ÇANAKKALE SAVAŞINA DERİN BAKIŞ * OĞLUNU SAVAŞ GEMİSİNİN DİREĞİNE ASAN AMİRAL

21 Mart 2024 tarihinde paylaşmış olduğum, gazeteci yazar Tayfun Çavuşoğlu tarafından yazılmış olan https://nacikaptan.com/2024/03/tarihin-icinden-piriltili-zaferler-ve-komutan-bir-albay-15-generale-karsi-canakkale-zaferi-mustafa-kemalsiz-anlatilabilir-mi/ “TARİHİN İÇİNDEN PIRILTILI ZAFERLER VE KOMUTAN * BİR ALBAY, 15 GENERALE KARŞI * Çanakkale Zaferi ‘Mustafa Kemalsiz’ anlatılabilir mi?” başlıklı önemli yazıya sayın Yavuz Dedegil’den bir katkı geldi. Gelen yazıyı okumanıza sunuyorum.
Naci Kaptan / 25.03.2024

Çanakkale Savaşı’na derin Bakış

 Çanakkale savaşı hakkında yabancı, öncelikle Almanca yazılmış kitapları da okuyunca, bu savaşın askerî yönleri yanlarının da bilinmeye değer olduğu görülüyor. Bunlardan birkaçına aşğıda kısaca değinmek isterim.

İngiltere’nin Çanakkale Boğazını geçme projesi.

Bu girişimin ekonomik gerekçesi: İngiltere daha önce de zaman zaman olduğu gibi buğday ihtiyacını kendi karşılayamıyor, Rusya ve Polonya‘dan buğday ithal etmek zorunda. Buna karşı Rusya da İngiltereden askeri malzeme alıyor. Kuzeyde Alman’ya deniz ve kara yollarına hâkim, geçit imkânsız görünüyor. Tek alternatif olarak Boğazlar ve Akdeniz üzerinden deniz nakliyatı görünüyor ve Osmanlı’nın o günkü durumu, bu yolun mümkün olacağı fikrini doğuruyor.
Politik plânlama: İngiltere Donanma bakanı W. Churchill, Çanakkale Boğazını donanma ile trafiğe açmayı plânlıyor ve amirallere projesini bildiriyor. Amiraller projeyi inceledikten sonra, Çanakkale Boğazının, karadan çıkarma yapmaksızın, sadece deniz kuvvetleri ile geçilemiyeceği kanaatine varıyor ve projeyi red ediyorlar.
Churchill kara kuvvetleri komutanlığına yazıyor fakat oradan da „mevcut kapasitenin tamamının güncel kara savaşları için gerekli olduğu ve Çanakkale için kapasite ayrılamayacağı“ cevabını alıyor. Churchill bunun üzerine, bakanlıktaki amirallerden gizli olarak, Doğu Akdeniz filosunun komutanına yazıp, onun, elindeki gemiler ile Çanakkale yolunu açıp açamayacağını soruyor. Komutan, muhtemelen bunu başarırsa kahraman olacağı beklentisiyle, olumlu cevap veriyor. Bunun üzerine İngiliz ve Fransız gemilerinden oluşan bir saldırı filosu oluşturuluyor.
Birinci Denizden geçme denemesi 19 Şubat 1915, kıyıdan yoğun topçu atışı    yüzünden, yarıda kalıyor ve böylece karadan taarruzun gerekliliği ispat edilmiş oluyor.

Liman von Sanders ve topların yerleştirilmesi: Liman von Sanders o zamanki Alman ordusundaki üç yahudi kökenli generalden biridir. İstanbula gönderilirken görevi, Osmanlı topraklarındaki Alman silahlı kuvvetlerinin başkomutanı Liman von Sanders ile Osmanlı paşası ve damat Enver Paşa, savaş taktiği konusunda anlaşamazlar. Liman von Sanders, savaş hazırlığının savunma ağırlıklı olmasını gerekli görürken, Enver Paşa, işgal edilerek kaybedilmiş olan Osmanlı topraklarının geri kazanılmasını hedef almıştır. İstanbuldaki Alman Büyükelçiliğinde Enver Paşa’nın kredisi yüksektir. Sonuçta Liman von Sanders ile Alman Büyükelçisinin arası açılır ve Büyükelçi, Liman von Sanders’i İstanbul‘dan uzaklaştırmak için Boğazların korunması görevini verir.
Savaşın başında, bir saldırının Rusya’dan gelmesi beklenmektedir ve öncelikle İstanbul boğazının iki yakası yerleştirilen toplarla korunmaya alınmıştır. Savaşın genel gidişini izleyen Liman von Sanders sonradan, beklenen saldırının Ruslar değil İngilizler tarafından Ege Denizinden geleceğine kanaat getirir ve İstanbul Boğazındaki topları Çanakkale boğazına naklettirir. Bu, yer yer mandalarla, çamurlu arazi ve yollardan yapılan nakliyat bir seneye yakın sürer ve topların yerleştirilmesi, ilk deniz saldırısından ancak bir hafta önce tamamlanmıştır.

Mayınların döşenmesi: Döşenen mayınlar, 1914 de Fransızların Marmaris önüne attığı, bir çoban tarafından görülüp, ordu tarafından karaya çıkarılan 20 mayındır. Bu ağır mayınlar develerle Muğlaya, oradan öküz arabalarıyla Aydın’a oradan da trenle İstanbul’a nakledilmişlerdi ve eldeki son mayınlardı. 
Mayınları döşeyen uzman subay Hafız Nazmi Bey, Nusrat gemisinin kaptanı da Tophaneli Hakkı Kaptan’dır. Hakkı kaptan, mayınların döşenmesinden iki gün önce  bir kalp krizi geçirdiği halde mayın döşenmesine de kaptan olarak katılmış ve dönerken tekrar kalp krizi geçirerek, karaya varmadan vefat etmiştir.
Mayınlar, boğaza çapraz değil, denizden boğaza girince ilk körfez, Erenköy körfezine, kuzey-güney yönünde döşenmişlerdi.

 İkinci deniz taarruzu 18 Mart 1915: Deniz taarruzu 16 İngiliz ve 4 Fransız gemisinden oluşan filo ile başladı. Boğaza girer girmez, Fransız gemileri öne geçirildi. En öndeki Fransız Suffren botu, ilk 15 dakikada 14 isabet alarak devre dışı kaldı. Top ateşinin yoğunluğu karşısında, arkadan gelen Fransız gemisi Bouvet, geri dönebilmek için boğazın genişlediği Erenköy körfezini kullanmak zorundaydı ve mayınlara çarparak battı ve 650 kadar askerin hemen hepsi öldü. Üç gemi daha battıktan sonra, Çanakkale Boğazı‘nın kara harekâtı olmadan geçilemiyeceği anlaşılmış oldu.

Kutladığımız 18 Mart 1915, bu olayların olduğu gündür. Karadan çıkartma 25 Nisan 1915 de başlamış ve takriben 8 ay, 9 Ocak 1916 ya kadar sürmüştür. Atatürk’ün komutanlık dehasını gösterdiği asıl kara savaşları bu çıkartmalar devrindedir.
Hazin bir olay: İkinci deniz harekatından önceki gece, Fransız kuvvetlerinin amirali, boğazda mayın olup olmadığını tespit için bir keşif müfrezesini, tahta bir botla ileriye gönderir. Bu müfrezenin komutanı, fransız amiralin kendi öz oğludur. Müfreze birkaç saat denizde dolaştıktan sonra geri döner ve mayın bulunmadığı raporunu verir. Bouvet gemisi mayına çarpıp 650 fransız askerin ölümüne sebep olunca, amiral   derhal kendisinin başkan olduğu bir askeri mahkeme kurar, oğlunu „görevi ihmal“ suçundan yargılar ve oğlunun idamına karar verip, amiral gemisinin bir direğine astırır.

Yukarıdaki yazıya EK;
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Ana Bilim Dalında görevli Dr. Öğr. Üyesi Mithat Atabay’ın anlatısı;
………………. Amiral Robeck’in işaretiyle Suffren ve Bouvet gemilerinin Anadolu kıyısından, Gaulois ve Charlemange gemilerinin de Boğaz’ın batı kıyısından ilerlemeye başladığını bildirdi. İşgal güçlerine ait bu gemiler atışlarına başlamadan önce Kilitbahir’de bulunan diğer topçu bataryalarının ateşine maruz kaldı.
Buna rağmen Fransız Amiral Guepratte’nin, gemilerin 9 bin 100 metre mesafeye kadar bölgeye yaklaşmalarını istedi.”Saat 13.15’te Kumkale arkasından Irresistible, Vengeance, Cornwallis ile üç gemi daha Boğaz’a girdi ve üçer üçer ortadaki gemilerin yanında yer aldı. Bouvet, 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı’nın 7 mil içlerinde ilerleyen savaş filosunda dörtlü Fransız gemilerinin soldan üçüncüsüydü.”
“Bouvet’yi Türk topçusu Cemal vurdu”
Öğleye doğru İngiliz donanması bombardımanı uzaktan sürdürürken, Fransız gemilerine yakın bombardıman emri verildi. Gaulois ve Suffren gemileri kalelerden açılan ateşle ağır hasar aldı.
Bouvet’nin ise mürettebatından bazılarının, havalandırma donanımındaki arızadan kaynaklanan sızıntı nedeniyle yayılan gazdan etkilenip bayıldığını söyleyen Atabay, Türk topçusunun 8 kez isabetli atış yaparak bu geminin önündeki topu etkisiz hale getirdiğini vurguladı. Bouvet’yi vuran Türk topçusu Cemal ve ona mermiyi getiren Mehmet Ali adlı askerlerin isimlerinin pek bilinmediğini belirtti.
Fransız zırhlısı Bouvet’nin, Amiral Guepratte’tan geri çekilme emri alıncaya kadar Namazgah Tabyası’na atışlarını sürdürdü;
“Bouvet’nin komutanı Albay Rageot de la Touche, geri çekilmek istemiyordu. Bunun üzerine Amiral Guepratte, emrini tekrarlamak için Suffren zırhlısını gönderdi. O da kurusıkı bir atışla Amiralin emrini bildirdi. Bouvet, Erenköy Koyu’na doğru sancağa manevra yaptı. Saat 13.54’ü gösteriyordu ki Bouvet, sancak topunun tam altında fark etmediği 80 kilogramlık mayına çarptı ve tahminen buradaki cephanenin de infilak etmesiyle çok şiddetli bir patlama meydana geldi. Gemiden hafif bir duman yükseldi ve gemi yan yatmaya başladı. Albay Touche, makinelerin durdurulmasını, gemiyi kaldırmak için sol taraf kompartımanlarının suyla doldurulmasını emretti ancak bu emirlerin hiçbiri yerine getirilemedi. Bouvet’nin batacağını anlayan komutan, köprüden tüm mürettebatı çıkartarak makamında ölmek üzere odaya girdi. Bouvet’nin ikinci kaptanı Yarbay Autric ise yaralıların bulunduğu yere indi ve hemen patlamanın olduğu yere koştu. Onu bir daha gören olmadı.”
Atabay, Bouvet’nin batırılmasının, Türk askerinin Çanakkale Deniz Zaferi’ne ulaşmasında en önemli kahramanlıklardan biri olduğunu sözlerine ekledi.

https://www.savunmasanayiidergilik.com/tr/HaberDergilik/canakkale-Savasi-nda-batan-ilk-gemi-Bouvet-nin-hikayesi
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *