CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLAMASI * ÇARPITILAN TARİH

CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLAMASI

DR. GÜZİDE FİLİZ TUZCU AKDAĞ

CUMHURİYETİMİZİN 100. YIL DÖNÜMÜNÜ SADECE KUTLAMAK YETMEZ!!! – KESİNLİKLE YETMEZ


TC DEVLETİNDE 85 YILDIR (11 Kasım 1938 – 29 Ekim 2023) MEYDANA GELEN SİYASİ VE İKTİSADİ OLUMSUZ GELİŞMELER VE BU BAĞLAMDA BAŞTA TAM BAĞIMSIZLIĞIMIZ OLMAK ÜZERE, BİR BİR KAYBEDİLEN CUMHURİYET KAZANIMLARIMIZ, CUMHURİYETİN SADECE “KUTLAMALARLA KORUNAMAYACAĞINI” NET VE AÇIK OLARAK ORTAYA KOYMUŞTIR. TÜRKİYE’DE 85 YILDIR NELER OLDUĞUNU ANLAMAK İÇİN GERÇEK OSMANLI TARİHİNİ ÖĞRENMEK ZORUNDAYIZ
OSMANLI PADİŞAHI 2. MEHMET İKTİDARI (1444–1481) TÜRK ULUSU İÇİN DEVASA BİR KIRILMA (BİR DÖNÜM) NOKTASIDIR : İKİNCİ KIRILMA NOKTASI İSE 11 KASIM 1938 – 15 MAYIS 1950 ARASI 12 YIL SALTANAT SÜREN İSMET İNÖNÜ İKTİDARIDIR
O halde Cumhuriyetimiz nasıl korunur? ANCAK ve ANCAK “MİLLİ TARİH BİLİNCİ” kazanmakla korunur ve yüzyıllarca yaşatılabilir… Milli Tarih Bilinci – diğer adıyla Milli Hafıza da ancak “MİLLİ EĞİTİMLE” oluşur.
CUMHURİYETİMİZ, BÜYÜK ATATÜRK’ÜN BİZZAT TESPİT EDİP, UYGULAMAYA KOYDUĞU MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİYLE , YANİ “MİLLİ TARİH BİLİNCİ” ile korunabilir. Ancak 1938 sonrası MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİMİZ, maalesef ki MİLLİ OLMAKTAN ÇIKARILMIŞTIR! Böylece zaten yüzyıllarca geç kalarak farkına vardığımız “milli kimliğimiz ve milli aydınlanma sürecimiz” maalesef ki devam ettirilmemiş ve kasten sekteye uğratılmıştır! Maalesef…
Böylece Büyük Atatürk’ün başlatmış olduğu, BİLİMİ yaşamın her alanında yegane rehber kabul eden, muhteşem aydınlanma çağımız acımasızca, hoyratça durdurulmuştur! Binlerce yıllık köklü geçmişimizi – Öz Türk Kültürümüzü ve Zengin Tarihimizi – ortaya koyan Milli Eğitim Sistemimiz 11 Kasım 1938’den sonra saldırılara uğramaya başlamıştır!
Peki yakın tarihimiz olan ve 600 küsur yüzyıllık devasa bir zaman dilimini kapsayan, hatta koskoca Türk Ulusunu, TÜRKLÜĞÜ yok olmanın eşiğine kadar getiren Osmanlı Hanedanı ve Osmanlı Tarihi bizlere doğru anlatılmış mıdır? KESİNLİKLE HAYIR. Çünkü 11 Kasım 1938’den itibaren iktidara gelen siyasetçiler, “Türkleri devlet yönetiminden uzaklaştıran ve köleleştiren” Osmanlı devrine geri dönüşü başlatmışlardır…
Böylece Osmanlıları örnek alan siyasetçiler, İslâm Dinini bir kez daha Kuran’dan uzaklaştırarak, şahsi menfaat ve siyasetlerine alet etmişler ve bunda da oldukça başarılı olmuşlardır. 21. yüzyıl ve 2000’li yıllar, ve Müslüman Türkler Kuran’da yazılan Yüce Allah emirlerini halâ bilmiyorlar!
Dünya Tarihini, Antik Türk Tarihini, Dinler Tarihini, Kuran’ı ve gerçek Osmanlı Tarihini çok iyi bilen, hatta Osmanlı yönetimi altında okumuş, yaşamış, baskı ve zulüm görmüş biri olarak Büyük Atatürk, Osmanlıların Türkleri kendilerine kul – köle yapmak için “İslâm Dinini” nasıl ustaca kullandıklarını, Kuran’ın Türkçeye tercümesini ve anlaşılmasını Türklere nasıl yüzyıllarca yasakladıklarını, ve Türkleri “din adına” baskı altına alarak, nasıl cehalet ve sefalet girdabı içinde yaşattıklarını çok iyi biliyordu. Ve doğal olarak O, Türk Ulusunun da bu tarihi gerçekleri bilmesini istiyordu.
Bunun içindir ki Onun en büyük hedeflerinden biri de “Kuran’ın tanıttığı Gerçek İslam Dinini” Türk Ulusuna öğretmek, Türklere “din bilinci” vererek, bir daha din adına sömürülmelerini ve tüketilmelerini önlemek istemiştir. Peki 85 yıldır Türk Ulusuna “din bilinci” verilmiş midir; yani Kuran’ın tanıttığı Gerçek İslam halka anlatılmış mıdır? KESİNLİKLE HAYIR. Türklere Milli Tarih bilinci verilmediği gibi, İslam Din bilinci de verilmemiştir! Oysa ki Büyük Atatürk Diyanet İşleri kurumunu salt bu hedefle kurmuştu!
Şimdi gelelim, 1938 sonrası Türk Ulusundan titizlikle gizlenen GERÇEK OSMANLI TARİHİNE:
Bir bilim insanı sorumluluğuyla şu hususun altını önemle çizmek zorundayım; şayet Türk Ulusu gerçek Osmanlı Tarihini bilseydi, yani Tarih Bilincini – Milli Hafızasını kazanmış olsaydı, 85 yıldır yaşadığı sorunların hiç birini, evet hiç birini yaşamayacaktı, din kisvesi altında bir kez daha sömürülmeyecekti, hatta 21. Yüzyılda halâ geri kalmış bir ülkeye sahip olmanın utancını da yaşamayacaktı. Türkiye’de iktidara gelenler, Türk Ulusuna – Türk Ulusunun temsil edildiği TBMM’nde söz verdikleri ve yemin ettikleri gibi, Atatürk ilkeleri ve milli politikalarına bağlı kalmamışlardır! Şayet bağlı kalsalardı bugün Türkiye’miz bir İngiltere’den, bir Fransa’dan, bir Almanya’dan veya Japonya’dan çok daha ileri medeniyet seviyesine kavuşmuş, vatandaşlarının eğitim ve refah seviyesi yükselmiş, dünyada sözü geçen, son derece güçlü bir ülke olacağı yüzde yüz muhakkaktı. Çünkü Türkiye’miz, bunun için her imkana, yer üstü ve yer altı zengin kaynaklara, verimli topraklara ve iklime, tatlı su kaynaklarına, denizlere, o saydığım ülkelerden çok daha fazlasına sahiptir…
Türk Ulusu tarih bilinci kazanmış olsaydı, her şeyden önce 600 küsur yüzyıl Osmanlı devrinde içine düşürüldüğü tuzaklara, yanlışlara ve hatalara Cumhuriyet sonrası tekrar ve tekrar düşmemiş olacak ve 15 yıl gibi kısacık bir zamanda kazandığı nerdeyse mucizevi kazanımlarını yitirmeyecekti. Türkler için tarih tekrar etmeyecekti… Unutmayalım ki Avrupalı halkların, krallar – imtiyazlı üst tabaka yöneticiler ve ruhban sınıf üçlüsüne karşı büyük mücadeleler vererek, kanları ve canları pahasına yüzyıllar içinde kazandıkları kazanımları Büyük Atatürk Türk Ulusuna, altın tepside, zahmetsizce sunmuştu. Ancak Türk Ulusu bu muazzam kazanımların ne yazık ki kıymetini bilememiş ve ne yazık ki sahip çıkmamıştır!

Bu kadar Osmanlı Tarihi demişken, makalemde yer alan 2. Mehmet portresine de açıklık getirmek ve GERÇEK OSMANLI TARİHİNİ çok kısacık bir özet olarak sunmak isterim.
Bir kere 1938 sonrası bizlere “Osmanlı Tarihi” diye öğretilenlerin hepsini bir kenara atmamız, önyargıdan ve ezberlerden kurtulmamız gerekiyor. Çünkü bizlere anlatılanlar tarih değildir! Osmanlı padişahları bizlere tanıtılan kişiler değildir! Onlar Türklerin Atası ve Ecdadı da değildir. Evet Osmanlı İmparatorluğunu kuran, olağanüstü fedakârlıklarla, emekleri, kanları ve canlarıyla yüzyıllarca yaşatan elbette Türklerdi, ama ne yazık ki zamanla devlet yönetimi “Türklere düşman” yabancı unsurlarca ve hileyle ele geçirilmiştir. Hem de Orhan Gazi devrinden başlayarak…
Yabancıların etkisi ve saltanatı Orhan’ın üç Grek Hıristiyan eşleri – Horofira , Asporçe – Teodora , ve onların akrabaları, yakın hizmetlileri, rahipleri ve Avrupalı soydaşları ile başlamış ve hiç değişmeden yüzyıllarca 1919’a kadar sürmüştür. Bu yabancı unsurlar tamamen güçlenene kadar Türk unsurlarına (Ahilere, Türk Devlet Beylerine, Türk İslâm Bilginlerine vs…) büyük saygı ve bağlılık göstermişler, ve takiyye siyaseti uygulayarak, “Türk ve Müslüman” görüntüsü vermeye özellikle dikkat etmişlerdi. Böylece onlar Anadolu Türklerinin her türlü desteğini elde etmeyi başarmışlardı. Diğer yandan da bunlar Türk ve İslam karşıtı politikalarını sinsince ve istikrarlı bir şekilde uygulamaya koymuşlardı…
1453’de ise Türkler için tam bir kırılma noktası yaşanmıştır. Hıristiyan Sırp kralı Kuraç Brankoviç’in kızı Mara Despina’dan doğan 2. Mehmet, (ki Osmanlı havarisi tarihçiler bu gerçeği de canhıraş inkâr etmektedirler!) Türk Sadrazam Çandarlı Halil Paşa’ya İstanbul’u fethetmesi emrini vermiş ve Halil Paşa da büyük hazırlıklar ve gayretlerle, hatta Osmanlı Ordularının Baş Komutanı olarak bizzat savaşarak, çağının en büyük – en göz kamaştıran zaferi olarak İstanbul’u fethetme şerefine ermiştir. Artık Osmanlılar muazzam bir dünya gücü olmada zirveye ulaşmışlardı. Ancak 2. Mehmet, fetihten sadece 3 gün sonra, başta Hıristiyan annesi ve lalası (öğretmeni – akıl hocası) Grek Zağanos olmak üzere etrafına topladığı Grek ve Sırp devşirmelerin iftirasını bahane ederek Türk Halil Paşa’yı zindana attırmış ve sonrada öldürtmüştür. Böylece İstanbul’un fethi gibi çağının en büyük zaferini de 2. Mehmet, elinde bulundurduğu yetkiyle kolayca ve zahmetsizce sahiplenmiştir!
Artık tahtı ele geçiren 2. Mehmet, Osmanlı İmparatorluğu’nun en üst makamlarından, en alt makamlarına kadar Türkleri devlet yönetiminden tamamen atmış ve bu bir gelenek, hatta yasa olarak 1919’a kadar, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Türkler, derin gaflet uykusundan uyanıp, kendi kaderlerine – kendileri sahip çıkana kadar devam etmiştir
Osmanlı devrinde Türkler, köklü milli kimliklerini, geçmişlerini, insanlık onurlarını, kendilerine olan güven ve saygılarını ve de yaşam sevinçlerini tamamen kaybetmişlerdi. Ayrıca Müslüman Türkler, kula kul olmuşlar ve Kuran’a göre hiç affı olmayan şirk batağına batmışlardı. Elbette yazacak daha pek çok şey vardır, ancak bu yazılanlar Türklerin başına Osmanlı devrinde neler geldiğine dair bir fikir verecektir kanaatindeyim.
Evet bundan 100 yıl önce 29 Ekim 1923’de, muhteşem aydınlık ve ferah bir Ankara sabahında, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Paşamız büyük müjdeyi vermiştir;
“TÜRKİYE DEVLETİ’NİN SİYASİ REJİMİ CUMHURİYET OLACAKTIR” demiş ve BUNU TÜM ULUSA VE DÜNYAYA İFTİHARLA DUYURMUŞTUR. DÜNYADAKİ ve TÜRKİYE’DEKİ TÜRK DÜŞMANLARI ÇOK ÜZÜLMÜŞLER, HATTA KAHROLMUŞLARDIR; ASİL TÜRK ULUSU İSE ELBETTE SEVİNCE GARK OLMUŞTUR. ÇÜNKÜ ARTIK TÜRKLER “KULA KUL” OLMAYACAKLARDI… TÜRKLER, BAŞLARI DİK YÜREYECEK, İNSANLIK ONUR VE SAYGILARINI MUHAFAZA EDEBİLECEKLERDİ. ALLAH’TAN BAŞKA HİÇ KİMSENİN ÖNÜNDE ARTIK EĞİLMEYECEKLERDİ. TÜRKLER BİNLERCE YILLIK SAYGIN MİLLİ KİMLİKLERİNE ve GÖZKAMAŞTIRAN KÜLTÜRLERİNE YENİDEN KAVUŞMUŞLARDI. BÖYLECE 15 YIL HER SENE COŞKUYLA – GURURLA CUMHURİYET BAYRAMI HAK EDİLEREK KUTLANDI… AMA YA SONRA!!!
ELBETTE MİLLİ BAYRAMLARIMIZI (VE DE DİNİ BAYRAMLARIMIZI) BÜYÜK COŞKUYLA KUTLAYACAĞIZ, ANCAK ŞUNA İNANIN Kİ KUTLAMAK YETMEZ. MİLLİ TARİH BİLİNCİ KAZANMAK VE KAZANDIRMAK HER BİRİMİZİN GÖREVİ OLMALIDIR. BU HUSUSTA TAVSİYE EDEBİLECEĞİM BAŞLICA KİTAPLAR ŞUNLARDIR;
önce TÜRKÇE KURAN ve NUTUK, sonrada Söğüt’ten İstanbul’a adlı Gerçek Osmanlı Tarihi; Neşri Tarihi – iki cilt, Koçibey Risalesi. Ayrıca çok değerli bilim insanlarının tarih kitapları; Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Halil İnalcık, Şerafettin Turan, Enver Ziya Karal, Doğan Avcıoğlu, Bozkurt Güvenç, Taner Timur, Kemal H. Karpat, Turgut Özakman, Alphonse De Lamartine, Bernard Lewis, Andrew Mango, Franz Babinger, J. Stanford Shaw vs…
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN, TARİH BİLİNCİYLE NİCE 100 YILLARA İNŞALLAH… DR. GÜZİDE FİLİZ TUZCU AKDAĞ, 29 EKİM 2023
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *