YAĞMACI KÜLTÜRDE HIRSIZLAR REJİMİ KLEPTOKRASİ * Yağma kültürü mü, üretim kültürü mü?

Yağma kültürü mü, üretim kültürü mü?

CUMHURİYET – Muhteşem Kaynak – 27 Temmuz 2024

Bugün üretim kültürünün hâkim oluğu gelişmiş ülkelerde, örneğin Avrupa, ABD ve Uzakdoğu’nun birçok ülkesindeki kalkınma süreçlerinde devlet her zaman en önemli aktör olarak yer almıştır. Buna karşın, Somoza’nın Nikaragua’sı, Mobutu’nun Zaire’si, Marcos’un Filipinler’i yer alan kleptokratik, yani hırsızlar rejiminde devlet ne üretim ne de ülke kalkınmasını düşünmemiştir.
Bu ülkelerde iktidarı elinde tutan kesim ve bu kesimin yakınları sadece kendi ceplerini doldurmanın peşinde olmuşlardır. Böylece oluşturulan yağmacı anlayış, ülkenin her kesiminde bu türden bir kültürün yaygınlaşmasına yol açmıştır. Yağmacı kültürün yaygınlaşmasıyla birlikte ulusal kaynaklar çok küçük bir azınlığın çıkarlarına peşkeş çekilirken aynı zamanda uluslararası çıkar grupları da bu talandan paylarını almaktan kaçınmamışlardır. Bir anlamda, yerli ve milli bir azınlık, yabancı ortaklarını da ihmal etmeden hep birlikte ülke kaynaklarını har vurup harman savurmakta hiç sakınca görmemişlerdir.
‘DEMOKRASİYE YER YOK’
Yağmacı kültürün hâkim olduğu hırsızlar rejiminde, demokrasiye yer olmadığı gibi, ne yasalara ne de anayasaya saygı ve itaat vardır. Bu yüzden, karapara aklamaları, insan ticareti, mafyatik faaliyetler, uyuşturucu ticareti, kaçak inşaat ve kaçakçılık yaygındır. Bu türden toplumlarda, siyasi aktörler, güç ve servet peşinde koşarken her türlü aracı kullanmaktan kaçınmadıkları gibi yasaları çiğnemekten de kaçınmazlar. Bu ülkelerde, demokrasi, seçim özgürlüğü, hak, hukuk, sosyal adalet ve insan hakları gibi kavram ve eylemler geçersiz kurallar “manzumesi”nden ibarettir.
Hırsızlar rejiminde, iktidardaki yöneticilerden de destek alarak şahısların menkul ve gayrimenkullerine zor ve şiddet uygulayarak yasal olmayan yollarla el koymanın yanı sıra, şehir çeperlerindeki hazine arazilerine, kıyı şeridindeki sahillere, ormanlara, madenlere kısaca ülke kaynaklarını halkın tüm itirazlarına rağmen gasp etmek zenginleşmenin en kolay yolu haline gelmiştir.
YOZLAŞMA HER ALANDA
Bu yolda her şey mübahtır. Burada ne üretmek için yatırım yapmak, ne emek harcamak ne de kazancının vergisini vermek vardır. Böylece yaygınlaşan yağma kültürü, yavaş yavaş halkın kılcal damarlarına kadar zerk edilmektedir. Sonuçta, yozlaşmaya başlayan halk, kamu ilgilileri ile olan işlemlerde kolay yol olarak rüşvetçiliği, kayırmacılığı, kopyacılığı, hırsızlığı, gaspçılığı normalleştirmeye ve işin rutini haline dönüştürmeye başlamaktadır. Yağma kültürü, yaşamın yeni normali haline gelmektedir. Böyle bir toplumda ahlaki ve dini kurallar geçerli değildir.
Bu arada, Müslüman ülkelerin kiminde kimilerinin seslendirdiği gibi, kendileri gibi yaşamayan ve düşünmeyen kişilerin mallarını, ülke kaynaklarını ve devlet hazinesini sanki “darül harp” koşullarının geçerli olduğu bir ülkede yaşıyormuşçasına gasp etmeyi makul sayanlara, “darül harp”ın ancak ve ancak Müslümanların hâkim olduğu bir ülkede Müslümanların güvensiz ve korku içinde yaşayarak dini görevlerini yerine getiremedikleri yerlerde geçerli olabilecek bir durum olabileceğini hatırlatmak gerekir. Böyle bir durumun geçerli olmadığı Müslüman ülkelerinde “darül harp” diye bir durum olamayacağından gasp etmenin de bir gerekçesi olamaz.
Hırsızlık rejiminin elemanları yalan ve dolanla her kavramı ve düşünceyi kendilerine yonttukları gibi “darül harp”ı da kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde yorumlamakta ve en azından halkın bir kısmının aklını bu şekilde karıştırmaktadırlar.
Sonuç olarak üretim kültürüne ve emeğe saygılı toplumlarda, özel ve kamu mülkiyetlerine haksız ve yasadışı yollarla el koymaya izin verilmemesi, yasadışı işlem sahiplerine karşı da gereken yasalar uygulanarak “yeni normal” hale gelmeye başlayan yağma kültürünün en kısa sürede önlenmesi gerekir.
This entry was posted in YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *