POLİTİKA GÜNDEM * “Anayasa değişikliği Erdoğan için” * TÜRKİYE’NİN YAŞADIĞI İSTİKRARSIZLIKLARIN ARDINDA DÖN-GEL POLİTİKALARIYLA DEVLET BAHÇELİ VARDIR *

TÜRKİYE’NİN YAŞADIĞI İSTİKRARSIZLIKLARIN ARDINDA
DÖN-GEL POLİTİKALARIYLA DEVLET BAHÇELİ VARDIR

Naci Kaptan – 06.11.2024

Bahçeli ağzından baklayı çıkarttı; “Anayasa değişikliğinin Erdoğan için” olduğunu söyledi. Bu nedenle MHP Meclis’te DEM desteği arıyor. Yeni Anayasa girişimini halka sormadan, Meclis’te yapabilmenin iki yolu var;
Biri AK Parti-CHP uzlaşması. Ama CHP’nin Erdoğan’ın “tek adam rejimini” kabul etmesi mümkün değil. O nedenle belli ki DEM Parti’yi “Abdullah Öcalan’a özgürlük” havucuyla Cumhur İttifakına çekme planı kurgulanmış. Havuç sopasız olmaz: sopa da kayyum siyasetini yeniden devreye almak. DEM uzlaşmazsa, oylarına, seçmeninin iradesine el konmaya devam edileceği mesajı açık. (Yetkinreport Murat Yetkin/ 06 Kasım 2024)

DÖVLET BAHÇELİ’NİN SÖZLERİ VE DÖNEKLİĞİ
Bahçeli, Türkiye’nin ekonomik çöküntüsünün, 10 milyon sığınmacı ile demografik yapısının değişmesinin, Toplumsal bölünmenin, Anayasanın ilga edilmesinin, Parlamenter rejimin sonlandırılmasının, Laik demokratik rejimin siyasal islama evrilmesinin, Totaliter tek adam rejiminin, Hukukun, Eğitimin çökmesinin, Türkiye’nin akıl ve bilimden, aydınlanma devrimlerinden kopmasının, Derin yolsuzlukların ve devletin talan edilmesinin taşaron sorumlusudur.
Partili cumhurbaşkanına destek vermese idi Türkiye bu kadar büyük yıkıntıya uğramayacak ve hatta AKP/ Erdoğan seçimlerde tasfiye edilecekti.
Yakın siyasi tarihin en çok DÖN-GEL POLİTİKALAR izleyen siyasetçi ne yazık ki adı Milli Hareket Partisi olan yapının genel başkanı Devlet Bahçeli’dir. Ülkemizin yaşadığı ağır ve zorlu dönemlerde daha önce izlemiş olduğu politikaların 180 derece tersini söyleyen ve yapan, Türkiye’nin, laik Cumhuriyetin, parlamenter sistemin değişmesine neden olmuş ve, Tek adamın rejiminin yaratıcı mimarlığını üstlenmiştir. Duruşu ve politikaları her an değişen Bahçeli Türk siyasi tarihinin en dönek ve güvenilmez siyasetçilerden birisidir. neden mi?;
Bunu yanıtı aşağıda yakın tarihlerde yaptığı açıklamalara ters olan politikalarındadır.

10 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi öncesi şöyle dedi;
“Aziz milletimin her ferdi hassas, objektif, içten, herhangi bir telkin ve algı operasyonlarına kapılmadan bir iç muhasebe yapmalıdır”
Bahçeli, 2014’te harfi harfine şunları sarf etmişti: “BOP’UN HAÇLI EMELLERİNİN YOLSUZLUĞUN ÇANKAYA’yI MESKEN TUTMASI ANLAMINA GELECEKTİ”. “Bundan sonra ‘ya zillet ya izzet’ kazanacaktır. Bundan sonra ‘ya yurdum ya yokum’ arasında seçim yapılacaktır. Bundan sonra ‘ya rezalet ya da adalet’ tam hâkimiyet kuracaktır.
Mensubiyetinden iftihar ettiğimiz aziz milletimize çok açık çağrımız vatanına, bayrağına, kimliğine, tarihine, geçmişine ve geleceğine sahip çıkması yönündedir. Çağrımız milli ve üniter devlet yapımıza, toprak bütünlüğümüze, milli birliğimize destek verilmesidir.
Çağrımız ahlakın, hukukun, vicdanın, dürüstlüğün, huzur ve kardeşliğin yanında toplanılmasıdır. Boşa geçecek bir günümüz bile yoktur. Tehlikeler çok ciddi, tehditler çok yakındır. Türkiye’nin meseleleri kaldırılamayacak derecede fazlalaşmıştır. Deyim yerindeyse Türkiye düşmanları ikinci defa Polatlı’ya kadar gelmiş, milli bünyeyi ele geçirmek, milli varlıkları gasp etmek maksadıyla AKP’yle ihanet sedirine yerleşmişlerdir.
AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan zıvanadan çıkmakla kalmamış; akıl, gönül, kalp ve milli değerlerle arasını tamamıyla açmış, bölücü çevrelerin, küresel mihrakların kuryesi, kutup başı ve iktidardaki adamı olarak sivrilmiştir. Aday Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması halinde Cumhuriyet ölümcül yara alacak, Türk tarihi makas değiştirecek, millet bölücülüğün kafesine hapsedilecektir.
Aday Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması Sevr taraftarlarının 94 yıl sonra Çankaya çıkması demektir. Aday Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması İzmir’de denize dökülenlerin hesap sormak üzere tekrar ayağa kalkması, Çanakkale’de püskürtülenlerin bir kez daha şanslarını denemeleri demektir.
Ve aday Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması PKK’nın, HDP’nin, Türkmen katillerinin, Müslüman canına kast edenlerin, Türk hasımlarının, Barzani’nin, IŞİD’in, BOP’un, Haçlı emellerinin, El-Kaide’nin, Boko Haram’ın, Taliban’ın, yolsuzluk çetelerinin Çankaya’yı mesken tutması anlamına gelecektir.
Türk milleti böyle bir bozguna elbette izin vermemelidir, inancım odur ki vermeyecektir.” (HalkTv. 05 Kasım 2024 https://halktv.com.tr/siyaset/erdogan-bir-kez-daha-secilsin-diyen-bahceli-gecmiste-neler-neler-demis-885786h)

Yıl 2013…“Sayın Erdoğan ya Kandil yetiştirmesidir ya Türk düşmanıdır ya da Türk milletinin kanını içmeye yeminli çevrelerin özel ve gönüllü görevlisidir.”

Yıl 2014...”Demokrasiyle yönetilen bir ülkede peşin yargılarla iki kişinin keyfine ülkeyi teslim etmek olmayacak bir şeydir. Yaklaşık 77 milyon nüfusu olan Türkiye’de, Cumhurbaşkanlığı’na iki şahsiyetin layık görülmesi milletimizin egemenlik ve tercih haklarını bir defa hiçe saymaktır. Buna da hiç kimsenin hakkı yoktur. Twitter’i engelleyen, Youtube’u kapatan, kişisel hak ve hürriyetleri budayandan Cumhurbaşkanı olmaz. Hukuka saldırandan, adaletten kaçandan, rüşvetçilere ve hırsızlara kol kanat gerenden Cumhurbaşkanı olmaz. Villalara balya balya dolar yığandan, kamu arazilerini zimmetine geçirenden, evdeki parayı sıfırlarken haysiyet ve inandırıcılığını da sıfıra düşürenden Cumhurbaşkanı olmaz. Tekeden süt sağılmaz, TSK’ya kumpas kurandan başkomutan olmaz. Türklüğü reddeden, TC’yi silen, milliyetçiliği ayaklar altına alan bir inkârcıdan Türkiye’ye Cumhurbaşkanı olmaz, olamaz, olamayacaktır”
“Bugün adaletsiz, ahlaksız ve maneviyatsız yönetim işsizliği çözmek için en ufak çaba göstermemektedir. Başbakan için varsın Türk gençliği kahvehaneleri doldursun. Bunlar önemsizdir. Önemli olan bakan çocuklarının çalıntı paralarla geleceklerinin garantiye alınmasıdır. Bilal’in karun kadar zenginleşmesi, soygunlarla küpünü taşırması ve Bilo Ağa seviyesine terfi etmesidir.”
“Erdoğan elinde fırsat varken nereye giderse gitsin, bir yerde duracak. Korku panik içerinde olacak, benden hesap sorulacak korkusuyla yaşayacak. Allah nasip ederse tek başımıza iktidar olduğumuzda Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 sülalesinden hesap soracağım…”
“Başbakan ‘ne istedilerse verdik’ dediklerine, şimdi kalkıp ‘casus’ mu demektedir? O zaman Başbakan Türkiye’yi satmış, şimdi düşman olarak ilan ettiklerine yargı ve emniyet başta olmak üzere devletin kritik yerlerini kiralamaktan utanmamıştır. Dünyanın neresine giderseniz gidiniz, yabancı taşeronlara, casuslara, örgütlere, yer altı yapılanmalara ülkesini peşkeş çeken iktidar, Başbakan kesinlikle ayakta kalamayacak ve demir parmaklıkları boylayacaktır. Başbakan Erdoğan sürekli konuşmakta ve hırsızlığı gizlemeye çalışmaktadır. Savcı ve hakimlere toplu yer değiştirmelerle şu kış gününde zulüm yapmaktadır. Binlerce polisi görevden almakta, sürgüne göndermektedir. Başbakan, gemilerle oynayan evladına ve kendisine dayanan yolsuzluk iddialarından aşırı korkmuş, can havliyle karşı saldırıya geçmiştir. HSYK’yı Anayasa’ya aykırı şekilde tanzim etme hazırlığının sebebi de budur.”

Yıl 2015…“Öcalan canisiyle ve başkanlık sistemini kurma hedefine sabitlenen Erdoğan, geri dönülmeyen bir mecra ve maceraya sapmıştır” “Erdoğan ve AKP milli güvenliğimiz için en az PKK kadar tehdittir.”
“Erdoğan dün bize Kars’tan ‘Esad’ın, Pensilvanya’nın, Kandil’in milliyetçisi’ diyor. Halt ettin Erdoğan. Yine yanlışa battın. Biz zalim Esad’a çok şükür ‘Kardeşim’ demedik, ailece tatile çıkmadık. Pensilvanya’nın kuyruğunda gezmedik, 12 yıl birlikte olmadık. Hele hele Kandil’in yolunu hiç bilmedik. Sadece, gidersek Türk bayrağı dikmek için gideceğimizi söyledik. Sen Esad’ın kirli bir kopyası, Pensilvanya’nın eski sevdalısı, Washington’un daimi tutsağı, Kandil’in tavizsiz havarisi, Ermeni hısımı, Türklüğün yaşayan düşmanısın…” (https://www.gercekgundem.com/siyaset/akseneri-hedef-alan-bahcelinin-gecmiste-erdogana-soyledigi-sozler-gundemde-7-sulalesinden-hesap-soracagim-414236?sayfa=11)

Bahçeli 2016’daki çıkışıyla Parlamenter Sistemin sonunu hazırladı. 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi sonrasında yapılan Yeni Kapı Mitingi’ne katılarak iktidara koşulsuz destek açıkladı.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra gündeme getirdiği Başkanlık Sistemi’ne karşı olan Bahçeli, 15 Temmuz’dan sonra ise tutum değiştirdi. 11 Ekim 2016’da grup toplantısında yaptığı “sürpriz” açıklamayla, AKP’ye, dolayısıyla Erdoğan’a “başkanlık önerisini Meclis’e sunması” çağrısı yaptı.
Bahçeli, “Fiili duruma hukuki boyut kazandırmak gerek” diyerek başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini söyledi. Bundan sonraki süreç hızla ilerledi, Ocak 2017’de adına iki partinin “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” dediği, “Türkiye tipi başkanlık sistemini” içeren anaysa değişikliği TBMM’den geçti.
Referandum aralığında kabul edilen değişiklik 16 Nisan 2017’de halkoylamasına sunuldu. Bahçeli, anayasa referandumda “Evet” diyeceklerini açıkladı ve anayasa değişikliği yüzde 51,4 “Evet” oyuyla kabul edildi. Bahçeli, Türkiye’de “sistem değişikliği”nde de kilit rol oynadı.
15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi öncesi Erdoğan’a en sert eleştiriler yönelten Bahçeli,Anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin ardından Türkiye gündemine erken seçim tartışmasını getirdi.
Bahçeli, 8 Ocak 2018’de medya temsilcilerine partisinin cumhurbaşkanı adayı göstermeyeceğini ve Erdoğan’ı destekleyeceklerini açıkladı. Yapılacak uyum yasaları düzenlemesi ile önce yüzde 10’luk seçim barajının düşürülmesini talep eden Bahçeli, Erdoğan’la yaptığı görüşmeler sonrasında ittifak yapabileceklerini açıkladı ve bunun “cumhur ittifakı” olabileceğini bildirdi.
24 Haziran’da gerçekleşen erken seçimin sonucunda Erdoğan, Türkiye’nin ilk yürütme yetkisine sahip cumhurbaşkanı seçilirken MHP de kesin olmayan sonuçlara göre Meclis’teki sandalye sayısını 35’ten 50’ye çıkardı ve Cumhur İttifakı TBMM’de çoğunluğu sağladı.(https://www.bbc.com/turkce/43799117)

This entry was posted in Politika ve Gundem, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *