YOKSUL HALKIN VERGİLERİYLE ULTRA LÜKS YAŞAM SÜREN CUMHURBAŞKANI VE ADAMLARI * Saltanatın böylesi Osmanlı’da bile yok

Saltanatın böylesi Osmanlı’da bile yok

Sözcü – Emin Çölaşan – 13 Temmuz 2024

Sevgili okurlarım, bu iktidar döneminde Türkiye’de akıl almaz saltanat olaylarına tanık olmanın utançlarını yaşıyoruz. Saltanatı spora bile soktular. Futbol sektöründe çok iyi para olduğunu görüp oraya bile el attılar. Aslında futbol başta olmak üzere bütün federasyonları ele geçirdiler.
Geçen hafta Almanya’da Türkiye-Hollanda çeyrek final maçı oynanacaktı. Ah bir kazanıp yarı finale çıkabilsek neler olacaktı neler! Toplumu örgütlediler, coşku ve umut aşıladılar.
Maçı kazandığımız takdirde milyonlarca insanımızı sokağa dökeceklerdi. Avrupa ve Türkiye’de milyonlarca insanımız bu zaferin gösterileriyle inleyecekti. Recep Bey bu amaçla atladı uçaklarına, Almanya’da maça gitti.
Hesap ortada idi…İlk tezahürat stadyumda gerçekleşecekti. İşin tantanası yandaş medyada günler öncesinden başlatıldı. Recep Bey şeref tribününe adım attığı anda tezahürat başlayacaktı…
Ve geldi…Ama umduğunu bulamadı.
Cılız ve göstermelik alkışlar dışında ses seda yoktu. Arkası inşallah maçı biz kazandıktan sonra gerçekleşecekti! Fakat gelin görün ki 2-1 yenildik…İktidarın propaganda ve siyasi gösteri umutları bir anda çökmüştü.
Size bir şey söyleyeyim…O maçı kazanmayı en büyük içtenlikle isteyen kesim bu iktidar ve onun başı olan partili cumhurbaşkanı idi. Kazandığımız takdirde kitleler sokağa dökülecek ve büyük gösteriler yaptıracaklardı.
Hesap belli idi.
Recep Bey birkaç gün ara sonrasında bu kez Almanya’ya yine gidip yarı final maçında şeref tribününde yerini alacak, bu kez örgütlü gösterilerin düzenlenmesi sağlanmış olacaktı!
Fakat gelin görün ki bu hülya gerçekleşmedi. Bana sorarsanız, Hollanda yenilgisine en çok üzülen Recep Tayyip Erdoğan ve Tayyipgiller iktidarı oldu. Onların üzüntüsü caddelere dökülen milyonlarca insanımızdan çok farklı idi. Bütün spor dallarında olduğu gibi futbola da siyaset sokmuşlardı ve onun meyvelerini bu yolla toplayıp kullanacaklardı.
Ama şansları yokmuş, olmadı. Başaramadılar.
Sevgili okurlarım, bizimkinin ikinci şanssızlığı son ABD gezisinde yaşandı. Oysa ABD’ye ne hayallerle gitmişti! Biden tarafından kabul edilecek, kendisiyle hem özel ve hem de uzun bir görüşme yapacaktı.
O görüşmede ABD Başkanına belki posta koyacak, belki de nasihatler verecek ve bizim yandaş medya yine esip gürleyecekti. İki dünya liderinin görüşmesi ilginç olacaktı ama yine kaderin cilvesiyle Biden tarafı sonucu önceden açıkladı:
“NATO toplantısı nedeniyle konuklarımız fazla. Bu durumda Recep Bey’in huzura kabul edilmesi ne yazık ki mümkün olmayacaktır!”
Bir dahaki sefere inşallah!
Ancak bu konuda önemli bir tesellimiz var. NATO liderlerine Biden tarafından verilen resmi akşam yemeğine katılmış, hem de onun masasına oturtulmuş. Bizi onore eden Beyaz Saray yönetimine teşekkür ederiz!
Bir cumhurbaşkanı düşünün ki ABD gezisine devletin beş adet ayrı süper lüks uçağı ile gidiyor. Aynı şeyi son maç gezisinde Almanya’da yapmıştı. Düzenlenen anormal gösterişli konvoyu Berlin caddelerinden geçerken herkes şaşkınlıkla izliyor, o şahsın kim olduğunu merakla soruyordu.
Peki, ama son NATO toplantısında ABD’ye götürdüğü
o uçaklarda kimler vardı, neler vardı?
Bizim gazetede dün yer alan habere göre Saray mensupları ve beyefendinin seçtiği bazı kimselerle birlikte korumaları ilk sırada. Uçaklardan birine de çeşitli zırhlı araçlar bindirilmiş. Adeta savaşa gider gibi!
Yine dün bizim gazetede yer alan fotoğraflı habere göre Finlandiya Cumhurbaşkanı ile İsveç Başbakanı, NATO toplantısına (tasarruf olsun diye) ikisi aynı uçakla gitmişler. Beter olsunlar, bu devirde ezik ve fakir ülke olmanın cezasıdır!
Sevgili okurlarım, özellikle yurt dışı haberlerini ekranlardan izlerken, Recep Bey için bir konuda gerçekten üzülüyorum. Son NATO toplantısında da bu duyguyu aynen yaşadım. NATO liderleri ABD’de bir arada, bütün liderler birbiriyle ayakta sohbet ediyor.
Tek istisna bizimki…
Her uluslararası toplantıda olduğu gibi yine yapayalnız.
Yanında tercümanları ile ortalıkta dolanıyor.
Kendisine ne söylendiğini anlamıyor, öteki liderlere derdini tercüman aracılığı ile anlatmaya çalışıyor. Allah kolaylık versin, zor iş!
This entry was posted in FAŞİZM, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *