BİR BÜYÜKELÇİDEN CUMHURBAŞKANINA MEKTUP

BİR BÜYÜKELÇİDEN CUMHURBAŞKANINA MEKTUP

Kaya Türkmen, değerli bir Türk diplomatıdır. Kendi isteğiyle istifa ederek, Dışişleri bakanlığındayken görevinden ayrılmış saygın, birikimli ve başarılı bir eski Büyükelçidir. 1956 Brüksel doğumludur. Emekli Büyükelçilerimizden, Doğan Türkmen’in oğludur.
Orta öğrenimini Saint Joseph lisesinde, yüksek öğrenimini Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinde tamamlamış ve akabinde Dışişleri bakanlığında ve çeşitli kademelerde (bakanlar ve cb Özal nezdinde) müsteşarlık, özel kalem müdürlüğü, bakan özel müşavirliği, AB nezdinde görevler, Lizbon, Lefkoşa ve nihayet Stockholm Büyükelçilikleri görevlerinde bulunmuş, sonra da kendi isteğiyle emekli olmuş, deneyimli, dirayetli, birikimli bir diplomattır.
Çok anlamlı, çok doğru ve çok çarpıcı bir yazı kaleme almış ve paylaşmıştır… Bu yazı; akp li cb, rte’ye açık bir mektup formatında, çok ustaca ve son derece de diplomatik bir dille ! kaleme alınmış bir genel eleştiri ve uyarı mahiyetindedir…
Aynen paylaşıyorum…
Sağlıklı ve aydınlık günler dilerim.
Y.A.

Cumhurbaşkanına Açık Mektup

Sayın Cumhurbaşkanı,

Siz Gazete Pencereyi okumuyorsunuzdur. Gerçi başka gazetelere de pek zaman ayırmıyorsunuz herhalde. Belki bir Sabah, bir de Akşam.

Size basın özetleri veriyorlardır. Hani o deli bakışlı iletişim başkanınız var ya. O size sunuyordur haber özetlerini, gazete kupürlerini. Doğruları, gerçekleri değil de, sizi keyiflendirenleri. Yalakaların güzellemelerini…

Bu mektubumu size arz eder mi acep?

Bir avuç kalan muhalif basını sadece avukatlarınız izliyor sanırım. O da “Bugün kime hakaret davası açalım” diye. Yanlış yapıyorlar. Sizi hakaret edilme rekoru kıran cumhurbaşkanı olarak tanıtıyorlar ele güne. İyilik yapmıyor avukatlarınız. Benden söylemesi.

Size en çok zarar verenler de prompter yazarlarınız. Hani şu camdan okuduklarınızı yazanlar. Onlara çok dikkat edin. Yalan yanlış, abuk sabuk şeyler yazıyorlar. Size onları okutturuyorlar. Aman diyeyim!

Yok siz iktidara geldiğinizde oy verme yaşı 30’muş da. Yok Abdülhamit döneminde bir gram toprak kaybedilmemiş de. Yok Türkiye 21 yıl öncesine göre daha özgürmüş de. Daha neler neler…

Almanya’da raflar boşmuş. Gerçek enflasyonu gizliyorlarmış.

Hatırlar mısınız? Bir keresinde Covid aşısının Avrupa’da parayla yapıldığını söyletmişlerdi size. İngiltere’de 100 sterlin filan demiştiniz. Ödüm patlamıştı İngilizler duyacak diye.

1998’de yapılan Adıyaman havalimanının, 1992’de yapılan Muş havalimanının, 1987’de yapılan İzmir Adnan Menderes havalimanının 2002’de iktidara gelen partiniz tarafından yapıldığını söyletmişlerdi. Adıyamanlılar ve Muşlular alkışlamışlardı üstelik.

1992’de açılan Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi ile Zonguldak Karaelmas Üniversitesinin de, taa 1975’de açılan Malatya İnönü Üniversitesinin de Akape tarafından açıldığını okutmuşlardı size o camdan…

Gezi direnişi sırasında başörtülü bacımızın taciz ve darp edildiğini, üzerine topluca çiş yapıldığını… Videosunu görecektik cuma günü.

Biber gazından kaçan gençlerin ayakkabılarıyla girdikleri camide içki içtiklerini…

Siz 1954 doğumlu olduğunuz halde tek parti döneminde 75 kişilik sınıflarda ders dinlemiş olduğunuzu…

1983 doğumlu kızınızın 1980 öncesinde odanıza “Bir geceni de bize ayır” diye not bıraktığını söylettiler size. El yazısıyla yazılmış bir not bıraktığını. O kadar da ikna ediciydiler ki, siz de inanmış ve gözyaşı dökmüştünüz televizyonda anlatırken.

Koskoca ekonomiste “Faiz sebep, enflasyon netice” bile dedirttiler.

Onlar da iyilik yapmıyorlar size. Haberiniz olsun. Etrafınızdakiler sizi toplumdan tecrit ediyorlar. İnsan içine çıkmanıza engel oluyorlar. Gerçekleri görmenizi önlüyorlar.

İşsizliği görmüyorsunuz, açlığı görmüyorsunuz, bu ülkede yaşamanın nasıl bir yük haline geldiğini görmüyorsunuz.

Çok merak ediyorum. Birlikte televizyona çıktığınız veya uçağınıza aldığınız o gazetecimsi tipler dışında herhangi bir gerçek gazeteciyle görüşür müsünüz?

Televizyonda karşınıza çıkmasına izin verdiğiniz o tiplerden biri sizin ne kadar “sahici” olduğunuzu söylüyor.

Öyleyse, sahici bir cumhurbaşkanı olarak sahici gazetecilerin karşısına çıkıp sahici sorularına cevap vermeyi göze alabilir misiniz Sayın Cumhurbaşkanı?

Çok merak ediyorum. Ve bunu bütün vatandaşlarımız gibi ve onlar adına sizden talep ediyorum. Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminde size rakip olacak adaylarla televizyonda tartışmanızı talep ettiğimiz gibi…

Sayın Cumhurbaşkanı,

Bize sürtük dediniz. Çürük dediniz. Neden? Gezi direnişine katıldık diye.

Biz orada olmak zorundaydık. Çünkü siz ve iktidarınız hayatımıza karışmaya kalktınız. Dahası Atatürk’ümüze dil uzattınız. Ayyaş filan dediniz.

Yarın yine toplanırız Taksim’de, Kızılay’da, Gündoğdu’da. Haberiniz olsun. Gerekirse gaz da yutarız. Ama çıkarız biz sokağa.

Şimdi de yurt dışına gitmek isteyenleri süfli heveslerinin peşinde olmakla suçluyorsunuz. Daha iyi araba, daha yeni telefon, daha çok konser istiyorlarmış. Bunun için gitmek istiyorlarmış. Siz de acıyarak izliyormuşsunuz.

Yine ayıp ediyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı. İnsanlar bu ülkede gelecek görmedikleri için kaçıp gitmek istiyor. Arabayla, telefonla ilgisi yok. Üniversite sınavına giriyorlar, şaibe var. Üniversite kazanıyorlar kalacak yerleri yok. Memuriyet sınavına giriyorlar, soruları çalanlar kazanıyor. Kadrolar Akapelilerle dolduruluyor.

Laf aramızda, “Daha çok konser” demekle Türkiye’de konser yasaklarının devam edeceğine dair bir ipucu da vermiş oldunuz.

Sayın Cumhurbaşkanı,

Biz Büyük Atatürk’ü özlüyoruz. Kadınları eşit birey yapan devrimleri gerçekleştiren. Çocuklara bayram hediye eden. Gençlere Cumhuriyeti emanet eden, onlara güvenen. Köylüye efendimiz diyen. Sanatçıyı yücelten. Türk hekimlerine emanet edilmek isteyen. Öğretmenleri saygıyla selamlayan. Sporcusuna değer veren. Savaşta yendiği düşmanın bayrağını yerden kaldıran *Atatürk’ümüzü çok özledik.

Siz ona hiç benzemiyorsunuz… 

Kaya Türkmen E.Büyükelçi

This entry was posted in Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *