1 * Devlet çökünce her yer kirlenir! / 2 * Devlet çökünce ahlak da çöker!

CUMHURİYET – Emre Kongar – 28 Kasım 2023

1* Devlet çökünce her yer kirlenir!


Devlet çökertildi…
Yenisi kurulamadı…
Her yer kirlendi.
“Liyakat” ilkesi yok edildi…
Yerine “Sadakat” ilkesi getirildi:
Böylece kirlenme hızlandırıldı; temizlik olanaksızlaştırıldı!
Önce Cemaatle ittifak halinde yargı ele geçirildi; adalet kirletildi.
Bütün adalet kurumları, temyiz mahkemeleri, yerel mahkemeler siyasete bağlandı.
Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırıldı ama yerlerine önce Özel Yetkili Mahkemeler, sonra Sulh Ceza Yargıçları getirildi.
Parti örgütlerinden yargıya yatay geçişler yapıldı.
Kız ve erkek çocuklara tecavüz edenler, kadın katilleri korunurken gazeteciler hapse atıldı.
Anayasa’ya uymakla yükümlü olan Yargıtay bile Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymayarak ve Mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunarak Anayasa’yı ihlal eden kurumlar arasına katıldı.
Sonunda yargı, iktidarın muhalefet ve medya üstündeki baskılarının aracı olduğu gibi, rüşvetle iş yapar hale geldi. (Bunu ben söylemiyorum, bir Cumhuriyet Başsavcısı resmen söylüyor.)
YSK aracılığıyla, Parlamenter Demokrasi’ye aykırı halkoylamaları yapıldı ve yasalara aykırı oy sayımlarıyla rejim değiştirildi.
Meclis yetkilerinin önemli bir bölümü Cumhurbaşkanı’na verildi.
Hükümet üstündeki Meclis denetimi yok edildi.
Bütün icra da doğrudan Cumhurbaşkanı’nın şahsına bağlandı.
Kirli adalet, sivil ve asker bürokrasiyi, milli eğitimi, üniversiteleri, medyayı da kirletti:
Sivil ve asker bürokraside Silivri Davalarıyla ve KHK’lerle tasfiye yapıldı.
Bürokraside müsteşarlıklar yok edildi, yerlerine parti komiseri gibi çalışan Bakan Yardımcılıkları getirildi.
Sayıştay’ın yetkileri sınırlandı ve kısıtlandı.
Maliye Müfettişliği ve Hesap Uzmanlığı kaldırıldı.
İhale Yasası, ihalelerinin özel gereklerine göre 180 kezden fazla değiştirildi.
Askeri bürokraside terfi ve tayin kuralları, bekleme süreleri değiştirildi.
Kuvvet Komutanlıkları Genel Kurmay Başkanlığı’ndan alındı, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlandı.
Milli Eğitim, Diyanet İşleri Başkanlığı’na ve tarikatlarla ilişkili vakıf ve derneklere bağlandı.
YÖK aracılığıyla, bütün üniversiteler iktidarın doğrudan emrine alındı.
Medyanın yüzde 90’ından fazlası iktidarın emrine alındı, geri kalanları da baskılandı.
Güvenlik bürokrasisinin kirletilmesiyle, mafya, rüşvet, kaçakçılık yaygınlaştı.
Uluslararası mafya örgütleri Türkiye’de üslendi ve hesaplaşma cinayetleri AVM’lere kadar yayıldı.
Türkiye uyuşturucu kaçakçılığının transit istasyonu iken hedef pazarlarından biri haline geldi.
Ülkenin maliyesi ve ekonomisi de kirletilerek iflas ettirildi.
Geniş halk kitleleri geçim sıkıntısına ve yoksulluğa mahkûm edildi.
Yıkılan devletin altında sadece iktidar kalmadı; halk da bu enkaz altında can çekişmeye başladı.

CUMHURİYET – Emre Kongar – 30 Kasım 2023

2* Devlet çökünce ahlak da çöker!


Sevgili okurlarım, ahlakın kaynağı toplumdur!
Vicdanı ve bilinci boş bir sayfa olarak doğan insan evladının ahlakı ve bilinci, içine doğduğu toplum tarafından belirlenir:
Önce aile, sonra televizyon, internet, sosyal medya, sonra, arkadaş grupları, daha sonra eğitim/okul, en sonra da işyeri/iş hayatı, bireylerin ahlakını ve bilincini belirler.
Toplumların, bireye aktardıkları vicdanı ve bilinci, yani ahlakı, esas olarak o toplumun üretim biçimi, din/mezhep, ırk/milliyet gibi kimlikleri ile içinde yaşadıkları devletin hukuk sistemi, yani anayasası ve yasaları belirler.
Elbette bir topluma özgü kimlik ve hukuk sistemi yanında, insanlığın günümüzde eriştiği iletişim ve etkileşim çağında, başka toplumların, özellikle de teknolojisi göreli olarak öteki toplumlara göre daha gelişmiş olan toplumların değerleri, oralardaki insanların tutum ve davranışları da bütün toplumların bireylerini etkiler.
Bütün bu faktörlerin tümünü göz önünde bulundurarak çok çok kabaca, “bir toplumun ahlakını genellikle o toplumun kimliği ve yasaları belirler” diyebiliriz.

Bu genel bilgiler çerçevesinde ülkemize baktığımızda, yirmi yılı aşkın bir süredir bizi yöneten iktidarın hem dini ve milli değerlerimizi hem de hukuk düzenimizi yozlaştırdığını, bu açıdan da ahlakımızı bozduğunu söyleyebiliriz.
Devletin çökertilmesi sürecinde, dini ve milli değerlerin ve hukuk düzeninin iktidar tarafından halkı yoksullaştırmak için kullanılması, bütün kurumların ve kuralların “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” çerçevesinden çıkarılmaları ve kişisel kararlara göre kullanılmaları, ülkemizdeki bilinci ve vicdanı etkilemiş, ahlakı çökertmiştir.
Ülkemize özgü olan bu “Devlet”in ve “Ahlak”ın çöküşü, Bilişim Devrimi’nin egemen iletişim ve etkileşim aracı olan “Sosyal Medya”nın kötüye kullanımı ile birleşince ortaya üç türlü dolandırıcılık yöntemi çıktı:
1) Telefonla, kendini polis olarak tanıtanların, bütün iletişim ve aile bilgilerini ele geçirmiş oldukları özellikle yaşlı insanları, “Adınız teröre karıştı” diyerek korkutmaları ve dolandırmaları.
2) İnternette, hizmet veya mal satışı yaptığını iddia edenlerin yaptıkları dolandırıcılıklar.
3) Ponzi yöntemiyle, yüksek faiz geliri vaat edenlerin yaptıkları dolandırıcılıklar.
Devlet çökünce ahlak da çöktü ve toplumsal hayatımıza ponzilerle, fenomenler egemen oldu. Daha da ilginç bir biçimde, ponzilerle fenomenler aynileştiler.
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *