AYDINLANMA YAZILARI VE TAŞLAMA

“Sanatı olamayan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” Yüce Atatürk’ün bu sözü kendi yaşantıma da ışık tutmuş, yön vermiştir.


İsveçte elektrik mühendisi olarak Ericsson Telefon şirketinde çalışırken müziğe karşı duyduğum ilgi ve hevesi değerlendirmek istedim; daha sonra anladım ki bu, hayatımın en isabetli kararlarından biriymiş. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olan İsveçte bilimin, teknolojinin yanında sanata, müziğe de büyük önem verilmektedir. (Fazla geç sayılan) 30 yaşlarında flüt öğrenmem hiç de kolay olmadı ama çabalarım boşa gitmedi;
müzik sayesinde güzel dostluklar edindim, konserleri daha bilinçli ve keyifli şekilde izleyebildim. Şimdi bu ilerlemiş (yani 94) yaşımda bile (sağlık sorunlarıma ve ülkemizin kötü yönetilmesinden kaynaklanan endişelerime rağmen) huzur ve teselliyi en çok müzikte bulmaktayım. Afganistan’da kadınların bundan sonra şarkı söylemesini de yasaklayan bir karar çıktığı haberi, beni bu satırları yazmaya yönlendirdi. İslamiyetin yasakçı, baskıcı, (bazen de şiddeti, cihadı kutsayıcı) bir din olduğunu bilmeme rağmen böyle bir haber bende infial ve üzüntü uyandırdı; sanatı yürekten destekleyen Ata’mızı bir kez daha minnetle andım.
Siyasal İslamcı A.K.P. (Atatürk Karşıtlığı Partisi) okullarımızı medreseye çevirerek bilimi, akılcılığı, sanatı dışlama yolunda “başarılı” adımlar atmış olsa da, konservatuvarlarımızı ele geçiremedi, zira o uygarlık ve “evrensel kültür” kurumlarını Atatürk çok sağlam temeller üzerine kurdurmuştu. Sanata , müziğe büyük önem veren birçok kuruluşa sahip Mersin gibi bir şehirde yaşıyor olmak bana göre bir ayrıcalık. Üyesi olduğum Akdeniz Opera ve Bale Derneğinin (AKOB’un) sanat alanında çok önemli hizmetler verdiğini belirtmek isterim. Örneğin, her yıl düzenlediği “Oda Müziği Yarışması” sayesinde genç sanatçılarımızın geleceğin parlayan yıldızları olarak ülkemizi yurt içinde ve dışında başarıyla tanıtmaları, izleyebilen sanatseverleri gururlandırmaktadır.
Halkımızın çoğunluğu Müslüman olduğu halde, Afganistan gibi ülkelerden (Atatürk sayesinde) farklı bir konumda bulunduğumuzu dünyaya göstermemiz şimdiki tutucu dönem kapanınca kolaylaşacaktır. “Tek adam” olmaya (yani diktatörlüğe) hevesli birileri bilim, sanat, yani uygarlık yolunda ilerlememizi (özellikle de eğitim alanında) bir süre için frenlemiş gibi görünse de, halkımızın (yaygınlaşan internet gibi ileri teknoloji ve iletişim araçlarının da zoruyla) uyanmaya başladığını görmekteyiz.
Hakkında yıllar önce yazılmış (ve yüksek sanatsal değer taşıyan) alttaki şiiri beğenip saklamıştım. 30 Ağustos mucizesini kutladığımız bu günlerde onu sandıktan çıkarıp siz yurtseverlerle paylaşmanın uygun olacağını düşündüm.
27.08.2024 – Kemal Rastgeldi

ZAT-I ŞAHANE’ ye

Duydum hastalanmışsın, çok büyük geçmiş olsun,
Hırsınla hırpalanan bedenin şifa bulsun
Temenni ederim ki, ameliyatta doktor,
Kalan vicdanını da kesip atmamış olsun.

Millet seni bekledi Sultan Fatih’ten beri
Padişahım sayende tarihe döndük geri.
Suriye’yi fethettin, titrettin İsrail’i
Umarım Amerika bundan ders almış olsun

Devrinde ne konuşan, ne kitap yazan kaldı,
Hırsızın , uğursuzun dosyaları aklandı
Hainler Silivri’ye, Hasdal’a postalandı
Korkarım, zulmedecek kimse kalmamış olsun.

Bin değil, yüzbin Mele az gelir memlekete
Kurulmalı tez elden her köye bir medrese
Örtülü ödenekten yesinler kese kese
Her cemaat payını hakça bölüşmüş olsun.

Sayende sindi terör, sıfır sorun netleşti,
Hem Sarkozi hem Merkel Karşında cüceleşti
İran demokrat oldu, Mısır tam Laikleşti
Dilerim ki ümmetin dehanı sezmiş olsun.

Özel Mahkemelerin el atıyor her işe
Okunuyor rakibin beynindeki düşünce
Muhalefet yönünden ters bir rüzgar esince
Sabaha karşı eve polis gelmemiş olsun.

Beşikteki bebeler Arapça “hu” çekecek
Öğrenciler umre’de Ahlakı öğrenecek
Cinsel taciz, işkence tarihten silinecek
Yeter ki cinsi latif tahrik etmemiş olsun.

Dokunan yanıyormuş, bırak ben de yanayım
Saflar ayrışıyorsa, Atatürk’ten yanayım,
Takiyye yapmadım ki, gerçekten utanayım
Boğazımdan bir lokma haram geçmemiş olsun.

Ulusal benliğimi silsen de perde perde
Coşkuyla gülmesen de kutlu Milli günlerde
Şanla şerefle dolu yaşayan devrimlerde
Yüreğimde tutuşan ateş sönmemiş olsun.

Aşık Kul Hakkı

This entry was posted in AKIL FİKİR YAZILARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *