GÖRÜŞLER, YORUMLAR

Hamas – İsrail savaşı İslam aleminin içinde bulunduğu geri kalmışlığı, perişanlığı bir kez daha gözler önüne sermiştir. İsraildeki yaklaşık 6 milyon Yahudiye karşılık dünyada en az yirmi mislinden fazla Müslüman bulunmaktadır. Su, elektrik, akaryakıt gibi en temel ihtiyaçlar için İsraile tam bağımlı durumda olup çok zor şartlarda, adeta açık hava hapishanesinde yaşam mücadelesi veren Filistin halkına karşı sorumsuzca davranarak, sonuçlarını akıllıca, doğru dürüst hesap etmeden Hamasın sinsice başlattığı terörist saldırısı, bir Festivalde eğlenmekte olan günahsız, (çoğu çocuk ve genç) insanların öldürülmesi, bazılarının rehin alınması, aşırı şiddet kullanılması, toprakları zorla işgal edilen ve bazı bakımlardan haklı durumda bulunan Filistinlileri dünya kamuoyunda haksız ve desteksiz duruma düşürmüş, İsrail yönetimindeki intikamcı Siyonist faşistlerin insafına terk etmiştir.
Silahlanmaya ayırdığı bütçenin az bir kısmı ile Gazze’de bilimsel, laik esaslara göre eğitim veren, İngilizce gibi dünya dilleri öğreten okullar, halka çalışma olanağı sağlayan iş yerleri, hızla, kontrolsüzce artan nüfusa karşı aile planlama klinikleri açmış olsa idi, İsrail şimdiki gibi sürekli tehdit ve tehlike altında kalmayacak, sorunların çoğunu barışçı ve akılcı yöntemlerle çözülebilecekti belki. İkinci dünya savaşından sonra ABD bu yöntemi akıllıca uygulayarak hem Almanya’yı kalkındırmış, hem de güvenilir bir dost ülke kazanmıştır. Aynısı Japonya için de geçerlidir. Fakat Irak’da, Afganistan’da bu dayanışma, kalkındırma politikasını uygulamammış, oralardan apar topar kaçmak, ülkeyi Talibanın ilkelliğine, fanatizmine terk etme durumunda kalmıştır.
Yüzüncü yılını dün kutladığımız Cumhuriyetin değerini, önemini bir kez daha anlamamız açısından, Gazze’de (daha çok masumların, günahsız çocukların ağır bedellerini ödediği) bu anlamsız, yersiz, görünürde dine, cihada dayalı terör savaşı bizler için de bir ibret ve ders olmalıdır. Özellikle de Atatürk’ün laikliğe, akılcı, çağdaş eğitime, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” felsefesine verdiği büyük önem, bir kez daha hatırlanmalıdır. Cumhuriyetimizin değerlerine, temel ilkelerine, sanayi, yargı, ordu gibi özerk olması gereken kurumlarına, en çok da eğitim ve ekonomiye zarar veren siyasal İslamcı “tek adam” yönetimine körü körüne desteğini sürdürmekte ısrar eden necip halk kesimi (ki görünürde hala çoğunluktadır) bu gibi yazıları, uyarıları ne yazık ki okumaz, anlamaz; ama biz Kemalistler de (iflah olmaz şekilde) sevgili ülkemiz için kurtuluş yollarını araştırmaktan yorulmayız, bıkmayız ve ümidimizi (bir türlü toparlanamayan, düzelemeyen) “yüce Atatürkün CHP”sinde arar dururuz, zira yaşamsal önemdeki laikliğin kurtarılması için başka seçenek şimdilik ortada görünmemektedir.
Kemal Rastgeldi – 30.10.2023
——————————————————————–

KUYRUKLU YALAN

Gerçekler acı da olsa katlanırım gık demeden,
Bilimin meyvesidir gıdam, yaşarım haram yemeden.
Yumma gözünü ki göresin, Allah uğruna nasıl olunuyor gaddar,
Hiç bir şeyden korkmam dünyada, kör inançtan korktuğum kadar.
Kimisi cennete (hurilere) erişmek için boyar etrafını kana,
İnanç uğruna öldürür, göz kırpmadan kıyar cana.
Kalk, önce kutsallık tasla, cömert ol yalandan yana,
Sonra ne kadar eziyet etsen de o kadar çok taparlar sana.
Büyüğüne itibar et, baş vuracaksan yalana,
Kulak yedi arşın olsun, kuyruk benzesin yılana.
Gönüllerde taht kurarlar, konarlar saraya, hana,
Dini kirli siyaseti için kullanan, sultan olur pislettiği cihana!..
(29 Ekim 2023’te düzeltilip yeniden yazılmıştır) Kemal Rastgeldi
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *