ÇOCUKLAR YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ * CUMHURİYETİN 101. YILI KUTLU OLSUN, CUMHURİYET SONSUZA KADAR VAR OLSUN

ÇOCUKLAR YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ

Naci Kaptan – 28 Ekim 2024

Mustafa Kemal Paşa, Erzurum’da bulunduğu sırada Mazhar Müfit Beye, “zaferden sonra hükümet şeklinin CUMHURİYET olacağını” söylemiştir. Ancak ne kendi arkadaşları ne de toplum henüz cumhuriyet sistemine alışık olmadığı için bu düşüncesini millî bir sır olarak saklamıştır.
Anadolu’da Millî mücadele örgütlenirken İstanbul’daki kimi deneyimli devlet adamının bu işin cumhuriyete gideceğini kestirdikleri, İngiliz Yüksek Komiseri Robeck’in Sivas Kongresi’ni bir cumhuriyet girişimi olarak nitelediği, The Times gazetesinin de Sivas Kongresi’nden “Sivas’taki Anadolu Cumhuriyeti” diye söz ettiği görülmektedir.
20 Ocak 1921’de kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile egemenliğin kayıtsız şartsız ulusta olduğunu açıkça ilan etmişti. Bundan bir süre sonra da geleneksel Osmanlı sisteminin temel dayanağı olan Saltanatı 1 Kasım 1922’de kaldırmıştı. Böylece padişahsız bir dönem başlamıştı. Yürürlükteki sistem adı konmamış bir cumhuriyetti. Bu durumu Mustafa Kemal Paşa şöyle açıklamaktadır:
“Saltanat döneminden cumhuriyet dönemine geçebilmek için herkesin bildiği gibi bir geçiş dönemi yaşadık. Bu dönemde iki fikir ve iki görüş durmaksızın birbiriyle mücadele etti. O fikirlerden biri saltanatın sürdürülmesiydi. Bu fikrin taraftarları belli idi. Diğer fikir saltanat yönetimine son vererek cumhuriyet yönetimi kurmaktı. Bu bizim fikrimizdi. Biz fikrimizi söylemekte sakınca görüyorduk. Ancak görüşümüzün uygulama yeteneğini saklı tutup uygun zamanda uygulayabilmek için saltanat taraftarlarının fikirlerini uygulama alanından uzaklaştırmak mecburiyetinde idik.
Yeni yasalar yapıldıkça, özellikle anayasa yapılırken saltanat taraftarları, padişah ve halifenin hak ve yetkilerinin belirtilmesinde ısrar ederlerdi. Biz bunun zamanı gelmediğini veya gerek olmadığını bildirerek o yönü söylemeden geçmekte yarar görüyorduk. Devlet idaresini Cumhuriyetten söz etmeden millî egemenlik esasları çerçevesinde her an Cumhuriyete doğru yürüyecek bir şekilde biçimlendirmeye çalışıyorduk”.
28 Ekim 1923 akşamı Çankaya’da akşam yemeğinde bu paşalarla birlikte Kâzım Paşa (Özalp) İsmet Paşa, Fethi Bey, Rize Milletvekili Fuat Bey, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey de bulunuyordu. Bu toplantıda Atatürk “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz.” diyerek bir süreden beri üzerinde çalıştığı Cumhuriyete geçme düşüncesini sofrada bulunanlarla paylaştı. Yemekte bulunanlar bu kararı onayladıktan sonra bunun yöntemi üzerinde görüş alışverişinde bulunuldu.
20 Ocak 1921 tarihli Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun (Anayasa) devlet şeklini tespit eden maddelerini şu şekilde değiştirildi;
Birinci maddenin sonuna “Türkiye Devleti’nin hükûmet şekli Cumhuriyettir” cümlesini eklendi.
Üçüncü madde ise şöyle değiştiridi; “Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, hükûmetin ayrıldığı idare kollarını bakanlar vasıtasıyla yönetir.”
“Yaşasın Cumhuriyet” sesleri arasında alkışlarla kabul edildi (29 Ekim 1923). Ardından Cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi ve Mustafa Kemal Paşa katılanların oy birliği ile Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanı 30 Ekim 1923’te de İsmet Paşa’yı Başbakan olarak atadı. Cumhuriyetin ilan edildiği gece telgrafla yurdun dört bir yanına bildirildi.

Cumhuriyet, toplumu ümmetten ulus, bireyi kuldan yurttaş konumuna yükselten bir aydınlanma devrimidir. 29 Ekim, bir doğuşun, bir devrimin, kısacası bir mucizenin yıldönümüdür. Dünya tarihinde seçkin yeri bulunan Türk devrimi, 20. yüzyılın en büyük çağdaşlaşma hareketlerinden biridir; Türkiye’nin çağdaş ülkeler ve değerler sistemine girebilmesini, orada kalabilmesini sağlamıştır.
Dünyada eşi benzeri olmayan Dahi, onurlu Atatürk’ü Afrika’da, Asya’da ve Latin Amerika’da antiemperyalist hareketler örnek alarak önder addetti ve addediyor. Bundan dolayı emperyalistler Atatürk’ün eserini kendi piyonlarıyla yıkmak istiyorlar.
Eğitim birliğini kaldıran, öğretmenler yerine derslere İMAM/ HOCA sokan, tarihimizden ve tarih kitaplarından Atatürk’ü, aydınlanma devrimlerini silen, “TÜRKÇE ÖLMÜŞTÜR” diyen ve bilim derslerini kaldırarak yerlerine DİN/ ARAP KÜLTÜRÜ derslerini koyan ŞERİAT isteyen gerici işbirlikçiler LAİK CUMHURİYETE düşmanlık yapıyor.
AKP iktidarı/ Erdoğan’ın başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı süresi içinde LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYETE, ATATÜRK’E, AYDINLANMA DEVRİMLERİNE karşı olduğunu politikaları ile gösterdi. Erdoğan AB+D emperyalizminin Ortadoğu sorumlusu ve BOP başkanı olarak görev yükümlendiğini açıkladı. Türkiye’nin etnik ve inanç yönünden bölünerek zayıflaması için politikalar üretti. Emperyal projenin bir parçası olarak Türkiye’nin ekonomi, hukuk, eğitim, güçler ayrılığı yönünden ve de 10 milyon işgalci mülteci eliyle DEMOGRAFİK olarak çökmesini sağladı.
Şimdi ise LAİK CUMHURİYETE düşman olan tarikatları, cemaatleri güçlendirerek, destekleyerek emperyalizmin ana silahı olan DİN/ ALLAH kavramlarını kullanarak LAİK CUMHURİYETİ yıkmaya çalışıyorlar. Yüce Atatürk’ün kan ve şehitlerle kurmuş olduğu bu CUMHURİYETİ yıkmaya güçleri yetmeyecektir.

CUMHURİYETİN 101. YILI KUTLU OLSUN,
CUMHURİYET SONSUZA KADAR VAR OLSUN

This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *