KILIÇ

Atatürk’ün Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt anlatıyor;

İzmir limanı ile Bandırma limanı arasında Fransız, Yunan bayrağını taşıyan vapurlar işlerdi. Yolcu, eşya her şey taşırlardı. İzmir’le İstanbul, İstanbul’la Trabzon, Rize arasında seyahat için mutlaka Fransızların Messageries, Paquet yahut İngilizlerin Khdiv vapurlarına bilet kestirmek lazımdı. Kendi sularımızda, kendi memleketlerimiz arasında yabancı bayrağı altında seyahat! Hem de hakaretin bin birine katlanmak şartıyla…
Hiç unutmam, Hukuk Fakültesi’nin dersleri başlayacaktı. İzmir’den İstabul’a gitmek icap ediyordu. Messageries Maritines vapurlarından birine yerleştim. Kamaramız önünde geziyordum. Bir aralık vapura çıkmakta olan bir Türk subayı gözüme ilişti.
Tam içeri gireceği sırada karşısına, güverte yolcularına kahvecilik, meyhanecilik yapan Yunanlı bir Rum dikildi. Kılıcını istedi. Aldı!, İstanbul’a varınca geri verilmek üzere kahve ocağına astı.
Bu olay bir hicran oldu. Kılıcı değil, beni asmışlardı. İstanbul’a varıncaya kadar onu tavaf ettik. Güya vapur Fransız toprağı sayılırmış. Subayımız burada kılıç taşıyamazmış. Biz bu acı günleri gördük ve yaşadık. Türk gençleri görmedi ve yaşamadı.
Böyle günleri görmeyecek ve yaşamayacaklardır.
Fakat yıllar ve yıllarca süren bu trajedi unutulmamalıdır.
Ara sıra gözyaşlarıyla anılmalıdır. Acı günleri ananlar, tatlı günleri yaşarlar.
This entry was posted in Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *