Sığınmacı işgali * Bugün Türkiye adına rahatlıkla sığınmacı işgali diyebileceğimiz, toplumun bütün dengelerini geri dönülmez biçimde değiştirecek, ülkeyi ve milleti yıkıma uğratacak çok daha büyük tehlikeyle karşı karşıyadır.

Sığınmacı işgali

CUMHURİYET – Haluk HEPKON – 27 Eylül 2023 Çarşamba

Türkiye’de yakın zamanda büyük bir tehdit yaşandı. FETÖ ve kumpasları yüzeyinin derinliğini getirmişti. O günkü görev yüksek sesle milleti uyarmaktı. Üzerimize düşeni yaptık, ısrarla gelmekte olan büyük tehlikeye dikkat çektik. Yalnız kaldılar, kaldıkları zaman, “Ergenekoncu” dendi, aydınlarımız, subaylarımız hapse atıldı. Bütün bunların doğal ki hiçbir önemi yoktur. Önemli olan tek başına özeti almamız ve her türlü bedeli göze alarak uyarı görevimizi ayırmadık.
KONTROL EDİLEMEYEN SORUN
Bugün Türkiye adına rahatlık sığınmacı işgali diyebileceğimiz, toplumun bütün dengelerini geri dönülmez biçimini değiştirecek, ülkeyi ve milleti yıkıma uğratacak çok daha büyük tehlikeyle karşı karşıyadır. Saldırıları ve tehditleri korumadan, yalnızca gösterimleri gözeten, salgınları bu korkunç tehlikelere karşı uyarmak görevi bugün hepimizin önünde durmaktadır.
Öncelikle birkaç konunun kaybolması gerekiyor. İlk olarak; klasik mülteci sorunları ya da insan edebiyatıyla Türkiye’nin tarihinde açıklayamayız. Birkaç bin mülteciden sayıları 10 milyonu geçmiş, giderek artan ve kontrol edilemeyen bir sığınmacı guruhundan bahsediyoruz. Bir ülkenin sınırının ortadan kalkması, neredeyse beşte biri kadar sığınmacıyla uğraşmak zorunda kalması gibi bir durum, ulusal devletlerin mevcut olduğu bu yana dünya tarihinde bir ilktir.
İkinci olarak sığınmacı işgali yalnızca siyasi, ekonomik, demografik bir tehlike değildir. İşgalde Cumhuriyet de ortadan kaldırılmaya, topluma dönüştürülmeye çalışılmaktadır. İktidar siyasi emelleri yüzünden Türkiye’yi ateşe atmış, ülkesinde bir sığınmacı işgaliyle karşı karşıya kalıyor. Cumhuriyetle hesaplaşma artık demografik değişim yapılmak istenmektedir.
VATANDAŞLIK SATILMASI
1980’de darbeye, sonrasında gericiliğe, neoliberalizme, Cumhuriyet düşmanlığına, özelleştirmelere, Büyük Ortadoğu Projesi’ne, ABD’nin Ortadoğu planlarına ve işgallerine karşı çıkmak neden doğru ve gerekliyse bugün de sığınmacı işgaline, para karşılığında vatandaşlık satılmasına karşı çıkmak o doğru gereklidir. Dün FETÖ’ye ve kumpaslarına direnmek ne kadar önemliyse şimdi de sığınmacı işgaline direnmek o kadar önemlidir.
Türk milleti geri dönüşü olmayan bir şekilde doğru hızla ilerlemektedir. Bu şekilde ezberleri bir parçalamak gerekiyor. “Sığınmacılara ya da hatalı bir ifadeyle göçmenlere değil, AKP’ye karşı çıkmak lazım” edebiyatının içi boştur. İdeolojik gıdasını sığınmacıları ne olursa olsun, Avrupa’ya sokmaya yeminli Avrupa solundan ve Suriye’nin yoğun nüfus artışunu kaybetmemek için sığınmacıların Suriye’ye sığınmalarına kesinlikle karşı çıkan bölücülükten alan kendiliğinden ayakta durmanın rolü bir arada durursak sorun en önemli sorumlulardan hiç şüphesiz siyasidir. Buna topun sürekli taca atarak güç toplanmasına rağmen siyaset yapılmaz.
Siz hiç Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ülkenin işgalinin nedeni Osmanlı sarayıdır. İngilizleri kovmak, Yunanca denize dökmek de neymiş? İşgale karşı gelişmenin yerine bu işin sorumlusunun padişah olduğunu tekrarlayıp duralım” diyebilir misiniz? Yunan işgali sırasında temel Mesele işgalle mücadeleydi; diğer bütün meseleler tali önemdeydi. Bu davranışlarda bulundunuz ve mücadeleniz doğru orantılıydınız. Bugün de durum aynıdır. Sığınmacı işgaline maruz kalmıyorsanız, diğer miktardaki o kadar da önemli değil. Atatürk büyük bir devrimci liberal olduğu için bu bakış açısına sahip, toplumun dışındaki temel bölgelere karşı çıkarken asıl sorumluları cezalandırma ile temel bölgelere karşı çıkmak arasında kopmaz bir bağ olduğunu anlayacak zekâ ve kapasiteye sahipti.
GELMEKTE OLAN DALGA
Türkiye’yi yok edebilecek sığınmacı işgal tehlikesinden korunmak için hayatta kalma seçenekleri mevcuttur. Halk içerisinde sığınmacı işgaline karşı giderek artan tepki hepimiz için büyük bir umuttur. Siyasi hesapları nedeniyle sığınmacı işgalinin önünü açanlar da bu durumun farkındadır. Bu nedenle, geçen haftalarda yandaş basın ve sosyal medya trolleri sığınmacı işgaline karşı çıkanları provokatör, ırkçı ya da “milli güvenlik sorunu” ilan edip sahte haberlerle, tehditlerle, kırpılmış videolarla karşılaştılar. “Yargıyı harekete geçirme” çağrıları, “milletin çeşitliliğini ve varlığının değiştirilmesi yeni anayasa önerileri” ve ülke çapında operasyon düzenlenen bu süreç süreçleri. Gelmekte olan dalgaya direnmek ve sığınmacı işgaline karşı sesimizi arttırmakten vazgeçmek artık bir hayat memat meselesidir. Türk milleti bu haysiyetli kullanımı devam ettirmeli, orta düzeyde ise sınır güvenliğinin korunmasını, yerel formatta gelen sığınmacıların sınır dışı bağlantıları ve Suriye durumu ile korunma bağlantıları kurup sığınmacıların geri dönüşünün sıcaklığını hedeflemelidir. Sığınmacı işgalinin ne kadar büyük bir tehlike olduğunu görmeyen, umursamayan, gerekli önlemleri hızla ve kararlılıkla alıp gitmekte olan felaketi engellemeyen bir ülke yıkılmaya mahkûmdur.
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *