AKIL FİKİR YAZILARI

Günümüzde en çok yaygın olan üç semavi din ortak özellikler taşımaktadır, ki bunların başında “öbür dünya” inancı, (hayal ürünü) o alemde ödül olarak sunulacağı söylenen “cennetin nimetleri” ve onun yanında (her iki dünya için de geçerli) değişik cezalandırma, şiddet uygulama yöntemleri gelmektedir.

Bir barış ve kardeşlik dini olduğu iddia edilse de, İslamiyet kılıç aracılığıyla, “cihat” yoluyla (başta atalarımız olmak üzere) değişik toplumlara zorla kabul ettirilmiştir. Şiddetin yansımalarına günümüzde de birçok yerde tanık olmaktayız. Bedeli hesaplanmadan çılgınca, ahmakça bir saldırı ile HAMAS terör örgütünün Filistin halkına soykırımın, cehennemin kapılarını açtığını, yüreğimiz parçalanarak, uzun bir süredir izlemekteyiz. Suriye’de yaklaşık on yıl süren ve ülkeyi perişan eden iç savaşta IŞİD, NUSRA, EL KAİDE gibi terör örgütlerinin ne denli canavarlaşabileceğine tanık olduk ve bir kez daha anladık ki Müslümanın bazen büyük, en acımasız düşmanı Müslümanmış!

Amerika’ya, İsrail’e yaranmak ve Esat yönetimini devirmek için bu gibi terör örgütlerine en büyük desteği siyasal İslamcı AKP sağlamıştır. Büyük Millet Meclisinde bile uygarca tartışarak sorunları çözmek yerine AKP’li vekillerin şiddete baş vurduğunu, kan akıtmaktan çekinmediğini ibretle yine görmüş olduk. Okullarda savunmasız çocuklarımızın körpe beyinlerine (bilim, akılcılık, insan ve sanat sevgisi) yerine zorla kör inancı aşılamak da bir nevi şiddet sayılmalıdır.

Ülkemiz en çok yanlış eğitim ve çağdışı yönlendirmelerden zarar görmekte, kötü (omurgasız, dönek, hatta hain) insanların sayısında artış eğilimi gözlenmektedir. Necip milletimiz Atatürk gibi büyük bir dehayı, kahramanı yetiştirdiği gibi birçok hainler üretmekte de “başarılı” olmuştur. Örneğin, yüce kurtarıcının en çok önemsediği ilke olan laikliğe ihaneti C. Bayar, A. Menderes ikilisi başlatmıştır. Atatürk’ten yadigar, güzel öz dilimizdeki Türkçe ezan dışlanmış, yerine (hiç de milli ve yerli olmayan) Arapçası yerleştirilmiş, devreye hoparlör de sokularak aşırı yüksek ses bir nevi baskıya, şiddete dönüştürülmüştür.

Başta irticanın hortlatılması, Köy Enstitülerinin kapatılması daha sonraki çeşitli yıkım ve ihanetlerin yolunu açmıştır. Bu ters yolda gaflete kapılmış olarak inatla yürüyenlerin bir kısmı yukarıdaki yazıda ele alınmıştır. CHP dinsizlikle suçlanmaktan korkmayı bırakıp başta laiklik olmak üzere Atatürk’ün devrimlerine, ilkelerine cesaretle, kararlılıkla sahip çıkmalı, siyasal islamcı “tek adam” yönetiminin açtığı yaraları kapatmaya çalışmalıdır.

Kemal Rastgeldi – 21.08.2024