LOZAN’IN GİZLİ MADDELERİ OLDUĞUNU, ANTLAŞMANIN 2023 YILINDA SONA ERECEĞİ YALANLARINA KANANLARA GERÇEKLER

Lozan’ın Gizli Maddeleri ve İki Öğrencimin Soruları

Prof. Dr. Sadik Ridvan Karluk – 24.07.2023

Ankara’da geçmişte bir vakıf üniversitesinin Hukuk Fakültesi’nin son sınıflarına seçimlik “Uluslararası Hukuk ve Avrupa Birliği Üyeliği” dersini veriyordum. Dersin ortalarına doğru uluslararası anlaşmaların süreli mi yoksa süresiz mi olduğu, AB’yi kuran antlaşmaların süresinin ne zaman dolacağı, bu kapsamda Lozan Antlaşması’nın 2023 yılında sona ereceği, çünkü lisede kendilerine bu şekilde öğretildiğini söyleyerek bana soru yönelttiler.

Ben, bunun doğru olmadığını, hangi lisede bunun öğretildiğini sordum. Bana açıklanan liseleri dönemin Milli Eğitim Bakanı’na ileterek bu bilginin düzeltilmesi gereği üzerinde durdum. Cumhuriyetimiz tapusu olan Lozan’ın 100 yıl sonra sona ereceğini savunanlar eğer cahil değillerse, mutlaka bir şeyin peşinde olmamalılar diye açıklamada bulundum. Öğrencilere Lozan Antlaşması’nın gizli maddelerinin olmadığını, Antlaşma’nın orijinalinin Paris’te olduğunu açıkladım ama ikna edemedim.
Türkiye’nin tapusu olan Lozan Antlaşması’nın son bulmasıyla yerine Sevr (SEVRES) Antlaşması’nın yürürlüğe gireceği, bazı kesimlerce bilinçli olarak yayılmaktadır. Bunun anlamı açıktır. Türkiye’nin toprak bütünlüğünün ortadan kaldırılmasıdır. Lozan olmasaydı; bugün en doğu ilimiz Bingöl olacaktı. İstanbul’a pasaport ile girecek, İzmir’i kartpostallarda görecek, Antalya’ya yabancı turist olarak gidecektik!
Lozan ile kavga edenler, Sevr’i (SEVRES) çağırma ayini yapıyorlar. Oysa Lozan Antlaşması ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi Türkiye Cumhuriyeti’nin son yüzyıl içinde imzaladığı en önemli uluslararası sözleşmeler olup, Sevr’in tarihe gömülüş belgeleridir. Eğer aksi olsaydı, Ayasofya’da çanlar çalacaktı.
Bu konuda yapılan bir araştırmanın sonuçları çok ilginçtir. Lozan Barış Antlaşması ile ilgili ankete katılanların önemli bölümü, Lozan’ın hükümsüz olacağını düşünmektedir. Ankete katılanların yüzde 48’i, Lozan’ın bu yıl sona ereceği kanaatine sahiptir. Bu oran, üniversite mezunları arasında yüzde 43 düzeyindedir. Lise altı ve lise mezunlarında ise sırasıyla yüzde 48 ve yüzde 47’lik kesimler, söz konusu antlaşmanın geçerliliğinin kalmayacağına inanmaktadırlar.
Ankette kendilerini “modern” olarak tanımlayanların yüzde 40’ı Lozan Barış Antlaşması’nın 2023 yılında sona ereceğini düşünürken, “geleneksel muhafazakar” ve “dindar muhafazakar”ların sırasıyla yüzde 48’i ve yüzde 54’ü de aynı görüşe sahiptirler.
Lozan Antlaşması ile Türk Devleti’nin sınırları içindeki yabancı okulların Türk kanunlarına uyması, okulların öğreniminin Türk Devleti tarafından düzenlenmesi kayıt altına alınmıştır. Fener Rum Patrikhanesi’nin yabancı kiliselerle ilişki kurmaması şartıyla Türkiye’de kalması kabul edilirken, azınlıklara verilen ayrıcalıklar kaldırılmış, azınlıklar Türk vatandaşı kabul edilmiştir.
İstanbul’daki Rumlar hariç diğer yerlerdeki Rumların Yunanistan’a, Batı Trakya hariç diğer illerdeki Türklerin ise Türkiye’ye gönderilmesi suretiyle iki ülke arasında nüfus mübadelesine karar verilmiştir. 20 Temmuz 1936’da imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile de Lozan’da üzerinde en çok durulan başlıklardan Boğazlar konusu çözüme kavuşturulmuştur.143 madde, bir önsöz ve 4 bölümden oluşan Lozan Barış Antlaşması’nın önsözünde, devletlerin istiklal ve hakimiyetine saygı gösterilmesi ilkesine yer verilmiştir.
Lozan Antlaşması metninde Lozan Antlaşması’nın 2023 yılında veya başka bir tarihte bittiğine ilişkin bir madde yoktur. Lozan Antlaşması süreli değildir. Antlaşma’nın ek gizli maddeleri olduğuna ilişkin somut bir kaynak yoktur. Nitekim bir vatandaş tarafından Lozan Antlaşması’nın gizli maddeleri var mı sorusu CİMER’e yöneltilmiş, CİMER soruya cevap olarak “Lozan Barış Antlaşması’nda gizli maddeler bulunmamakta olup, maden çıkartmamıza engel teşkil eden herhangi bir madde yer almamaktadır” cevabını vermiştir.
ABD’nin 1918’de açıkladığı Wilson İlkeleri’nin ilk maddesi, uluslararası antlaşmalarda gizli maddelerin olmaması veya gizli şekilde uluslararası antlaşmalar yapılmamasıdır.
Bazı maddeler gizli bile olsa TBMM tarafından onaylanması gerekir. Bunun için gizli Meclis oturumu yapılsa bile bunun gizliliği kalmaz. Şimdiye kadar gün yüzüne çıkmamış olan bu maddelerin varlığı, spekülasyondan ibarettir. Antlaşma’nın 2023’e kadar geçerli olduğunu öne süren hiçbir resmi belge yoktur. Lozan, 1912 ve 1922 yılları arasında 10 yıl süren önce Balkan savaşları ardından Dünya Savaşı ve ardından Milli Mücadele ile bitap düşmüş bir halkın olabilecek tüm kozlarını ortaya koyduğu bir antlaşmadır.
Atatürk ve İsmet İnönü, müzakereler boyunca Türkiye adına olabilecek en kazançlı antlaşmayı elde etmek istemiştir ama Lozan’daki görüşmelerde bazı alanlarda ödünler vermek gerekli olmuştur. Sevr ile karşılaştırıldığında Lozan’da elde edilen sonucun son derece açık bir zafer olduğu ancak hedeflenen en yüksek noktalar düşünüldüğünde bazı eksiklikleri de olduğu kabul edilmelidir.
Apoletlerini çıkararak Lozan’a giden 39 yaşındaki İsmet İnönü’nün omuzlarında sadece Misak-ı Milli değil, kapitülasyonlar, Osmanlı borçları, azınlıklar gibi genç cumhuriyet için daha birçok hayati konunun ağırlığı ve sorumluluğu vardı. İsmet İnönü 1973’te TRT’ye verdiği bir demeçte ve hatıratlarında tüm tecrübesizliğine rağmen Lozan görüşmeleri sırasında oturma düzeninden açılış konuşmasına kadar her konuda yeri geldiğinde itiraz ettiğini ve beraberindeki uzmanlar heyeti ile müttefiklere karşı cephedeki savaşı adeta devam ettirdiğini açıklamıştır.
Lozan Antlaşması’ndaki önemli maddeler aşağıdadır.
· Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması’nda çizilen sınırlar kabul edilmiştir.
· Türkiye iç ve dış nedenlerle 1926’da Türkiye, İngiltere ve Irak arasında imzalanan “Sınır ve İyi Komşuluk Antlaşması” ile Musul üzerindeki iddialarından vazgeçmiştir.
· Mudanya ateşkesi sırasında oluşan sınır Türkiye ile Yunanistan arasındaki resmi sınır haline gelmiş, Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy Yunanistan’ın Batı Anadolu’da yaptığı tahribata karşılık savaş tazminatı olarak Türkiye’ye verilmiştir.
· Midilli, Limni, Sakız, Semadirek, Sisam ve Ahikerya adaları üzerindeki Yunan hakimiyeti askeri amaçlarla kullanılmaması şartıyla kabul edilmiştir.
· Bu adaların Yunanistan’a geçişi Osmanlı’nın 1913’te imzaladığı Atina Antlaşması ile gerçekleşmişti. Türkiye’ye üç milden az mesafede bulunan Bozcaada, Gökçeada ve Tavşan adalarının ise Türkiye’ye ait olduğu açıklanmıştır.
· 1912 Uşi Antlaşması ile İtalya’ya geçici olarak verilen oniki ada silahsızlandırılmaları karşılığında İtalya’da kalmıştır.
· Lozan’a göre Gökçeada ve Bozcaada’ya Türkiye’nin kısmi özerklik vermesi gerekiyordu ancak Türkiye bu şartı hiç bir zaman uygulamamıştır.
· Müslüman olmayanlar azınlık olarak tanımlanmış, tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edilerek pozitif ayrıcalıklar olmayacağı gibi herhangi bir hak eksikliği de olmayacağı kayda geçirilmiştir.
· Kendilerine ait dini ibadethaneler, okullar, sosyal kurumlar ve benzeri vakıfların giderlerinin kendilerinin karşılayacağı açıklanmıştır.
· Anadolu’daki Rumlar ile Yunanistan’daki Türklerin mübadele edilmeleri karara bağlanmıştır.
· 400 yıllık Türkiye-İran Sınırı değişmemiştir.
· Kapitülasyonlar ve Osmanlı’nın dış borçlarını düzenleyen Düyun-u Umumiye kaldırılmış, Savaş tazminatlarından vazgeçilmiştir.
· Borçlar, imparatorluktan ayrılan devletler arasında paylaştırılmış, Türkiye’ye düşen bölüm taksitlendirilerek Fransız frangı olarak ödenmesi kabul edilmiştir.
· Boğazlardan askeri olmayan gemi ve uçaklar, barış zamanında geçebilir denilmiştir.
· Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturulması hükme bağlanmış, aynı zamanda Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altında alınmıştır.
· Türk askerlerinin Boğaz’a girişi yasaklanmış, ancak bu hüküm 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir.
· Yabancı okulların, Türkiye’nin koyacağı kanunlar doğrultusunda eğitime devam edebileceği kararlaştırılmıştır.
· Dünya Ortodokslarının dini lideri durumundaki patrikhanenin siyasi yetkilerinden arındırılarak İstanbul’da kalmasına izin verilmiştir.
· Türkiye Lozan AntIaşması’nın 20. maddesiyle Kıbrıs’taki İngiltere egemenliğini kabul etmiştir.
Bu konuda Atatürk son noktayı koymuştur: “Beyler, Lozan Barış Antlaşması’nın altında yatan ilkeleri başka barış önerileriyle karşılaştırmaya gerek yok bence. Bu antlaşma, Türk milletini ezmek için yüzyıllardır hazırlanan ve SEVRES Antlaşması ile başarıldığı sanılan bütün çabaların boşa çıktığının bir belgesidir. Osmanlı tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir diplomatik zaferdir.”
“Gentlemen, I don’t think it is necessary any further to compare the principles underlying the Lausanne Peace Treaty with other proposals for peace. This treaty, is a document declaring that all efforts, prepared over centuries, and thought to have been accomplished through the SEVRES Treaty to crush the Turkish nation have been in vain. It is a diplomatic victory unheard of in the Ottoman history!” 1927 M Kemal Atatürk, The Great Speech (https://www.mfa.gov.tr/lausanne-peace-treaty.en.mfa)

“LAUSANNE, Switzerland, July 23 (Reuters) – (This July 24 story has been refiled to fix a link in paragraph 9) The Treaty of Lausanne that formed modern Turkey is still cherished by some but remains a disappointment for others including Kurds and Armenians who hoped for autonomous regions and justice for Ottoman-era crimes. Some of those voices are included in an exhibit called “Borders” – put on by the Swiss city’s history museum to look at the significance of the post-World War One deal 100 years after it was signed between Turkey and allied owners like Britain and France on July 24, 1923.”

“Bu 24 Temmuz hikayesi, 9. paragraftaki bir bağlantıyı düzeltmek için yeniden düzenlendi) Modern Türkiye’yi oluşturan Lozan Antlaşması, bazıları tarafından hala el üstünde tutuluyor, ancak özerk bölgeler ve Osmanlı dönemi suçları için adalet umut eden Kürtler ve Ermeniler de dahil olmak üzere diğerleri için bir hayal kırıklığı olmaya devam ediyor. Bu seslerden bazıları, Türkiye ile İngiltere ve Fransa gibi müttefik güçler arasında 24 Temmuz 1923’te imzalanan Birinci Dünya Savaşı sonrası anlaşmanın 100 yıl sonraki önemine bakmak için İsviçre şehrinin tarih müzesi tarafından açılan “Sınırlar” adlı sergide yer alıyor.”
This entry was posted in ANLAŞMALAR-SÖZLEŞMELER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *