YAZIŞMALARDAN NOTLAR

Yetenekli, yürekli bir asker, ülkesi için doğru kararları doğru zamanlarda alıp, tüm zorlukları göğüsleyerek cesaretle uygulayan bilge bir devlet adamı olmasının yanında Atatürk’ün (bana göre) en önemli özelliği gerçek bir “filozof” olmasıdır, yani her konuyu derinlemesine, etraflıca düşünüp araştırarak, özgürce, önyargısızca değerlendirebilen üstün bir insan! Çağının ve yakın çevresinde bulunanların çok ilerisinde olduğu için fikirlerini uygulamakta bazen zorlanmış fakat hiç yılmamıştır. Eşi bile kendisini anlayamamış evliliği kısa sürmüştür.
Asıl büyük nankörlüğe ve ihanete (hayattayken en yakınındaymış gibi görünen) Celal Bayar gibi güvendiği insanlar tarafından uğratılmıştır. 1950’lerde A. Menderes, C. Bayar öncülüğünde Demokrat Partinin irticayı hortlatmaya başlaması, önce yavaş yavaş, sonra gittikçe hızlanarak ülkemizi ortaçağ karanlığına sürüklemiş ve siyasal İslamcıların pençesine teslim etmiştir. Arap emperyalizminin çağdışı ideolojisinden gücünü alan “örgütlü cehaletten” ve “dinsizlikle suçlanmaktan” korkan tavizci muhalefetten yararlanmakta ve iktidarlarını sürdürmek için her çareye baş vurmaktadırlar. Geleceklerini sağlama bağlamak için en kapsamlı ve en yıkıcı girişimlerini, yatırımlarını eğitimin dinselleştirilmesine yönlendirmişlerdir. Okullarda din dersini zorunlu hale getirmiş, ihtiyacın çok üzerinde İmam Hatip okulları açmışlardır. Kuran kursları mantar gibi her yana yayılmış, tarikatlar, cemaatler sınırsızca desteklenip güçlendirilmiş, eğitimde de söz ve yetki sahibi olmaları sağlanmıştır. Bütün bunlar olup biterken, laikliğin altı onarılmaz şekilde oyulurken, “kutsala” dokunmaktan çekinen CHP gerekli tepkiyi, direnişi gösterememiştir.
Cahil bırakılan kitlelerin kontrolsüz şekilde, gereğinden fazla çocuk yapmasına karşı (aile planlaması şeklinde) önlem alınmamış, aksine, doğurganlık “tek adam” tarafından sürekli teşvik edilmiştir. Böyle bir ortamda Prof. Örsan Öymen gibi bir Kemalistin, yani Atatürk gibi “filozofça” düşünmesini bilen bir aydının CHP başkanlığına aday olması ümit vericidir. Bir televizyon programında İmam Hatip okullarıyla ilgili haklı eleştirileri yüzünden AKP tarafından suçlandırılmış olsa da, bu çok önemli, hassas konuyu nihayet tartışmaya açma cesaretini gösterdiği için takdir edilmesi gerekir ve dincilerin yıkıcı iktidarından kurtulmak isteyen tüm yurtseverler tarafından desteklenmelidir.
Kemal Rastgeldi – 5.10.2023

Dinsizlikle suçlanmak korkusu yüzünden yıllardır meydanı azgın dincilere bırakmış bulunuyoruz ve bunun gittikçe ağırlaşan bedelini ödemeye devam ediyoruz. Suriye savaşı, başta FETÖ’den kaynaklanan darbe girişimi, IŞİD vahşeti gibi belalar canımızı artık dayanılmaz derecede yakmakta olsa da, biz muhalif yurtseverler toparlanıp birleşemiyoruz, örgütlenemiyoruz, suçlulardan hesap soramıyoruz, sadece eleştirmekle, sızlanmakla yetiniyoruz. Artık silkinmemiz, sesimizi yükseltmemiz, eyleme geçmemiz gerekiyor. Aslında, “yüce dinimiz” diyerek halkımızın dört elle sarıldığı Arap emperyalizminin yayılmacı, çağdışı ideolojisi tüm sıkıntılarımızın başlıca sebebidir.
Çaresi, tedavisi bulunmayan sinsi, bulaşıcı, yaygın bir zihinsel hastalık durumuna kolayca dönüşebilmektedir. Kendini “öbür dünya” hayallerine kaptıranlara her türlü saçmalığı, bazen çılgınlığı kolayca yaptırabilmektedir. Din duygularını sömüren, siyasi amaçlar için kullanan, halkı Allahla kandıran sadece AKP ve başındaki “tek adam” değildir, MHP ve diğer Kemalizm karşıtı partiler de Cumhuriyetimizin temeli olan laikliğe karşı suç işlemektedir. Cumhuriyet Halk Partisi ise Atatürkt’en sonra “halkın partisi” olmaktan uzaklaştı, sade vatandaşları bilinçlendirip onlarla bütünleşemedi.
Kemal Rastgeldi – 22.09.2016
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *