AKP DÖNEMİNDE İRTİCA YÜKSELİRKEN, ATATÜRK, LAİK CUMHURİYET VE AYDIN DÜŞMANLIĞI ARTIYOR!!!

Değerli arkadaşlar,
Zamanın en güçlü, öldürücü silahlarına sahip olan 5 ülkenin müttefik ordusunu hem cephelerde hem de Lozan’da masada mağlup eden, Osmanlı’nın İngilizler’e teslim etmek için çabaladıkları yok olmakta olan bir imparatorluğun külleri üzerinde yeni, bağımsız ve modern bir devlet yaratan, kısa hayatına onlarca aydınlanma devrimini sığdıran, yabancıların büyük saygı duyduğu MUZAFFER KOMUTAN GAZİ MAREŞAL MUSTAFA KEMAL, ÜST İNSAN, BİLGE AYDIN DEVLET ADAMI ATATÜRK, siyasal islamcı, şeriat isteyen, emperyalizmin güdümünde tarikat ve cemaatleri örgütleyen siyasi bir örgütün,  hukuksuzluğu benimseyen, anayasayı, parlamentoyu yok sayan, “Ben dedim; Oldu” yönetim sistemi tarafından ağır saldırı altındadır.
Bu siyasi örgüt Türkiye’yi hukuk ve ekonomi yönlerinden çökertmiştir. Ülkemizin tüm ekonomik kaynakları taşaron siyasetçilere devredilerek komisyonla yabancıların mülkiyetine verilmiştir. Ülkemiz derin bir yokluk ve yoksulluğa gömülmüştür. Ülkemiz pahalılık ve enflasyonda birinci, demokrasi, insan hakları, hukuk, eğitim gibi çok önemli değerler sıralamalarında sonuncu sıralardadır. Dünyada eşi olmayan bir yönetim sistemi ile TEOKRATİK KLEPTOKRAT OTOKRASİ  yönetimi dörtnala faşizme koşmaktadır.
Sınırları NAMUS olan devletler hiç bir şekilde sayısı 10 milyona yakın, geçmişi bilinmeyen, eğitimsiz, mesleksiz yabancıyı kayıtsız ve yol geçen hanı gibi olan sınırlardan geçişine izin vermez. Ama bu sistemin yönetimi bu izini gizli anlaşmalarla vermiş ve Türkiye’nin sosyal yapısını, güvenli yaşamını, toplum sağlığını derinden etkileyerek çöken ekonominin hızlanmasını sağlamıştır.  Bu planlı bir istikrarsızlaştırma operasyonudur.
Eğitim ve Milli ordu çökmüştür. Diyanet Milli eğitimi ele geçirmiş ve tarikat, cemaat mensuplarını okullara öğretici olarak göndermektedir. Ülke derin ve çok karanlık bir döneme sürükleniyor. Aydınlanma döneminden Taş devrine…
Bu emperyal sistemin baş yöneticisi, eşbaşkanı önce hukuku öldürmüş, kendi savcı ve yargıçlarını yaratarak, kendi mahkemelerini kurmuştur. Sisteme karşı olan herkes haklı da olsa, muhalif olmak, demokrasiyi, insan haklarını savunmak sisteme göre suçtur ve cezalandırılmalıdırlar. Çünkü onlar başkana itaat etmedikleri için teröristtir.
Sisteme muhalif olan ülke aydınları, yazarlar, gazeteciler, sanatçılar, akademisyenler ve de devlete hizmetten başka hiç bir eylemi olmamış Kemalist komutanlar ileri yaşlarına rağmen hapise atılmışlardır. Bu değerli ve yaşlı insanlar hücrelerde yaşamlarını kaybetmektedirler. Çünkü onlar Mustafa Kemal’in askerleridir.
Devlet siyasetçi, bürokrat, iş adamı, tarikatlar dörtgeni tarafından akıl almaz derecede soyulmaktadır. Son 22 senede ülke kaynaklarının en az 1 MİLYAR DOLARI bu sistem hırsızları tarafından soyulmuştur. Soygunlar ve sistemin kurucuları soyarken bir yandan da çok lüks yaşam yaşarken, çaldıkları paraları yurt dışına transfer etmektedir.
Bir ülkenin koruyucu gücü MİLLİ ORDUSUDUR. Güçlü bir ordunuz yoksa tüm devlerin avı olursunuz. Yüce Atatürk’ün kurduğu ve savaşlar kazandığı Milli Ordumuzun yapısı talan edilerek tüm hiyerarşik yapısı kırıldı.  Ordu Milli olmak özelliğini kaybetti. Kışlalarda mezhep, inanç bölünmeleri orduya alınmış olan cemaat, tarikat mensupları nedeniyle başladı. Gen.Kur. Başkanının komuta edeceği ordu komutanları MSB’ye bağlandı. Şimdilerde Gen.Kur. Başkanının altında emir vereceği ordu yok… Bu emirleri  imam hatipli SİVİL ORGENERALLER, KORGENERALLER verecek. Çünkü MSB sivil kamu çalışanlarına dengi askerle eş olan ASKERİ RÜTBELER verdi!!! Gözünüz aydın adını sanını bilmediğiniz sivil generaller de var…
Bu yetmedi, kışlalarda ibadet yapılırken asker falan cemaat, filan tarikat olarak bölündü. Kendinden olmayan hocanın ardında namaza durmuyorlar. Takke renkleri de farklı. Böylece orduyu var eden BİR OLMAK, BİRLİK OLMAK olgusu kayboldu.
Bu da yetmedi, Cumhuriyet’in 100 yıl kutlamasında büyük bir askeri birlikte ve komutanların olduğu törende tarikatçı teğmenler yakalarına takılacak olan ATATÜRK resmini takmadılar ve kazan kaldırdılar. Tıpkı yeniçeri ocağı gibi!!! Buna karşılık Kemalist teğmenlerle aralarında ve tören sırasında kavga çıktı. Kavga büyüdü ve birlik imkanları ile bastırılamadı, dışarıdan polis ve jandarma çağırıldı. Ne kadar acı değil mi?
Bu da yetmedi, Büyük bir askeri kışlada, 10 Kasım’da ATATÜRK’ü anma merasimi yapılmadı. Ancak yurtsever, Kemalist bir yüzbaşının girişimi ile bu anma töreni (kerhen) 2 gün sonra yapıldı.
Size sorum var; “Allah korusun bir savaş süresinde askerler komutanın mı yoksa sözde asker İMAMIN mı emrini dinler?
İşte Osmanlı döneminde Balkan Savaşlarında çok fazla asker, sivil ve de çok fazla toprak kaybetmemizin nedeni de budur. Orduya siyasetin, mezhep farklılıklarının girmesi.
ATATÜRK’SÜZ CUMHURİYETİN 100. YIL PULU
Bu da yetmedi, sayın tarık Karslı’dan gelen mektup ; Sevgili dostlar. İşte bir utanç belgesi. Cumhuriyetin 100. Yılı nedeniyle basılan hatıra pulu. Atatürk yok. Kağıt pelur kağıdı niteliğinde. Bu puldan haberim yoktu. Marie-France bulursam alıp göndermemi istemişti. Bulamaz olsaydım. Göndermeye utanıyorum…
Daha ne yazalım dostlar; Sadece biliyorum ki, Çok derin uykudasınız, aldırmıyorsunuz, görüyor karşı çıkmıyorsunuz, teslimiyetçisiniz, O sizi uyuşturan atasözlerini kendinize rehber yapmışsınız; “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyorsunuz, belki de “Her koyun kendi bacağından asılır”…
Sanıyorsunuz ki sıra size gelmeyecek. Tarih böyle düşünenlerle dolu. Unutmayınız ki; tek kibriti, birkaç kibriti kolayca kırarsınız ama bir araya getirilen yüz/lerce kibriti kıramazsınız.
Yine de geçmiş olsun Türkiye’m…

Naci Kaptan – 07.12.2023
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *