TİYATRO SANATÇISI GENCO ERKAL’IN ARDINDAN

Boyun eğmeyen bir yaşam... İşte Genco Erkal'ın 'Erdoğan'a hakaret' savunması: Sürüden biri olmayı kabul etmiyorum

TİYATRO SANATÇISI GENCO ERKAL’IN ARDINDAN


Bugün tiyatro dünyasının duayeni usta oyuncu Genco Erkal’ı kaybettik.
İnanıyorum ki sanatçılar yaşamla vedalaştıkları zaman giderken beyaz atlara binmezler. Örneğin değerli tiyatro sanatçısı, yurtsever aydın GENCO ERKAL önce “PERDE” denmesini bekledi, ayakta alkışlayanların önünde eğilerek selamladı ve yaşam perdesi kapandığında beyaz ata değil, ZÜMRÜTÜANKA kuşuna binerek el sallayan seyircilerine, çocuklara gülerek selam verdi ve KAFDAĞININ ardında yeni oyunlar oynayacağı tiyatrosunun kulisine gitti.
Uğurlar olsun büyük usta, bizlere çok şey öğrettin, düşündürdün, sorgulattın, sanatı beden dilinden, davudi sesinin içindeki tılsımlı kelimelerde izledik…
Huzur ve ışıklar içinde uyu.

GENCO ERKAL’ın anısına;

TİRAD

Tomas (Tovmas) Fasulyeciyan (d. 1843, İstanbul – ö. 1903, İskenderiye, Mısır) Osmanlı Ermenisi tiyatro oyuncusu, yönetmen. Sanatçı, Türk tiyatro tarihine önemli katkılarda bulunmuş ve unutulmaz söylemini, şu tiradla tarihselleştirmiştir:
“Zaten aktör dediğin nedir ki? Oynarken varızdır, yok olunca da sesimiz bu boş kubbede bir hoş seda olarak kalır. Bir zaman sonra da unutulur gider. Olsa olsa eski program dergilerinde soluk birer hayal olur kalırız.
Görooorum, hepiniz gardoroba koşmaya hazırlanıorsunuz. Birazdan teatro bomboş kalacak. Ama teatro işte o zaman yaşamaya başlar. Çünkü Satenik’in bir şarkısı şu perdelere takılı kalmıştır. Benim bir tiradım şu pervaza sinmiştir. Hıranuşla Virginia’nın bir dialogu eski kostümlerden birinin yırtığına sığınmıştır. İşte bu hatıralar o sessizlikte saklandıkları yerden çıkar, bir fısıltı halinde sahneye dökülürler.
Artık kendimiz yoğuz. Seyircilerimiz de kalmadı. Ama repliklerimiz fısıldaşır dururlar sabaha kadar. Gün ağarır, temizleyiciler gelir, replikler yerlerine kaçışır… Perde !”
Naci Kaptan / 31 Temmuz 2024

Boyun eğmeyen bir yaşam... İşte Genco Erkal'ın 'Erdoğan'a hakaret' savunması: Sürüden biri olmayı kabul etmiyorum

Boyun eğmeyen bir yaşam… İşte Genco Erkal’ın
‘Erdoğan’a hakaret’ savunması:
Sürüden biri olmayı kabul etmiyorum

cumhuriyet.com.tr – 31 Temmuz 2024 Çarşamba

Usta sanatçı Genco Erkal, 86 yaşında hayatını kaybetti. Erkal’ın ölümünün ardından hapis cezası istemiyle ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla yargılandığı dava gündem oldu. İşte Erkal’ın hafızalara kazınan o savunması…
“Twitter paylaşımlarımda hiçbir hakaret unsuru olmadığını savunuyorum. Bu davaya konu olan üç tweet’i teker teker ele alıp açıklayacağım.
Ayder Yaylası’ndan başlayalım. Bu iktidarın doğayla arası pek sağlıklı olmamıştır. İnşaat ve beton aşkı her zaman doğa aleyhine çalışmıştır. Onlar için önemli olan her zaman pazarlanacak yeni rant alanları yaratmaktır. Toprağı, alınıp satılacak arsa olarak görürler. Doğaya verilen zararların tipik örnekleri arasında, örneğin Kaz Dağları’nda maden aramaya izin verilmesi, köylülerin karşı koymasına rağmen İkizdere’de taş ocaklarına ruhsat verilmesi, özel koruma altındaki kıyıların imara açılması sayılabilir. Cumhurbaşkanı da zaman zaman bizzat özeleştiri yaparak, örneğin İstanbul için şunları söylemiştir: “Biz bu şehre ihanet ettik. İstanbul’un kıymetini bilemedik. Bundan ben de sorumluyum.” (21 Ekim 2017).
Aynı şekilde Ayder Yaylası için de “Biz burayı kirlettik, rezil ettik” dediği halde yaylayı turizm merkezi ilan ederek kentsel dönüşüm çalışmalarını başlatmış, imara açıp buranın doğal yayla olma vasfını kaybetmesine olanak sağlamıştır. İşte benim tweet’im bu durumu eleştiriyor. “Parmağının değdiği yeri beton edip kurutuyor” demek bir durum beyanı, bir eleştiridir. Kesinlikle hakaret değil.
İkinci tweet’in konusu Cumhurbaşkanı’nın diploması. Yıllardan beri tartışılıyor. Vardı, yoktu. Geçerliydi, değildi. Sahteydi deniyor. Davalar açılıyor, reddediliyor. Onaylanan fotokopidir, orijinal diploma ortada yok deniyor. Olay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gidiyor. Bütün bunlar yıllardır kamuoyunun gözleri önünde oluyor. Konuyla ilgili kitaplar yazılıyor. İnternete girin “Erdoğan’ın Diploması” diye arayın, bakın neler çıkıyor karşınıza.
Boyun eğmeyen bir yaşam... İşte Genco Erkal'ın 'Erdoğan'a hakaret' savunması: Sürüden biri olmayı kabul etmiyorum
En son bir kurul meseleyi “özel hayatın gizliliği” kapsamında değerlendirdi. Neden özel olsun? Mademki yasal olarak belli bir göreve seçilebilmek için o diploma gerekli, o zaman açıkça ortaya konmalı. Özel hayat kapsamına girmez ve gizlenemez. Bu tweet’le ifade ettiğim gibi ben de bir yurttaş olarak bu diplomayı görmek istiyorum. Bu benim hakkım. Bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanımız’ın diploması tartışma konusu olmamıştı. Hepsi devlet arşivlerinde yerini aldı. Hepsi kesin, açık ve nettir. Bu diplomayı da görelim diyorum.
Boyun eğmeyen bir yaşam... İşte Genco Erkal'ın 'Erdoğan'a hakaret' savunması: Sürüden biri olmayı kabul etmiyorum
Aynı tweet’in baş tarafında “alemin çocuk doğurup doğurmayacağına karışacağına” diye bir ibare var, onu da açıklamak isterim. Cumhurbaşkanı ara sıra “Biz kimin özel hayatına, yaşama biçimine karıştık” der, der ama açıkça bilindiği gibi üç çocuk, beş çocuk, yurttaşların kaç çocuk yapacağına bile o karar vermek ister. Bu da beni rahatsız ediyor ve bu tweet’le o konuyu eleştiriyorum.
Boyun eğmeyen bir yaşam... İşte Genco Erkal'ın 'Erdoğan'a hakaret' savunması: Sürüden biri olmayı kabul etmiyorum
Üçüncü tweet’teki çobanlık meselesine gelince: Bir gün Cumhurbaşkanı şöyle dedi: (14 Kasım 2016) “Çobanlık felsefesini anlamayan, insan yönetemez. Ben de bir çobanım.” İşte bu konuşma son tweet’ime ilham kaynağı oldu. Kendisi çobanlığı gururla kabul edip savunduğuna göre burada hakaret söz konusu olamaz. O çobanlığı tercih edebilir ama ben sürüden biri olmayı kabul etmiyorum. Çağdaş bir toplum özgür bireylerden oluşur, halk koyun sürüsü olamaz.
Boyun eğmeyen bir yaşam... İşte Genco Erkal'ın 'Erdoğan'a hakaret' savunması: Sürüden biri olmayı kabul etmiyorum
Türk usulü Başkanlık sistemi ülkemiz için felaket oldu bence. Benim asıl eleştirdiğim budur. Başkanlık sistemine başından beri kesinlikle karşıyım. Tüm yetkilerin tek kişide toplandığı bir sistemde halk huzur bulamaz. Nitekim bu sistemin yürürlüğe girmesinden bu yana, kısa zamanda siyasi, sosyal, tüm alanlarda zararlarını gördük; dengeler bozuldu, sistemin sürdürülebilir olmadığını anladık.
Boyun eğmeyen bir yaşam... İşte Genco Erkal'ın 'Erdoğan'a hakaret' savunması: Sürüden biri olmayı kabul etmiyorum
En önemlisi, ülkemizin ekonomisi çöktü. Paramız büyük bir hızla ve durdurulamaz biçimde değer kaybetti. Enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı, yoksul kesimin giderek daha yoksul olması bu sistemin çıkmazını açıkça ortaya koydu. Dilerim ilk seçimde bu ucube sistemden kurtulup yeniden parlamenter sisteme geçer, onu geliştirir, demokrasiyi yeni baştan inşa eder, huzur buluruz.
Boyun eğmeyen bir yaşam... İşte Genco Erkal'ın 'Erdoğan'a hakaret' savunması: Sürüden biri olmayı kabul etmiyorum
Teker teker tweet’lerimin savunması böyle. Genel duruma bakarsak ülkemizde, son 6 yıl içinde Cumhurbaşkanı’na hakaretten 38 bin dava açılmış, bu herhalde bir dünya rekoru. Durumun nedenlerini araştırmak gerekiyor kanımca. Neden bu kadar çok dava? Daha önceki dönemlerde bu tür davalar yüzlerle sayılırken bu dönem birdenbire on binleri konuşmaya başlıyoruz. Demek ki ifade özgürlüğüne ciddi bir saldırı var, baskı var burada. Suskun, evet efendimci bir toplum isteniyor. Soru sorulmasın, eleştiri yapılmasın, iktidara koşulsuz biat edilsin. İnsanlar hapse atılmaktan korkup sussunlar, bu mudur amaçlanan?
Üstelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Şorli kararıyla artık Cumhurbaşkanı’na hakaret diye bir suç kabul etmiyor, insan haklarına aykırıdır diyor. Bu suçtan ötürü gözaltına alıp yargıladıklarınıza 7 bin 500 euro tazminat ödeyeceksiniz diyor. Bunun üstüne benim başka bir şey söylememe gerek kalmıyor sanırım. Takdir sizindir. 
This entry was posted in HAYATIN İÇİNDEN, KÜLTÜR - EĞİTİM - ÇAĞDAŞLIK, Sanat Edebiyat ve Kultur. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *