Şahsım Devleti’nde fenomenler ve ponziler 1 / 2

YAZIya YORUM;


Açık bütçe ve enflasyon gafletini Türk milletine 14 Mayıs 1950 den bu yana çektirenler ( Dâhili ve harici, bedhahlar) köşelerinden bizler nasıl birbirimize gireriz diye büyük bir merakla beklemektedirler. Açık bütçeler Anayasayı İhlal Bütçeleridir. (*)
Enflasyon yapmayacaksınız. Açık bütçeler yapmayacaksınız. Anayasamıza hukukumuza ve Ulu Kurucularımızın direktiflerine aykırıdır. Sen önce açık bütçeler yap hukukumuzu çiğne sonra da meydana gelen zararları güya telafi et. Peki, Türk milletinin Makûs talihini de yenen Batı Cephesi Komutanımız İsmet Paşa ne diyor bakalım:
Enflasyon politikası, iktidarın daha ilk yıllarından itibaren iktisadi bünyeyi süratle takatinden düşürerek 1952 yılının son baharı başlarında, memleketi tam manasıyla iflasa sürüklemiştir. Kelimeyi tartarak kullanıyoruz.
Bütçe açığı, bir milleti, rutubetin bir binayı çökertmesi gibi yok eder
Batı Cephesi Komutanımız İsmet İnönü Dahil 14 Mayıs 1950 den sonra hiç denk bütçe görmeyen yüce Türk Milleti Ata yolu tarih yolu bilim yolu olan DENK bütçe istemektedir. Bunu Türk milletinden esirgemeyin. Denk bütçeyi Türk milletine fazla görmeyin. Lüks görmeyim.
Op. Dr. Aytekin Ertuğrul
(E ) Dz Tbp Kd. Alb.
Tıp Doktoru- Yazar
Türk Milletinin Bir Ferdi
(*) Op. Dr. Aytekin Ertuğrul: Gafletteki Yöneticilerin Anayasayı İhlal bütçeleri. Lazer yayınları Şubat 2005 Ankara Adlı kitabımızda derli toplu olarak Türk milletine açıklanmıştır.
Değerli okur,
01 Aralık 2023 Cuma günü sizlerle paylaşmış olduğum TEOKRATİK KLEPTOKRASİ * “TÜRKÇE ÖLDÜ MÜ?” başlıklı https://nacikaptan.com/?p=110809 yazımda değinmiş olduğum Türkiye’mizin ve devlet kurumlarının çökmesine ilişkin yazıma koşut düşünceleri içeren 4 bölümde tamamlanan yazı dizisinin CUMHURİYET – Emre Kongar tarafından 28 / 30 Kasım ve 01 / 03 Aralık 2023 tarihinde yazılmış olduğunu gördüm. Değerli köşe ve kitap yazarı aydın kişi Emre Kongar’ın bu yazılarının ilk iki bölümünü;
1 * Devlet çökünce her yer kirlenir!
2 * Devlet çökünce ahlak da çöker!
https://nacikaptan.com/?p=110814 bağlantısında okumanıza sunmuştum. Şimdi de sıra konuyu tamamlayan son iki bölüme geldi. Toplumu uyarma görevi yapan ve bu bilgi yazılarını yazan sayın Emre Kongar’a teşekkür ederim.
Naci Kaptan – 03 Aralık 2023

Şahsım Devleti’nde fenomenler ve ponziler 1

CUMHURİYET – Emre Kongar – 01 ARALIK 2023

Bu konudaki üçüncü yazımda yeni terimleri tanımlayalım!
Şahsım Devleti: Erdoğan/AKP iktidarının, 21 Ekim 2007 tarihinde Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi konusundaki halkoylamasıyla başlayan…Ve 16 Nisan 2017 Halkoylaması ile sonuçlanan bir süreç sonunda…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tek bir kişinin emrine verilmesiyle ortaya çıkan ucube bir devlet biçiminin ismidir! Bu ismi, Erdoğan’ın bir ifadesinden esinlenerek ben koydum:
Londra’da düzenlenen NATO Zirvesi öncesinde Britanya, Fransa, Almanya ve Türkiye liderleri bir araya gelmiş ve Erdoğan bu toplantı için “İngiltere, Almanya, Fransa ve şahsım dörtlü zirve yaptık” demişti.
Ben de bu ifadeden esinlenerek Erdoğan/AKP iktidarının 2017 Halkoylamasıyla, bütün devleti tek bir kişinin iradesine bağlamasıyla ortaya çıkan ucube yapıya “Şahsım Devleti” adını koymuştum.
Bu isim, başta CHP Sözcüsü Faik Öztrak olmak kaydıyla politikacılar ve gazeteciler tarafından da yaygın olarak kullanılmaya başlanınca günlük dilimize girdi.
Fenomen: Aslında Kant dönemine kadar uzanan bu terim, felsefi anlamda Fenomenoloji veya görüngübilim diye bir düşünce akımını da oluşturmuş olmakla birlikte, insan ve toplum bilimleri yazınında “Olgu” anlamında kullanılır. Günlük normal dilde, “Dikkati çeken olgu” anlamını kazanmıştır.
Genellikle bir kişinin önemini veya dikkat çekiciliğini vurgulamak için o kişiye “fenomen” denilmektedir.
Günümüzde, internetin yaygınlaşmasıyla, bir iletişim ve etkileşim aracı haline gelen, adı sonradan X olarak değiştirilen Twitter gibi, Facebook gibi, Instagram gibi sosyal medya platformlarında çok izleyicisi olan kişilere de “Sosyal Medya Fenomeni” deniyor.
“Sosyal Medya Fenomeni” terimi, genellikle, herhangi bir yeteneği veya başarısı olmadan garip sözleri, tutumları, davranışları, ilişkileri ve/veya görsel malzemeleriyle izleyici toplayan kişilerdir.
(Bu terim çok takipçisi olan herkes için, örneğin, ünlü sanatçılar, sporcular, yazarlar için pek kullanılmaz.)
“Sosyal Medya Fenomenleri”, bazı markalar için reklam amacıyla kullanıldıklarında kendilerine “etkileyici” anlamındaki İngilizce “Influencer” sözcüğünden gelen “influensır” da denir.
Bunlar da kendi içlerinde “blogger” gibi, “YouTuber” gibi, “Sosyal Medyacı” gibi gruplara ayrılırlar. Son günlerde bunların önündeki “Sosyal Medya” nitelemesi de kaldırılmış ve kendilerine sadece “Fenomen” denmeye başlanmıştır.
Yazımda yeni olmayan “Ponzi” terimi de var:
ABD’de, dolandırıcılık olarak “Saadet Zinciri” yöntemini uygulayan kişinin adından gelen bir kelime. “Saadet Zinciri” dolandırıcılığı ve bu dolandırıcılığı yapan kişiler için de kullanılır.

Şahsım Devleti’nde fenomenler ve ponziler 2

CUMHURİYET – Emre Kongar – 03 ARALIK 2023

Sevgili okurlarım, yazının başlığı sizi yanıltmasın, bu yazı bu konuda yazdığım dördüncü yazı. Daha önce şunları yazdım:
Devlet çökünce her yer kirlenir!
Devlet çökünce ahlak da çöker!
Şahsım Devleti’nde fenomenler ve ponziler 1
Son yazımda “Şahsım Devleti” ve “Fenomen” terimlerini tanımlamıştım.
Bugün “Ponzi”yi ve onun “Şahsım Devleti” ile olan ilişkisini anlatacağım.
Ponzi adıyla anılan Saadet Zinciri dolandırıcılığı, katılanların açgözlülüğüne ve piyasa koşullarının çok üstünde, gerçekçi olmayan gelir vaat eden bir yönteme dayalıdır.
Bu sistemde katılanlara, piyasanın çok üstünde gelir güvencesi verilir. Bu güvenceye inanmaları için de ünlü kişilerin ve/veya ünlü kurumların adları kullanılır, gerçek olmayan faaliyet görüntüleri gibi bilgiler yayımlanır.
İlk başlarda, ilk katılanlara, sonradan katılanların paraları kullanılarak gerçekten yüksek gelirler ödenir ve böylece başka katılımcılar bulmaları sağlanır. Sisteme katılanlar yavaşlayınca sistemde gerçek gelir yaratan bir kaynak ve/veya faaliyet olmadığı için, vaat edilen ödemeler aksamaya başlar…
Bu aksamalardan dolayı yeni katılımlar durunca da ödemeler olanaksızlaştığı için sistem çöker; paraları zimmetine geçiren yönetici kaçar veya hapse girer. Bu sisteme Ponzi denmesinin nedeni, bu yöntemin ilk kullanılışının Charles Ponzi tarafından ABD’de, 1920’li yıllarda gerçekleştirilmiş olmasıdır.
Ponzi, 40 binden fazla kişiyi posta pullarından özel bir kâr elde ettiğine inandırarak yüzde 50 faiz vaat etmiş ama böyle bir gelir olmadığı için, bir süre sonra iflas etmiş, hapse girmiştir.
ABD’de 2000’lerin başında Bernard Madoff adlı bir borsacı da aynı yöntemle binlerce kişiyi 20 milyar dolara yakın dolandırmış ve foyası meydana çıkınca o da hapse girmiştir.
Türkiye’de de, Özal zamanında “Banker Kastelli”, 90’lı yıllarda “Titan Saadet Zinciri” ve son zamanlarda “Çiftlik Bank” ve “Süt Bank” gibi Ponzi olayları yaşanmıştı. Özetle, Ponzi sistemi piyasanın çok üstünde gelir elde etmek isteyenlerin dolandırılmasına dayalıdır:
Son Ponzi olayında, ünlü bir spor adamının ve sistemi işleten kişinin şube müdürü olduğu bankanın adları kullanılarak güven sağlanmış ve katılımcılar böyle dolandırılmıştır.
Kanımca, bu son olayda:
“Şahsım Devleti” döneminde, büyük yolsuzluk iddialarının ve gelir transferlerinin kamuoyuna yansımış olması…
“Şahsım Devleti” rejiminin toplumda yol açtığı “Anomi”, yani kuralsızlık ve keyfilik de…
Vaat edilen olanaksız yüksek gelirlerin gerçekçi olarak algılanmasına ve aralarında ünlü futbolcuların da bulunduğu kişilerin kolayca dolandırılmalarına ortam hazırlamıştır.
Not: Pazar yazılarımda değindiğim, Kavala, Atalay ve Demirtaş başta olmak kaydıyla, hukuksuz olarak içeride yatanları, hastaları, yaşlıları unutmadım. Onların sorunlarını sosyal medyada da dile getiriyorum.
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *