “tugan/dugan” da “doğan” ve “Çam Bayramı”.

Astronomik olarak o günden itibaren geceler kısalmaya, günler uzamaya başlıyor. İşte bu güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu Türkler, büyük şenliklerle “akçam ağacı” altında kutluyorlar. Güneşi geri verdi, diye Ülgen’e dualar ediyorlar. Duaları tanrıya gitsin, yılı iyi geçirdik, diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar;

Dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar tanrıdan… İnanca göre, bu dilekler muhakkak yerine geliyormuş.Bu bayram için evler temizleniyor ve güzel giysiler giyiliyor; ağacın etrafında şarkılar söylenip oyunlar oynanıyor. Yaşlılar, büyükbabalar ve nineler ziyaret ediliyor; aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar. (Yedikleri, yaş ve kuru meyveler yanında, özel bir yemek ve bir tür de şekerleme.)

Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömrün çoğalacağına, uğur geleceğine inanıyorlar. Bu gün dönümünde fena olanlar iyi, cimri olanlar eli açık oluyor. Yeraltında kütülüklerin ayni zamanda gök tanrısı Ülgen’in kardeşi olan Erlik de o gün iyi ve eli açık olarak sırtında kürklü kaftanı, başında kırmızı başlığı ve ayağında çizmeleri elinde torbası ile hediyeler dağıtıyor, diye düşünülüyor.

Bu Noel baba kıyafeti eski Türk kıyafeti. Geyik sibirya’da yaşayan Türkler için kutsal olmaz mı? Türkler bu bayrama çam bayramı da diyorlar. Yazılana göre, “akçam ağacı” sadece Ortaasya’da yetişiyormuş. Mesela, Filistin’de bu ağacı bilmezlermiş. O yüzden, bu olay Türklerden Hıristiyanlara geçmiştir; Hıristiyanlar, Hunların Avrupa’ya gelişlerinden sonra onlardan görerek almışlardır bu töreni, deniyor.

İsa’nın doğumu ile hiç ilgisi yok! Doğum, güneşin yeniden doğuşu.*Bu gelenek Asya Türkleri arasında değişik şekillerde yaşadığını öğreniyoruz.Bu arada Anadolu’nun bazı yörelerinde de düğünlerde çam götürüldüğünü, onun etrafında oynanıldığını da öğrendik.

Yazıya gerek olmadan geleneklerin, kuşaktan kuşağa bazı değişikliklere uğrayarak binlerce yıl süre gelmiş olduğunu görüyoruz.

Ansiklopedilerde yazdığına göre, İsa evrenin nuru, güneşi olarak algılanıyor ve bu olayın pagan halklardan alınıp İsa’ya yakıştırıldığı yazılıyor. İmparator Kostantin (324-337) zamanında İznik’te toplanan konsülde, 22 Aralık’ta güneşin doğumu için yapılan bu “pagan bayramı” İsa’nın doğumu olarak 24 Aralık’a alınıyor ve buna da “Noel Bayramı” deniyor. (Batı kilisesi [yani Katolikler], 25 Aralık’ta kutluyorlarmış bunu.) Çam süsleme ise, ilk olarak 1605’te Almanya’da görülüyor ve oradan Fransa’ya ve diğer Hrıstiyan ülkelere geçiyor.

Ne kadar ilginç değil mi? Batı, en büyük bayramını göçebe ve ilkel (!) olarak tanımladığı Türklerden yürütmüş! Yeni yapılmakta olan çalışmalarla Batı’ya Türklerden kim bilir daha nelerin geçtiği ortaya çıkacak! Belki de yazının ve dillerin anasının da Türkler olduğu kanıtlanacak.



AYAZ ATA / AYAZ BABO / KIŞ BABAY /AYAZ OTA

Ayaz Ata tüm ihtiyacı olan insanlara gizli yardım ederek onları mutlu etmiştir. Yaptıkları iyilikler hep gizemli kalmıştır. Ayaz Ata Özbekçe: “Ayoz Bobo” veya “Ayaz Ota”, Kırgızca: “Ayaz Ata””, Kazakça: “Ayaz Ata” denilip Türk, Altay ve Orta Asya mitolojilerinde, özellikle Kazaklarda ve Kırgızlarda Soğuk Tanrısı olarak tanınır. Ayaz Ata, “Ayas Han” olarak da bilinir ve ay ışığından yaratılmıştır da denilmektedir.

Ay ışığından yaratılmıştır. Soğuk havaya neden olur. “Ak Ayas” olarak adı geçer. Ülker burcunun altı yıldızı göğün altı deliğidir ve oradan soğuk hava üfler. Böylece kış gelir. Ayaz, tüm Türk coğrafyasında yakıcı soğuk anlamına gelir ki, Ay’ın gökte rahatlıkla görüldüğü açık havalarda meydana geldiği için Ay Tanrısı’nın (veya ona bağlı Ayas Han’ın) gönderdiği düşünülmüştür. Bir tür Noel Baba olarak düşünülebilir. Hatta Kazaklarda birebir Noel Baba ile özdeşleşmiştir.

Ayaz Ata öyküsü bizlere eski folklorumuzdan gelmektedir. Ayaz Ata hakkında nice hikayeler ve masallar anlatılmıştır. Onu ilk önce soğuktan çıkmış bir ruh olarak tanımlamışlardır. Bu anlatımlarla 19 asrın sonlarında iyi niyetli, yardımsever, Ayaz Ata kimliği ortaya çıkar. İlk önce ona “Kutsal Baba”, “Çam Baba”, daha sonra “Ayaz Ata” demişlerdir.

Hikayelere göre ona iyiliklerinde yardım ve eşlik eden kızı, bazı hikayelere göre de torunu olmuştur. Ona da “Ayaz Kız” yada “Kar Kızı” ismini vermişlerdir.

Burada adı “Ak Ayas” olarak da geçer. Bu hikâyeye göre Ülker burcunun altı yıldızı göğün altı deliğidir ve oradan soğuk hava üfler. Böylece kış gelir. Ayaz, tüm Türk halklarında yakıcı soğuk anlamına gelir. Ay’ın gökte rahatlıkla görüldüğü açık havalarda meydana geldiği için Ay Tanrısı’nın (veya ona bağlı Ayas Han’ın) gönderdiği düşünülür. Ayaz Ata bazı kültürlerde kışın soğukta ortaya çıkan ve kimsesizlere, açlara yardım eden bir ermiştir.

Kimi görüşlere göre “Ayas Han” ile aynı kişidir. Kazaklarda kışın karşılanması ile ilgili olarak “Soğumbası” isimli bir eğlence bulunmaktadır. İlk karın yağması ve ilk soğuğun vurması ile kutlanan bayramdır. Bu bayramla bir ilgisi olması muhtemeldir.

Özbekçede “Şahta” sözcüğünün “Ocak” anlamına gelmesi ise kelimenin anlamı açısından dikkat çekicidir. Azerbaycan Türkleri’nde de “Şahta Baba” olarak geçer. Başkurt dilinde, Ayaz Ata, “Kış Babay” (“Kış Babası”) olarak yer alır. Torunu ise “Karhılıu” (“Kar Güzeli”) adıyla anılır. Tatar kültüründe “Kış Babay”, (“Kış Babası”), torunu ise “Kar Kızı” (“Кar Kızı”) olarak bilinir.

“Türkler, milattan önceki yüzyıllarda bile yıl döngüsü olarak kabul edilen 21 Aralık gününü törenlerle kutlamıştır. Türk kültüründeki Ayaz Ata geleneği, Hristiyanlık’taki Noel Baba veya Ruslardaki Ded Maroz mitolojisiyle alakalı değil, tam tersi onlardan çok eskiye dayanan mitolojik bir gelenektir.”


Etimoloji
Türklerin kutladığı diğer bayramlar olan Paktıgan ve Koçagan bayramlarıyla da uyumlu olan Nardugan’ın, gündönümüne dayalı bayramlarla birlikte üçlü bir yapının parçası olduğu görülmektedir. Nardugan, Moğol dilindeki Nar (Güneş), Türk dilindeki Tuqan (Doğan) sözcüklerinden oluşmuştur. Tatarlar bu bayrama Koyaş Tuğa yani Güneş Doğan günü derler. Başkurtlar, Udmurtlar Nardugan veya Mardugan, Mişer Tatarları Raştua, Çuvaşlar Nartavan ya da Nartukan, Zırizyalar Nardava, Mokşalar Nardvan adını verirler.


[Nar-Dugan şöleni hakkındaki bilgi, Azerbeycan’dan Sayın Adnan Atabek ve İran Azerbeycan bölgesinden Sayın Aref Esmail Esmailin’in gönderdikleri yazılara ve de en önemlisi Adj, Murat Kıpçaklar(Türklerin ve Büyük Bozkırrın kadim Tarihi). Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları s.47-50 Ankara 202.dayanmaktadır.]

Naci Kaptan / 26.Aralık 2020 / 21 Aralık 2024

This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *