“Fidel Castro’yu öldürmenin 634 yolu” * Kübalı Fabian Escalante’nin Anıları… Kavganın temeli küresel finans…

1961 yılında (kendisi bizzat katılmasa da) ABD, Küba’dan kaçan kişileri örgütleyerek bir bahane ile Küba’ya saldırmıştır. Sonuç ABD için hüsran olmuştur…Hatta o dönemin Küba Ekonomi Bakanı olan Ernesto Che Guevara ABD’ye bir mesaj gönderir: “Domuzlar Körfezi için teşekkürler. Çıkarmadan sonra devrim zayıftı. Şimdi, devrimimiz geçmişten daha güçlü hale geldi.”


Kübalı Fabian Escalante’nin Anıları…
Kavganın temeli küresel finans…

Orhan Özkaya

Kübalı Fabian Escalante Font, “Fidel Castro’yu öldürmenin 634 yolu” ile “Kennedy cinayeti-Bilinenin Ötesinde” adlı kitaplarıyla ülkemizde de ilgi odağı olmaya devam ediyor. Yazar, ABD ve Batı’nın Fidel Castro ve Che Guevara liderliğindeki devrime tahammül edemediğini, bunu yıkmak için önce Fidel’i ortadan kaldırmayı 634 kez bıkmadan, usanmadan denediğini, bu konuda her yola başvurduğunu son derece ayrıntılı bir biçimde ele alıyor. 1953 yılında Castro’nun “Moncada Baskını” sonrasında mahkemede, “Tarih Beni Aklayacaktır” savunmasının etkileri bütün Küba halkının yüreğinde derin izler bırakmış ve Che Guevara’yla birlikte, devrime giden yolun kapılarının ardına kadar açılmasını hızlandırmıştır.
İşte Escalante’ de de bu etkilenmeden payına düşeni alanların içinde yerini almış ve mücadeleye devrimin hizmetinde sonuna kadar katılmıştır. Kosta Rika’da ilerici güçlerle çalışmalara katılmış, Küba’da Batista rejiminin baskılarına karşı direnmiş ve hapse düşerek çok büyük işkencelerle karşılaşmış bir gençlik lideriyken, 29 Aralık 1958’de devrimden iki gün sonra hapisten çıkarak, “Seni yarın öldüreceğim!” diyen işkencecisinin bu arzusunu gerçekleştirememesine tanık olmuştur. “1961’de Sovyetler Birliği” nde eğitim almak için gitmiş… Ülkesine döndükten sonra istihbarat birimine katılarak, Kosta Rika’daki Playa Giron çıkarması ve “Domuzlar Körfezi Çıkarması” nı araştırmak ve bilgi toplamak görevini 8 ay süre ile çıkartmanın istihbarat yönü üzerinde çalışmalar yapmıştır.
Küba’yı yıkmaya çalışan ABD emperyalizminin içeride ve dışarıda bulunan gerici karşıdevrim örgütlenmesine karşı sıkı bir çalışma içine girmiş… Fidel’e yönelik suikastlara karşı son derece disiplinli ve etkisiz hale getirici ve bu konudaki mücadeleyi hem örgütlemiş ve hem de yürütmüştür. 1971 yılına kadar devrim karşıtı yapılanmaların, terörizmin tırmanmasıyla birlikte mücadeleyi yükseltme görevini üstlenmiştir. Şili ve Nikaragua’daki Sandinista mücadelesine yönelik ABD’nin karşı devrimcileri örgütlemeye çalışmasına karşı, bu eylemlerle ilgili istihbarat çalışmalarında bulunması Escalante’nin devrimcilerin mücadelelerinde yollarını açması, aydınlatmasıyla anılması son derece önemlidir.

“Fidel ölünce Küba’nın başına neler gelecek?”
Escalante, bir konferansta kendisine böyle bir soru yöneltilince, “bilmiyorum…” diye yanıtlar. Bu sorulduğunda henüz Fidel sağdır. Küba’da 1868’de Carlos Manuel de Cespedes tarafından bağımsızlık ilan edildi. Onun ölümünden sonra Jose Marti’ nin bağımsızlık mücadelesinde yer alması ve Küba’nın tarihindeki yerini almasıyla, savaşım devamlılık kazandı. Marti’den sonra Julio Antonya Mella mücadeleye katılmış ancak 1929’da Mella suikasta uğrayarak süreç kesilmeye çalışılmış ve bu tarihte de Fidel Castro dünyaya gözlerini açmıştır.
Bugün ise devrimci geleneği halkın çelik iradesiyle birlikte sürdüren Miguel Diaz-Canel, ABD ambargolarına karşı direnmeye ve bayrağı taşımaya devam ediyor. ABD, 60 yıldır Küba devrimini yıkmaya çalışıyor… Pentagon’ nun 1959 Küba devriminden günümüze kadar uzanan komploları; dev petrol şirketleri, finansal sermayesi ve ABD’ye bağlı bütün Batı istihbarat yapılarıyla birlikte devam etmekte… Her türlü saldırı altında bile; Che ve Fidel’in açtığı mücadele bayrağı, tüm dünya gençliği, işçi sınıfı ve halkları tarafından daha yükseklere taşınmaya devam ediyor…

Kennedy’nin barışçıl çabaları ve suikast…
1962 nükleer füze krizi, Kennedy’nin barışçıl bir bakış açısına sahip olması, silah endüstrisinin patronlarını, petrol tekellerini, CİA ve yandaşlarını yani Miami’deki 4-5 bin kişilik Kübalı işbirlikçi sivil orduyu besleyen küresel finans şirketlerini karşı hamleye yöneltti. 1973’teki Şili darbesinde rolü olan Davşid Atlee Philips, bu aygıtın en önde gelenlerinden idi. Yine Che’nin Bolivya’da katledilmesinden sorumluydu. 1965’ de de Dominik’te işbirlikçi örgütlenmeleri gerçekleştiren kişi olarak biliniyordu. İşte bu kişinin, Kennedy suikastında planlayıcı ve yönetici durumunda olduğu iddiaları son derece aşırı boyutlara ulaşmış bulunuyor. Escalante, bu durumu ortaya çıkardıklarını ve Miami’deki Kübalılar’ dan katkı alındığını belirtiyor.
Bu konudaki belgelerin, 54 yıldan beri %88’inin, yani 2800 belgenin Trump’ın ilk döneminde yayınlandığı, 3100 belgenin tamamının ABD ulusal çıkarlarına aykırı düşmesi nedeniyle yayınlanmayacağı açıklaması yapılmakta… Açıklanan belgelerin Küba ile ilgili yıkıcı, Küba’yı yok etmeye yönelik olanlarının olması son derece çarpıcı… Kennedy suikastına yönelik giz perdesinin aralanması yapılmıyor, üstü yine örtülüyor. CİA ve Miami’deki Kübalı karşıdevrimciler, 18 Kasım 1963 ’de Miami’de girişimde bulunmuşlar; ancak 22 Kasım’da Teksas’ da sonuca gitmişler. Bu iddiaları devamlı yer almaya devam ediyor. Chicago’da, Dallas’ta girişimde bulunmaları sonuç vermemiş…
Ayrıca Venezüella’da Chavez’in de suikast girişimine uğramış olabileceği tartışmaları son derece yüksek. 2002’de ilk darbe girişim sırasında Chavez, Luchila adasına sürgüne götürülmüş, ancak öldürülme emrine karşın askerlerin içerisindeki Chavez yanlıları halkın bitmeyen, tükenmeyen gösterileri ve başkanlık sarayını işgal etmesi sonucu Chavez, geri getirilmiştir. Latin Amerika’nın devrimci liderine tahammülü olmayan ABD’nin onu, ortadan kaldırmanın arayışı içinde olması kaçınılmaz idi. Trump’ın Hügo Rafael Chavez’in yapmış olduğu Bolivarcı Devrimi kabul etmemesi, yıkmak için var gücüyle saldırması doğal… Brezilya’da Dilma Roussef’ e karşı yapılanlar ortada… Arjantin, Ekvador ve Paraguay’da yapılan gerici saldırılar devam ediyor.

Nikaragua’da Sandinistalar’ın zaferi…
Nikaragua’da devrimci kazanımlar seçimlerle devam ediyor. Devrimler, insanlığın değişim kaynaklarıdır. 1789 yılında Fransa’dan bütün dünyaya yayılan, insanlık tarihini, gelişimini ve yücelmesini sağlayan bir devrim ve bir “milât” olma özeliğini sürdürüyor. Daha bin yedi yüzlü yıllarda karanlığa karşı insanlığın “Cumhuriyet” düzenine geçişini, krallıkları, padişahlıkları, sultanlıkları yani tek adam rejimlerini yerle bir ettikleri sistem olan cumhuriyet düzenini ilan ettikleri ayaklanmalar, direnişler ihtilaller kesintisiz devam ediyor.
1917 Ekim Devrimi ise, insanlığın ezilen, horlanan en altta kalan ve “kara cahiller” diye aşağılanan sınıflarının bilinç mücadelelerini başlattığı, dünyayı sırtında taşıyan en altta kalan insanların küresel sermaye diktatörlüğüne karşı başkaldırısı, isyanı ve son vermesi anlamını taşır. “Artı değer” e sahip çıkması, bu bilince ulaşması ve dünyayı ezenlere bırakmama kararlılığı devam ediyor. Bütün bu küresel finansın yarattığı çıkmazlara karşın, Sovyet sisteminin aydınlık temel etkenleri sürmekte; yoksa ABD ve Batı işbirlikçileri, Ekim devriminin domino etkisi yaptığı Latin Amerika ve Afrika uyanış hareketlerinin peşine düşmez…
Ekim devrimi, yeryüzünde sömürenlerin, sömürgenlerin ve sömürülenlerin olmadığı bir sistem yaratmak için insanın emeğiyle yarattığı bir “sosyalist” düzenin adıdır. Lenin’in Atatürk’le birlikte ezilen uluslara “Tam Bağımsızlık Savaşı” nı armağan etmeleri, büyük halk dayanışmasıyla, “bu zincirleri” kırmaları, parçalamaları, tüm ezilen ülke halklarına, gençliğine örnek olmuş ve olmaya devam ediyor. Devrimler sürüyor, sürmeye devam edecektir…

Rusya ve Çin BRİCS’ i genişletmeye devam ediyor
Sovyetler Birliği’nin devre dışı kalışının geçici olduğunu ABD ve ortakları çok açık bir şekilde biliyor. Çünkü devrimler hız kesmeden bütün dünyaya yayılıyor, toplumlar bunun bilincine vardılar. Örgütlü birlikteliklere öncelik veriliyor; ABD, istediği kadar NATO’yu genişletmeye çalışsın, kurduğu tuzaklarla zayıf, halka ihanet içerisinde olan yönetimleri kendine bağlamaya, satın almaya devam etsin. Çıkış yolunun olmadığını küresel finans sermayesinin son dönemlerde düştüğü krizler, iflaslar gösteriyor.
Çin, bu süreci son derece dengeli, soğuk kanlı ve disiplinli götürüyor. Önce büyüme, eğitim, kalkınma ve arkasından işsizliğin sönümlendiği bir sistemi yaratmak, bunun için üretim seferberliğini yerli yabancı kamu özel kaynaklarını sonuna kadar devlet kontrollü kullanmak, örgütlü yapıyı geliştirmek. Hem iç ve hem de uluslararası örgütlenmeleri genişleterek “karma ekonomi” nin sosyalizme giden yollarının taşlarını döşemek… İnsanlığın bu yoldan başka, en altta kalanların örgütlü mücadelesinden başka yolu yok. Bu nedenle Rusya ve BRİCS üyeleriyle birlikte Afrika halklarının kalkınmasına, güçlenmesine karşılık beklemeden katkıyı sürdürüyorlar.
Artık günümüzde Çin, ABD’nin korkulu rüyası ve saldırı hedefi olmuş durumda… Dünyaya ulaşmaya çalıştığı yeni İpek Yolu Projesiyle, “Bir Kuşak, Bir Yol” projesiyle etkinliğini ABD ve Batı’nın en uç noktalarına kadar sürdürüyor. Yer yüzünde özgür bir halk ancak sosyalizmle kurulabilir. Halkın sosyalist olası kaçınılmazdır. Bu yol çok uzun bir yol; engellerle dolu, düz bir yol değil…

Kaynak: Gamze Erbil
Çeviri : Kaya Tokmakçı, Didem Kul, Can Seven
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM. Bookmark the permalink.

One Response to “Fidel Castro’yu öldürmenin 634 yolu” * Kübalı Fabian Escalante’nin Anıları… Kavganın temeli küresel finans…

  1. Emin says:

    Kennedy cinayetinden sonra başkan olan Johnson,Kennedy cinayetinin Teksas lı petrol üreticisi olan tröstler tarafından yapıldığını metresi olan kadına itiraf etmiş. Kadın da bunu Netflix adlı tv belgeselinde açıklamıştır..Küba devrimi olağan üstü bir başarıdır.Tüm devrimcileri kutluyor ve sayğıyla anıyorum.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *