Devlet çöküyor…* “Vali’i Van, kulunuz Numan”

Devlet çöküyor…

CUMHURİYET – Gani Aşık – 13.09.2024

Sadettin Kaynak’ın hüseyni makamındaki ölümsüz eserinde, köylülerinin Yanık Ömer’i düğün alayı ile karşılaması gibi; Anadolu’nun kalbi temiz ama saf halkı da yaman bir tuzağa sürüklendiğinden habersiz Allah dilde, tespih elde, seccade arabada Adalet ve Kalkınma Partisi’ni 2002’de bayram havasında karşıladı.
Büyük ameliyatlar için bilinci tamamen yok eden genel anesteziye başvurulur. İhvan’ın Türkiye kolu AKP, “kâfir devleti” hem yıkma hem soymada uygulayacağı genel anestezinin kimyasallarını halkın kutsallarından seçtiği için seçmenin uykusu, mide kramplarına dek uzun sürdü. 22 yıllık siyaset uykusu döneminde seccade şeytanlarının Karunlaşması pahasına halk gömleksiz, sofralar ekmeksiz, devlet sahipsiz kaldı ve bu topraklarda tarihin en acımasız hazine soygunu sistemleştirildi. Karşı durdukları Türk İstiklal Savaşı; Mustafa Kemal’in ve karnı aç, sırtı çıplak atalarımızın mucizesi ve Cumhuriyet, bu mucizenin nesebi sahih evladı olmasına rağmen soygunlar, Cumhuriyetin yıkılma planları paralelinde gerçekleşiyor.
TUTARLILIK
İskenderiye’de 1928’de İslam dünyasına şeriat pençesi olarak İngilizlerce kurdurulan Müslüman Kardeşler’in Türkiye versiyonu olan AKP, laik devleti ortadan kaldırma ve “günü gelince demokrasi tramvayından inme” sözü ile tam bir uyum içindedir. Erdoğan’ın ünlü U dönüşleri Cumhuriyetle savaşımında hiç görülmedi. Klasik İslam hukukuna göre küfür yönetiminin hâkim olduğu ülke “darülharp”tir. İslam Ansiklopedisi’nde “darülharp”, “İslam siyasi hâkimiyetinin sınırları dışında kalan, yönetim ve hukuk düzeni İslami esaslara uymayan her ülke” nitelemesi ile laik devletimiz de “küfür ülkesi” kapsamında. Müslüman Kardeşler Örgütü 1951’de “Dava” isimli bir dergi çıkardı.
Erdoğan’ın sıkça kullandığı “davamız” sözü, bu nedenledir. Ahiret eğitimini önceleyen “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nin aynısını İhvan, Mısır’da uygulatmak istedi. Hür Subaylar, Mısır’da tüm siyasi partileri kapattıkları halde İhvan’ı siyasi kuruluş olmadığı(!) gerekçesiyle serbest bıraktılar. Onlar tepeden tırnağa siyasi bir hareket olduğunu bir süre nasıl başarı ile saklamışlarsa, AKP de teoloji devleti hedefini, stratejik mevzileri düşürünceye kadar siyasi argümanlarla kamufle edebildi ve Ayasofya’nın açılışında TSK’nin üst düzey komutanlarının, Diyanet İşleri başkanının Atatürk’e okuduğu laneti “huşu” içinde dinlemeleri ile de “dava”nın önünde, halk ve özellikle gençlik dışında kamusal engel kalmadığı netleşti.
YOK EDİLEN DEĞERLER
1920 Meclisi yasama, yargı ve yürütme olarak kuvvetler birliği temelinde çalıştı; savaş koşulları bunu dayatıyordu. Devleti ayakta tutan bu erkler, şaibeli anayasa referandumu ile Meclis’in de değil, dünyada örneği ve Osmanlı sultanlarında bile benzeri olmayan biçimde bir kişinin keyfine bırakıldı. O kadar ki Van valisinin saraya hitaben yazılmış metnin altına “Vali’i Van, kulunuz Numan” ifadesini, padişah karşısında kendisini yeterince küçültücü bulmaması gibi, ilgili bakanın “Cumhurbaşkanımıza teşekkür etmeliyiz, onun emriyle yangınlar söndürülüyor” diyebilmesi, güç karşısında alçalmayı, devlette çürümüşlüğü ve yirmi iki yıllık AKP’nin sadece Meclis’i, yargıyı, ekonomiyi, bürokrasiyi değil, moral değerlerimizi de mahvettiğini anlatır. Yurdun cennet bir köşesinin yanmasına sevinecek kadar soysuzlaşmak da bu iklimin ürünüdür.
This entry was posted in FAŞİZM, Politika ve Gundem, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *