KARAKOLDA DOĞRU SÖYLER, MAHKEMEDE ŞAŞAR!!! (Atasözü)

KARAKOLDA DOĞRU SÖYLER,
MAHKEMEDE ŞAŞAR!!! (Atasözü)

Naci Kaptan 04.09.2024

BU CAN BU TENDE OLDUKÇA
“FAİZ SEBEPTİR, ENFLASYON NETİCEDİR”


Ekonomik beka mücadelesi verdiklerini savunan Erdoğan, ekonomik krizi ‘dış mihraklara’ bağladı. Erdoğan, “Döviz kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar ama başaramayacaklar bizim silahımız daha güçlü, bizim silahımız Nas” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ekonomiyi yine ‘Nas’a bağlayarak ”Bu can bu tende oldukça iddia ile söylüyorum: Faiz sebeptir enflasyon neticedir” demişti. Ancak o tarihten bu yana ‘nas’ unutuldu. VE “NAS” EKONOMİSİ İLE BİRLİKTE ÜLKE DE ÇÖKTÜ…
DEVLET ADAMININ YAPTIKLARI İLE
SÖZLERİ TUTARLI OLMALIDIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu can bu tende oldukça…” diye başlayan restlerinden bir anda “U dönüşü” yaparak söylediklerinin tam tersini yapmakta beis görmediği sık şahit olduğumuz bir durum. Özellikle dış politikaya giren alanlardaki U dönüşlerinin şöhreti sınırları aştı.
Devlet adamı söylediği/ söyleyeceği sözlerin kendisini bağlayacağını bilmek zorundadır. Söyledikleri ile yaptıkları tutarlı olmayan siyasetçilerin devlet adamlığı sorgulanır ve de itibar, güven kaybına uğrar. Hele hele kesin ifade ile yaptığı açıklamaların tersine eylemde bulunursa güven kaybı zirve yapar, özellikle yabancı devlet adamları tarafından gereken özende muhatap alınmaz olur.
Üzücüdür ki cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi geçmişi açıklamalarının ve sözlerinin tersini yapmakla geçti. Bu da ülke içinde ve dışında Erdoğan’a, devletimize karşı büyük güven kayıplarına neden oldu. Uluslararası platformlarda da Erdoğan’ın sözleri ciddiye alınmaz oldu.
Devlet adamlığı köklü bir eğitim, entellektüel kültür birikimi, liyakat, akılcı öngörü, bilgelik, birkaç lisan bilmek, ödünsüz çıkarsız yurt sevgisi, erdem gerektirir. Buna en güzel örnek tüm dünyanın hayranlık ve saygı duyduğu MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’tür.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle tutuklanan ABD vatandaşı Rahip Brunson, Türkiye ve ABD arasında büyük bir gerileme neden olmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın Brunson’un bırakılması talebine karşılık FETÖ terör örgütü liderini istemiş ve “Bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi (Rahip Brunson) alamazsınız. Amerika teröristi vermiyor, bahaneler uyduruyor. O zaman sen de bizden hiçbir teröristi alamazsın. Bu fakir bu görevde olduğu sürece teröristi alamazsın. Çünkü Müslüman bir delikten, yılan deliğinden bir defa sokulur. İkinci defa hayır.”
Trump’ın Brunson’un serbest bırakılmaması durumunda “ABD yaptırımlarının uygulanacağı” tehdidiyle karşı karşıya kalan Türkiye, Rahip Brunson’u çok geçmeden serbest bıraktı. Daha sonraları Trump bu konuda Erdoğan’a baskı yaptığını ve olumlu sonuç aldığını açıkladı. 9 ay sonra papaz serbest bırakıldı. Brunson kendisini bekleyen uçağa binerek ABD’ye döndü. ABD Başkanı Trump kendisini kabul ederek “24 saatte bir Türk hapishanesinden Beyaz Saray’a. Nasıl? Fena değil. Değil mi?” diye gazetecileri güldürdü, onurumuz tuzla buz oldu.
Suriye politikasında nereden nereye geldiğimiz ortada. Cumhurbaşkanı Esat’a demediğimizi bırakmadık 11 yıldır. “Devlet terörü estiren zalim Esed’in hükümranlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil” demişti Cumhurbaşkanı. “Suriye’de Esed olmamalı” demişti.
Şimdi ise “Bizim Esed’i yenmek yenmemek gibi bir derdimiz yok” diyor.
Suriye’li sığınmacılar için önce “Göndermeyeceğiz” diyordu, sonra “Bir milyon Suriye’liyi gönüllülük esasına göre göndereceğiz” dedi. Sonra yine başa döndü, göndereceğiz diyen muhalefete hitaben “Onları göndermeye kimsenin gücü yetmeyecek. Biz ensar kültürüyle yetişmişiz” sözünü duyduk.
Gazeteci Deniz Yücel için 13 Nisan 2017’de “Bu makamda olduğum sürece Almanya’ya dönüşü sözkonusu değil” demişti. Deniz Yücel 16 Şubat 2018’de Almanya’dan gönderilen özel uçakla Türkiye’den ayrıldı.
Cemal Kaşıkçı cinayeti konusunda Aralık 2018’de “Bu millet enayi değil, hesap sormasını bilir. Belgeleri gösteririz ama vermeyiz” demişti. 7 Nisan 2022’de dosya tümüyle Suudi Arabistan’a devredildi. Fotokopisini çekmişlerdir inşallah.
Davos’taki panelde İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e “Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyen Erdoğan birkaç saat sonra basın toplantısında “Benim tavrım moderatöre olmuştur” diye kazı çevirmiş, moderatöre tavır koyan Başbakan Türkiye’ye dönüşünde “Dünya lideri” nidalarıyla karşılanmıştı.
Rus uçağı düşürülünce “Pilotlarımız angajman kurallarının gereğini yerine getirmişlerdir” diyen, “Tekstil ürünlerimizi boykot edeceklermiş. Alsan ne olur, almasan ne olur” diye sesini yükselten Erdoğan, daha sonra Putin’e bir mektup göndererek özür diledi.
Gazze’ye yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara gemisi için “Biz izni verdik” dedikten iki yıl sonra “Siz Türkiye’den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz?” diyebildi Erdoğan.
Ankara’da görev yapan on büyükelçi Türkiye’nin AİHM kararlarına uyma yükümlülüğü bulunduğunu hatırlatınca, bunların istenmeyen adam ilan edilmesi sürecini başlatması için Dışişlerine talimat verdiğini söyledi Cumhurbaşkanı. “Bunları ağırlama lüksümüz yok” filan dedi. Sonra büyükelçiliklerin “Biz Viyana Sözleşmesine uygun hareket ederiz” yolundaki suyuna tirit bir açıklamasına razı olup geri adım attı.
Birleşik Arap Emirlikleri’yle, Suudi Arabistan’la, İsrail’le esip gürleme modundan normalleşme moduna geçtik. Erdoğan’ın U dönüşleri dış politikayla da sınırlı değil.
“Siyasi hayatımda ne aldatan oldum, ne aldanan” diye övünen Erdoğan, yeri gelince “Biz bunların böyle bir ihanet içinde olduklarını, başta şahsım, hiç düşünmedik…
Aldatıldık” dedi. “Rabbim de milletim de bizi affetsin” diye ekledi.
Doktorlar için “Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni bitiren yeni doktorları buralarda istihdam ederiz. Bunlarla yola devam ederiz” dedi. Gelen tepkiler üzerine aradan bir hafta geçmeden “Rabbim tüm hekimlerimizden ve sağlık çalışanlarımızdan razı olsun, yokluklarını göstermesin. Çünkü bu ülkenin hekimlerine hem vefa borcu hem ihtiyacı vardır” dedi.
Sezen Aksu’nun yıllar önce söylediği bir şarkısında yer alan ‘’Binmişiz bir alamete. Gidiyoruz kıyamete. Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e…” sözleri nedeniyle cuma namazını kıldığı Büyük Çamlıca camisinde cemaate hitaben ‘’Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yer geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir” diyen cumhurbaşkanı Erdoğan “Benim oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir” dedi. Vallahi de dedi. Billahi de dedi.
Elinin altında iyi yetişmiş, nitelikli bunca sivil ve asker kurum ve kadrolar bulunan, yüzlerce danışmanı, örnek alacağı, ders çıkaracağı yüz yıllık bir cumhuriyet birikimi olan cumhurbaşkanının bu kadar sık hata yapmaması beklenir elbette. Hata kural değil, istisna olmalıdır.
U dönüşü ille de kötü bir şey değildir. Eğer bir hatadan dönmek anlamındaysa, erdemli bir davranıştır. Ve bugün 84 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Sayın Cumhurbaşkanından giderayak son bir U dönüşü bekliyor:
Hani diyor ya “Bu can bu tende oldukça iddiayla söylüyorum, faiz sebeptir enflasyon netice”.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah el Sisi’nin Türkiye ziyareti Türkiye’nin Arap Baharıyla neredeyse köprüleri attığı Arap yönetimleriyle yeniden ilişki kurması bakımından önemli ve aynı zamanda AK Parti dış politikasındaki keskin dönüşlerin son örneği.
Bugün Sisi’yi ağırlayacak olan Erdoğan, geçtiğimiz Şubat ayında Sisi’yi ziyaret ederek kendisine 2022’de Katar Emiri barıştırana kadar “darbeci” ve “katil” dediği Sisi’yi ziyarete Kahire’ye gitmişti. Sisi’ye kızıp Mısır’la ilişkileri kesmek yanlıştı ve Türkiye’ye kaybettirdikleri oldu.
Daha önce 2018’de İstanbul’daki Cemal Kaşıkçı cinayetinde talimatı vermekle suçladığı Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın da ziyaretine gitmiş, sonra o da gelmişti. Keza 15 Temmuz 2016 askeri darbe kalkışmasında Fethullahçılara destek vermekle suçladığı Birleşik Arap Emirlikleri Devlet başkanı Muhammed bin Zeyid ile de.
Bu keskin manevraların, Erdoğan’ın “Faizi düşürelim, enflasyon düşer” özetindeki “heterodoks” ekonomi politikasının karaya oturduğunu kabul ettiği 2022 yılında yapılması elbette rastlantı değil. Sisi bu manevraların son örneği ama sonuncusu olmayacak. Daha sırada Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad var.

KAYNAKLAR
GazetePencere – Kaya Türkmen https://www.gazetepencere.com/yazarlar/u-donusu-198468h
Yetkin Report – Murat Yetkin https://yetkinreport.com/2024/09/04/sisi-ziyareti-dis-politikadaki-keskin-donuslerin-son-ornegi/
This entry was posted in Politika ve Gundem, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *