KÜRESEL POLİTİKALAR * Çöken “Güçlü” ABD Stratejisi!

Çöken “Güçlü” ABD Stratejisi!

Orhan Özkaya (Yazar)

“Çok Kutuplu Dünya” seçeneğinin yükselişi…
Yeryüzünde, “Tek Kutuplu Dünya” dayatmasının kırılmasından sonra, çok tahammülsüz bir histeri altında kalan ABD, son derece saldırgan, vahşi stratejilere yönelmiş; insanlık değerlerinin en küçük bir kırıntısını dahi terk etmeyi bile göze alamıyor. Bu nedenle Vietnam’dan aldığı yenilginin sürdüğünü gördükçe çılgına dönüyor ve akıl almaz güç heveslerine kapılıyor. Hâlâ kendisini dünyanın lideri olarak görüyor…
Biden’ in son seçimden sonraki söylemleri, “Amerikan rüyasını yeniden yaşatmak, güçlü ABD’yi yeniden inşa etmek…” üzerine olması, sırf bu nedenden dolayı idi. Oysa “Soğuk Savaş” la yıktığını, bitirdiğini sandığı “Sovyetler Birliği” ve sosyalist ideolojinin ayakta kaldığına tanık oldukça, tahammülsüzlüğü had safhaya tırmanıyor, çılgına dönüyor. Çin’in son derece dengeli ekonomik büyümesi karşısında çılgınlığı daha da dayanılmaz boyutlara tırmanıyor ve önleyici savrulmalara sürükleniyor.
Rusya ve Çin tarafından oluşturulan “Çok Kutuplu Dünya” stratejisi, çaresizliği doruğa çıkartıyor. Bu nedenle 11 Eylül terörüne, bölgesel işgallere ve İslamcı terör örgütlerine, Taliban, El Kaide ve türevleri gibi dinci vahşeti besleyip, silahlandırıyor. İran’da “TÜDEH” sol hareketin yükselişini kırabilmek için Paris’te konuşlandırdığı Hümeyni yobaz örgütünü, sola karşı yetersiz kaldığını saptadığı, İran Şahı Rıza Pehlevi’ ye karşı Hümeyni seçeneğini devreye sokarak ortaklığını yenilemesi ve sosyalistleri bu aletlerine, yobaz ortaklarına canice temizleterek zaman kazanması, değişmeyen klasik stratejisinden başka bir ley değil…
ABD’nin koynunda beslenen Mollalar
Mollalar, halkın ayaklanma sanatı karşısında düştükleri bataklıktan kurtulamadıkça, ABD çemberinden çıkıp kendi vahşi sömürü düzenlerini, çıkar odaklı yobaz saltanatlarını Rusya ve Çin eksenine yanaşarak sürdürebileceklerini ve böylece bu yoz, karanlık sistemlerini daha fazla yaşatabileceklerini zannediyorlar. Kendi çocuklarını, yakınlarını ABD’nin en gözde okullarında, üniversitelerinde, iş olanaklarında değerlendirmekten de geri durmuyorlar. Yaptıkları tam da ikiyüzlü bir işbirlikçilik, danışıklı dövüş…
ABD bu oyunu, Asya ve Latin Amerika’da, devrimci mücadele veren ülkelerde sürekli tezgâhlamayı sürdürüyor. Ancak halklar, devamlı aldatılıp kandırılamaz, bilinçlenme sınıfsal egemenlik filizleri, sürgünleri mutlaka çok daha gür bir şekilde gün ışığına fışkırır. Bugünkü Rus oligark sistemi, İran Mollalarına ve Taliban vahşetine tahammül gösterme stratejisini uygulayabilir, Çin’de bu yaklaşımlara taktiksel bahanelerle konumlanabilir. Ancak Afganistan halkı, emekçileri, kadınları ve gençliği bu bataklığı daha fazla taşıyamaz…
Mutlaka direniş adımlarını dev açıklığa doğru tırmandırarak, dünya aydınlığının yakıcı sıcaklığıyla buluşturup kendi ayakları üzerinde yükselecektir. İşte İran halkının ölümlere meydan okuyan gençliği, emekçileri, sınıfsal halk bilinci “TÜDEH” güneşinin aydınlığına doğru yönelmiş ışıyor, parlıyor…
Oksijen çadırındaki yaşam uzatılamaz
Kapitalizmin sürekli arayışlar içinde bulduğu çözümleri, büyük fonlamalarla yaptığı araştırmaları oksijen çadırındaki yaşam ünitesindeki süreci uzatmaya yetmeyecektir. Her alanda uyguladığı yöntem ayni çıkmaza saplanmakta, düştüğü her bataklıkta daha da vahşileşerek, çöküşünü hızlandırıyor. Son olarak Ukrayna halkını sürüklediği, koçbaşı olarak kullandığı yıkım;
NATO’yu donatarak suç ortaklarını genişletme arayışları işe yaramayacaktır. Karadeniz’e çıkarak Rusya’yı kuşatmak, Rus halkını yok etme stratejisi işe yaramıyor. Bu durumda kullandığı yeni bir yöntem, işbirlikçi aletlerini, aparatlarını silahlanma çılgınlığına ortak ederek, dünya küresel finans gericiliğini, diktatörlüğü insanlığa dayatmak istiyor. Bu duruma Batı aymazlığı peşinden gelerek takılma eğilimi gösterse de, Almanya ve Fransa gibi ülkeler akılcı safta durmayı sürdürüyor, inatla direniyorlar. Rusya ve Çin yaklaşımına sıcak bakıyorlar…
Dünya ezilenleri, emekçileri direniş çubuğunu yükselterek, ABD’nin saldırganlığına büyük bedeller ödetmeye devam ediyor. Vietnam’daki ağır bedel, Amerikan halkının uyanışını hızlandırmış; ayaklanmalar, direnişler karşısında uyguladığı yöntemlerde değişiklikler yaparak, 11 Eylül gibi içten döşediği tuzaklarla, kendi yapımı “terör” mayınlarını enerji bölgelerine döşemiş, sömürü düzenini sürdürmenin, emperyalist hırsızlığı yoğunlaştırmanın taktiklerine başvurmaktan çekinmemiş ve milyonlarca cana mal olan bir kıyımı, yıkımı insanoğluna yaşatmıştır. Hem de kendi halkına da yaşatarak…
Afganistan’da kullandığı çok vahşi, yobaz stratejiyle Rusya ve Çin’in yükselişini, büyüme endeksli tırmanışını kesmeye, önlemeye ve engel olmaya çalışıyor. Onların kurduğu “Çok Kutuplu Dünya” açılımının gelişmesinden, hızlanmasından ve kenetlenmesinden ödü kopuyor. Zira bu tırmanış kendi bünyesini de etkiliyor. Yoksul halklar ve sınıf bilinci her cephede engel, tuzak ve fren tanımıyor…
Sosyalist dünya ideolojisi…
Düşüncelere, ideolojilere pranga vurmak olanağı asla bulunamaz. Yeryüzü bütünüyle Marxist ideolojiyi yaşayacak, bu devrimi tadacaktır… Sosyalist yeryüzü cenneti mutlaka kurulacak, yoksulluk ezilenlerin ayakları altında kalarak, yıkılacak… Rusya ve Çin’in yükselişini engellemeye, durdurmaya çalışmak açık bir tuzaktan başka bir anlam taşımaz, onlar yönetimlerin itici gücünden daha çok, halklarının, emekçi sınıf bilincinin çelikleşmiş üretim gücüyle yürüyor…
ABD, Taliban’a karşı üstünlük sağlayamadığı, başa çıkamadığı oyununa başvurarak dünya kamuoyunu kandırmaya çalışıyor. Oysa bu örgüt kendi eseri, aleti ve aparatı… Zira Katar gibi kendisinin aleti konumundaki, çok büyük askeri üssünün olduğu ülkenin arabuluculuğuyla anlaşma oyunu oynamak ABD’nin kaba bir taktiğinden başka bir anlam taşımamaktadır. Aslında İran Mollaları da bir ABD oyuncusu, tuzağından başka bir şey değil… Hiçbir anlamı olmayan, sergilenmiş, açığa çıkmış bir strateji… ABD’nin patronu olduğu, Batı kulübüyle; İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya v. s. ile paylaştığı küresel finans kapitalizminin yoğun bakım ünitesindeki ömrünü uzatmaya çalıştığı bir ideolojik organizma can çekişmeye devam ediyor.
ABD ideolojisi kapitalizm, insanlık ideolojisiyle devrilecek…
Kapitalist ideolojinin patronu, kaynağı olarak dünyayı sömürü altına alan bu ülke, asla iliklerine kadar işlemiş olan, halkları bir deri bir kemik haline getirdiği sömürme düzeninden vazgeçmez. Ülkemizde devrimci yükselişin doruğa çıktığı dönemlerde küresel finans elitleri düğmeye basarak, halkın, gençliğin, aydınların ve işçi sınıfının 15-16 Haziran, Zonguldak Şemsi Denizer sellerini önlemek amacıyla, kitleler ve toplum üzerinden tankları geçirmekten bir adım geri durmadı.
12 Mart, 12 Eylül faşizminin kıyımları, yıkımları hâlâ etkisini sürdürüyor; üstüne bir de “Karşıdevrim” çöküntüsü devam ediyor. İnsanoğlunun yaşı dünya gezegeninin yaşıyla değerlendirilemez, insanlık ideolojisinin yaşı da bu değerlerle ölçülemeyecek kadar uzun erimlidir. İdeolojik tomurcuklar, güneşin ışınlarıyla beslendikçe, bilincin çağlayanlarında yıkandıkça daha gür açmaya devam eder… Kimse, “Düşüncenin yağmurunu durduramaz, toplumların bu yağmurlarla ıslanmasını önleyemez…” Kapitalizm, dünya gezegeninin eksenine takılmış bir manyetik güç odağı değildir. Bilimin ışıklı atmosferinde sosyal magma plakalarıyla, insanlığı yakıcı sıcaklığıyla kucaklamaya hazır, insanın insanı sömürmesine, ezmesine, yıkmasına karşı volkanik tepelerinden kıpkızıl öfkesiyle fışkıran lavlarını, yakıcı örtüsünü en kadim dostu toprağın böğrüne sermeye devam eder…
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, KÜRESEL POLİTİKALAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *