KARŞI DEVRİM * HOLDİNGLEŞEN TARİKATLAR, CEMAATLER 5

KARŞI DEVRİM * HOLDİNGLEŞEN TARİKATLAR, CEMAATLER 5

Naci Kaptan – 17 Temmuz 2023

TARİKAT ‘SAPMA’DIR, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR

Bugün bir katmerli yanlışı düzelteceğiz: “Paradigma”, “empati” gibi fiyakalı sözcükleri seven İslamcı münevveran, gazeteci ve yazarlar sınıfı bin yıllık tarikatlara “sivil toplum örgütü” (STÖ) kılıfı giydirmeye bayılıyor. Sivil toplum örgütlerine bayıldıklarından değil, en iyi tebdil-i kıyafet olanağı olduğu için. Siz hiç Nakşibendi tarikatının Yatağan santralı ile, barajlarla, nükleer artıklarla vb. ilgilendiğini duydunuz mu?
Keşke sivil toplum örgütü olsalar da Cumhuriyetle barışsalar ya da keşke Cumhuriyetle barışsalar da sivil toplum örgütü olsalar. Ne yazık ki durum böyle değil. Temeli dünya nimetlerini terk etmeye, yani “zühd”e dayanan tasavvufun İslam dünyasında ortaya çıkışının temelinde Hz. Muhammed’in ölümünü izleyen yıllarda İslam fetihlerinin yol açtığı aşırı zenginleşme yatar. Dünya nimetlerinden kaçmak için kuruldular, kısa süre içinde “kara şirket” oldular.
Şeyh-mürit ilişkisinin olduğu yerde eşitlik ve özgürlük olmadığı gibi müridin özgür iradesinden de söz edilemez. Kestirmeden söylemek gerekirse tarikatlarda demokrasinin “D”si bile söz konusu değildir.

CHP İstanbul Milletvekili Avukat Turan Aydoğan, Tarikatlar,
tekke ve zaviyeler hakkında aynen şu sözleri söyledi:

“Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre yasaklanmış tekke ve zaviyelerle ilgili kapatma kanunu var. Orada hiçbir beis yok. Ama bu ülkede mesela kese kâğıdından matbuat yapılmaması hakkında da 1932 tarihli bir kanun vardır. Eğer kanunlar kadükleşmişse, sosyolojik yapı başka yerlere gelmişse oraları da çok kaşımamak lazım. Yani insanlara şunu söyleyebilmek lazım. Siz inançlarınızdan kaynaklı birbirinizi motive edebilecek olduğunuz alanlarda bir araya gelebilirsiniz; inançlarınızı herhangi bir Avrupa ülkesindeki gibi özgürce yaşayabileceğiniz ve birbirinizle iletişim halinde olacağınız alanları kullanabilirsiniz ama siz rejime kastedemezsiniz.” Skandal bir açıklama!!!
Görünen odur ki tekke ve zaviyeler hakkında olumlu görüş açıklayan Turan Aydoğan 30 Kasım 1925 tarihli ve 677 sayılı tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasına dair yasayı unutmuş görünüyordu. Tıpkı CHP milletvekili Bülent Kuşoğlu gibi.
Sormak gerek; kadrolarında Bülent Kuşoğlu ve Turan Aydoğan gibi irticaya göz kırpan milletvekilleri CHP kadrolarında oldukça LAİK CUMHURİYET’i kim/ler ve nasıl koruyacaktır?

ÇAĞDAŞLIK VE DEMOKRASİNİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL TARİKATLAR
Arapçada yol anlamına gelen tarikat sözcüğü, başlangıçta sufinin Allah’a ulaşmak için izlediği mistik yolu ifade ediyordu. XI. yüzyıldan başlayarak bir tasavvuf büyüğünün adı etrafında örgütlenmiş topluluklar ortaya çıkmaya başladı. Başlangıçta sufinin isteğine bağlı olan gönüllü ibadet, evrad ve zikirler belirli kurallara bağlandı ve şeyh, mürşit, rehber gibi adlarla anılan manevi makamlar ortaya çıktı. Başlangıçta kendi yollarını kendileri seçen sufiler daha sonra bir tarikata girmek ve mürşide bağlanmak zorunda kaldılar. Zamanla her tarikatın “adap-erkan” denilen kendi iç kuralları oluştu ve aralarındaki farklılıklar belirginleşti. Ve bireysellik de özgür irade de sona erdi, köle düzeni başladı.
Sufi ile Allah ve Kuranıkerim arasına şeyhler, mürşitler, rehberler girdiği andan itibaren yozlaşma ve sapma başlamıştır. Bütün tarikatlar tasavvufun yozlaşmış hallerinden biridir. Yüzlerce tarikat arasında ancak biri kaynağa sadık olabilir, onun dışında kalan bütün tarikatlar gerçek kaynaktan sapmadır. Ama hangisi sadık ?
Tarikatların Kuran ve sünnetten sapma olduğunu ileri süren İslam bilginleri var. Şu anda tasavvuf ile tarikat aynı şey değil artık. Günümüzde gerçek İslamı temsil etmeyen tarikatların çevirdiği siyasi ve ekonomik fesatlar bu yazının konusu değil.
Gazetelerde okuyoruz, televizyonlarda izliyoruz, radyolarda dinliyoruz: Tarikatlar aslına bakarsanız barış içinde Allah’ı arama yolları imiş; Cumhuriyet tarikatları, tekke ve zaviyeleri kapatarak büyük bir suç işlemiş; tarikat ve cemaatlerin bugünkü durumu yasaklamanın, cart curt etmenin etkili olamadığını, olamayacağını gösteriyormuş… Peki ne yapılacakmış? Cumhuriyetin yaptığının tersini yapmak ve tarikatlarla iyi geçinmek gerekiyormuş.
Cumhuriyete karşı öylesine bir psikolojik savaş açılmış ki anayasanın “İnkılap kanunlarının korunması” ile ilgili 174. maddesini ve bu maddede sayılan sekiz adet devrim kanununu kimse anımsamıyor, anımsamak istemiyor. Anımsamak utandırıyor ve korkutuyor. Efendim, tarikatlar sosyal nitelikli imiş! Peki Cumhuriyet ne nitelikli?
Tarikatçı ağızlara bakacak olursak Kurtuluş Savaşı’nı tarikatlar kazanmıştır. İslamcılara inanacak olursak birinci Meclis şeyh ve hocalarla dolu olduğu için demokrasinin doruklarında dolaşmaktadır. Ancak Kemalizm tarikatlara ihanet edip onları kapatmıştır!
30 Ekim 1925 tarih ve 677 sayılı tekke ve zaviyeleri kaldıran yasa durup dururken ortaya çıkmamıştır. Bu yasa Şeyh Said İsyanı ile Şeyh Said İsyanı da hilafetin kaldırılmasıyla ve Musul sorunu ile ilgilidir. Musul sorunu ile Şeyh Said İsyanı’nın gerisinde Musul petrollerine el koymak isteyen İngiltere vardır.
Resmi tarihin yazdığına göre, siyasal isyanlarda rol oynayan, toplumda her türlü yeniliğe karşı çıkan tarikatların, Cumhuriyet yönetiminde bir yeri ve etkinliği olmamalı idi. Doğu illerinde patlak veren Şeyh Said İsyanı’nın gerisinde İngilizlerin kışkırttığı tarikatlar yer almaktaydı.

Cumhuriyetçi olan bir tek Sünni tarikat bulamazsınız. Gelenekleri
ve misyoner ilişkileri dolayısı ile Cumhuriyet karşıtıdırlar.

Cumhuriyet, geçmişte arada bir askıya alınmış da olsa demokrasiyi kurmayı ve yaşatmayı amaçlamıştır. Oysa tarikatlar için demokrasi bir küfürdür! Nedense gizlenmek istenir ama çok partili düzene geçtiğimizden bu yana cemaat ve tarikatların siyasetin göbeğinde yer aldığı biliniyor. 1950’den önce de CHP ve Cumhuriyete karşı muhalefet halindeydiler. Nakşibendiler, Nurcular, Süleymancılar ve Fethullahçılar politikanın içinde olacaklar da ötekiler olmayacak, olur mu?
Günümüzde tarikat ve cemaatler artık sadece inanç toplulukları değiller, aynı zamanda holding nitelikli sermaye grupları halinde örgütleniyorlar. Amaçları demokrasinin olanaklarından yararlanarak toplumu kendi İslamcı anlayışlarına göre yeniden inşa etmek. Müslüman Kardeşler gibi paramiliter alana kaymaları da her an mümkün.
Ancak inanç olarak bir şeyhe tamamen teslim olmuş bir müridin özgür iradesi ile politik yönelim göstermesi de beklenemez. Çünkü tarikat ve cemaatlerin kendi yapıları demokrasiyi kabul etmeyen totaliter bir örgütlenme biçimi. Tarikat ve cemaatlerin kendi hiyerarşileri her türlü hiyerarşinin üzerinde. Bir devlet dairesinde evrak memuru olarak çalışan tarikat ileri geleninin görev yerindeki üstlerine, şeflerine, müdürlerine hükmettiği görülmemiş bir şey değil. Şeyhin başkan olduğu prototipi çağdaş demokrasi yıkamıyor.
Tarikat ve cemaatlerin egemen olduğu bir toplumda, siyasal yapı içinde gerçek demokrasinin yerleşmesi mümkün değil. Bu nedenle, sol partilerin cemaat ve tarikatlara karşın ve onlara karşı ve onlarla birlikte nasıl politika yapabileceklerini çok iyi düşünmeleri gerekiyor.
ÜLKEYİ SARAN KARANLIK
31 Aralık 2022 tarihli BirGün gazetesinde tarikat ve cemaatler üzerine “Ülkeyi Saran Karanlık” başlıklı çok önemli bir araştırma yayımlandı. Araştırma sonuçlarına göre 2022 yılının son gününde saptanan şer odakları şöyle:
Ülkedeki tarikat yurdu sayısı: 3 bin 331, tarikat yurtlarının kapasitesi: 800 bin, ülkedeki Kuran kursu sayısı: 19 bin 500, 4-6 yaş Kuran kurslarındaki çocuk sayısı: 168 bin 400 ve Öğrenim Birliği Yasası’na (Tevhidi Tedrisat Kanunu) aykırı imam hatip lisesi sayısı: 1693 ve imam hatip okullarındaki öğrenci sayısı: 1 milyon 200 bin.
Bu sayılar bir din devletine ait değil, başta AKP tarikatı olmak üzere tarikat ve cemaatler tarafından yönetilen laik Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçekleri. Bir adım sonrası şeriat cehennemi!

(CUMHURİYET – Özdemir İnce – 18 / 30 Aralık 2022 – 01 Ocak 2023/  03 Ocak 2023)

Naci Kaptan 17 Temmuz 2023
This entry was posted in DİN-İNANÇ, İrtica, ŞERİAT - İRTİCA - KARANLIĞIN AYAK SESLERİ, SİYASAL İSLAM, TARİKAT VE CEMAATLAR, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *