KIZILAY * AKP’nin ARKA BAHÇESİ

AKP’nin ARKA BAHÇESİ


Kızılay’ın 2021 faaliyet raporuna göre 2019 yılında 1 milyon 2020 yılında 759 bin ikinci el eşya satmış! Yönetim kurulu üyeliği ile birlikte 98 bin TL maaş alan genel müdür ve 76 bin TL maaş alan genel müdür yardımcılarının yönettiği Kızılay! Çok yazık, çok… Yani AHBAP ya da başka bir yardım kuruluşu yana yakıla çadır aramasa veyahut bu paraları vermese demek ki Kızılay elindeki çadırları satmak için bekletecekti. Eksi 10-15 derecelerde üstünde giysisi, ayağında ayakkabısı bile olmayan, soğuktan donan, ağzı yüzü kanayarak öksüren çocukları, enkaz altında kalan aile bireylerini titreyen bekleyen insanları umursamayıp çadır göndermeyecekti. Sadece Kızılay değil, dahası var. Bu yaptığınız zulumun hesabı elbette sorulacaktır.

Kızılay!

Kendi hayatınızdan anımsadığınız en eski anınız nedir hiç düşündünüz mü?
Benim aklımda birkaç sahne var. Biri çok net bir fotoğraf karesi gibidir gözümün önünde… izim Susuz’daki hayatın (evlerimizin baktığı ortak alan) harman kısmında bir çadır ve bir tahta kulübe kurulmuş. Ben de barakada tutulan bebek ve çocuklardan biriyim. Dışarıda yağmur yağmasına rağmen tahta barakanın kapısı hep açık. Belki de kapısız. Kapının tam karşısında beyaz bir çadır var.
Meraklı gözlerle dışarıya bakarken sivri tepesiyle, dönme dolabı anımsatan etekleriyle en çok o çadır dikkatimi çekiyor. Kadınlar sürekli o çadıra girip çıkıyor. Çadırın kenarından çıkan baca sürekli tütüyor. O çadırda pişen yemekler bizim konulduğumuz barakaya taşınıyor ve yemekleri hep barakada yiyoruz.
Hangi deprem, hangi tarih olduğunu haliyle hatırlamıyorum, bilmiyorum. Ancak bu görüntü ömrü hayatımda hiç gözümün önünden çıkmıyor.
İlkokulda Sosyal Bilgiler dersinde Kızılay’ı öğrendiğimizde, o sivri başlı etekli beyaz çadırların resimlerini kitaplarımızda görünce, o çadırların üzerindeki kırmızı şeklin kızıl bir hilal ve aynı zamanda Kızılay’ın sembolü olduğunu öğrendiğimde hiç de yabancı gelmemişti.
Öğretmenimizin dağıttığı Kızılay zarflarına para koyarken, sınıflardaki Kızılay kumbaralarına para atarken, resim yarışmalarında Kızılay çadırlarını çizerken hep bacası tüten o beyaz çadırdan ilham almışımdır.
Eminim, hepinizin zihninde benimkine benzer bir anısı vardır o beyaz çadırların. Eminim, hepiniz Kızılay’ı en az devlet kadar müstesna bir yere koymuşsunuzdur belleğinizde.  Eminim, hepiniz başınıza bir felaket geldiğinde, devletle birlikte o kızıl hilalin de yanınızda olacağına dair bir güven duygusu taşımışsınızdır kalbinizde.
Kahramanmaraş merkezli depremde öğrendik ki AK Parti iktidarında sadece o beyaz çadırlar tarih olmamış. O gururla bakıp, onur duyduğumuz kızıl hilalle sembolleşen “insani yardım kuruluşu” Kızılay da silinip gitmiş.
Yerine de kâr hırsı olan, ticaret yapan ve kazancıyla “arpalığa” dönüşen bir “şirketler topluluğu” kurulmuş. Milletten topladığı bağışlarla, kanla, dara düşene ücretsiz çadır, battaniye ve kan vermesini beklediğimiz o Kızılay, para hırsıyla kan ve çadır satmaya başlamış.
Oysa Kızılay’ın deposunda ne kadar çadır varsa, Kızılay topladığı yardımlarla ne kadar  çadır üretebiliyorsa, afet anında ihtiyacı olana ücretsiz, aracısız ulaştırmak zorundadır.  Oysa Kızılay’ın deposunda ne kadar kan varsa ücretsiz ve aracısız ihtiyacı olana ulaştırılmak zorundadır.
Yardımla topladığınızı parayla satamazsınız!
Çadırın kanın ticaretini yapamazsınız!
Yazıyı bitirmeden bir çift sözüm de ortaya çıkan rezalete rağmen istifa etmek yerine “Ortaya böyle bir başarı konulmuşken goygoycuların lafı ile hareket etmem” diyen Kızılay Başkanı’na olacak: “Goygoycu sensin, bağışla üretip parayla sattığın çadırlar da…”

SÖZCÜ – Deniz Zeyrek
This entry was posted in DOĞAL FELAKETLER, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *