AYDINLANMA YAZILARI * BİR  KONUŞMA BİR ŞİİR

AYDINLANMA YAZILARI
BİR  KONUŞMA BİR ŞİİR

Anılarım arasında önemli yeri olan “hiciv tarzındaki alaycı şiirimi duyurma” olayını arşivinde saklayıp şimdi, uygun zamanda bana yolladığı için Nuray Bozbey Hanıma teşekkür ederim. O günkü kutlama toplantısında önce çok heyecanlanmış, cesaretimi toplamak hususunda kendimi zorlamıştım.
Atatürkçülüğün zorluklarını, risklerini göğüslemenin bir vatani görev olduğunu düşünerek korkumu yenip kendimi sahnede buluvermiştim. Ondan sonra da rahat durmadım, her fırsatta, her vesile ile irtica tehlikesinin ciddiyetini söz, şiir ve yazılarımda vurgulamaya çalıştım; bedel ödemeye yol açabileceğini de hesaba katarak. Nitekim, 14.07.2020 salı günü cep telefonum çaldı. Emniyetten arıyor ve “internet suçu” kapsamında beni ifade vermeye çağırıyorlardı. (O zaman) 91 Yaşında, sağlık sorunları bulunan, yalnız bir kimse olarak kendi başıma gidemeyeceğimi söyleyip yardım rica ettim.
Eve gelip ifademi aldılar; başta Facebook olmak üzere paylaşımlarımdan dolayı dava açıldı. Sağlık durumum zorlandı ve uykusuz geceler geçirdim. Başta kızım olmak üzere, yakınlarım da epeyi üzüldü. “Aydın (bazı riskleri de göze alarak) etrafını aydınlatmıyorsa eğer aydın değildir” düşüncesiyle moralimi ayakta tutmaya çalıştım. Endişeli bir bekleyişten sonra iki aydan fazla hapis cezasına çarptırıldım.
Değerli Avukatım Behiye Çetin’in yoğun çabaları, örnek savunması sayesinde beraat edebildim. Duruşmada beni yalnız bırakmamak ürere biricik kızım Didem uçağa atlayıp Istanbuldan geldi. Riskli yazılardan artık vazgeçeceğim yönünde kendisine verdiğim sözü bir zaman sonra tutamadım, siyasal İslamcıların ülkeme verdiği zararları eleştirme görevine geri dönme durumunda kaldım.
Emek ve dileklerimin pek de boşa gitmediğini bu yerel seçim sonuçlarında görerek ülkem adına ümit ve iyimserlik kazandım. Didem de Istanbul’da CHP saflarında canla, başla çalışarak bana gurur yaşattı.
Duruşmamla ilgili o sıkıntılı günlerimde AKOB başkanı olan sevgili Fazıl Tütüner’in yazısı da bana moral ve güç kazandırmıştı:
“Hepinize, sağlık afiyet, uzun ömürler, güzellikler diliyoruz. Sağlığınızı ve yaşamınızı koruyunuz, özellikle de ruh sağlığınızı. Kadın, çocuk kıyımını, taassubu, irticayı, cehaleti, şiddeti, barbarlığı, yoksunluğu ve yoksulluğu sanatla, kültürle, bilimle, felsefeyle, eğitimle, “birlikte yaşama” becerisiyle, gücünüz ve gücümüzle püskürtmemiz gerekiyor. Daha uygar ülkeye, daha mutlu topluma ulaşmak için çalışıyoruz. Aklınıza, yüreğinize, gücünüze gereksinim var. İlerleyiniz, boş yerleri doldurunuz.
Sevgi, saygı ve özlem ile
Fazıl Tütüner AKOB Başkanı”

MAZERET

Mazeretimiz var bizim, dinciyiz elhamdülillah!
Cinler, şeytanlar sokmuştur beynimize yüce Allah.
Yürek, korkunun cehennem ateşiyle dağlanmıştır,
Levhi Mahfuz’da ne varsa, kader ona bağlanmıştır.
Mazeretimiz var bizim, bir tek Kuran’a bakarız.
Eğer sorgulayan varsa, peşine cellat takarız.
“Sanatın içine….!” deriz, tabutuna mıh çakarız.
Sanatçı ve aydınları, Sivas misali, yakarız!
Dövmek mübahtır kadını, boyun eğmezse kocaya,
Bir yetmezse dört alırsın, danışıverip hocaya.
Eşitlikten söz açarsa, “Allahın emri” de, daya.
Miras kadına ne gerek, erkek yesin doya doya.
Sakal, sarık taşıyanın vaatlerine kanarız.
Fani dünyada olmayan ahirette bol sanırız.
Hurilere kavuşmanın hasreti ile yanarız.
Aklın, hoşgörünün eksik olduğu yerde……biz varız!
Kadına en yakışan iş, mutfakta hamur yoğurmak.
Birinci kutsal görevi: durmadan çocuk doğurmak.
Fitne, fücur yeri diye tutarız Meclisten uzak.
İktidar yolunda bize helaldir takiyye, tuzak.
Mazeretimiz var bizim, kadın görünce azarız.
Saç gösterenin alnına “CEHENNEMLİKTİR” yazarız.
Petrol ile palazlanan şeriat simsarlarına,
ATATÜRK’süz Türkiyede cazip bir açık pazarız.
Kemal Rastgeldi – Mersin, 8 Şubat 1996

22 Yıldır ülkemizin maruz bırakıldığı tahribatı gidermek kolay olmayacaktır. Halkımızın en büyük zaafı olan din, iman pervasızca kullanılarak yüce Atatürkün bize kazandırdığı değerler büyük zarar görmüştür, en çok da eğitim alanında. Yurdumuzun geleceğini belirleyecek olan sevgili (fakat savunmasız) çocuk ve gençlerimize bilimin, teknolojinin, sanatın, akılcılığın egemen olduğu laik ve çağdaş bir eğitim sistemi sağlamak öncelikli ve en kutsal görevimiz olmalıdır. (Başta CHP olmak üzere) sadece ilerici partiler değil, tüm sivil toplum kuruluşları, aydınlarımız, ebeveynler, yurtseverler seferber olup yavrularımızı dincilerin pençesinden bir an önce kurtarmak için canla başla çalışmalıdır.
Kemal Rastgeldi – 4.04.2024
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *