KARŞI DEVRİM * HOLDİNGLEŞEN TARİKATLAR, CEMAATLER 4

KARŞI DEVRİM * HOLDİNGLEŞEN TARİKATLAR, CEMAATLER 4

Naci Kaptan 16 Temmuz 2023

“Şeyhlik, şıhlık kavramı, 5000 yıl önceki totemizm kavramının insana dönüşmüş halidir. Bu toplumda şeyh, şıh çok, fakat tek filozofumuz yok! O nedenle olguyu okuyamıyoruz.”
“Biyolojik yönden aklı bozuk insanların evliyadır diye peşlerinden koşup, “Benim hâlim ne olacak?” diye soranlarımız var!”
“Batılıları sömürgeci diye eleştiriyoruz! Fakat onlar kendi insanlarını sömürmüyorlar. Biz ise dışarda değil, içerde sömürgeciyiz. Kendi insanımızı sömürüyoruz. Buna “ ekonomik ensest ilişki” deniyor. Bana göre en büyük vatan hainliği budur.”
“Bu ülkede en çok satılan, en çok satın alınan fakat hiç kullanılmayan tek şey dindir. Bunu satın alan halk problemlidir! Halkın zihin yapısı problemlidir! Bu problemlerin faturasını millet olarak birlikte ödüyoruz” (Prof. Dr. Niyazi Kahveci – İlahiyatçı, yazar, araştırmacı)

Hiçbir yerde “Ben, Cumhuriyetin yıkılması ve şer’i hukuka geçilmesi için çalışıyorum” diye mertçe ve açıkça konuşan bir dinci siyasetçi göremezsiniz. Bunların hepsi sinsi, art niyetli, korkak, sapık kişilerdir. Bunları tanımak için bazı ayıraçlar vardır! Turnusol kâğıdı gibi… 28 Şubat Kararları bunlardan biridir!
Laikliğin olmadığı yerde cumhuriyet, demokrasi, halkın egemenliği olmaz; teokrasi, din devleti, ruhban sınıfının egemenliği olur. AKP 21 yıllık karşıdevrim sürecinde, laiklik ilkesini fiilen ortadan kaldırarak anayasayı ihlal etmiştir, anayasal düzeni yıkarak sivil darbe yapmıştır, Cumhuriyeti yıkarak teokrasiyi kurma sürecine girmiştir.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da seçimden önce Nurcuları ziyaret ederek, Atatürk’e deccal diyen Said Nursi’nin kitabının Diyanet tarafından basıldığını duyurdu. Menzil’le ilişkisi bilinen Beşir Derneği’ne ise Erdoğan tarafından seçimden önce “Devlet Üstün Fedakârlık Madalyası” verildi.
Bu arada ilginç bir açıklama gündeme düştü;
CHP Milletvekili Bülent Kuşoğlu şöyle diyordu; ““Şu anda toplumu kültür ve inanç konusunda besleyecek bu damardan yoksunuz. Bu tür kurumlara ihtiyaç var, yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir. Tekke ve zaviyeler, çağdaş kurumlar olarak tekrar benimsetilmeli. ‘Bunlar irtica yuvaları!’ Yok öyle bir şey. Tam tersine kültür yuvaları.”
Geçmişte Kılıçdaroğlu’nun İRTİCA TEHLİKESİ olmadığını söylemesinden sonra bir CHP milletvekilinden böyle bir açıklama gelmesi CHP’nin kuruluş ilkelerinden ve laiklikten uzaklaştığını açıkça gösteriyordu… Kuşoğlu açık açık yasaklanmış olan tekke ve zaviyelere, tarikat ve cemaatlere göz kırpıyordu.

“TÜRKİYE SELEFİLEŞTİRİLİYOR”
İlahiyatçı Prof. Dr. İbrahim Maraş bu duruma tepki gösterdi. Maraş, “Türkiye nasıl dışarıdan kıskaca alınmaya çalışılıyorsa, içeriden de miadını yüzlerce yıl önce doldurmuş, medreseli zihniyetin kuşatması altına alınmaya çalışılıyor” dedi. “Türkiye, merdivenaltı medreseler yoluyla selefileştiriliyor. Türkiye’de ciddi bir ilahiyat yüksek eğitimi var. Bütün okullarda seçmeli dersler ve zorunlu dersler var. Din eğitiminin yapılacağı yerler buralar. Ülkeyi yönetenlerin, ileride kendilerinin de toplumun bütünün de başına bela olabilecek bu sözde alternatif din eğitimine dur demesi gerekli. Çocuklar devletin okullarında okumak istiyor. Eğitimden anlamayan saçma sapan ellere onları teslim etmek ihanettir.”
“DİN İLE ALDATIYORLAR”
İlahiyatçı ve felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz ise tarikat ve cemaatlerin uzantıları olan medreselerde kamuoyuna yansımayan ölüm, işkence ve baskıların olabileceğine işaret etti. Bu yapıların sadece yasadışı değil, aynı zamanda ahlak ve insanlık dışı olduğunu vurguladı. Filiz, “Mevcut iktidar, tarikat ve cemaatlerin bu yasadışı faaliyetlerine her türlü desteği veriyor. ‘Paralel İslam’ ve ‘paralel eğitim’ kurulmasının yolunu açıyor. Yasal kurumlara karşı yasal ve ahlaki olmayan ‘paralel kurumlar’ın teşkili, ‘paralel devlet’ yapılanmasına karşı göğsünü siper etmiş Türk ulusunun FETÖ ile mücadelesine karşı da en hafif deyimle saygısızlıktır” dedi.
İktidar, Mayıs 2023 seçimlerinden sonra anayasayı ve eğitimi din kurallarına göre değiştirmek için yeni yeni adımlar atıyor. Bir yandan başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliğini TBMM’ye getirirken bir yandan da yaptığı protokollerle okullara imam, din adamları görevlendiriyor. Laik Cumhuriyetten, Öğretim Birliği’nden, demokratik düzenden daha çok uzaklaşıyor. Din ağırlıklı bir devlet yönetimine doğru koşuyor.
Bu süreç devam ederken gündeme düşen habere göre MEB ile Diyanet yeni bir protokol yaptıkları ortaya çıktı. İlköğretimde görev yapan öğretmenlerin dışlanarak ÇEDES isimli yeni bir proje ile eğitim diyanete teslim edildi.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile ortak yürüttüğü proje tartışma yarattı. Okullarda öğrencilere hem yaz aylarında hem de eğitim yılı boyunca spor, izcilik, matematik gibi derslerle birlikte imam ve vaizler tarafından “değerler eğitimi” de verilecek. 2021 yılında ortaokullarda uygulamaya başlanan ve bu yıl ilkokul ve liseler dahil tüm okulları kapsayan şekilde düzenlenen “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” adlı ÇEDES Projesi kapsamında okullarda “manevi danışmanlar” yer alacağı açıklandı.
AKP dönemine değin aralıksız sürdü. Sonra yapılan düzenlemelerle adım adım laiklikten, bilimsel eğitimden uzaklaşıldı. Özellikle 2012’de getirilen 4+4+4 düzenlemesiyle, eğitim yoğun bir biçimde dinselleştirildi. Milli Eğitim Bakanlığı’nı Diyanet İşleri Başkanlığı, tarikatlar sardı. Okulla caminin işlevi birbirine karıştırıldı. ( CUMHURİYET – Mustafa GAZALCI – 19 Haziran 2023

İzmir’de her üç okuldan birine ‘imam’ atandı!
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, ‘Manevi danışmanlık’ projesi ile kentte her üç okuldan birine imam görevlendirildi. Okullar arasında İmam Hatip Liselerinin ve kadın vaizlerin de olması dikkat çekti.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, ‘Manevi danışmanlık’ projesi ile İzmir’de 842 ilkokul, ortaokul ve liseye imam, müezzin, vaiz kuran kursu öğreticisi görevlendirmesi yapıldı. İl Müftülüğü ile yapılan bu uygulamayı değerlendiren Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat ise yapılanın bir kadrolaşma çalışması olduğunu ve gericiliği eğitimin içerisine sokmak olduğunu söyledi.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İzmir İl Müftülüğü arasında üç yıl önce imzalanan ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi’ ile İzmir’de, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi atanmaya başlandı. 2 bin 497 okulun bulunduğu İzmir’in 30 ilçesinde ilk olarak imam hatip mezunu 842 kişinin okula görevlendirme yapıldı. Atama yapılmayan diğer okulların tamamına ise 1 yıl içerisinde atama yapılacağı öğrenildi. 842 okul içerisinde İmam Hatip Lisesi ve Anadolu Liseleri bulunması dikkat çekerken okullara atananlar arasında kadın vaizlerde yer alıyor. (Cumhuriyet – 05.06.2023)

14 Mayıs seçimleriyle oluşan Meclis, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihindeki en milliyetçi ve İslami siyasi köklerden gelme anlamında, en muhafazakâr parlamentosu oldu.
Devletsiz millet
Ele geçirdikleri modern devleti, Aydınlanma devrimleri ile birlikte ortadan kaldırarak sivil bir darbe ile İhvan modeline geçtiler, “dava” dedikleri şifreli mesajın, 100. yılında Atatürk Cumhuriyetinin tasfiyesinin resmileştirilmesi olduğunu netleştirdiler.
Kuruluşundan 80 yıl sonra ele geçirdikleri modern devleti, Aydınlanma devrimleri ile birlikte ortadan kaldırarak sivil bir darbe ile İhvan modeline geçtiler, “dava” dedikleri şifreli mesajın, 100. yılında Atatürk Cumhuriyetinin tasfiyesinin resmileştirilmesi olduğunu netleştirdiler. Her devrim belli aşamalardan geçerek vücut bulur. “Karşıdevrim” de herkesi uyutarak kimi aşamalardan geçti:
Yoksul halkın hazinesini talan ederek -ham hayal olan- şeriat devletinin öncü ideologlarına ve militanlarına devasa kaynak transferi sağladılar. Çankaya yerine Saray’da oturarak Atatürk’ü ve Cumhuriyeti hatırlattığı için Ulus’tan Çankaya’ya uzanan protokol yolunu iptal ettiler. Devlet tesislerine isimlerini vererek Kurtuluş Savaşı ve Atatürk karşıtlarını kutsadılar. Cumhuriyetin köklü kurumlarını ve bürokrasisini çökerterek koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni parti devletinden öte, aile devletine dönüştürdüler. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, iktidar destekli FETÖ kumpasları ile omurgasını kırdıktan sonra, okullarını, hastanelerini ve hiyerarşisini elinden alarak bu şanlı kurumu sıradan bir genel müdürlük haline getirdiler. TSK, hastanesi olmayan dünyanın tek ordusudur. Tarikatların ve dinci vakıfların kucağına bıraktıkları Türk milli eğitimini şeri eğitime dönüştürdüler.
Diyanet’in ihtiyacından fazla imam hatip liseleri açılması ile aslında neyin amaçlandığının bilincindeki aydın kesimin itirazları “Dinini bilenden ne zarar gelir” yaygarası ile bastırıldı ve bu iktidarla birlikte imam hatip ve ilahiyat furyası dalga dalga yayıldı. An itibarı ile bürokrasinin bütün köşeleri, başına getirildiği kurumla ilgisiz ilahiyatçı ve imam hatip kökenlilerin elinde. Bir bölümü Selefi/Vahhabi öğretisi ile yetiştirildikleri için Cumhuriyetin yıkılmasında ve devletin soyulmasında önemli roller üstleniyorlar. Saygın ve özgün meslekleri adına çok üzücüdür. (CUMHURİYET – Gani AŞIK – 21 Şubat 2023)

Naci Kaptan 16 Temmuz 2023
This entry was posted in DİN-İNANÇ, İrtica, ŞERİAT - İRTİCA - KARANLIĞIN AYAK SESLERİ, TARİKAT VE CEMAATLAR, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *