YAZIŞMALARDAN NOTLAR;

YAZIŞMALARDAN NOTLAR;


Cehalet gayet bulaşıcıdır ve yayılmak için camiler, kuran kursları gibi “kutsal” sayılan yerleri tercih eder. Cehaleti en etkili ve geniş şekilde örgütleyen, her tarafa yayılması için en büyük bütçeye ve güce sahip olan makam da (siyasal islamın emrine girmiş olan) Diyanet İşleri Başkanlığıdır.
Kemal Rastgeldi – 30.08.2023

Efendiler! Son sözlerimi özellikle memleketimizin gençliğine yöneltmek istiyorum. Gençler! Cesaretimizi destekleyen ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve anlayış ile, insanlık yüksek karakterinin, vatan sevgisinin, düşünce hürriyetinin en kıymetli örneği olacaksınız. Ey yükselen nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.
T.C. BURHAN SAVAŞ:

Sayın Asım Hocam,
Müsaadenize sığınarak son mesajınızı ve benim cevabımı bizler gibi düşünen birkaç değerli dost ile paylaşıyorum. Beni sizin gibi bir değer ile tanıştıran sayın ağabeyim Kemal Rastgeldiye çok teşekkür ederim.
Çok yerinde bulduğum ” Nobelist Index ” i bilimsel gelişmişliğin bir ölçütü olarak kullanırsak belki İsviçrelilerden de ileri bir kavim olarak Yahudileri görebiliriz; son 100 yıl içinde nobelist olmuş Yahudi sayısının 100’un üstünde olduğunu tahmin ediyorum. Onları ortak özelliklerinden dolayı bir kavim olarak görmemin sebebi, bütün Yahudi aleminde ortak bir güzellik olan küçük yaştan itibaren sorgulama ve düşünmeyi geliştirme ayrıcalığıdır; bilmem katılır mısınız.
İslami yetişmede bizlere aşılanan sadakat, büyüğe ve alime saygı gibi kutsal değerleri severek kabullendik; cehennem korkusuyla bizlere empoze edilmiş olan inançları ve davranışları reddedebilmemiz Mustafa Kemal’imızın öncülüğünde batı medeniyetiyle tanışıp kabullenmemiz sayesinde olmuştur.
İslami kültürün bizlere kazandırdığı değerlerin üzerine kabus gibi çöken uyduruklar ve hurafeler islam aleminden uzun yıllar bilim insanı çıkmayışını izah ediyor. Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ile başlamış olan uyanış, düşünme hürriyetine susamış diğer müslümanlara da sirayet etmiş ve günümüzde, nobelist olmasa bile, nobelistlerin yanlarında varlıkları seve seve kabul edilen birçok değerli müslüman yetişmiş bulunuyor. Siz ve yazımın başında adı geçen Haluk Berkmen hocamız bu değerlerin ikişisiniz ve şükürler olsun ki bu değerlerin sayısı birkaç yüzü bulabilir.
Yine şükürler olsun ki bu değerli insanların önemli bir çoğunluğu Mustafa Kemal’in kurtardığı Türkiye Cumhuriyetinden çıkmış ve çıkmaktadır. AKP iktidarının yağma Hasanın böreği rejimi ve Türkiye halkının gelişmesini durdurma gayreti çok yakında sona erecektir, buna inanıyorum.
Saygılarımla,
Ahmet Nur Taşpınar

Sayın Ahmet Bey,
Çok sağ olun. Yazınızı zevkle okudum, Evet, ülkemizin ve halkımızın ciddi sorunları var. Sizin de güçlü ifadelerle belirttiğiniz gibi, temel sorun bilmedikleri ve anlamadıkları bir dine inanma ve onun getirdiğı sosyal ve kültürel bataklıkta bocalama ve oluşan granitleşmiş beyinler.
Kuran’da Yusuf Suresinin 2. ayeti der ki: “Bu Kuran size anlamanız ve akıl erdirmeniz için Arapça indirilmiştir”. Biz halen 1400+ yıl sonra Kuran ve Ezan ana dilde (Türkçe) okunur mu okunmaz mı tartışmasından çıkamamışız. Diyanet dahil bütün cehalet ordusu Kuran ve Ezan Türkçe okunamaz diyor.
Bence bir toplumun bilim, teknoloji ve çağdaşlık ölçütü nüfüsuna oranlı Nobel Odülü alan kaç birey ürettığidir. Ben buna Nobelist Index’i diyorum.
Bakınız, 57 Müslüman ülkesi ve 1.8 milyar nüfus: Bilim alanında bir tek dahi Nobelist üretmemiş. Evet, üç Müslüman bilim insani Nobel almış, fakat onların her üçü de ödüle layık görülen çalışmalarını ya Batı ülkesinde yapmış ya da Batı ülkesine doktora içın gittikten sonra orada yerleşmış ve bilim yasamını orada sürdürmuş.
Şimdi, gelelim nüfusuna oranla en yüksek sayıda Nobelist üreten ülkeye, yanı İsviçre’ye: Küçücük bir ülke, nüfus 8.7 milyon, Istanbul’un yarısı. Bilim alanlarında 25 Nobelist üretmiş.
Toplam nüfusu 1.8+ milyar 57 Müslüman ülkesi bilim Nobeli alan bir tek kişi bile üretemezken, 8.7 milyon nüƒuslu İsviçre nasıl, niçin bilim Nobeli alan 25 kişi üretebiliyor? İşte soru bu. İşte Türkiye ve diğer Müslüman ülkeleri bu soruyu sormadıkları sürece, kendi yarattıkları karanlıkta boğulmaya mahkumdur.
Sağlıkla kalın,
Asım Esen
——————————————————————————
Köy Enstitülerine ve onların eğitip köylere gönderdiği öğretmenlere en büyük olumsuz tepki ve iftiralar köy imamlarından gelmiştir. Ben buna çocuk yaştayken tanıklık ettim. Sebebi oldukça açık: Öğretmenler o imamların yarattığı ve hükmettiği karanlığa aydınlık getiriyor ve imamların egemenliğini tehdit ediyordu. Köylüler akıl danışmak ve sorun çözmek için, imama değil, öğretmene gidiyordu. Ne yazık ki öğretmenlerin getirdiği ışıklar, Demokrat Parti’nin (karanlık güçlerin yardımı ile 1950’de iktidara gelmesiyle) 1952 yılında söndü.
Asım Esen
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *