METİN FEYZİOĞLU VAKASI

Necdet Topçuoğlu

Kompleksler yenilmeden, kişilikler aşılmadan mükemmel insan olmak mümkün değildir. Geçmişi itibarıyla Metin Feyzioğlu böyle bir vakadır. Dedesi Rahmetli Turan Feyzioğlu, benim de genel sekreterliğini yaptığım, Kemalist Atılım Birliği’nin Onur Kurulu Üyesiydi. Kendisiyle fikirdaşlık hukukumuz vardı.

Sabiha Gökçen, Tekin Arıburun ve Turan Feyzioğlu sık sık Kemalist Atılım Birliği Genel Merkezine gelirler, anılarını anlatırlar, birlikte vakit geçirirlerdi. Hepsini rahmetle anıyorum. Elleri bol, harcamaktan kaçınmayan büyüklerimizdi. Özellikle Atatürk ile geçen anıları bizi mest ederdi.

Birlik Genel Merkezinin yıllık kirasını aralarında paylaşır öderlerdi. Özellikle Cumartesi geldiklerinde öğle yemeğini onlar ikram ederlerdi. Ayrıca Tekin Paşa’nın eşi Avukat Perihan Arıburun Birliğimizin avukatı idi. Ben onları birliğin arabası ile evlerine bıraktırırdım. Sabiha Gökçen’in anlaşmalı taksicisi vardı, onu kullanırdı.

Sabiha Gökçen evli olmadığı için evladı yoktu. Tekin Arıburun Paşa’nın sakat bir erkek evlâdı vardı. Turan Feyzioğlu ise sorunlar yaşadığı Saide adlı bir kız evladından söz ederdi. Yaşları gereği aralarında dertleşirlerdi. Ben hiç söze girmezdim ama, şaşkınlıkla onları dinlerdim. Biz onları sorunsuz sanıyorduk ama, sorunları çok dramatik idi.

Kızının evlenmeden önce erkek arkadaşından bir erkek çocuğu olduğunu, biyolojik babası sahiplenmeyince torununu kendi nüfusuna almak zorunda kaldığını anlatmıştı. Burada ah vah denilecek bir durum yoktur. Turan Feyzioğlu doğru olanı yapmıştır. İşte bu çocuk Metin Feyzioğlu’dur.

Torunu Metin’in çok sorunlu bir ergenlik dönemi geçirdiğini, pedagog desteği almalarına rağmen sonuç elde edemediklerini anlatırdı. Eğitim, genetik arızayı düzeltmeye yetmiyor derdi. Adından söz ettiğim değerli büyüklerim vefat ettikten sonra ben o konuların dışında kalmıştım. Ancak Metin’in Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuduğunu duymuştum.

Çok uzun yıllar sonra Metin Feyzioğlu’nu bir televizyon programında görünce o günleri hatırladım. Prof.Dr unvanını almıştı. Televizyon kanalları bu zatı parlatmak için adeta yarışa girmişlerdi. Sonra Türkiye Barolar Birliği Başkanı seçildi. Hatta o dönem Başbakan Erdoğan ile bir munakaşası olmuştu.

Herkesin geçmişi kimliğidir. Ancak rekabet çok acımasızdır. Metin Feyzioğlu’nun geçmişi ile ilgili bilgileri, derin rekabet yaşadığı Ü. Kocasakal basına sızdırmıştı. Bu durum Metin Feyzioğlu’nu derin bir sessizliğe gömmüştür. Ayrıntıya girmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Zaten Ü.Kocasakal’ın paylaşımına ulaşmak mümkündür.

Eğitimi ne olursa olsun, geçmişi ile yüzleşmeyi başaramamıştır. Geçmişiyle ilgili duyduğu kompleks bazı mahfillere biat etmesine sebep olmuştur. Büyükelçilik payesi de bu aşamadan sonra gelmiştir. Halen kullan kaldır at süreci devam etmektedir. Yaranmanın akıllara ziyan olanını yapmış olsa dahi, bu zatın son kullanma tarihi dolmuştur.

Böyle bir geçmişten gelen Metin Feyzioğlu, KKTC’nin 50.yıl kutlamalarında Özgür Özel’i karşılamamıştır. Halbuki o heyette Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın gibi iki eski Dışişleri Bakanı da bulunuyordu. Yani karşılaması zorunluydu. Kişilik arızası devam ettiği sürece böyle karakterlerden olumlu davranışlar beklenmemelidir. Zira yaranma sürecinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu zat kamu görevlisi olduğu için gündeme gelmiştir. Yoksa kayda değer bir karakter değildir.

(21, Temmuz, 2024-Ordu)