1917’de Gazze’de Türklere karşı
kara harekâtı başlatıldığında neler oldu?
Mehmed Mazlum Çelik – Pazar 22 Ekim 2023
Türk askeri, 1917 yılında, Gazze’de, bugün belki Gazellilerinkinden çok daha kötü şartlarda dünyanın en modernize ve güçlü ordusunun başlattığı iki kara harekâtında Türk askeri düşmanı iki tam kez yok etmişti.
Tohumları Çarlık Rusya’da atılan Chibbath Zion hareketi Filistin‘de devlet kurmayı ülkü haline getiren Yahudi göçlerinin temelini attı. Baron Edmond de Rotschild’in maddi ve manevi destekleri bu göçün legal ve illegal yollarla desteklenmesini sağladı.
1909 yılında Sultan Abdülhamid‘in tahttan tamamen çekilmesi ile süreç hızlansa da başlarda Yahudilerin müttefik olarak gördükleri İttihat ve Terakki Cemiyeti, Siyonistlere karşı en az Sultan Abdülhamid kadar çetin bir savaş başlatacaktı.
Cemal, Talat ve Enver Paşa’nın farklı politik kararlarda birçok hatası olsa da bu konuda basiretle iş gördüklerini söylemek gerekir.
Şunu da eklemek gerekir ki Sultan Abdülhamid tahtta bulunduğu süre boyunca toplam sayısı 40 bin civarı olan Yahudi yerleşimcinin sultanın tahttan indirilmesini izleyen birkaç sene içerisinde 80 bin gibi ciddi rakamlara ulaşmıştı.
İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) geç de olsa tehdidi fark edecek ve gerekli tedbirleri alacaktı. Yine de bu geç alınan tedbir Gazze‘nin her karışının Mehmetçik kanı ile sulanmasını engelleyemeyecekti.
Nihayet I. Cihan Harbi başladığında Siyonist Yahudiler itidalli davranmayı bir kenara bırakarak tüm güçleri ile İngilizlerin yanında yer aldı. İngilizlere sanıldığının aksine yalnızca maddi güç vermediler bizzat silahaltına girip Siyon Birlikleri kurdular ve istihbarat toplayarak sayısız Türk askerinin şehit olmasına neden oldular. Tarihin cilvesi olsa gerek Türkler için bu gerilimdeki en büyük kırılma noktası Gazze olmuştu.
Siyon (Katır) Birlikleri
Siyon Birliği, başta İngilizler olmak üzere Batılı devletlerin desteğini elde etmek için kurulmuş başında Vladimir Jabotinsk isimli bir subayın olduğu ve Siyonistlerden oluşan yaklaşık 600 kişilik bir gönüllü birliği idi.
Bu birlik 1915 yılında Gelibolu’ya çıkarak son kurşun atılana kadar Türklerle amansız bir şekilde savaşmıştı. Çanakkale’de Türk kanı akıtan bu birlikteki askerler bugün hala İsrail’de milli kahraman olarak görülüyor.
Binyamin Netenyahu 2014 yılında bu birliğin komutanların mezarlarını ziyaret ederek tekrar gündeme getirmişti.
Bu ziyaret tesadüf olmazdı zira Netenyahu’nun babası bu birliklerin kuruluşunda fiilen yer almış birisiydi. Siyon Birliklerinin kurucusu Vladimir Jabotinsky bu birliklerin faydalarını şöyle açıklayacaktı:
Ben Gelibolu’ya gitmedim. O nedenle size, gönüllü birliğin hikayesini anlatamam. Ama şunu açıkça belirtebilirim: Trumpeldor o zaman görüşlerinde haklıydı… Savaşmak amacıyla Gelibolu’ya gidiş, Siyonizm’e yepyeni ufuklar açmıştır. Eğer biz, 2 Kasım 1917’de Balfour Bildirisi ile Filistin’de yurt edinme konusunda söz aldıksa, buna ulaşan yol Gelibolu’dan geçmiştir.
Talat Paşa ise Yahudilerin giriştikleri bu ve benzeri girişimlere rağmen İTC’nin kimseye bir ayrıcalık tanımayacağını Yahudilerin diğer cemaatler gibi Osmanlı tebaası vurgusuyla belirtecekti:
O halde en başta ifade ettiklerimi tekrar etmek zorundayım. Yahudilere herhangi bir ayrıcalık tanımamız mümkün değildir. Onlar sadece diğer vatandaşlarımıza tanınan mevcut hakların aynısından faydalanabilirler. Fakat şu andaki yasalarımız zaten cemaatlere kendi yönetimleri noktasında oldukça geniş haklar tanımaktadır ve meclise henüz yeni gelen bir yasa taslağı ile bu hakların daha da genişletilmesini amaçlıyoruz.
Talat Paşa’nın bu ifadelerinin altı boş değildi; çünkü Siyonistlerin aksine özellikle Yahudi şeriatına yürekten bağlı Yahudiler, bir devlet fikrinin, hele bunu Türk cinayetiyle elde edilmesinin, haram olduğunu ilan etmişlerdi.
“Alliance İsraelite” adını verdikleri hareket Siyonistlerin girişimlerini engelleyerek Türklerle bütünleşmeyi esas almışlardı. Hayim Nahum’un başını çektiği bu hareket Polonya ve Ukrayna üzerinden gelen Siyonistler karşısında ortaya bir tesir koyamayacaktı.
Yine de “Alliance İsraelite” hareketi yüzlerce Yahudi’nin Osmanlı saflarında orduya yazılmasını ve maddi destek oluşmasını sağladı. Bu konuda adım atanların çoğu Osmanlı vatandaşı olan Yahudilerdi; ama göçmen olarak gelenler büyük bir Türk düşmanlığı ile hareket ediyorlardı.
Cemal Paşa, henüz 1914’te bölgede Siyonist emellerle hareket eden tüm göçmen yabancıların tehcir edilmesi için hükümete şu maddeleri içeren bir kanun teklifinde bulundu:
Yabancı ülkelerden gelen Yahudi muhacirler, Osmanlı uyruğunu kabul etseler bile Filistin’e alınmayacaklar.
Yahudilerin Filistin’de koloni kurmalarına izin verilmeyecek, ‘koloni’ vasfıyla bilinen Yahudi yerleşim birimleri Hükümetin belirleyeceği isimler dâhilinde karyelere dönüştürülecek. Yabancı devletlerin uyruğunda bulunan zevat ve bunların vekilleri, bu karyelerin işlerine ve köylülerin şahsi icraatlarına müdahale edemeyecek.
Yahudilerin Filistin’e hicretini ve emlak almalarını düzenleyen siyasi, ictimai ve iktisadi cemiyetler ilga edilecek. Bunların azası bulunan ve gizlice cemiyet kurmaya teşebbüs eden yabancılar, Osmanlı ülkesinden ihraç edilecek.
Osmanlı ülkesine Yahudi muhacirler getirmek için kurulan cemiyetler, ister Osmanlı isterse yabancı olsun, Filistin’de şube veya hususi memur bulundurmayacak. Filistin dışında Osmanlı ülkesinin başka bölgelerine hicret etmek isteyen Yahudilere kolaylıklar sağlanacak.
Gazze de yaşananlar insanlık adına bir faciadır.Geçmişte Türk ordusunu arkadan vuran Arap lar bu gün bu faturayla karşı karşıyadır….Her Türk ün okuması gerekli olan Cemal paşanın o günkü anılarıdır.Arap milliyetçiliği (İslam Devleti olarak) asırlardır etnik temizliği din adına yapmış olup buğünlere gelinmiştir.Siyonizm bir ırkçı inanışıdır.Emperyalizm le beraber Orta Doğuya kan ve göz yaşı getirmiştir.Çöllerde hayatını kaybeden askerlerimizi sayğı ve minnetle anıyorum.saygılarla